Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: BILIMSEL BİLGİ Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: BILIMSEL BİLGİ
    Gönderim Zamanı: 13-Temmuz-2019 Saat 11:43


Bilimsel bilgi hakkında bu yazım; konu hakkında bilgisi olmayanlar.. konuyla ilgilenenler ve konuyu bilenler olmak üzere üç kısma yöneliktir. Konu hakkında bilgisi olmayanlar için yararlı olduğunu düşünüyorum.. konuyla ilgilenenlerin sorularını bekliyorum ve konuyu bilenlerin de eleştirilerini umuyorum.


Ancak geçmiş paylaşım ve deneyimlerime bakarak biliyorum ki konu hakkında bilgisi olmayanların bilgilendikleri için teşekkür etmeyecekler.. konuyla ilgilenenler anlamadıkları cümle ve tümcelerim için soru sormayacaklar ve konuyu bilenler de bir buldukları yanlışlık ve eksiklik için eleştiride bulunmayacaklardır.


Kendilerine minnettar olduğu beni "beğenerek" izleyen üç beş arkadaşım dışında yazı bir yansıma bulmayacak ve ses getirmeyecektir.


Peki buna rağmen niçin yazıyorum ? Arı nasıl bal veriyor ve güneş neden ışık saçıyor ve su niçin akıyorsa.. onun için.. ömrümün işlevini ve aklımın görevini yapıyorum, o kadar. Çok şükür.. aksi halde patlar, yanardım.


BİLİMSEL BİLGİ .. deyince bilgiye bakıp İNANÇ.. bilime bakıp DİN ile karşı karşıya getirilmeye çalışan bir ilim ve hikmet etkinliğimiz.. ateş olmayan yerde duman çıkmaz.. elbette inanç söz konusu olduğu zaman bilgi tatile çıkar.. çünkü inanç (iman) külli ve baki bir alana ilişkindir.. bilgi (ilim) cüz'i ve fani bir alanda geçerlidir.. din söz konusu olduğunda bilim "alçak"ta kalır.. çünkü dinde tanrının kutsallığı ve ahiretin sonsuzluğu vardır.


Ancak bizim bir yanımız fani alana bir yanımız da baki alana ilişkin olduğundan biz her ikisini de bilime de dine de muhtacız.


Bu durumda bize düşen bu ikisi arasında sağlam ve sağlıklı bir ilişki kurabilmektir. YBA işte bu işe soyunmuştur.




Bilimsel Bilgi hakkında 140 a yakın tablo yaparak konuyu bir hafta içinde tartıştım.. bunlardan 40 tanesini de işbu yazı ile paylaşıyorum.


Konuyu bu paylaştığım link ile altı sayfalık düz yazıda tartıştım. Bilimsel bilgi, "ilmî marifet" olarak çevrilebilir.. fakat ilim ile irfanı ayırmak o kadar kolay değil.. hakikat ve hikayeyi belki biraz daha kolayca ayırabiliyoruz fakat hakikatın ilmi ile hikayenin marifeti birbiriyle o kadar ilgili ki bu yüzden kainatı ve insanı ayırmaya dayanan "dünya yaşamımız" bizim bir eğitim alanımız olarak bilime ve bilgiye daha çok vermemizi gerektiriyor.. yoksa bilime dayanıp dini.. dine dayanıp bilimi yermenin fazla bir yararı yoktur.. fakat yaptığımız da bundan başka değildir. Belki bu dinin ve bilim çatışması hem dinin hem bilimin gelişmesine katkıda bulundu.. lakin hadd haddeden geçin yararı zararına dönüşüyor. Orta yolu korumak lazım.


Ancak bu eğitim ve terbiye alanının aynı zamanda bir imtihan ve sınav yeri olması da kaçınılmazdır.. talebenin tembeli vardır, çalışkanı vardır. Öğretmenin kaytaranı vardır, çalışanı vardır. Aslında hepimiz kendimizi eğitirken başkasını yönetiriz.. başkasını yönetirken kendimizi eğitiriz.. ve bu bedenle ahsen-i amelden ahseni takvime giden HÜR-RUH projesi de kolay bir ALAN değildir.. esma-i hüsnadan ism-i a'zama çıkmak önümüze çizilen bir YAZGI'dır. Yararlanma düzlemimizden bir yetkinleşme dikmesi çıkarmak üzerinde yürüdüğümüz bir YARGI'dır.


İşte bu yazı bu çizgi, düzlem, dikme, alan, katman, konu konusunda konuşmaktadır.. dünyaya konuşlandıktan ve upload edildikten ve implant ettikten sonra başlıyoruz öykümüzü oynamaya.. kimi dünyaya implanttan daha güçlü bir kazık çakıyor.. kimi onun oyununun sekerine ve mekerine ve tekerine dalıyor.. kimisi konuşlandığı yeri tanımaya çalışıyor.


Nereden gelip nereye gittiğimiz soruyor.. ne yapacağımızı sorguluyor.. buranın nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyoruz.




Tüm bu etkinliklerimiz bu gün "fünun ve hukuk ile san'at ve ahlak" ile sürüyor.. ancak bu eskiden böyle bu kadar açık ve seçik değildi.. günlük dil, bilimsel bilgi, felsefi bilgi ve dini dil hepsi bir arada mister bir mitos idi ve hepsi birlikte idi.. sonra yavaş yavaş ayrıldı.. önce günlük dil belirdi.. sonra bilimsel bilgi ayrıldı.. bu gün felsefi bilgi ile dini bilgi arasında ciddi bir çatışmanın yaşandığı evredeyiz...


işte YBA bu ikisi arasında ortak bir dil arayıp bulma çalışmalarını bir örnek ve aday olarak hızlı anlam sürücüsünü ve kolay anlatım aygıtının reklam ve propagandasını yapmaya çalışıyor.. bu yazıda onlardan birisi.. yoksa size HAZIR AÇIK VE SEÇİK bilgi sunarak öğrencilerim (talebe) olmanızı istemiyorum.. zaten böyle bir niyetim de yok.. sadece mevcut bilgilerinizi yeniden organizeye (reorganize) etmeyi isteyen ÖĞRENİCİLER (tâlib) olarak YBA öğrenmek, kullanmak ve yararlanmaya özendirmeye çalışıyorum.




Burada konuya da ilginizi, sorularını ve eleştirilerinizi beklerim.


Osmanizya 13.07.2019





BILIM dizini içindeki dosyalar
20190713_114022_MARIFET.rar


     





Bilimle birlikte günlük dil, felsefe ve din ile birlikte hepsi bir arada idi eskiden.. nasıl ana kara ayrılıp beş kıta olmuşsa.. uygarlığın evriminde de BİLİM ana karası dört kıtaya ayrıldı.. günlük dil, bilimsel bilgi, felsefi dil ve dini bilgi. Yer küredeki kıtalar aynı düzlemde bir TAŞ KÜRE oluştururlar. Fakat yukarıda saydığım dört bilgi katmanı birbiri üstündedirler.

Nasıl yer kürede (Earth) en dışta atmosfer olarak hava (cevv-i sema) bulunuyor ve onun altında hidrosfer (su küre) olarak denizler bulunuyor. Denizlerin altında karalar (litosfer, taş küre) bulunuyor. Onun altında sıcak yer katmanları sırlanıyor. Gerçi atmosferde de sıralı alt katmanlar vardır. Birbiri üstünde ya da birbiri içinde yer katmanları olan atmosfer, hidrosfer, litosfer, mağma ve demir çekirdek, aralarındaki ilişkiler coğrafya, jeoloji, jeomorfoloji, paleontoloji (Paleontoloji; Stratigrafi, Sedimantoloji, Tarihsel Jeoloji, Biyoloji, Ekoloji, Coğrafya, Klimatoloji ve Evrim ile yakın ilişkilidir.)

Bütün bu anlatım zikredilen LOGOS (loji) sözcükleri işaret eder ki   bizi BİLİM denilen faaliyetimiz de alanlı ve katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu alanları ve katmanları anlamak için bilimi ortaya koyan BİLGİ üzerinde biraz durmamız gerekecektir.

“Bilgi” ismini İRFAN kelimesi.. “bilim” terimini de İLİM kelimesi.. ile karşılamak suretiyle önce zihnimize bir disiplin vererek işi başlatmak daha yararlı ve verimle sonuçlara varmamızı sağlayacaktır.

Keza “bilgi KURAMI” konusunda felsefi olarak EPİSTEM ve GNOST olarak iki ayrı terim da bulunduğunu hatırlatmak isterim.. kim bilir ilimi episteme ve irfanı gnost olarak karşılamışlardır. keza LOGOS sözcüğünden başka ayrı NOMOS (anatomi, astronomi) ve SOPHOS (hikmet, basiret) sözcükleri dahi vardır.. bir de doğunun kültürüne bakalım.. HABER ve HİBRE.. İBRET ve TABİR terimleri ve hatta İMKAN ve HUDUS sözcükleri DİL ya da LİSAN denilince bizim aslında çok yanlı ve yönlü bir ALAN ve hatta KATMAN olan DİL üzerinde bulunduğumuzun belirtileridir.. lisanda ve dilde “ilim ve kelam ve isimi” birbirinden ayırmak ve ilişkilerini ortaya koymak zor bir mevzu ve sorunlu bir bahistir.

Bunlara rağmen biz yine de YBA ile yaptığımız analizlere dayanarak ve hatta güvenerek günlük ve bilimsel ve felsefi ve dini BİLGİ ve DİL alanında yukarıda bahsettiğim katmanları açıklamaya çalışacağız.



Oturup şöyle bilimin kökü olan YBA (Yöntem Bilimsel Analiz) kitabının kendisin yazmak yerine böyle sağdan soldan kenardan köşeden konularla hem kendimi hem sizi meşgul ettiğimi de düşünüyorum. Ancak bu köşeden ve kenardan yazdığı anlamak ve anlatmakta zorladığımızı görünce işin esasına giriştiğimizde   içinden çıkmakta benim için zor olacağımı da düşünmeden edemiyorum.
DİNİ BİLGİ ile DİL BİLGİSİ iki uç bu ikisi arasına önce BİLİM giriyor.. daha doğrusu bu ikisinin dilin ve dinin evliliğinden çıkıyor bilim.. nasıl çocuk büyüyünce ana babasını beğenmez olursa.. bilim de dil ve dine eleştiriler getiriyor.. getirirken de savlarının kanıtlarıyla saldırmak istiyor.. bu çocuk nasıl ortaya çıktı ? Bu BİLİM çocuğu önce FELSEFE idi.. peki felsefe nasıl ortaya çıktı ?


Bu soruları yanıtladığımızda ortaya günlük dilin mantığını.. bilimsel dilin matematiğini.. felsefi dilin edebiyatını ve dini dilin vaazını daha kolay ve rahat anlayabiliriz.


Eskiden ve daha ilim bu kadar çok dallanıp budaklanmamışken.. oturup masa başında bütün dünyayı sonuç dili ve dini ortaya koyabiliyordunuz.. Nitekim Aristo öyle yaptı.. oturdu bir köşeye.. evreni ve dünyayı bir köyeye oturttu.. oturdu.. başka bir bir köşeye insanı ve mantığı koydu.. dört sebeb kuramını kurguladı.. maddeyi (şekli sebeb ve maddi sebeb) bir köşe tanrıyı (gai sebeb ve fail sebeb) bir köşeye yerleştirdi.. böylece metafizik varlık kuramını insanların başına bela etti.. bunu benzer işi vahdet-i vucudda Arabi yaptı.. Kuramlar ve nazariyeler ve faraziyeler iyi güzelde.. fakat bunların var sayım ve yok sanımlardan ibaret düşünceler olduğu unutulunca bunlar bize içine sığamayacağımız evler ve konutlar haline geldiler.. önce rezidans gibi görünürler.. sonra apartman dairesi olarak daralırlar.. sonra bir yeni yapılmış klube kadar işe yaramazlar.

Artık Aristo ve Arabi gibi oturduğumuz yerden ve bulunduğumuz yerden dünyaya nizam veremez hale geliyoruz.. çünkü ilimleri birbiri arkasına çoğalıp bilgi alanları uzmanlaşırken her şeyi bilen insanlar bazı şeyleri bilemez hale geldiler.. belli konularda uzmanlaşan insanlar da konusu ve alana dışındakileri bilemez hale geldiler.. böyle parası olan ve olmayan insanlar gibi bilgisi olan ve olmayan insanlar ortaya çıktı.. bilgisi olan insanlar para kazanmaya.. bilgisi olmayan insanlar para-sız kalmaya başladılar.. gerçi okula gitmeden baba mesleği ile çıraklık bilgisiyle para kazanabilen insanlar olabilir.. hatta insanların işlerini daha iyi yapan makinalar ve robotlar çıkarak tüm insanları bilgisiz ve parasız ve “güç”süz bırakacak ve gelecekte “bilgi” başımıza bela olabilecektir ancak biz şimdi yine onu kutsamayı sürdürüyoruz..

Bu kutsama babında eskiden “Askeri ve ekonomik savaşın yerini alan bilgi yarışında” yerimizi almalıyız diyordum.. ve hatta bin yıldır bilgiye yol açan düşünmeyi (felsefe ve hikmeti) durdurduğumuz ve son üç yüz yıldır da bilime yol açan düşünceyi (fününü ve hukuku) dondurduğumuz için bu gün kuvvetsiz kalıp bizden kuvvetlilerin saldırına maruz kalıyoruz diye de yakınıyordum.. yani batı, Avrupa ve Amerika BİLGİ ile kuvveti elde edip ve bizler BİLGİ ile bağımızı kopararak kuvvetsiz kalıp.. bu gün merhametsiz acılar çekiyorsak.. her iki tarafın da güçlülük ve güçsüzlüğünün sebebi bilgi ise güçsüzlere saldırmaya engel olmayan ya da saldırıya karşı koyma gücü vermeyen BİLGİ tek başına muhakkak iyi bir nesne değildir.. eğer biz güçlü olsaydık onları vuracaktık.. onlar güçlü olduğu için bizi vuruyorlar.. yarın biz güçlü olunca onları vuracağız.. kendisini kullanana da kendisini kullanmayana da zarar veriyor demektir. Ancak BİLGİ ve BİLİM bu zulum ve tahribi doğrudan kendisi yapmıyor.. kendisini kullanan ve kullanmayanlar aracılığı ile yapıyor.


Kafaları biraz karıştırdım galiba.. bilgi bıçak gibi masum bir nesne.. bir alet.. bir enstrüman.. ister onunla domates kesersin istersen adam kesersin.. o zaman sorumlu ve suçlu bilgi nesnesi değil bilgiyi edinen ve kötüye veya iyiyi kullanan İNSAN kimsesi.. işte ayıracağımız İLK BİLGİ bu; kimse ve nesne bilgisi.. fakat insanın “kendi”si.. bilgiyi kullanan kimse ya da nesne değil.. işte bu “X” olanağı,   bizzat bilginin kendisi ise.. onun kendisi nedir ve efendisi kimdir ?

Tam da bu noktada insanlar ÖZNE diye kavrama ad koymuşlar ve böylece bir “bilgi” icad etmişler.. bu yüzden kimse.. nesne.. özne.. deyince benim kafam karışıyor.. alışanlar alışmışlar onlara bi şi yok.. olan bana oluyor.. özne oluyor ve yüklem oluyor.. peki bu “öz-ne” nesne mi kimse mi ? Kimine göre “nesne” (eşya) gölge KİMSE asıl.. kimine göre “kimse” (eşhas) gölge NESNE asıl.. bu asıl olan da ÖZNE.. fakat bu özne TANRI olunca bu sefer nesne ve kimse başa bela oluyor.. şimdi açık ve seçik olduğu söylenenler kapalı ve karmaşık olduğunu söyleyen çıkmayınca.. bazıları tanrıya.. bazıları nesneye.. bazıları kimseye dayanarak realizmden idealizme.. emprizmden rasyonalizme.. materyalizmden spritualizme.. septizmden dogmatizme.. çeşitli meslekleri ortaya çıkarıyorlar ve sonuçta felsefe SİSTEMATİK olarak varlık, bilgi ve değer kuramında bu yukarıda saydığım meslekleri kondurarak kafalar karıştırmaya sürdürüyorlar biz de işi gücü bırakıp kafaları düzeltmeye çalışıyoruz.. düzeltirken daha da bozuyoruz belki.. belki de daha sadelerini sunuyoruz.. özne ve yüklem çifti başka.. kimse ve nesne çifti başka.. “SÖZ” söz konusu olunca ona hem bilen kimseyi.. hem bilinen nesneyi.. TAŞITIYORUZ.. diğer yandan da hem özne değişkenini hem yüklem değerini yüklüyoruz.. biz de YBA ile bu durumu şöyle resmediyoruz tabloya:

Bilinen NESNE Bilgi              “söz”        Buyruk KİMSE Bilen



Şimdi yatay hatta sözü bilgi konusu ve buyruk komutu ile böyle taşıttıktan sonra dikey hatta onun değişken ve değeri şe şöyle yüklüyoruz:



Değişken
Özne

                 NESNE Bilgi                    “söz”             Buyruk KİMSE Bilen

Yüklem
Değer



İşte bu bilgi.. bilimsel bir bilgi değildir.. felsefi bir bilgidir.. bilim değildir felsefedir.. bunu ben böyle kurdum.. sende onu şöyle kurabilirsin.. Ancak kurduğunu benim kurduğum gibi yapmamalısın.. yaparsan benim yaptığımdan başka ve yeni bir nesne yapmış olmazsın. Gerçi adıma söylemeden sen kendin yapmış gibi paylaşabilirsin.. ancak senin bundan bir yararın olmadığı gibi benimde bir zararım olmaz.. yarar varsa çıkarda vardır.. zarar varsa karda vardır.. alın size yeni bir dörtlü.. elbette başka dörtlülerde kurulabilir; tasar, karar, sarar, arar.

İşte tüm bunlar BİLİMSEL bilgi değildir.. çünkü nesnel değildir.. tümel değildir.. miktarları sayılmamıştır.. ağırlıkları ölçülmemiştir.. nesnelerine ellenmemiştir.. yapılarına dokunulmamıştır.. sadece mantıksal düzenlemeler ve zihinsel kurgulamalardır. Bunlardan felsefe çıkar.. hatta metafizik bile yapabilirsiniz ve isterseniz din bile çıkartabilirsiniz.. Saygıdeğer Aristonun ve Hazreti Arabi’nin yaptığı da budur.

Ancak bu kurup kılmadıkları ve yapıp etmedikleri tablolar çocuk oyuncağı da değildir.. gelişigüzel düzenlemelerde olamaz.. bir ontolojik “gerçekliği” vardır ve bilgi bilimsel (Epistemik) “doğruluğu bulunur.


Bilgi, bilim, düşünce ve din tarihini okuyanlar bilirler YAZILI dil ve din birlikteliğinin geçtiği altı bin yıl boyunca bu alanlar ve ilişkileri üzerine konuşmuşlar, tartışmışlar, eleştirmişler, değiştirmişler, düzeltmişler ve günlük bilgiyi geliştirmişler ve bu bilgi ile   bilginin dilini ve şeklini ve şekli mantığı saptamışlar.. günlük bilgiden başka bilimsel bilgiyi ve bu bilginin dili olan matematiğini ortaya çıkarmışlar ve son üç yüz yıldır ciddi bir surette matematiksel BİLİMSEL BİLGİ ile meşgul olmuşlar ve bunun sonuçları bu gün uygarlığımızın ortaya çıkardığı teknolojik ve ideolojik meyveleri tatlı ya da acı toplamaktadırlar.


Bilginin metodolojisi ve mantığı ve matematiği konusunda çeşitli kitabları da okuyanlar bilirler.. hatta bu noktada varlık ve değer felsefesinden ziyade BİLGİ FELSEFESİ ile meşgul olmak bize BİLİMSEL BİLGİYİ daha kolay ve kestirmeden tanıtır.


İşte bu bilgi ve felsefe ve din tarihi çeşitli isimler tarafından incelenerek ve değerlendirilerek ortaya bir RESİM çıkarılır.. bilimler bölümlemesi ve bilgi tasnifi yaparlar.. buna da KATEGORİLER.. adı verirler.. bu BÜYÜK RESİM’dir.. hangi kimse hangisinde daha büyük bir resim ortaya çıkarmıştır.. bu TARTIŞILIR.. herkes kendi resminin büyük olduğunu ileri sürebilir.. ancak bu bilimsel değil ve bilimsel bilgi değil felsefi bir bilgidir.. işte siz bu “bilim tasnif”ini teşhis ve hatta tarif ettiğinizde BİLİMSEL BİLGİYİ anlamışsınız demektir. Bu konuda yardımcı olmak üzere yeni öğrendiğim bir bilgiyi vereyim: Tim LEVENS Bilimin Anlamı Çeviren:Kerem KAYNAR.. iletişim Yayınları. Örneğin bu kitapta çizilen resim size ne kadar kocaman ve değerli ve yararlı görünürse görünsün bu resmi siz yapmadığınız için içselleştirilmiş ve sonuçta dışsallaştırılmış bir GERÇEK olmayacak ve sizin için içsel bir gerçek örgüsü bulunacaktır.

Günlük bilgi; adı üstünde günlük gereksinimimizi karşılar. Evrenin değişimine ve toplumun gelişimine uyum gösteren pratik bilgilenmeyi karşılar.

Bilimsel bilgi de bu yararlanma biraz daha ileri gider. Nesneleri ve kimseleri tanıyarak dünyaya daha fazla uyum göstermemizi sağlayan BİLİM ve HUKUK adını verdiğimiz ana disiplinler ve normatif bilgiler sağlar.

Felsefi bilgi bizi NASIL hakkında kaç ve kim ve ne sorularının üstünde olan neden ve niçin, anlam ve amaç gibi sorulara yönelmiş sayılırsa da daha sonra bu soruların da metafizik olduğun karar verilmiş ve bunlar dine bırakılmıştır. Özellikle bilgi felsefesinde soru’un kendisi sorun yapılmıştır. Bu durumda felsefenin işi bilimi eleştirmek ve dinden kuşkulanmaktır. İşte benim sevdiğim felsefe.. hakiki filozofi.. bu. Bu olmazsa dini bilim haline getirir hem dini hem bilimi bozarsınız. Bunun tam tersi de geçerli.. bilim din haline getirir hem bilimi hem dini bozarsınız.

Bu yaklaşımdan yola çıkarak günlük bilgi ve bilimsel bilgi arasında olduğu gibi ile felsefi bilgi ve dini bilgi arasında bir köprü hatta onlara ARAÇ (alet) olan müşterek disiplin çıkarılabilir ve bu da bize dili verebilir. Hatta müşterek dili ve ortak dini bile çıkarabiliriz.




SORU ŞU: Dünya çıkarı günlük bilgide.. kuvveti saptamak ve kullanmak bilimsel bilgide.. soru ve kuşkularla taciz edilmek felsefi bilgide.. bu durumda dini bilgi alttaki üç kata karşın üst kattaki yerini nasıl sürdürecek ?

Kendinden altındakilerin yerine geçemeyeceğine göre.. onların yerine bilim ve çözüm ortaya koyamayacağına göre.. yeterliliğini ve yetkinliğini nasıl kuracak ve koruyacak ?

Geçici bir araç ve fani bir konum olan dünyadan ve nasıl sorusundan yukarı çıkamayan LİSANın (dilin) bir ALET (araç)   olduğunu bilerek A’LAT (yüksek) olan neden ve niçin sorularını yanıtlamak; anlam ve amaç sorunlarını çözmek suretiyle dini bilgi yüksek konumuna yerleşebilir. Dini bilgi, bilgiyi bilim ve hukuk düzeyine çıkaran dil ve din bileşeninden oluşan KÜLTÜR’ün içinde gelişen bir etkinlik ve evrilen bir faaliyettir.



Bu bio-vital aktivite ve psik-mindel mentalite ile günlük bilginin, bilimsel bilginin ve felsefi bilginin üstünde bir bir ilim ve emel taşıyarak.. bu canlı etkinlik ve şuurlu zihniyet ile   günlük çıkarın ve bilimsel gücün ötesinde bir iman ve amel yüklenerek a’la bir “tıbb ve ahlak ile san’at ve ahlak” ortaya koyarak dini mevki-i muallasına yerleştirebiliriz. Milletin agorası olan ticaretin ve siyasetin.. devletin aranası olan teknoloji ve ideolojisi içine oturttuğumuzda ise geçmişteki gibi cihatlar ve haçlı savaşları çıkarmayı sürdürecektir.   

Peki bunu nasıl sağlayacağız ?
YBA (Yöntembilimsel analiz) ile…

      
OSMANZİYA 14.07.2019







Düzenleyen osmanziya - 14-Temmuz-2019 Saat 13:11
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 14-Temmuz-2019 Saat 18:15
DÜZELTİLMİŞ

BİLİMSEL BİLGİ

Bilimsel bilgi hakkında bu yazım;
konu hakkında bilgisi olmayanlar..
konuyla ilgilenenler ve konuyu bilenler
olmak üzere üç kısma yöneliktir.
Konu hakkında bilgisi olmayanlar için yararlı olduğunu düşünüyorum..
konuyla ilgilenenlerin sorularını bekliyorum
konuyu bilenlerin de eleştirilerini umuyorum.

Ancak geçmiş paylaşım ve deneyimlerime bakarak biliyorum ki
konu hakkında bilgisi olmayanların bilgilendikleri için teşekkür etmeyecekler..
konuyla ilgilenenler anlamadıkları cümle ve tümcelerim için soru sormayacaklar
konuyu bilenler de buldukları yanlışlık ve eksiklik için eleştiride bulunmayacaklardır.

Kendilerine minnettar olduğum beni "beğenerek" izleyen
üç beş arkadaşım dışında yazı bir yansıma bulmayacak ve ses getirmeyecektir.
     
Peki buna rağmen niçin yazıyorum ?
Arı nasıl bal veriyor ve güneş neden ışık saçıyor
su niçin akıyorsa..
onun için.. ömrümün işlevini ve aklımın görevini yapıyorum, o kadar.
Çok şükür.. aksi halde patlar, yanardım.



***
BİLİMSEL BİLGİ .. deyince
          Bilgiye bakıp İNANÇ..
bilime bakıp DİN..
ile karşı karşıya getirilmeye çalışan
bir ilim ve hikmet etkinliğimizdir Bilimsel Bilgi...

Ateş olmayan yerde duman çıkmaz..
elbette inanç söz konusu olduğu zaman bilgi tatile çıkar..
çünkü inanç (iman) külli ve baki bir alana ilişkindir..
bilgi (ilim) cüz'i ve fani bir alanda geçerlidir..
din söz konusu olduğunda bilim "alçak"ta kalır..
çünkü dinde tanrının kutsallığı ve ahiretin sonsuzluğu vardır.

Ancak bizim bir yanımız
fani alana bir yanımız da baki alana
ilişkin olduğundan
biz her ikisini de bilime de dine de muhtacız.
     
Bu durumda bize düşen
bu ikisi arasında sağlam ve sağlıklı bir ilişki kurabilmektir.
YBA işte bu işe soyunmuştur.

     ***
Bilimsel Bilgi hakkında 140 a yakın tablo yaparak konuyu bir hafta içinde tartıştım.. bunlardan 40 tanesini de işbu yazı ile paylaşıyorum. Konuyu bu paylaştığım link ile altı sayfalık düz yazıda tartıştım.
Bilimsel Bilgi, "ilmî marifet" olarak çevrilebilir.. fakat ilim ile irfanı ayırmak o kadar kolay değil.. hakikat ve hikayeyi belki biraz daha kolayca ayırabiliyoruz fakat hakikatın ilmi ile hikayenin marifeti birbiriyle o kadar ilgili ki bu yüzden kainatı ve insanı ayırmaya dayanan "dünya yaşamımız" bizim bir eğitim alanımız olarak bilime ve bilgiye daha çok yer vermemizi gerektiriyor.. yoksa bilime dayanıp dini.. dine dayanıp bilimi yermenin fazla bir yararı yoktur.. fakat yaptığımız da bundan başka değildir. Belki bu din ve bilim çatışması hem dinin hem bilimin gelişmesine katkıda bulundu.. bulunuyor.. bulunacak.. lakin HADD haddeden geçince yararı zararına dönüşüyor.
Bu yüzden zarardan kaçan kara koşan orta ve optimum yolu kurmak ve korumak lazım.
Ancak bu eğitim ve terbiye alanının aynı zamanda bir imtihan ve sınav yeri olması da kaçınılmazdır.. talebenin tembeli vardır, çalışkanı vardır. Öğretmenin kaytaranı vardır, çalışanı vardır.
Aslında hepimiz kendimizi eğitirken başkasını yönetiriz.. başkasını yönetirken kendimizi eğitiriz.. ve bu bedenle ahsen-i amelden ahseni takvime giden
HÜR-RUH projesi de kolay bir ALAN değildir..
esma-i hüsnadan ism-i a'zama çıkmak önümüze çizilen bir YAZGI'dır. Yararlanma düzlemimizden bir yetkinleşme dikmesi çıkarmak üzerinde yürüdüğümüz bir YARGI'dır.

İşte bu yazı; çizgi, düzlem, dikme, alan, katman, konu konusunda konuşmaktadır.. bizler dünyaya konuşlandıktan ve upload edildikten ve implant ettikten sonra başlıyoruz öykümüzü oynamaya.. kimi dünyaya implanttan daha güçlü bir kazık çakıyor..
kimi onun sekerine ve mekerine ve tekerine dalıyor..
kimisi konuşlandığı yeri tanımaya çalışıyor.
Nereden gelip nereye gittiğimiz soruyor.. ne yapacağımızı sorguluyor..
burasının nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyoruz.
Tüm bu etkinliklerimiz bu gün "fünun ve hukuk ile san'at ve ahlak" ile sürüyor.. ancak bu eskiden böyle bu kadar açık ve seçik değildi.. günlük dil, bilimsel bilgi, felsefi bilgi ve dini dil hepsi bir mitos idi ve hepsi birlikte idi.. sonra yavaş yavaş ayrıldı.. önce günlük dil belirdi.. sonra bilimsel bilgi ayrıldı.. bu gün felsefi bilgi ile dini bilgi arasında.. kuşkulu sorunun ve kesin yanıtın arasında ciddi bir çatışmanın yaşandığı evredeyiz...

işte YBA bu ikisi arasında ortak bir dil arayıp bulma çalışmalarını bir örnek ve bir aday olarak hızlı anlam sürücüsünü ve kolay anlatım aygıtının reklam ve propagandasını yapmaya çalışıyor.. bu yazıda onlardan birisi.. yoksa size HAZIR AÇIK VE SEÇİK bilgi sunarak öğrencilerim (talebe) olmanızı istemiyorum.. zaten böyle bir niyetim de yok.. sadece mevcut bilgilerinizi yeniden organizeye (reorganize) etmeyi isteyen ÖĞRENİCİLER (tâlib) olarak YBA öğrenmek, kullanmak ve yararlanmaya özendirmeye çalışıyorum.
Burada konuya da ilginizi, sorularını ve eleştirilerinizi beklerim.

Osmanizya 14.07.2019


BİLİMSEL BİLGİ
     

Bilimsel bilgi, eskiden günlük dil, felsefe ve din ile birlikte hepsi bir arada idi.. nasıl yer kürede ana kara ayrılan beş kıta oluşmuşsa.. uygarlığın evriminde de BİLİM ana karası dört kıtaya ayrıldı; günlük dil, bilimsel bilgi, felsefi dil ve dini bilgi.
Yer küredeki kıtalar aynı düzlemde bir TAŞ KÜRE oluştururlar. Fakat yukarıda saydığım dört bilgi katmanı birbiri üstünde ya da içinde sferler oluştururlar.
Nasıl ki yer kürede (Earth) en dışta atmosfer olarak hava (cevv-i sema) bulunuyor ve onun altında hidrosfer (su küre) olarak denizler bulunuyor. Denizlerin altında karalar (litosfer, taş küre) bulunuyor. Onun altında sıcak yer katmanları sırlanıyor. Öylede günlük bilgi , bilimsel bilgi, felsefi bilgi ve dini bilgi böyle katman ve sfer ve tabaka oluştururlar. Gerçi atmosferde de sıralı alt katmanlar vardır. Birbiri üstünde ya da birbiri içinde yer katmanları olan atmosfer, hidrosfer, litosfer, mağma ve demir çekirdek, aralarındaki ilişkiler coğrafya, jeoloji, jeomorfoloji, paleontoloji (Paleontoloji; Stratigrafi, Sedimantoloji, Tarihsel Jeoloji, Biyoloji, Ekoloji, Coğrafya, Klimatoloji ve Evrim ile yakın ilişkilidir.) ilimleri çeşitli yönlerden ayrıntılı olarak incelenir.
Aşağıdaki anlatımda   zikredilen LOGOS (loji) sözcükleri işaret eder ki   bizi BİLİM denilen faaliyetimiz de alanlı ve katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu alanları ve katmanları anlamak için BİLİMİ ortaya koyan BİLGİ üzerinde biraz durmamız gerekecektir.
“Bilgi” ismini İRFAN (arial karakter) kelimesi.. “bilim” terimini de İLİM (Calibri karakter) kelimesi.. ile karşılamak suretiyle önce zihnimize bir disiplin vermek daha yararlı ve verimle sonuçlara varmamızı sağlayacaktır sanırım. Keza “bilgi KURAMI” konusunda felsefi olarak EPİSTEM kelimesi ve GNOST kelimesi olarak iki ayrı terim da bulunduğunu hatırlatmak isterim.. kim bilir ilimi episteme ve irfanı gnost olarak karşılamışlardır. keza LOGOS sözcüğünden başka ayrı NOMOS (anatomi, astronomi) ve SOPHOS (hikmet, basiret) sözcükleri dahi vardır.. bir de doğunun kültürüne bakalım.. HABER ve HİBRE.. İBRET ve TABİR terimleri ve hatta İMKAN ve HUDUS sözcükleri DİL ya da LİSAN kelimelerini de hesaba katarsak bunlar bizim aslında çok yanlı ve yönlü bir ALAN ve KATMAN bulunduran DİL üzerinde olduğumuzun belirtileridir.. lisanda ve dilde “ilim” ve “kelam” ve” isim” bu üçünü birbirinden ayırmak ve ilişkilerini ortaya koymak zor bir mevzu ve sorunlu bir bahistir.
Bunlara rağmen biz yine de YBA ile yaptığımız analizlere dayanarak günlük ve bilimsel ve felsefi ve dini BİLGİ ve DİL alanında yukarıda bahsettiğim katmanları açıklamaya çalışacağız.
Oturup şöyle bilimin kökü olan YBA (Yöntem Bilimsel Analiz) kitabının kendisin yazmak yerine böyle sağdan soldan kenardan köşeden konularla hem kendimi hem sizi meşgul ettiğimi de düşünüyorum. Ancak bu köşeden ve kenardan yazdığımı anlamak ve anlatmakta zorladığımı görünce işin esasına giriştiğimizde   içinden çıkmakta benim için zor olacağımı da düşünmeden edemiyorum.

Dini BİLGİ ile Günlük DİL ve bu iki uç arasına önce BİLİM giriyor.. daha doğrusu bu ikisi dilin ve dinin evliliği olan KÜLTÜR den ortaya çıkıyor BİLİM.. nasıl çocuk büyüyünce ana babasını beğenmez olursa.. bilim de dile ve dine eleştiriler getiriyor.. getirirken de savlarının kanıtlarıyla değil de SAVLARIYLA saldırmak istiyor...

İşte bu SALDIRGAN çocuk nasıl ortaya çıktı ? Bu mütecaviz BİLİM çocuğu önce asi FELSEFE idi.. peki isyankar felsefe nasıl ortaya çıktı ?
Bu soruları yanıtladığımızda ortaya günlük dilin mantığını.. bilimsel dilin matematiğini.. felsefi dilin edebiyatını ve dini dilin vaazını daha kolay ve rahat anlayabiliriz.
Eskiden ve daha ilim bu kadar çok dallanıp budaklanmamışken.. oturup masa başında bütün dünyayı ve sonuçta dil logosunu ve din logosunu ortaya koyabiliyordunuz.. Nitekim Aristo öyle yaptı.. oturdu bir köşeye.. evreni ve dünyayı bir köşeye oturttu.. başka bir bir köşeye insanı ve mantığı koydu.. dört köşeli dört sebeb kuramını kurguladı.. daha sonra maddeyi (şekli sebeb ve maddi sebeb) bir köşeye yerleştirdi.. tanrıyı (gai sebeb ve fail sebeb) başka bir köşeye yerleştirdi.. böylece metafizik varlık kuramını insanların başına bela etti.. buna benzer işi vahdet-i vucudda Arabi yaptı.. Kuramlar ve nazariyeler ve faraziyeler.. bu kurgu ve kuramlar iyi güzelde.. fakat bunların var sayım ve yok sanım yargılarından ibaret düşünceler olduğu unutulunca bize içine sığamayacağımız evler ve konutlar haline geldiler.. önce rezidans gibi görünürler.. sonra apartman dairesi olarak daralırlar.. sonra bir “yeni” yapılmış kulübe kadar işe yaramazlar.. YBA ile YENİ bir kulübe yaptım.. ancak benim derdim bu yapıyı pazarlamak değil.. bunun atölyesi ve mutfağı olan YBA in reklamını yapmak.
     
Artık Aristo ve Arabi gibi oturduğumuz yerden ve bulunduğumuz köşeden dünyaya nizam veremez hale geliyoruz.. çünkü ilimleri birbiri arkasına çoğalıp bilgi alanları uzmanlaşırken her şeyi bilen insanlar bazı şeyleri bilemez hale geldiler.. belli konularda uzmanlaşan insanlar da konusu ve alana dışındakileri bilemez hale geldiler.. böyle parası olan ve olmayan insanlar gibi bilgisi olan ve olmayan insanlar ortaya çıktı.. bilgisi olan insanlar para kazanmaya.. bilgisi olmayan insanlar para-sız kalmaya başladılar.. gerçi okula gitmeden baba mesleği ile çıraklık bilgisiyle para kazanabilen insanlar olabilir.. hatta insanların işlerini daha iyi yapan makinalar ve robotlar çıkarak tüm insanları bilgisiz ve parasız ve “güç”süz bırakacak ve gelecekte “bilgi” başımıza bela olabilecektir ancak biz şimdi yine onu kutsamayı sürdürüyoruz..

Bu kutsama babında eskiden “Askeri ve ekonomik savaşın yerini alan bilgi yarışında” yerimizi almalıyız diyordum.. ve hatta bin yıldır bilgiye yol açan düşünmeyi (felsefe ve hikmeti) durdurduğumuz ve son üç yüz yıldır da bilime yol açan düşünceyi (fününü ve hukuku) dondurduğumuz için bu gün kuvvetsiz kalıp bizden kuvvetlilerin saldırılarına maruz kalıyoruz diye de yakınıyordum.. yani batı, Avrupa ve Amerika BİLGİ ile kuvveti elde edip ve bizler BİLGİ ile bağımızı kopararak kuvvetsiz kalıp.. bu gün merhametsiz acılar çekiyorsak.. bu ortaya “ne” çıkarıyor ?

Her iki tarafın da güçlülük ve güçsüzlüğünün sebebi “bilgi” ise ya güçsüzlere saldırmaya engel olamıyor ya da saldırılara karşı koyma gücü vermiyor ise bu BİLGİ ve BİLİM tek başına muhakkak iyi bir nesne değildir.. eğer biz güçlü olsaydık onları vuracaktık.. onlar güçlü olduğu için bizi vuruyorlar.. yarın biz güçlü olunca onları vuracağız.. MARİFET ve İLİM kendisini kullanana da kendisini kullanmayana da zarar veriyor demektir. Ancak BİLGİ ve BİLİM bu zulum ve tahribi doğrudan kendisi yapmıyor.. kendisini kullananlar ve kullanmayanlar aracılığı ile yapıyor.

Kafaları biraz karıştırdım galiba.. bilgi bıçak gibi masum bir nesne.. bir alet.. bir enstrüman.. ister onunla domates kesersin istersen adam kesersin.. o zaman sorumlu ve suçlu bilgi nesnesi değil bilgiyi edinen ve kötüye veya iyiyi kullanan İNSAN kimsesi.. işte İKİYE ayıracağımız İLK BİLGİ bu; kimse BİLGİSİ ve nesne BİLİMİ.. fakat insanın “kendi”si.. bilgiyi kullanan kimse ya da nesne değil.. işte bu “X” olanağı,   bizzat bilginin kendisi ise.. onun kendisi NE dir ve efendisi KİM dir ?

Tam da bu noktada insanlar ÖZNE diye kavrama ad koymuşlar ve böylece bir “bilgi” icad etmişler.. bu yüzden kimse.. nesne.. özne.. olarak üçünü bir arada deyince benim kafam karışıyor.. alışanlar alışmışlar onlara bi şi yok.. olan bana oluyor.. özne oluyor ve yüklem oluyor.. peki bu “öz-ne” nesne mi kimse mi ? onu soruyorum.. zaten sözcük te soru şeklinde “öz ne ?” biçimlenmiş…

Kimine göre “nesne” (eşya) gölge KİMSE asıl.. kimine göre “kimse” (eşhas) gölge NESNE asıl.. bu asıl olan da ÖZNE.. fakat bu özne TANRI olunca bu sefer nesne ve kimse başa bela oluyor.. şimdi açık ve seçik olduğu söylenenlerin kapalı ve karmaşık olduğunu söyleyen çıkmayınca.. bu bulanık sudan yararlanarak bazıları tanrıya.. bazıları nesneye.. bazıları kimseye dayanarak realizmden idealizme.. emprizmden rasyonalizme.. materyalizmden spritualizme.. septizmden dogmatizme.. kadar çeşitli meslekleri ortaya çıkarıyorlar.

Sonuçta felsefe SİSTEMATİK olarak varlık, bilgi ve değer kuramında bu yukarıda saydığım meslekleri kondurarak kafalar karıştırmaya sürdürüyorlar biz de işi gücü bırakıp kafaları düzeltmeye çalışıyoruz.. düzeltirken daha da bozuyoruz belki.. belki de daha sadelerini sunuyoruz.. özne ve yüklem KURGU çifti başka.. kimse ve nesne OLGU çifti başka.. olgu ve kurgu “SÖZ” söz konusu olunca ona hem bilen kimseyi.. hem bilinen nesneyi.. TAŞITIYORUZ.. diğer yandan da hem özne değişkenini hem yüklem değerini BİNDİRİYORUZ.. biz de YBA ile bu durumu şöyle resmediyoruz tabloya:

Bilinen NESNE Bilgi              “söz”        Buyruk KİMSE Bilen

Şimdi “SÖZ”ü yatay çizgide bilgi “konusu” ve buyruk “komutu” ile böyle taşıttıktan sonra dikey hatta onun değişken “terimi” ve değer “kavramı” ile şöyle bindiriyoruz:

Değişken Terimi
Özne

                 Bilinen NESNE Bilgi       “söz”        Buyruk KİMSE Bilen

Yüklem
Değer Kavramı

İşte bu tablo.. işbu bilgi.. bilimsel bir bilgi değildir.. şimdi bu bilgi felsefi bir bilgidir.. bilim değildir bilim felsefesidir.. bunu ben böyle kurdum.. sende onu başka bir surette ve biçimde kurabilirsin.. Ancak kurduğunu benim kurduğum gibi yapmamalısın.. yaparsan benim yaptığımdan başka ve yeni bir nesne yapmış olmazsın. Gerçi adıma söylemeden sen kendin yapmış gibi paylaşabilirsin.. ancak senin bundan bir yararın olmadığı gibi benimde bir zararım olmaz.. yarar varsa çıkarda vardır.. zarar varsa karda vardır.. alın size yeni bir dörtlü.. elbette başka dörtlülerde kurulabilir; tasar, karar, sarar, arar.
İşte tüm bunlar BİLİMSEL bilgi değildir.. çünkü nesnel değildir.. tümel değildir.. miktarları sayılmamıştır.. ağırlıkları ölçülmemiştir.. nesnelerine ellenmemiştir.. yapılarına dokunulmamıştır.. işlevleri sınanmamıştır.. sadece mantıksal ontolojik düzenlemeler ve zihinsel ve varlık-bilimsel kurgulamalardır. Bunlardan felsefe çıkar.. hatta metafizik bile yapabilirsiniz ve isterseniz din bile çıkartabilirsiniz.. Saygıdeğer Aristonun ve Hazreti Arabi’nin yaptığı da budur.

Ancak onların bu kurup kıldıkları bu bilgiler ve yapıp ettikleri bu tablolar çocuk oyuncağı da değildir.. gelişigüzel düzenlemelerde olamaz. Bu bilgi ve tabloların iyiliği, güzelliği, yasallığı, yapısallığı.. işlevselliği tartışılabilir ve fakat onların bir dil nesnesi olarak   ontolojik “gerçekliği” vardır ve bilgi bilimsel (Epistemik) “doğruluğu bulunur. Fakat siz onların AKSİYOMATİK çekiciliğine hayran kalırsınız. Açık ve seçik olarak hazırlanmış bu tablo karşısında kendi tablonuzu ve gerçeğinizi kurmayı ve kılmayı unutursunuz.

Bilgi, bilim, düşünce ve din tarihini okuyanlar bilirler YAZILI dil ve din birlikteliğinin geçtiği altı bin yıl boyunca bu alanlar ve ilişkileri üzerine konuşmuşlar, tartışmışlar, eleştirmişler, değiştirmişler, düzeltmişler ve günlük bilgiyi geliştirmişler ve bu bilgi ile   bilginin dilini ve şeklini ve şekli mantığı saptamışlar.. günlük bilgiden başka bilimsel bilgiyi ve bu bilginin dili olan matematiğini ortaya çıkarmışlar ve son üç yüz yıldır ciddi bir surette matematiksel bir dillle BİLİMSEL BİLGİ ile meşgul olmuşlar ve bunun sonuçları bu gün uygarlığımızın ortaya çıkardığı teknolojik ve ideolojik meyveleri tatlı ya da acı toplamaktadırlar.
Bilginin metodolojisi ve mantığı ve matematiği konusunda çeşitli kitabları da okuyanlar bilirler.. hatta bu noktada varlık ve değer felsefesinden ziyade BİLGİ FELSEFESİ ile meşgul olmak bize BİLİMSEL BİLGİYİ daha kolay ve kestirmeden tanıtır.
İşte bu bilgi ve felsefe ve din tarihi çeşitli isimler tarafından incelenerek ve değerlendirilerek ortaya bir RESİM çıkarılır.. bilimler bölümlemesi ve bilgi tasnifi yaparlar.. buna da KATEGORİLER.. adı verirler.. bu BÜYÜK RESİM’dir.. hangi kimse hangisinde daha büyük bir resim ortaya çıkarmıştır.. bu TARTIŞILIR.. herkes kendi resminin büyük olduğunu ileri sürebilir.. ancak bu bilimsel değil ve bilimsel bilgi değil felsefi bir bilgidir.. işte siz bu “bilim tasnif”ini teşhis ve hatta tarif ettiğinizde BİLİMSEL BİLGİYİ anlamışsınız demektir. Bu konuda yardımcı olmak üzere yeni öğrendiğim bir bilgiyi vereyim: Tim LEVENS Bilimin Anlamı Çeviren:Kerem KAYNAR.. iletişim Yayınları. Örneğin bu kitapta çizilen resim size ne kadar kocaman ve değerli ve yararlı görünürse görünsün bu resmi siz yapmadığınız için içselleştirilMEmiş ve sonuçta dışsallaştırılmış bir GERÇEK olmayacak ve sizin için içsel bir gerçek örgüsü bulunacaktır.

GÜNLÜK BİLGİ ; adı üstünde günlük gereksinimimizi yerine getirir. Evrenin değişimine ve toplumun gelişimine uyum gösteren pratik bilgide işe yarar. Fakat daha fazlasını karşılayamaz ve yetersizdir.

BİLİMSEL BİLGİ de bu yararlanma biraz daha ileri gider. Nesneleri ve kimseleri tanıyarak dünyaya daha fazla uyum göstermemizi sağlayan BİLİM ve HUKUK adını verdiğimiz ana disiplinler ve normatif bilgiler sağlar.

FELSEFİ BİLGİ bizi “lisan”ın “NASIL”ı hakkında “kaç” ve “kim” ve “ne” sorularının üstünde olan neden ve niçin, anlam ve amaç gibi sorulara yönelir. Ancak daha sonra MANTIKSAL EMPRİZM’den beri bu soruların da metafizik olduğun karar verilmiş ve bunlar anlamsız veya anlam-dışı sayılmış ya da metafizik sayılarak yanıtlanmaları dine bırakılmıştır. Felsefi bilgide ve özellikle bilgi felsefesinde SORU’un ve kategorilerin kendisi sorun yapılmıştır. Bu durumda felsefenin ASIL işi bilimsel bilgiyi eleştirmek ve dini bilgiden kuşkulanmaktır.
İşte benim sevdiğim felsefe.. hakiki filozofi (philosophos) de budur.
Bu olmazsa İDEOLOJİ haline getirdiğiniz dini TARTIŞMALI bilim haline getirirsiniz ve bununla hem dini hem bilimi bozarsınız. Bunun tam tersi de geçerli.. KESİNLEŞTİRİLMİŞ bilimi TARTIŞMASIZ din haline getirirsiniz ve bununla hem bilimi hem dini bozarsınız.

Oysa külli ve salt alan kuşkusuzdır buna karşın cüz’i ve görecel alan tartışmalıdır. YBA işte bu inanç ve bilgi alanının farkında olarak gördüklerini örmeye ve ördüklerini göstermeye çalışmaktadır.
Bu yaklaşımdan yola çıkarak günlük bilgi ve bilimsel bilgi arasında olduğu gibi felsefi bilgi ve dini bilgi arasında bir KÖPRÜ (bar) hatta onlara ARAÇ (alet) yapabilirsiniz.. daha da ötesi müşterek disiplin çıkarılabilir ve bu da bize dili verebilir. Hatta bu köprü ve araçtan ortak dili ve ortak dini bile çıkarabiliriz.. en azından dil ve din için ortak bir DİL dahi ortaya koyabiliriz.

Şimdi SORU ŞU: Dünya çıkarı günlük bilgide.. kuvveti saptamak ve kullanmak bilimsel bilgide.. soru ve kuşkularla taciz edilmek felsefi bilgide.. bu durumda dini bilgi kendi altındaki bu üç katmana karşın üst kattaki yerini nasıl sürdürecek ?
Kendinden altındakilerin yerine; günlük bilgi yerine, bilimsel bilgi yerine, felsefi bilgi yerine geçemeyeceğine göre.. onların yerine ve onlar gibi çare ve bilim ve çözüm ortaya koyamayacağına göre.. yeterliliğini ve yetkinliğini nasıl kuracak ve koruyacak ?
Geçici bir araç ve fani bir konum olan dünyadan ve nasıl sorusundan yukarı çıkamayan LİSANın (dilin) bir ALET (araç)   olduğunu bilerek A’LAT (yüksek) olan günlük dilin, bilimsel bilginin ve felsefi bilginin üstündeki TRANSANDANTAL neden ve niçin sorularını rasyonalist olmadan RASYONEL olarak yanıtlamak; İMMANİENT anlam ve amaç sorunlarını realist olmadan REEL olarak çözmek suretiyle dini bilgi yüksek konumuna yerleşebilir dini bilgi...
Dini bilgi, bilgiyi bilim ve hukuk düzeyine çıkaran.. dil ve din bileşeninden oluşan KÜLTÜR’ün içinde gelişen HAYATİ bir etkinlik ve TEKAMÜL eden bir faaliyettir. Ancak kafamızdaki dini bilgiyi; dinden, kitaptan, nebiden ve Tanrı’dan nazikçe ayırmak gerekmektedir. Hırpalamadan ve örselemeden dini bilgimizi din yerine koymadan düşünmek ve konuşmak gerekmektedir.. eğer insana.. kültüre.. dile ve dine ve Allah azze ve celleye saygımız varsa…

Bu bio-vital aktivite ve psik-mindel mentalite ile günlük bilginin, bilimsel bilginin ve felsefi bilginin üstünde NURLU   bir ilim ve emel taşıyarak.. bu canlı etkinlik ve şuurlu zihniyet ile   günlük çıkarın ve bilimsel gücün ötesinde SIRRLI bir iman ve amel yüklenerek a’la bir “tıbb ve ahlak ile san’at ve ahlak” ortaya koyarak dini mevki-i muallasına yerleştirebiliriz.. RUH’umuza HÜR’riyet kazandırabiliriz. Buna karşın DİNİ BİLGİ’yi milletin agorası olan ticaretin ve siyasetin içine doğrudan oturtursak .. devletin aranası olan teknoloji ve ideolojisi içine direkt BİLİMSEL BİLGİ’yi yerleştirirsek geçmişteki gibi cihatlar ve haçlı savaşları çıkarmayı sürdürecektir.   
Peki bunu nasıl sağlayacağız ?
YBA (Yöntembilimsel analiz) ile…
Sağlıcakla kalın.
OSMANZİYA

14.07.2019
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 14-Temmuz-2019 Saat 18:53
ilk kez düzeltilmiş mesajı kendimden sildim.. ilk düzeltmeme rağmen ikincisinde kağıt üzerine çıktı alıp okuduğumda.. büyük hatalar olduğundan bu ikinciyi de paylaştım. Bu hatalar KIRMIZI ile çizilen söz dizimi hataları değil anlambilimsel yanlışlardı.. bu yanlışları düzeltirken de daha önce yeni bağlantılar ve anlamlar çıkıyor ve öğreniyoruz.. örneğin nedenselliğin.. sebeb-sonuç ilişkisinin aşkın (transandantal) bir realite.. amaçsallığın.. anlam-amaç ilişkisinin içkin (immanient) bir rasyonalite olduğu hiç aklıma gelmemişti.. hele realist olmayan bir reel.. rasyonalist olmayan bir rasyonel.. bana çok anlamlı geldi.. bunlar dini yüksek yerine çıkaracak ve onu bir ideoloji olmaktan kurtaracak.. müslümanları reel dünyaya intibakı sağlayacak yaklaşımlar.. ancak ileride yıllarda anlaşılacak.. şu anda bir can pazarı yaşıyoruz.. ya da yaşayacağız.. çünkü toplumsal acılar çekilmeden, denenilmeden.. sananılmadan.. yaşanılmadan.. bazı bilgiler öğrenilmiyor.. bazı kazançlar sağlanılmıyor.. dünya ya kafamızı vura vura bazı gerçekleri öğretecek.. yani evrimsel bir süreç içinde KÜLTÜR OLARAK dünyadan silinip gideceğiz.. artık EFSANEVİ hikayeler ve BEKLENEN mehdiler devri BİTTİ .. BEKLENEN MÜSLÜMANLARIN gerçeklere ve doğrulara baş eğerek.. iyi ve güzel İNSANLARIN aradıkları gerçeğin peşine samimi ve ciddi koşarak dünyada BARIŞ'ı sağlama devri başlayacak.. aksi halde belki binlerce gezegen içinde biten uygarlıkların biri olarak silinip gideceğiz.



Bir siyasal bilimci.. sanırım DUVERGER.. karizmatik liderler bitti kurumsal liderler geliyor, demişti.. kırk yıl önce hukukta okurken.. karizma va kapasite ve karakter.. karakter ve kapasite öyle bir düzeyde olur ki ortaya bir karizma çıkar; bu ya nebilerin ve velilerin ilahi inayetiyle bulundukları yerdir.. ya da dahilerin ve delilerin beşeri gayretleriyle elde ettikleri yerdir.. Bunlar yok olmaz.. ancak uygarlık geliştikte bunların sayıları azalır.. nitekim son nebiden sonra artık 1440 geçti.. ne biz hakkı parlattık ne de onlar kuvveti hakketti.. belki bundan sonra hakk ve kuvvet uzun süre birlikte ve dengede kalacaktır.. bu bizim insanlığımızın ve uygarlığımızın sınavıdır.. fakat bizim gözümüz rahattan.. cennetten.. avrattan ve heriften başkasını görmüyor ki...



Düzenleyen osmanziya - 14-Temmuz-2019 Saat 19:03
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 17-Temmuz-2019 Saat 09:48
Bilimsel bilgi günlük dilden sonra ortaya çıkan kuram'laşan ve kurum'laşan bir bilgi katmanıdır.. Günlük bilginin mantığı Aristotales'in ORGANON'u ile tedvin edilmiştir.. Bilimsel Bilgi ile Bilgi Kuramının kurucusu İmmanuel KANT ile temelli atılan bir dil yaklaşımıdır. Bilimsel Bilginin kökeni Öklid Geometrisi ile atılmış ve matematik ise Müslümanlar tarafınan geliştirilmiştir. ElCabir.. cebirin kurucusu..kısaca bilim kültürler, dinler ve uygarlıklarla birlikte inşa edilmiştir.
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk