Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: resmi ve sivil islam Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: resmi ve sivil islam
    Gönderim Zamanı: 23-Aralık-2020 Saat 22:09
RESMİ VE SİVİL islam


Güzel bir konuya temas ettiniz.. ancak "insan" deyince dört kavramı dillendirmiş olursunuz "eril" ve "dişil" ile "toplum" ve "birey".. şimdi değindiğiniz nokta daha çok birey ve dişil içindir.. Fakat eril ve toplum söz konusu olduğunda bu bahsini ettiğiniz "sivil"lik ve velayet biter "resmîlik" ve risalet başlar.

Siz benim gibi bu kültürel barışçıların bu dediklerine bakmayınız sadece teslimiyetin bir de İSLAMİYET ve şeriat ve rububiyet ve devlet tarafı vardır ki bu ikisini birbirinden tefrik etmek gerekir. Birisine ağır vurgu diğerini örtebilir. bu sivil ve resmi farkı gibi birde dünya ve ahiret dengesi ve farkı vardır. Bu ikisinden başka akıl ve kalb uyumu vardır.. bu üçünden başka pek çok yüzler var ki bu piramidi bir koni haline getirir…

Bütün bunlar gösteriyor ki bizim sorunumuz "öğrenme" ve yüzeyden "inanma" sorunu değil anlama problemidir ki zaten çoğumuz çoğu zaman bu mes'elenin farkında değiliz.. bildiklerimiz öğretmek ve paylaşmak ve pazarlamakla işin çözüleceğini sanıyoruz.

Bunun için asıl olarak islamiyet davasını değil insaniyet davasını güderim.. insan olmadıktan sonra insan olmak zordur. Elimizden sadece dua gelir.. Allah azze ve celle bizim ve sizin akıbetinizi ve ahiretimizi iyi ve güzel etsin. Amin.


Din yorumlandıkça din olmaktan çıkar yol haline gelir.. bu mezheb ve hizibleşme halinde YORUMLAMA elbette doğal ve normaldir, asıl din unutulmadıkça, mezheb din sayılmadıkça

Ancak eskiler nasıl sünnî ve şiî yolunu DİNLEŞTİREREK piyasaya çıkarmışsa yeniler de Kur'ancı ve Hadisçi yolu DİNLEŞTİREREK piyasaya çıkarıyorlar.. oysa Tevrat ve İncil ile beraber Kur'anı da nazara alarak "ortak din"i aramak gerekiyor ki elbette bunu Kur'an ve hadisten başka bilgisi olmayanlar.. Tevrat ve eklerinden.. İncil ve eklerinden başka bilgisi olmayanlar yapamazlar.

Bu durumda en kestirme yol akıllı müslümanların kuracağı bir YAYINEVİ tarafından Tevrat ve İncil ve Kur'an birlikte basılarak tüm dünyanın bilgisine sunulmalıdır.

Böyle Tevrattan (400) dört yüz.. İncilden (200) iki yüz.. Kur'an (100) dan yüz mezheb çıkaran yazalar ve hocalar yerine halkın ve nasın ve cumhurun kendi yolunu bulmasıdır. Ortak bir din ve fakat insanlar sayısınca yol olmalıdır. Yoksa ekonomik ve politik çıkarlarını dile ve dine.. emeğe ve özgürlüğü paravana ederek koruyan ve kollayan partiler, idelojiler ve devletler bu işi yapamazlar.

Hasılı din sahibleri yollarını ve görüşlerini inançlaştırmaktan ve felsefe sahipleri de izmlerini düşüncelerini ve bilgilerini dinleştirmekten vaz geçmedikçe insanlar arasında düşmanlık bitmeyecek.

CEMAATLER
Anladım.. cemaatleri birbirine düşürerek fitne çıkarmak isteyenlerin oyunu bu sözler.. bilmiyorlar ki ki insanlar duyduklarının hiç birine ve gördüklerinin yarısına inanmıyorlar... KUR'ANI MEAL VE TEFSİRİNİ hangi cemaat ve tarikata mensup olursun olsun.. okurlar..

İslami cemaatlar bu ülkede bir iman ve islam koruma ve saklama hizmeti vermiştir.. elbette her siyasi ve dini ve ahlaki cereyayanlar gibi mükemmel olmayabilirler.. nurculuk, süleymancılık, nakşi ve kadiri gibi tarikatlar tam tekmil islamı temsil etmeseler bile zaten mükemmel olan masonlar ve marksistler cemaatler de bulunmamıştır.. sonuda herkes tencere dibin kara seninki benden kadar veryasınından başka bir iş yapmazlar. Sen kendi hüsranına yan bu asırda derim.. hiç olmazsa belki kendini kurtarırsın...


İHLAS


İHLAS süresi kitabın en sonunda.. kitab onunla biter ve kainat FELAK ve insan NAS ile açılır.. yeni baştan yeni bir ruh ile gireriz kitaba.. her seferinde başka.. önce mümin, sonra müslim, sonra muttaki, sonra sonra.. sonra.. bu marifet ve muhabbetten sonRa.. hayret ve mahviyet vadilerinde RUBUBİYET, MALİKİYET ve ULUHİYET sonsuza dek sürer gider... elbette daha önce kafir, münafık ve müşrik olarak girmiştik...


Bir fıkra geldi aklıma.. yedi kocalı hürmüz.. demiş ki oğluna receb şaban ramazan bir rahmetli baban.. üçte ondan evvelisi.. koca yüzümü gördü oğlum anan.. Tanrı öyle sandığın ve sandırdıkları gibi değil.. çünkü tüm bu girişlerin sonunda "ve lem yekün lehü küfüven ehad" diyeceksin..

TANRI

Anlamakta zorlandım.. ihlas süresi bizi tüm kitapta anlatılan somutları.. fikir ve hayalin penceresiyle çıkanı.. zikrin ve vehmin örtüsüne sararak SOYUT bir TANRI kavramıyla bitirir. Burada tanım sanki örtüleri tekrar açar gibi insan ve evren ipini ortada bırakıyor. Bize göre tanınan bir TANRI elbette dil ve din bileşeni her kültürde bulunuyor. Salt ve mutlak Tanrı ancak tesbih, tahmid ve tekbir ile anılır.. diye inanıyorum. osmanziya

İlk nefesden son nefese kadar O'nu tanımak yolunda üretim ve tüketim ile eğitim ve yönetim yapıyoruz.. gün de beş vakit yirmi rekat "Rabbena atine fİdDÜNYA hasenetin ve filaAHİRETİ hasaneten ve kına azabenNAR diyruz.. dünyayı sıfırlamadığımız gibi ahireti de unutmuyoruz.. Ateşin üstünden atlayıp geçmeyi diliyoruz. Bunun için günde beş kez namazda ölmek yeter.. dünyayı unutursak bilimi ve kuvveti yitirirsek, kafir de bunları başımıza ateş yapıyor.


DUYGULAR



Mutluluk almayla.. kutluluk vermeyle saglanir. KARŞILIKLIKSIZ SEVGI sadece TANRI icin olanaklı.. bizim sevebilmemiz için ya guzellik.. ya iyilik.. ya yetkinlik.. ya yararlilik gerekir.. en azından bir saygı görmemiz lazim. Beni saymayanı ustelik hakaret edeni nasil sevebilirim ki.. ha şu olur tanrisal bir misyonu üstlenmişsem dusmanlarima bile yardim edebilirim.. nebilik budur.. Tanrinin ve kendinin düşmanlarıni O'na çağırmak.




insanlar birbirlerini sevebilir de yerebilir de.. övebilir de dövebilir de.. ister gerekçesi olsun isterse olmasın.. zaten duyguların da fazla bir gerekçesi bulunmaz.. her ne kadar ben sevgi duygusu için dört gerçekçe saymış isimde bunlar zorunlu değildir.. bu vesile ile bunu da belirtmiş oldum.. siz eleştirmeseniz bu ortaya çıkmazdı.. teşekkür ederim.. seviyorum çünkü seviyorum.. korkuyorum çünkü korkuyorum.. sayıyorum çünkü sayıyorum.. öfkeleniyorum çünkü öfkeleniyorum.. şu da var ki insan sevgisinin, saygısının.. korkusunun.. öfkesinin karşılığını alır. Dediğiniz gibi insanlar alışkanlıklarının ve alışkınlıklarının.. önyargılarının ve saplantılarının etkisinden kurtulamaz ve arayan sonuçta DUYGU'sunun AĞIRLIKLI bir nedenini bulabilir.. düşünceyi karış karış gezdim.. istekleri ve istemleri sınıflandırdım.. fakat DUYGULAR okyanusunun sahiline bile varamadım.. sonuçta duygulardan ve sevgiden ve aşktan uzaklaşmakta buldum çözümü.. çevremde bulunan nesnelere ve kimselere ilişkin sahip olduğum sevgi ve saygı bana yetiyor.. burası bu okyanusun derinine girilecek bir yer değil.. bu yüzden kimseyi fazla incitmem ve incinmem..

Osmanziya 23.12.2020 22.00 Üçyol İzmir

IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk