Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: tanrı tanımazlık Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: tanrı tanımazlık
    Gönderim Zamanı: 20-Ocak-2022 Saat 21:37




TANRI TANIMAZLIK

Tanrı iki şekilde işaret ve delalet ile bilinir.
İnsanın okunmasıyla delalet ve görüngü ile bilinir.
Evrenin okunması ile işaret ve gösterge ile bilinir.
Gezegenler arası uzay.. yıldızlar arası uzay.. galaksiler arası uzay.. bu gün için BİLE-bildiğimiz evrenimizin üç kademesi.. evren için bilinenlerden yola çıkılarak optik ve fizik ve şimik verilere göre yapılan kainat tasavvuru.. sürekli değişmiştir. Hatta anti madde, karanlık enerji ve karanlık madde gibi evrenimizden başka paralel ve diğer evrenlerde söz konusu edilir.. atom kuramı yerini sicim kuramına terk ediyor.

Şurası açık ki muhtevası evrilen bir bilgi içeriğimiz ve fakat mahiyeti aynı kalan bir bilgi biçimimiz var. Örneğin 2500 sene önce Aristo tarafından ORGANON ile tedvin edilen şekli MANTIK hala geçerlidir. Günlük, bilimsel ve felsefi ve dini bilgilerinin hepsinin birlikte olduğu ana-kara zamanla dört kıtaya ayrılmış olup bu gün için günlük bilginin mantığı ve bilimsel bilginin matematiği dışında GDDY (günlük dilin düz yazısı) ile felsefi edebiyat ve dini vaaz söz konusu olmaktadır.

Kuramıma göre altmış bin yıllık SESLİ dil ve din birlikteliğinden sonra altı bin yıllık YAZILI kültüre geçtiğimizi ve son bin beş yüz yılda günlük dil ile bilimsel bilginin ayrıştığını var sayıyorum. Günlük bilgininin edebiyatı ile biriken KADİM tarihi bilgi ile bilimsel bilginin.. FKB evren ilimleri ve PSL insan ilimleri aracılığı ile edinilen POZİTİF bilgilerin ilişkisinin sağlam ve sağlıklı bir şekilde UYUMUMUN sağlanmasının ancak felsefi bilgi ve dini bilgi arasında ORTAK bir dilin inşası, aranılması ve bulunması ve kurulması ile mümkün olacağını düşünüyorum.

Bunun da varsayım, önyargı, bilgi, değer, kuşku ve kesinlik gibi temel bilme, düşünme, anlama ve inanma konularını kapsayan TANIRLIK olgusunun yani insanın kendisinin tanıması ile çözümlenebileceğini ve tartışılabileceğini umuyorum.

Sanırım resmi filoloji ve teoloji sivil filozofi ve teozofi arasında ilişkiler bunun ile daha sağlam ve sağlıklı hale gelecek.. dinlerin ideolojileştirilmesi ya da felsefelerin dinleştirilmesine gerek kalmayacak.. dil ve din.. bilim ve hukuk.. ticaret ve siyaset.. teknoloji ve ideoloji.. retorik ve diyalektik doğal ve normal seyrine kavuşacaktır.

Bu gün için saptadığımız manzara, geçmişin üst orta ve alt dünyalar resmi bu gün için macro alemi betimleyen izafiyetin determine referans fiziği ve micro alemi betimleyen kuantumun istatistik fiziği arasında duran NEWTON fiziğidir.. Diğer taraftan bilgi BİRİKİMİZ yanında bilgi ARAÇLARIMIZ DA sürekli değişmekte ve gelişmektedir.. Ray KURZWEİL’in ivmelenen getiriler yasası olarak öngördüğü GNR ve MNT makinelerinin ortaya çıkması ile “teknolojinin” ekleme ve yükleme MAKİNELERİ ile hürafelerin hayallerinin ötesinde bir geleceğin ucu da görünmektedir.

Yirmi yıl önce, The Matrix filmini yorumlarken “insanların giderek hayvanlaştığı ve makinelerin giderek insanlaştığı bir gelecekte” en büyük tehlike MAKİNE’ler demiştim. Nitekim bizi giderek doğaya yabancılaştıran makine (teknoloji) ve insanı insandan uzaklaştıran zamine (ideoloji) kadim bilginin DECCAL olarak isimlendirdiği bir tehlikeyi haber veriyor. Belki her birimiz “acel”eye birer birer tuğla ekliyoruz.. haberimiz olmuyor.

Özetle sirus’tan gelen bu rabb-ü şira.. kısaca tanrı RA belki ARA’nın ta kendisi olabilir. Rab.. Rahman.. Rahim.. isimlerinin ilk sesleri bize kendisini arattırıyor.. şu da ya da bu şekilde.. fizik ya da psik olarak.. servet ya da şöhret olarak.. metafizik ya da parapisik olarak.. real ya da ideal olarak.. irreal ya da irrasyonel olarak.. sonuçta ARAYIŞ şu çağdaş medeniyete yol açtı ve onun İNSANİYETİ inşaası bu gün için tehlikeye ve islam olma fırsatını kaçırmaya sebeb olacak mı veya yeni bir aydınlık mı çıkacak bilmiyorum.

Belki de bu tehlike artık insanların KOLAYLIK ve ÇABUKLUK’a zebun ve ÇOKLUK VE UCUZLUK’a esir olmalarıdır. Bunu da alışkanlıkların ve alışkınlıkların bir şekilde başa çıkılmasının daha HIZLI ve daha KOLAY kısaca RAHAT bir fırsatının olmadığına bağlıyorum.. bilemiyorum.. önyargım da olabilir Özetle varsayım ve önyargılarla dolu bu yazımın ışığı “sir-i us”dan değil de sırr-ı us’dan geliyordur.. eskiler bu ilişkilere ze-us diyorlardı.. yani zevilidrak ve zişuur akıl sahibi…
Bu nedenle aklı olan tanrı’yı nefy edip inkar edemez edemez ancak şüpheye düşebilir.
Şüphesinden kurtulması için kainatın yansıması KİTAB’ı okuması ve insanın ansıması olan RASUL’ü de yazması gerekir ki buna yapamayınca DEİST olarak kalması da kaçınılmaz.. olur.


Dinnur YAŞAR


Daha derinlemesine araştırma yapacaklar için iki alt dizini MATFONKS VE SPINOZA barındıran 20 OCAK başlıklı RAR dosyasını bindiriyorum.

20220120_213232_20_OCAK.rar
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 20-Ocak-2022 Saat 21:39


Korku ve umut inanca..
inanç, anlamlandirma ve amaçlandirmaya..
anlam ve amaç, oğrenmeye ve düşunmeye ve bilmeye.. yol açar.
Bu üçunden de dunya ve dil ve din çıkar.

Ancak çoğu insan.. sağlam ve sağlikli bilgi ve deger taşıyan sözlere
duyarli.. uyarli ve ararli degildir.
Bu yuzden dilin belirlediği dunya kaos.. oluşturur, kozmos olamaz.
dilin tanimladigi din patos.. oluşturur, homos bulamaz.

Kullanılan dil Kronos ve Rea karısimi Ze-us içerir. Buna “UZUS”
Uzus ise nomos ve sophos tüketir, mitos ve epos üretir.

Diye düşünür.. ARİSTO…

Ancak korku cehennem gibi kaçınılmaz, umut cennet gibi kurtulunmaz bir gereksinimdir.
İnsan ARAYIŞINI.. anlam ve amaç edinmesini.. bunların ötesine götürebilmeli.
[osmanziyaoglu]

Not: Dediklerimi gösterdim.. aslında "gösterge"ledim.. fakat çoğu kimse gösterge ve gösteri ve görüngü ve görüntü arasında farkı açık ve seçik bilmedikleri gibi Einstein ve Spinoza gibi gerçekte Tanrı Tanımazlar, halkın Tanrı Tanırlığından çekindikleri için Deist görünüyorlar..
oysa gerçek bir DEİST'in nebiye ve kitabı inanan TEİST'lerle bir sorunu olmaz.
Teist'lerin de deistlerle.. ancak konu öyle şakkadanak ortaya konulmaz..
uzuuun bir açıklama gerekir.
Çünkü ne deistlerin kainatı ve insanı iyice okudukları.. ne de teistlerin kitabı ve rasulü güzelce yazdıkları beklenemez. Her iki tarafından eksiklikleri ve noksanlıkları vardır.. bunlar kendilerinin değil karşısındakilerin noksan ve kusurlarını gördüklerinden.. teistleri ateistlerden ve ateistleri de teistlerden dinlemeli.. DEİST’ler her iki tarafa da karışmamalıdır.

Aydan Karbal paylaşımı
TANRIYA İNANIYOR MUSUN???

Einstein'ın ABD Üniversitelerinde konferans verdiği sıralarda öğrencilerin ona en çok sordukları soru şuydu;
Tanrı'ya inanıyor musun?...
Einstein da hep şu cevabı verir;
Spinoza'nın Tanrı'sına inanıyorum...
Sipinoza'yı okumayan kişi aynı yerde kalır...

Bu da şu şekilde özetlenebilir;
Baruch de Sipinoza
17.yy felsefesinin üç büyük “Rastyonalist”inden biri olarak kabul edilir, tabi ki Descartes ile birlikte...

Bakalım Sipinoza'nın Tanrısı ne diyor;
*Dua etmeyi ve boşuna göğsüne yumruk atmayı bırak...
*Yapmanı istediğim tek şey dünyaya çıkıp hayatın tadını çıkartmandır...
*Eğlenmeni,şarkı söylemeni ve senin için yaptığım her şeyin tadını çıkartmanı istiyorum...
*Kendi inşa ettiğin Tapınaklara gitmeyi de bırak.Oraların benim evim olduğunu söylüyorsun.Benim evim dağlarda, ormanlarda, nehirlerde,göllerde ve senin kalbindedir...
*Sefil hayatın için de beni suçlamayı bırak.Çünkü ben sana Hiçbir zaman günahkar olduğunu,yanlışlarını,hatta cinselliğin kötü bir şey olduğunu söylemedim.O yüzden seni inandırdıkları her şey için beni suşlama...

*Benimle Hiçbir ilgisi olmayan ve anlamadığın halde sözde kutsal yazıları okumayı bırak.Gün doğumunda şahane bir manzarada,arkadaşının dostluğunda,küçük bir çocuğun gözlerinde beni okuyamıyorsan,henüz yazının bilinmediği bir devirde, benim adıma yazıldığı iddia edilen Hiçbir kitapta beni bulamazsın!

*Bana güven.Ama önce kendine güven ve her şeyi benden istemeyi bırak.
*Benden korkmayı da bırak.Çünkü benseni yargılamıyorum,seni eleştirmiyorum,sana sinirlenmiyor,seni asla cezalandırmıyorum.Beni sadece SEVMEN yeterlidir.

*Benden özür dilemeyi de bırak! Çünkü affedilecek bir şey yok.Eğer seni ben yarattıysam, seni özgür iradenle donattım.Sana benim verdiğim akıl ve iradeyle yaşıyorsan, seni nasıl suçlayabilirim? Seni sen olduğun için nasıl cezalandırabilirim?Bir yaratıcı bunu nasıl yapabilir???

*Her türlü emirleri unut,her türlü yasayı unut,bunlar seni manüpüle etmek için, seni kontrol etmek için,senin suçluluk hissetmeni isteyenlerin kurgusudur.
Bunlara inanma sadece kendi aklını kullan...

*Kendine saygı göster ve kendine yapılmasını istemediğin
Hiçbir şeyi bir başkasına yapma.
*Senden tek istediğim hayatına dikkat etmendir.
Çünkü hayat ne bir test,ne bir basamak, ne bir prova, ne de cennete giden bir yoldur.
Ben seni tamamen ÖZGÜR kıldım...
*Ödül yok,ceza yok, günahlar yok,kimse kayıt yapmıyor ,kise bunları saymıyor...
*Sadece SEVGİ var hayatta...

Ancak hayatında bir cennet ya da cehennem yaratmak istiyorsan, bunda tamamen özgürsün!!!...

Bu hayattan sonra ne olduğu hakkında sana bilgi veremem,ama bir tavsiye verebilirim;
Hiçbir şey olmadığını düşünerek yaşa.Düşünsene eğer bundan sonra diye bir şey yoksa,sana verdiğim hayatı sevgiyle,zevkini çıkara çıkara,doya doya yaşamış olacaksın...
Ama eğer sonrası varsa; sana orada soracağım sadece;
Eğlendin mi?En çok neyi beğendin?Yaşamın boyunca ne öğrendin ve hangi güzel şeyleri yaptın? Olacaktır. Çünkü sen harikalarla dolu dünyadaki güzellikleri keşfedecek zekayla var edildin,onları korumayı, doğru kullanmayı, geliştirip daha da güzelleştirmeyi becerecek güçtesin

Kendini izleniyormuş gibi hissedersen,neşeni göster.
Minnettarlık mı hissediyorsun?
Bunu kendine,sağlığına,ilişkilerine,sana ihtiyacı olanlara göz -kulak olarak ifade et.Öğrendiklerini onlara aktar,bildiklerini sevgiyle paylaş.

Durmadan mucize bekleme,
mucize sen ve sana verilen hayat ile onu doğru yaşayabileceğin aklındır.
Beni de aramayı bırak'''...
Beni sadece kendinde bulabilirsin...

Spinoza

Denge guçler arası durum.. birey ve toplum arasında ise uyum bulunur. Nesnel denge (homoestasis) kimsel uyumdan (adaptasyon) farklidir. Denge ve uyum arasında adalet (ki buna ILIM adini veririm) olmalı. Ancak ılımlı olmak ilimli olmaya benzemez. İlmi bulunan pek çok kimse adaletli olamıyor. Yani bu iş Spinoza'nın çözecegi türden değil gibime geliyor.


IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk