Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: AT Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: AT
    Gönderim Zamanı: 01-Temmuz-2022 Saat 00:47

ÖZNELER kimse ve nesne taşıdığı gibi AT dahi ad (isim) yolcusu ve ar (harf) yükü taşırlar.. taşımak ve yüklenmek fizikte bile anlaşılmamış bir konudur.. fizikte atomların bir elektron ve bir proton taşıdığından söz ediyorduk şimdi bu parçaların sayısı elliyi geçti.. YBA de sözün bilgi kitlesi ve değer yükü taşıdığını bunların sağlam ve sağlıklı olması için hangi koşulları bindirmesi ve kuralları barındırması gerektiğini araştırır. Bu çalışma ona işaret ve delalet ediyor.

Mustafa BUĞUÇAM

attantion


attitut..


attribut..


Sanırım ilki sözcük DİKKAT ikinci sözcük DAVRANIŞ ücüncü sözcük ise TEMEL anlamında "yabancı" kelimeler.. aslında çok yabancı sanılan sözcüklerin yerli olduğunu öğreniyoruz.. arz.. şeker.. kabliyet.. abes.. possible.. probable.. ABL kökü KABBALLİST dahil KABİLİYET VE KABUL önce anlamında KABL'den kaynaklandığını görmek için ETİMOLOJİ öğrenmek gerekmiyor.. 6000 yılık dil ve din tarihinde 400 yılda müslümanlar (araplar, türkler, farslar) oldukça etkili bir şekilde BİLİM tarihini belirlemişlerdir..


Şimdi buradaki "AT" hors.. eşşekten biraz da soylu merkeb anlamındaki binit hayvanını kasd.. ediyorum. Yukarıda saydığım kelimeleri konunun "temelli önemine dikkat" çekmek için bir doğaçlama yaptım.


Asıl siz yazıya bakın.. ne sitemler var ne sistemler.. görünce şaşıracaksınız.
Dinnur YAŞAR

On değil tam yirmi yıl oldu.. hadi on yılı bırak geriye kalan on yıldır millet anlamıyorum demekten.. kendi neden eleştirmiyor ve sormuyorsunuz demekten.. iki tarafa da gına geldi.. artık bir kına yakmamız lazım.. hem YONTEM BİLİMSEL ANALİZ YBA Mustafa BUĞUÇAM ismiyle çalışmam DÜZ YAZILARI ve TABLOLARIYLA hemde İNSANBİLİM ekiyle herkese açık olarak AMAZON'da yayımlandı çok şükür.. artık bu durumda bir DEĞİŞİKLİK yapmam gerekmez mi.. sonuç alamadığı halde aynı işi yapmak SEBAT alameti değil de APTALLIK belirtisi olmaz mı ? Bu konuyu düşündükçe SEVGİLİ anacım için içini yiyor.. işte bu duygularla şu yazıyı yazdım.. bakalım aynı tas aynı hamam.. kirlenmeyi temizlen mi sayacağız.. yoksa bir silkinip yeni bir atılıma girişim mi yapacağız.. zaman gösterecek.

Osmanziya

          
     
     
20220701_052212_AT00.rar
                    A   T


AT00    dizini içindeki dosyalar





WEB sitemin kuruluş tarihi 1 ocak 2001 tarihi gösterir. Bu demektir ki 21 yıldan beri yazıyorum ve kimse anlamıyor ki ne eleştiriyor ne de teşekkür ediyor.. sadece anlamadıklarını sürekli söyleyenler oluyor.. anlatabildiğin anlayabildiklerimizdir.. diyorlar.

Anlamadıklarını söyleyenler hangi paragrafı ve karşılaştırmayı.. hangi cümleyi ve tanımlamayı.. hangi tamlama ve benzetmeyi anlamadıklarını söylemiyorlar. Ben de onları kale almıyorum.

Ya anlıyorlar.. fakat eleştiriden çekiniyorlar.. eleştirilerini karşılayınca aptal yerine konulurlar diye çekiniyorlar ya da sorarsak bilgisizliğimiz ortaya çıkar diye korkuyorlar.. belki bunlar benim sui zannım.. çoğu böyle değildir. İLGİLENMEDİKLERİ için sormuyorlar.. yoksa değere vermediklerinden, korktuklarından ve çekindiklerinden değil. İşte üzücü olanda bu.. hakikatla ilgilenmemek, aramamak, sormamak.

Böyle fıkra, cümle ve kelime belirtmeden genel olarak ANLAŞILIR bir yazı değil eleştirilerini, sadece “anlaşılmıyor” UYARISI olarak kabul ediyorum ki haklılar.. gerçek yazılarımın ve tablolarımın anlaşılması zordur. Ancak anlamadıkları paragraf, cümle, kelimeyi sorsalar anında yanıtlayacağım.. fakat bu da çok ama çok nadiren gerçekleşiyor. İsim bile verebilirim: nadiren Recep BAYHAN Hoca sorar.. onun da soru beş kereyi ya geçer ya geçmez.. bir de son günlerde Samet ORHAN sordu.. hem de payladığım halde sordu.. SORUCU olarak beş bin kişiden sadece bu iki arkadaşım çıktı.

Bu yüzden okuyucu ile iletişimim anlamıyorum ve sormuyorsun yakınmaları ile geçti yirmi yıldır. Bu sure içinde reklamını yaptığım YBA öğrenmeye, kullanmaya ve yararlanmaya tâlib.. bir kişi bile bulamadım.

Bundan sonra da yakınmanın bir yararı olmayacağını artık bilmem lazım.. üstelik çalışmamızı YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ YBA Mustafa BUĞUÇAM amazonda herkese açık olarak yayımladığımıza göre.. artık farklı bir yol çizmemiz gerekiyor.

Zaman zaman elli yıl sonra YBA öğrenecek, kullanacak ve yararlanacak kimseleri muhatab olarak yazmışlığım da olmuştur.. belki onlara uygun bir uslüb bulacağım.. Yöntem Bilimsel Analizin geleceğinden o kadar eminim yani elli yıl sonra YBA öğrenilecek, kullanılacak ve yararlanılacak ve tarihin deposunda saklı ve geçmişin kayıtlarında gizli kalmayacak.

Yazdıklarımı versiyon sırasıyla.. yalından karmaşığı kadar inceleyeceklerin hem tabloları anlayacağını hem zamanla YBA kolaylıkla kendi kedine öğreneceklerini kesinlikle biliyorum. Nitekim bu ifade eden ve tabloların anlaşılır olduğunu söyleyen kimselerde oldu.. anlamayanları da Tony BUZAN’ın zihin haritalarına havale ediyorum. Hatta Tony BUZAN’ın zihin haritaları yöntemin kullanan bir arkadaşla yaptığımız ilk çalışmada konuyu ilerletebildik. Ancak ardı gelmedi.. ancak ondan umudumu kesmiş değilim.

Şu da var ki her dil gibi biçimsel mahiyeti olan YBA refklekslerinin ve kurallarının öğrenme ve alışkanlık olabilmesi için üzerinde ciddi ve sürekli bir çalışma yapılması gerekir. Bir kimse iki yaşında ana dilini öğrenebildiği ve iki sene okuduğu bir yazarı iyicene tanıyabildiğini nazara alırsak söylediğiminde yabana atılmaması gerektiğini anlarsınız.

Şimdi bundan sonra başkalarının hem anlaşılır değil suçlamasının hem benim niçin belirli bir eleştiri yapmıyor ve sormuyorsunuz yakınmasının önüne geçmek için “anlaşılır” vasfı olan düşünülüşü HAZIR açık (bariz) ve seçik (beyyin)   anlatılışı SEHİL (HASS) yazılar hakkında bilgi vermek istiyorum.

Böyle bir yazı da GÜNLÜK DİLİN DÜZ YAZISI (GDDY) ile yapılabilir. Örneğin matematik bilmeden herhangi bir matematik DENKLEM’i anlayabilir, tasarlayabilir ve onaylaya bilir misiniz ? Hayır ! Neden ? Çünkü MATEMATİK dilini bilmiyorsunuz. Matematik ise MANTIK’dan çıkmış. Matematik mantıktan çıkmasına rağmen matematik yani aritmetik ve geometri ilimlerini öğrenmeden matematiksel bir denklemi anlamlandırmanız olası değildir.

Matematikte MANTIK’dan çıkmıştır.. günlük dilin düz yazısı da MANTIK’tan çıkmıştır. İşte YBA de MANTIK’tan çıkmıştır lakin YBA dilini bilmediğiniz için ona ilişkin (GDDY) ile yazdığım yazıları anlamıyorsunuz.


Şimdi ben size bu tabloları hiç göstermeden GDDY kullanmasam YBA size tanıtabilir miyim ? TABLO’ları tanıtmak içinde DÜZ YAZI ile ANLAŞILIR (HASS) yazılar yazsam anlayabilir misiniz ? Bal gibi anlarsınız. İşte bunu da ben yapmıyorum.. siz nasıl tabloları anlamak için zaman ve çaba harcamıyorsunuz.. bende bunun için harcamıyorum.. yani inada inad.. bu işi götürdük, götürüyoruz.

Bir defa ben Peygamber değilim ki davamı açık ve seçik anlatayım.. Ben bilim adamı değilim ki savımın bütün kanıtlarını dökerek sizi inandırayım. Bende sizin gibi bir insanım.. eşi olan evi olan çocukları olan bir kimseyim.. YAZAR ve müellif ve muharrir olmaya niyetim ve amacım da bulunmuyor.. benim de bir izzetim ve onurum.. benimde bir emelim ve beklentilerim ve umudum bulunuyor. Sonuçta bir davam ve projem var: YBA

Yöntem Bilimsel Analiz, gökten zembille inmedi.. yerden birileri de bunu bana öğretmedi.. 6000 yıllık dinin.. 60 bin yıllık dilin.. 200 bin yıllık insanlığın bir semeresi olarak ortaya çıkan KÜLTÜR ve UYGARLIĞIN bir meyvesi olarak ömrümün sürecinde yaşamımım bir işlevi olarak ortaya çıktı.. bu nedenle bu KÖKLÜ dili ne en size kırk günde anlatabilir ve verebelirim ne siz kırk dakkada alabilir ve anlayabilirsiniz.. Nasibi olan bu fakir kırk yılda YBA ortaya çıkarabilirdi.. kısmeti olan bir yoksul da YBA kırk haftada elde edebilir. Fakat ne kaviler (güçlülerin) ve ganilerin (zenginlerin) bu gibi işlerle uğraşacak vakti ve hevesi olur ve ne de ellerinde kendi yöntembilimleri olan kimseler yani hocalar ve yazarlar.. yani satacak malları olanlar YBA için emek ve zamanı harcamaz.

Bu güne kadar yazdıklarıma bir canım Kızım bir canım kardeşim Nermin hanım bana teselli   veriyor babacım, abicim zaman gelir anlayacaklar diyorlar. Bu çalışmaya YBA üvey annesi Sevgili eşimin, üvey kardeşi ziyacımın ve alicmin yakın yardımını ve desteğini anımsamamak vefasızlık olur. Anladığınız gibi gök yüzünde yalnız gezen yıldızlar gibiyim.

Şimdi burada meramım bu AT başlıklı yazıya ilişkin altmışa yakın tabloyu açıklamaktı.. fakat gördüğünüz gibi yazmaya fırsat bulamadım ve yazının sonuna geldim. Fakat sizi burada bu GDDY ile kalmayın bu yazıyla bindirilmiş AT dizini indirin içindeki TABLOLARA bakın.. bakılım ata ne bindirilmiş.. atın arabasından ne gibi bir ağırlık yüklenmiş var.. ne gibi bir yolcu bindirilmiş.. bunu için öncee ilk on tabloyu bir izleyin.. oradaki terimleri imgeleyin.. kavramları irdeleyin.. sözcüklerinin anlamlarını bilmiyorsanız sözlüklerden öğrenin.. sözlüklerde bulamazsanız bana da sorabilirsiniz. Sözcükler arasındaki bağlantıları size yabancı geliyorsa bunu anlamaya ve düşünmeye çalışın.. hemen şakır şakır göremezseniz.. üzerinde durun.. çünkü bu tablolar size hazır bilgi ve düşünce ve görüş vermek için hazırlanmadı.. sizler düşünesiniz.. öresiniz ve göresiniz diye hazırlandı.. GDDY olduğu gibi HASS anlaşılır yazılara alışmış olabilirsiniz ancak burada bu alışkanlığınızı bırakmak zorundasınız.. bu da bir anda olmaz.. bu alışkanlığı bırakamazsınaz zorlanırsınız.. zor ister zorunda kalalım ister zorlananım.. hep sorundan kaynaklanır.. öyle ise “zor”uları “sor”ular haline yani BORULAR haline getirin.. yani çizgiler.. bir çizgi iki noktadan oluşur.. bir cümle de iki kelimeden oluyor.. bir atom iki yükten oluşur.. bir sıvı ik halde oluşur (asit ve baz).. bir aile dişil ve erilden oluşur.. anti ve kontra ile parite ve dualete sahibi dil de böyle ikili bir yapıya sahibdir.. asla unutmayın ki bende sizin gibi normal zeka ve hafızaya sahip bir insanım.. bu nedenle tablolarda öyledir.. süper olsaydım.. süper keşifler ve buluşlar yapar köşeyi dönerdim.. süper olsaydım size süper bir şekilde hazırlar kırk yıl emek vermezdim. Zaten SÜPER olmak marifet değil YÜPER olmak marifet.. yani yanlışlarımızı.. yarımlıklarımızı.. yanlılıklarımız.. yalanlarımızı görerek ilerlemek.. değiştirerek ve düzelterek yürümek..






45 nci dosyanın resmini buraya yapıştırıyorum.







Bundan once 10 tablo vardı 35 ..
Bundan önce 10 tablo daha 25 .. 10 daha 15.. kalan ilk 5 nici tablodan itabaren başlamazsanız bu 45.nci tabloyu anlaya bilir mi siniz ?

Bilmeye ve anlamayı bırakan göremezsiniz ve öremezsiniz bile.. bu nedenle önce tabloyu göreceksiniz.. izleyeceksiniz.. imgeleyecek ve tahayyül edeceksiniz.. irdeleyecek ve tevehhüm edeceksiniz.. göre göre örmeyi öğreneceksiniz..

ÖRMEK içinde önce 45 tabloyu.. sonra 145 tabloyu sonra 450 tabloyu taa 4500 tabloya kadar örmeniz lazım.. benim gibi 45000 tabloyu ördüğünüzde USTA olacaksınız.

Hadi abarttım.. her hangi işi 10 bin kere yaptığınız usta olabileceğinizi söylerler.. doğrudur..

ancak asıl ustalık;
Dünya ve ahiret dengesini kurabilmektir.
Birey ve toplum uyumunu sağlayabilmektir.
Akıl ve kalbi bağdaştırabilmektir.


Bu YBA reklamı nedeniyle yayınladığım 4 bin düz yazı 40 bin tablo size bağdaştırmayı.. bu uyumu.. bu dengeyi sağlayabilecektir demem abartı değil.. çünkü “sağlayacaktır” demiyorum “sağlayabilecektir.” Diyorum.

Sağlamak ile sağlayabilmek farkını yani olanağı anladığınızda dünyanın en büyük işini başarmışsınız demektir. Kendin YBA ile uğraştığım halde ancak İMKANI ancak elli yaşında kavradım.. belki anlamak için elli yıl daha geçmeli.. bir SOLCU amirim geldi ne zaman imkan yazsam onu olanak olarak değiştirirdi.. başka bir SAĞCI bir amirim geldi ne zaman olanak yazsam onu imkan olarak değiştirirdi.. değerli bir kardeşim OLANAK yazdım.. diye.. hiç unutmam dilini eşşek arası soksun.. dedi.. peki nedir bunların derdi:

----AK---
Öl = Ol
---AN----

Peki onların bu “olanak”tan haberleri var mı ?

Hiç sanmam.. bilseler idi.. ara sıra da “öl.an.ak” derlerdi.. çünkü yaşamın olasılıklarının en az yarısı da “öl.an.ak”tir. Üstelik her hangi bir işi imkandan hudusa getirmek için onu diğerlerini öncelik vererek takdim edip itibar ederek bu kolaylıkla olayı ihdas etmemiz gerekmektir.. Bi iznillah.

Sonuçta daha böyle “olanak” gibi pek çok temelli kavramı açık ve seçik görebilmek için YBA kullanmamız icab etmektedir. Bunun içinde YBA öğrenmemiz lazım gelmektedir. Bunun için pek çok çalışma ve uğraşma ile koşullanarak ve kurallanarak YBA e alışmamız lazım gelmektedir. Çünkü durduk yerde hiç bir kimse hiç bir işi “canlı” öğrenemez hiçbir nesneyi “dir”i düşünemezsiniz. Bir şeye alıştıysanız o kuruyacaktır.. öğrendiyseniz o ölecektir.. Başkalarından.. hocalarınızdan.. yazarlardan.. kültür çevrenizden örendiğiniz hazır açık ve seçik sehil ölü bilgiler ve kuru görüşler ve bayatlamış düşünceler sizi bir yere kadar götürür.. bundan sonra kendiniz bilgi ve görüş ve düşünce ve karar üretemezseniz bulunduğunuz yerde kalır.. ona alışır.. onunla uyuşur.. daha ileri gidemezsiniz.

ESKİ “face” arkadaşlarımdan ve ÇARŞAMBA ÇALIŞMASI için TABAKAT gurubu içinde bulunanlardan.. siz değerli KİŞİLERİM.. güne kadar bu diri düşünme ve canlı öğrenme işe başlamadı iseniz.. bu AT dosyasını ineleyerek AT’ın ne anlama geldiğini öğrenmeye çalışınız.. ilk defa bu çalışma ile işe başlayacaklarda asla çekinmesinler.. ÖĞRENME ilgisi bakımından sizin eskilerde hiçbir farkınız bulunmuyor.. hatta benimle bile ayrı bir durumunuz olmaz. Çünkü hepimiz YBA öğrenicisiyiz.. ancak bu öğrenicilerden birisi yarın ÖĞRETİCİ olacak ve YBA öğretme onuru taşıyacak.. bir süre sonra bu öğrenici ve öğrenicilerin soyu tükenecek YBA öğrenci ve öğretmenleri olacak.. çünkü onlar BİLİNENLERLE uğraşacaklar.. biz şimdi BİLİNMEYENLERLE uğraşıyoruz.. bende bilinmeyenleri ARAYANLARI düşünüyorum ve düşünenleri arıyorum.


Bilgi, sevgi ve sağlıcakla kalınız. 30.06.2022


OSMANZİYA
Eğitimin amacı boş bir zihni açık bir zihinle değiştirmektir, demiş
Malcolm Forbes.. Osmanziyada demiş ki:

“Beyin uykulu ve uyanik..
zihin bilgiye boş ve dolu..
şuur değere açik ve kapalı..
akil kendini cahil ve başkasına bilgili..
kalb Yaratan’ına inkarci ve inançli..
ruh Yaradan’ına muti ve asi olur..
lakin NEFSIN ne oldugunu bilemeyiz…

Nefs, kime dost kime düşman anlaşilmaz.. amma zaman yavaş yavaş onu açiga çikarir.. YBA ile onu kirk yildir.. tanimaya.. aramaya.. bulmaya çalışiyorum.

Allah azze ve celle ona karşı yar ve yardimcimiz olsun..
ciddiyetimizi ve samimiyetimi artirsin..
sayifetimiz ve ihlasimizi azaltmasin..
insanligimizi yukseltsin..islamligimizi duşurmesin..
şu giren on mubarek gunun hurmetine..
sonumuzu guzel ve geleceğimizi iyi etsin.
Amin.
Bende diyorum.
Amin
Mustafa BUĞUÇAM 01.07.2022 Cuma Erciş-VAN

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim





Düzenleyen osmanziya - 01-Temmuz-2022 Saat 05:23
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk