TARİHLERİ NAZARA ALDIĞIMIZDA
dünya tarihi ve din tarihi ve dil tarihinden sonraki
bir tarihtir.. gibi görünüyor..
Dil tarihinin önceliğine
"Errahman allemelkuran halakalinsane allemehülbeyan"
ayetini delil getiririm.
Tarih ve Edebiyat
Bilim ve Teknoloji
Siyaset ve İdeoloji
Birbirine bağlı ve birbirini etkileyen konular ve alanlar ve disiplinler.
Bu üç çifte bir dördüncüsü eklemek istersek:
Tarih ve Edebiyat
Bilim ve Teknoloji
Siyaset ve İdeoloji
Kültür ve Uygarlık
Yan iş TARİHİ BİLGİLER vererek gaza getirmekle bitmiyor.
İnsan türü yer yüzünde uygarlığını sürdürecebilecek mi ?
Savaş ve barışlar nasıl sonuçlanacaklar..
İnsanlar ve islamlar nasıl barış içinde yaşayacaklar..
Dil ve din ile emek ve özgülük gibi ortak değerlerin var olması, gerçekleştirilmesi.. genişletilmesi, geliştirilmesi ve korunması için gereken BARIŞ nasıl sağlanacak.
insanların dünya mutluluğunu.. gerçekleştirecek
islamların ahiret kutluluğunu.. sağlayacak
hepimizin hem dünya mutluluğunı hem ahiret kutluluğunu.. temin edecek bir ölçü ve düzenin nasıl arayıp bulabiliriz..
gibi soruları ve sorunları çözmek için dil ve felsefe arasında ORTAK BİR DİLİN bulunması gerektiğini düşünüyorum.. aksi halde dünyanın dini HAKİKATLA ile yenmesi .. dinin dünyaya KUVVETLE müdahele etmesi kaçınılmaz görünüyor.. ikisi de "HAKK" olan sulhu ve selameti kısaca BARIŞ'ı sağlamıyor.
Yani işler HAKK GELDİ BATIL ZAİL OLDU kuru sloganlarla çözülmüyor.. çünkü bu iş gerçekleşeli 1400 sene oldu.. hak ve hakikat ile kuvvet ve hürriyet denge ve uyumunun sağlanması olan HAKK şu anda bizden kilometrelerce ötedi.. çünkü dil ve din ile emek ve özgürlük gibi ortak insanı değerleri partilerce paravana ve ideolojilerce paratoner edilmeyi sürdürdükçe BARIŞ geleceğe.. barışı sağlaycak bilgi toplumu idealleri ve hukuk devleti ülküleri.. toplumlarda ve ülkelerde realize edilmeyecek. MÜLKÜN TEMELİ DE ADALET olmayacak. Adalet ve salahat olmadıkça Alemlere Rahmet Olarak Gönderilen İSLAM yani marziyatı İlahi tahakkuk etmeyecek.. sadece ekonomik ve politik ve askeri ETKİLERE reaksiyon göstermemeye ve kendimi korumaya çalışmakla yetineceğiz.
İnşaallah başarılı oluruz.. ancak ASIL BAŞARI kuvvetli olduğu halde zulmetmemektir.
Sayılarımla
Osmanziya
Dediler ki:
Libya’lı İslam Tarihi Profesörü Ali Muhammed Sallabî’nin bir televizyon konuşmasından alınan bir bölümün tercümesi.
---------
"Tarih tekerrür ediyor, ders alın ey akıl sahipleri:
Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı Arap Yarımadası şimdi bir Portekiz ya da İspanya sömürgesi olurdu.
Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı, Kuzey Afrika şimdi bir Hıristiyan toprağı olurdu.
Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti ve onun şerefli, mücahid, yüce sultanları olmasaydı, Araplar şu anda ya Hıristiyan ya da Şii olurlardı.
Bu geniş Arap toprakları muhtemelen Portekiz, İspanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İtalya’ya bağlı silme Hıristiyan bölgeler ve eyaletler olurdu. Diğer bazı bölgeleri de İran’a bağlı vilayetler olurdu.
Şunu bilelim ki, Osmanlı’nın, 1517 ile 1917 yılları arasında Portekiz, Hollanda ve İngiltere işgallerine karşı Yemen’i, Haremeyn’i (Mekke ve Medine) savunurken verdiği kayıplar ve şehitler onun Avrupa fetihlerine karşı verdiği şehitlerden ve kayıplardan çok daha fazladır.
Sonra da kalkıp 'Osmanlı Devletini haksızca ve iftira ederek Arap ülkelerini işgal etti, zenginliklerini sömürdü (o zaman petrol
yoktu/bilinmiyordu), Arapları köleleştirdi ve cahil bıraktı,' diye itham ediyorlar. Oysa bu doğru değildir.
Şimdi şöyle bir soru soralım: Bunlar Osmanlı Devletini bu yalanlarla kim adına suçluyorlar? Osmanlı Devleti yıkılalı bir asır oldu, Araplar bu uzun süre içerisinde neyi başardılar?
Hiçbir şey başaramadılar, sadece bu uzun süre boyunca Batının sömürgesi(Osmanlı'nın engellediği) oldular.
Sonuçta Arap halklarını onlar fakirleştirdiler, cahil bıraktılar, sömürdüler, onları birbirleriyle boğazlaşan, birbirlerini öldüren, gruplara ve kabilelere ayırdılar. Oysa onlar Osmanlı Devleti sayesinde tek millet, tek toprak ve tek yürek idiler.
Yapmayın! Osmanlı’nın cihatla, İslam bayrağını dalgalandırmakla geçen 500 yılını son 50 yıldan ibaret görmek haksızlık değil midir?
Yapmayın! Yüz milyondan fazla insanın onlar sebebiyle İslam’ı seçmiş olmasını görmezden gelmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! Şia mezhebinin Arap ülkelerindeki yayılmasına karşılık Osmanlı’nın rolünü görmezden gelmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! Endülüs’ü savunan yegâne devlet olan ve kovulan pek çok Endülüslüyü kurtaran, Tunus ve Cezayir gibi ülkeleri İspanya işgalinden kurtaran Osmanlı’ya sövmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! İslam Dünyasına karşı düzenlenen yirmi beşten fazla Haçlı Seferine tek başına karşı koyan, onları geri püskürten ve nihayet Tunus gibi Cezayir gibi ülkeleri İspanya işgalinden kurtaran Osmanlı’ya sövmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! En son Sultanı Filistin’in korunmasının bedeli olarak tahtını veren ve onu Yahudilere bırakmayan Osmanlı’ya sövmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! Arap eğitim programlarının Bayezid’i, Selim’i, Abdülhamid’i, Kanuni’yi zikretmemeleri, üstüne üstlük, öğrencilerimizin Osmanlıyı sömürgeci olarak bilmeleri haksızlık olmaz mı
Yapmayın! Programlarımızda çocuklarımıza Fransa’nın ve İngiltere’nin faziletlerini öğretirken, Osmanlı’nın olumsuzluklarını anlatmamız haksızlık olmaz mı?
Allah Abdülhamid’e rahmet eylesin, ne demişti?
Arap ülkelerini kast ederek: 'Eğer biz bu topraklardan çekilirsek, oralar gelecek yüz yıl boyunca İslam’ı da, istikrarı da tanıyamazlar.'
Dediği gibi olmadı mı?
Allah ümmetin izzetini ve dinini koruyan Sultan Abdülhamit Han’a ve diğer İslam önderlerine rahmet eylesin.
Biz kesin olarak inanıyoruz ki, Osmanlı Hilafeti İslam Hilafetinin bir devamıdır. Bazılarında görülen hatalar bireysel tasarruflardır ve bunlar asla ümmeti de, Hz. Ebubekir’den Sultan Abdülhamit’e herhangi bir İslam Hilafetini de lekelemez."
PROF ALİ MUHAMMED SALLABİ
dedim
Yani diyorsunuz ki son kitab bizde.. bize uymayan kafirsiniz.. buna karşılık Yahudi diyecek ilk kitap bende bize uymayan siz kafirsiniz. Hristiyan Yahudiye diyecek son kitab bende bizi uymuyorsanız siz kafirsiniz.. sonra Müslümana diyecek ilk kitab bende bize uymazsanız siz kafirsiniz.. Bu durumda en çelişkili HRİSTİYAN olacak.. çünkü yahudiye göre son kitab müslümana göre ilk kitab olacak.. dışarıdan da deistler ve ateistler kıs kısı gülecekler. Zaten son üç yüz yıldır.. bütün semavi dinler diri ve canlı bir âlem.. ekonomik ve politik hayata yön vermekten aciz kültler.. cansız ve edilgen KÜLT'ler haline gelmişler. Sadece dili ve dini partilerine paravana edenler tarafından kullanılıyorlar. Sonuç bir gözlerini Tanrı'ının kutsallığının yüce yararı ve bir gözlerini ahiretin sonsuzluğunun yüksek çıkarı doldurmuş DİNDARLAR gerekten kafirler tarafından terbiye ve idare edilip durmaktadırlar.. desem acı gelecek "küfrü" basacaksınız. Ancak dememe gerek yok 7 ekimden beri sürdürülen katliam acizliğimizi ve yetmezliğimizi konuşturuyor. Ancak bu acıda islamlar yalnız değil.. insanlar da aynı acıyı çekiyor. Ülkelerin halkları hop oturuyor hop kalkıyor ve fakat devletleri oralı değil. Kimi doğrudan destekliyor kime dolaylı destekliyor.. Peki bu neden ? Çünkü BİLGİ toplumu ve HUKUK devleti.. uluslar ve ülkelerin yaşamını ve geleceğini belirlemiyor ? Çünkü salah esasları olan iktisad ve adalet uygarlığımızda yeterince işlemiyor.. Allah azze ve celle sonumuzu hayretsin duasından başka yapacak bir şey kalmıyor. Saygılarımla
Dinnur YAŞAR
eski savlarında ısrar ettiler.. dedim ki:
Müslümanların.. masonların ve marksistlerin totoliter ve otoriter sistemleri ve rejimleri, birbirlerini mümin, kafir ve münafık olarak görmelerine sebeb oluyor.
Müslümanlar deyince 1445 senelik müslümanlığı değil kalü beladan gelen MÜSLÜMÜNLIĞI kabul edince tarih enince ilerleyen ve coğrafya boyunca yürüyen ve kişi BOYUNCU yükselen islamiyet dışında başka bir müslümanlık tanımamak lazım ki konuşmacı arkadaşımız bunu Hz. Ebubekirden Abdülhamid'e kadar daraltıyor ve kasıltıyor. Böylece Yahudileri ve hrisitiyanları ve Müslümanları birbirine SONSUZU kadar düşman gösteren zihniyete yardım ediyor.
Bunun farkına varırsınız ya da varamazsanız ancak masonluğu Hz. Süleyman zamanında HİRAM ustaya bağlarlar. Ve gerekte san'at ve ustalık dünün birinci gücü olduğunu çağımızdaki TEKNOLOJİ gösterdi.. ancak yeşil ve mavi.. kızıl ve kırmızı İDEOLOJİLER bundan aşağı kalmazlar.
En yeni ideoloji olan Marksizme gelince bu ideoloji masonluktan önce islamı kafir ve masonları da münafık sayar. Sonuçta ideoloji haline getirilen DİNLER.. din haline getirilen FELSEFELER ve ideolojiler insanları birbirinden uzaklaştırmadan başka bir işe yaramıyor.
Şurası açık ki beşeriyetin yapısından ve kültüründen çıkan medeniyetin inşa ettiği en yüksek kule İNSANİYETTİR.. insaniyet olmuş ve bitmiş bir sonuç değil devam bir süreçtir. Bu süreç beşer öncesi cin medeniyetinde söz konusu olduğu gibi bizim uygarlığımız için de geçerlidir
Özetlersem İNSAN olmadan islam olmaz.. lakin insan da İSLAM olmadan kurtulmaz.
Saygılarımla.
Osmanziya 07.04.2024
Laf cambazlığı yapıyorsun.. dedim ki:
Rasyonel yetmedi real yanıt verdim:
Rasyonel bir soru sordum.. yanıtını alamadım.. o zaman biraz da realiteden bahsedelim.. İbrahim ve Musa ve İsa ve Muhammed aleyhissalatü vesselamlar arasında ortalama 600 senelik bir süre bulunuyor. Bu müddetin üç yüz yılı ilerleme ve üç yüz yılı gerileme dönemine tekabül ediyor. Zaten İsa aleyhisselamın ve son nebi ve rasulün gelişinden dört yüz sene sonra ve doğal olarak YORUM kitabları ortaya çıkıyor.. dinin metindir ve metin de yorumdan ibarettir ve bu gayet doğal ve normaldir. KİTAPLAR ortaya çıkıyor.. Hristiyanlar enflasyonu azaltmak için İznikte konsul topluyor dört kitabı seçiyorlar.. Peygamberimizden bahsedevam Barnaba İncil'ini kaçırmak zorunda kalıyorlar.
Keza Kur’an tarihindme de dört yüz yıl sonlar kitap ve hadis enflasyonu oluyor kütüb-i sitte adiyle SAHİH-i HADİS olarak altı kitaba düşürülüyor.
Yaratan boyutlara Evreni yüklendikten ve bu arada dünya ortaya çıktıktan sonra âdem aleyhisselam ile DİLİ bindiriyor. Daha önceki olaya Rahman, insana beyana ÖĞRETİLMESİ olarak işaret ediyor. Bindirilen din üzerine KİTAB indiriliyor. Bu olguyu Hamim’lerin başından anlayabilirsiniz.
Dinin kelamı ve filoloji olan teolojide usulü ve füru ayırımı bulunur. Dinin itikad ve ibadet ve ahlaka dair ESASI ilk nebi ile son nebi arasında aynıdır ve değişmez ve fakat FUSULU ve FÜRUATI değişir. Zamana göre AHKAM iner. Ahkamın değişmesinin nedeni zamanın geçmesidir. Bu füruatta ilk üç yüz senede yürür sonra ki üç yüz sene sonra yana altı yüz senede geçerliğini yitirir ve yeni inen din ile.. yeni kitab ile.. yeni nebi ile yeni bir ÇAĞRI başlar. Sen nebi ve son rasul ve son kitap ve son ÇAĞRI ile artık davetler bitmiş.. insanlık kemale ermiş ve sorumluluk her bir dindarın ve islamın omuzuna akrebiyet olan RESMİ risalet (rububiyet ) ve kurbiyet olan SİVİL velayet (ubudiyet) ile binmiştir. İlk İslamlar ticaret ve siyasette iktisad ve adalet uyguladıkça iktidarda kalmışlar.. kültürleriyle medeniyetleri yürütmüşlerdir. Son âlemlere rahmet olarak gönderilen nebiden önce SALİH KULLARA varis kılınan kültür ve medeniyet ile insanlık BİLGİ toplumu ve HUKUK devleti ülkesine gelmiş ancak kemaline ermesi için bilinmin hikmetin başı olan HAVFULLAHIN ortaya çıkması ve hukukun ahlaka erişmesi ve böylece MEKARIM-İ AHLAKIN ortay çıkması gerekmektedir. Ancak celahet ve taassup ve ihtilaf içinde yüzen ümmet-i icabet olarak anılan sadece adı ümmet-i Muhammed olan topluluk aczin husumet kanadını ve kibir ayağını enaniyet atına bindirerek sürdürmektedir. Bunuların çok ayrıntılı açıklamasını yıllarca yaptım.. esrar-ı şeriatı açıkladım.. cevap vermeye bile tenezzül etmeden sizin gibi “Gerisi laf kalabalığı. Bedava konuşmadır” bile diyemediler.. hele şükür sizden bir eleştiri çıktı.. bu bence iyi bir gelişme.. bu vesile Aliimran suresinin dördüncü ayetindeki ehli kitap Tevrata ve İncili ve Kur’an üçlüsünü sahip çıkma iddiasında olanlar FURKAN’ fark ettirici işlevini yerine getirmedikleri için AZAB-I MÜHİN düçar olacakları ve Aziz olan Allahın intikama maruz kalacakları bildiriliyor.. diyeyim.
Özetle esası metin usulu yorum olan dinin YOLUNDA.. birbirimizi dinlememiz gerekmektedir: İster Sünni ister alevi.. ister Kur’ancı ister hadisci olalım fark etmez.. yeter makul bir insan olarak akılcı ve rasyonel.. olalım.. muhakkik ve mudakkik bir İslam olarak realist ve gerçekçi olalım.. taassubla dolu fikri sabiti.. hükme peşinli olan sui annı bırakılım. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Ben böyle düşünüyorum.. Doğrusunu Allah Bilir. Sayglarımla. Dinnur YAŞAR
Din tarihi kuramı
Bu da bizim DİN TARİHİ kuramımızdır.. yaşamda ezbere konuşmayız.. sahih nakil dışında başkasının fikirlerini eleştiririz bırakmayız.. ancak nakil dahi bir metindir.. metin dahi yorumsuz ve tefsirsiz olmaz. Din kitapdır.. yol ise kitabın yorumudur. Kimsenin kendi yorumunu din yerine koymaya hakkı ve yetkisi bulunmaz. Benim yorumumu beğenirsiniz beğenmezsiniz bu sizin takdirinize kalmıştır. Ancak islamların genel sıkıntısı dini ve yolu.. metni (lafzı) ve ma'nayı (fikri) birbirine karıştırmalarıdır. İnsanların maddeyi ve mânâyı birbirine karıştırmalardır. Bu da doğal ve normaldır. Kendim bile mânâ ve ma'nayı yeni ayırdım
Yol ve yön ile Kul ve bul
Din ve yolu birbirinden ayırdıktan sonra sıra yolu (sıratı) ve yönü (istikameti) birbirinden ayırmaya gelecek.. bundan sonra sıra kul'u bulumaya gelecektir. Kulu bulduktan sonra karşımızda aynı gibi imamı mübin ve kitabı mübin görünecektir.
osmanziya 09.04.2024 üçyol izmir
not: .. hikayeden hakikata geçmek kolay değil.. fakat genelde çoğu zaman çoğu insanlar.. araçları AMAÇLARI haline getirerek bir döngünün içinde kaybolurlar.. kim bilir yaşam sınavının dört beş temel sorununun biri budur.
|