Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Aydının Sorumluluğu

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1478
Tarih: 29-Mart-2024 Saat 09:57
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: Aydının Sorumluluğu
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: Aydının Sorumluluğu
Mesaj Tarihi: 19-Aralık-2019 Saat 00:32








Vecihler.. yüzler.. ana tema.. döndüğün ve gördüğün yüz eğer ördüğün ise daha kıymetli hale geliyor.. bizler suretler ve biçimler dünyasını göre tasarımlarımızı ve şekillerimizi inşa ederiz. Ancak mentalitemizde bu suret ve şekil ayırımı henüz belirginleşmediği için biz şimdilik buna işaret eden dini içerikleri bahsederek konuya bir giriş yapıyoruz. Seks ve siyasat çekici.. bu arada insan.. merak ve gizem çelici.. bu da din.. konular.. ancak YBA in reklam ve propagandası için yapılan bir sunum, serim ve anlatım. Bunlar şimdiye kadar işe yaramadı.. lakin gelecekte işe yaramak suretiyle YBA bir revac ve rağbet olacağını umuyorum.


Halk'tan Hakk'a gitmek VELAYETTİR.. örnek insanların ibadet, kemalat ve fazilette ileri giderek Halıkın dostu VELİSİ olmaktır. Hakk'tan Halk'a gelmek ise risalettir.. misal bu velilerin bazılarının maneviyatta öyle bir mertebe kazanmaları ki bunların bazılarının NEBİ olar halka gönderilmesidir.. böyle bir iş olur mu ?

Tabii ki olmaz.. çünkü nübüvvet ve risalet kazanılmayla değil SEÇİLME ile olur. İnnallahastafa ademe ve nuhan ve ali ibrahime ve ali imrana alel alemîn" diyor ayet.. yani Allah kuşkusuz ademi, nuhu ve ali ibrahimi ve ali imranı seçti diyor.. MUSTAFA seçkin demek.. yani Yaratan Hazreti Muhammed Mustafa'yı seçti.. sonra GAYE için.. adem, nuh, ibrahim ve isa aleyhisselamları VASITA olarak seçti.. benim bu çıkardığım ANLAM.. bir yorumdur.. katılan olur katılmayan olur.. yani kesin bir delalet değil sadece bir işaret.

Yani bir ASIL var ve sonra bundan çıkarılan benzerler ve kopyeler var.. örneğin adem Aleyhisselamın genetiğinden tüm beşerin çıkarılması gibi.. bilinmez olan İNSAN'ın gizemli genetiğinden başka Hazreti Muhammed Mustafa olarak diğer nebiler ve velilerin.. dahilerin ve delilerin çıkarılması var.. beşerin yapısından medeniyeti ve onun kapısından İNSANİYETİ çıkarması gibi.. ben anladığımı anlatmış olabilir miyim ? Sanmıyorum.

Anlatmak bir mesele.. anlamak ondan daha zor bir mesele.. belki bunun tersi de olabilir.. anlatmak zordur da anlamak kolay.. bu konuda yaratılış, evrim.. devrim.. diriliş.. yineleniş.. yenileniş.. değişim.. deyişim.. deneyim.. dayatım.. buyruluş.. uzun bir konu.. günlük yazının mantığının ve bilimsel dilin matematiği.. yetersiz kaldığı bu çok yönlü ve yanlı konuda konuşmak karı akıl değil.. ama benim gibi böyle çok akılsızlar var.. bu konularda susmak gerekirken konuşuyor işte..

Örneğin Allah emretmiş beş vakit farzı.. bunları kılmak yani Allah'dan sana gelen kitaba ve emirlerine uymak RİSALET cihetidir.. ancak farzlar dışında nafile namazlar kılmak ise VELAYET cihetidir.. bu rububiyet, ubudiyet, risalet ve velayet konular esrar-ı şeriat denilen derin din bilgisini gerektirirler.

Dinnur Yaşar bu DURUM’u kısaca resimlemiş.. yani benim yapacağım işi yapmış.. bende onun işini yaptım.. uzun uzun düz yazıyla anlamaya ve açıklamaya ve anlatmaya çalıştım.. amma tablo bizim bir kitapta yapamayacağımız bu işi bir tablo da yapı vermiş.. öyle değil mi ?

Halk ve Hakk arası eşitlikte görüldüğü gibi ikisi aynı görünüyor.. fakat velayetin kurbiyeti olan TESLİMİYET uzun zaman alıyor.. kırk günden tut ta kırk yıla.. fakat riasletini akrebiyeti olan İSLAMİYET bir anda oluyor.

Kim bilir bu kadar kan gövdeyi götürürken.. göz yaşları gönüllerimizi boğarken bir anda İSLAMİYET şak diye gelir mi ? Haberler var gelir.. bu kadar ŞEHADETTEN sonra biz ona layık müstekım.. salih.. sıddık.. kimseler olmalıyız.. çağımızın günahlarına.. nefsimiz kötülüğüne ve enemizin çirkinliğine bakıp umudumuzu yitirmeyelim.. maddi ve manevi dualarımızı artıralım.








İSLAMİYET ve risalet ile velayet ve TESLİMİYET... Mustafa Buğuçam anlatımına AKRABİYET ve KURBİYET sözcükleriyle açıklama getirilmiş ve taaa İNSANİYET'e götürülmüş.. bende İMAN'ı taaa İLME götüreyim.. evet, bizler 1400 yıllık islam tarihimizde 1000 yıldır imanı bulduktan sonra ilmi, islamı bulduktan sonra insaniyeti yitirdik.. ve bu bu da kolay değil.. ilim ile imanı.. insan ile islamı birlikte tutabilmek.. ilim ve insan HALK'tır.. iman ve islam ise HAKK.. yani hem ilim ve insanın KUVVET'ini bulunduracaksın.. hem iman ve islamın ADALET'ini elinde tutacaksın.. bunlar kolay işler değil.. bak.. batının ve avrupanın ve amerikanın elinde KUVVET var.. ve fakat adil olabiliyorlar mı ? Bizim elimizde ise 1400 yıldır HAKK var.. fakat bin yıldır kuvvetimizi yitirmedik mi ? Bu dünya garip bir dünya.. insan iki nesneyi bilir ve fakat onu da karıştırır.. şimdi burada 11 kavramı kafasında nasıl tutsun da anlasın ? zaten çoğumuz bu arapça sözcüklerin türkçe anlamını bile bilmiyoruz.. amma şu da var ki böyle anlayacak diye kolaylaştıra kolaylaştıra biz düşünemez ve ilim yapamaz ve kuvvetlenemez hale gelmedik mi ?

Gece ve gündüz günün karanlık ve aydınlık taraflarının DEĞİŞİMİNİN ard arda gelmesi.. yaz ve kış yılın sıcak ve soğuk taraflarının DÖNÜŞÜMÜNÜN ard arda gelmesi.. bize hareketi ve zamanı BÜYÜK HARFLERLE yazılışıdır.. Kainat bir KİTAB derken bu mana murad edilir. Ancak bu kitabet bize hep bilindik ve alışıldık ve tanıdık gelir ki ÜLFET dediğimiz bu olay biraz daha tatlı ve ballı ise ortada bir SEKER var demektir.. insan kendini uyanık ve ayık sanır lakin sekrin ve sarhoşluğun en kalın yerindedir.. işte bu gün içinde beş namazlar en başta bize bu değişim ve dönüşümü hatırlatır.. ben kendim kendimi uyandırmak ve ayıltmak için ahir vaktimde günü biraz daha YAVAŞ ÇEKİM'e almak istedim.. belki başkalarına da örnek olur diye bu GÜN İZLEME'lerini paylaşıyorum. zaten bu (+) işareti modeliyle yapılan gösterimde İKİNDİ vakti harit dört vakit namaz bulunuyor.. bu artı üzerine konulacak (x) aksanları da teheccüd, kuşluk, evvabin nafile namazlarının yerini gösterecektir. Böylece SEKİZ vakit olur.. DOKUZUNCU ise senin bu zaman ve namaz ard arda gelmelerinden elde ettiğin TEFEKKÜR ve TEZEKKÜR'ündür.. zaten namazlarda bu HUZUR'u sağlamak içindir. NAMAZ'a değer veren ZAMAN'a önem verir.. ancak bu huzuru mevzun NİZAM ve muntazam MİZAN ile gerçekleştirdiğin BAŞARILARINLA tamamlaman lazımdır.. Bu başarılarının başında dilini ve düşünceni ilkeli ve tutarlı bir yapıya kavuşturmandır ki bunun en hızlı ve en kolay yolu YBA ile öğrenmeyi öğrenmeye girişmendir.. haberin olsunda yapay zeka öğrenmeye başladığı.. onu geçmen için senin öğrenmeyi öğrenmek gerekmektedir.. senin çocuğun sana rakib olduğu ve senin ona rahmetinle ve yardımınla seni geçtiği gibi kim bilir yapay zeka sana rakib olacaktır.. lakin bil ki NANKÖRLÜK kimden gelirse gelsin sahibini alçaltır.. çünkü SÜPERVİZÖR buna imkan vermez.. bi düşün bakalım.. sen seni yaratana nasıl RAKİB oluyorsun.. öyle ise bu GÜN ibresiyle NAMAZ da ibretini al.. Kur'anını anlayarak oku.. içine gir ve kurtul.

Dindarlar böyle de dindar olmayanlar pek mi güzel.. sanmıyorum.. dindarlar berbat ise olmayanlar daha berbat.. ancak güzel insanlar her iki tarafta da var.. çünkü insanlık başka dindarlık başka.. islamlık ise bambaşka.. çok dinci, bilimci, kinci insanlar var.. ezberlediklerini yinelemekten başka bir fikirleri bulunmaz.. bilim yapmaz.. ahlak yapmaz.. insanlık yapmaz.. islamlık yapmaz.. ancak şunu da unutmamak lazım ki İMAN ve İTİKAD öyle bir iksirdir ki ibadet olmasa da, ahkam ve şeriat bulunumasa da.. ahlak ve fazilet bulunmasa da kişinin KURTULUŞU için ZORUNLU ve GEREKLİ ana koşuldur. İtikadı olan ve ahlakı bulunmayan sevmediğimiz bir MÜSLÜMAN.. Ahlakın sevdiğimiz ve fakat itikadsız bir İNSAN'dan üstündür.. çünkü onun ahlakı kendine ve dünyaya aittir ve fakat müslümanın imanı Allah azze ve celle ye ve ahirete ve sonsuza ilişkindir. Bu noktada bizim ölçüt ve kriterleri aklımızdan çıkarmamız gerekir. Müslümanlar bin yıldır bilimi, dünyayı ve kuvveti bırakmış.. dünyayı elde edememiş ve bu günkü zalim kaviler yanında ve kavimler karşısında insan haklarını bile koruyamıyor.. peki o kaviler ve kavimler ne yapıyor ? birinci cihan katli onların.. ikinci cihan katli onlar.. dünyayı sömürmek onların.. son kırk yıl içinde milyon müslümanı petrol uğruna heder etmeleri onların.. bunlar içimizdeki münafıklardan pek hallice değiller.. bilimi ve kuvveti ve dünyayı elde ettiler ne ne kazandırlar.. YAPAY ZEKAYI yarın katil robotlarıyla saldırdıklarında pek iç açıcı bir gelecek va'd etmiyorlar. Elbette Aziz Kardeşim, bizim akıllı düşmanlarımızda var ve böyle tasvir ettiğiniz AKILSIZ DOSTLARIMIZ.. iki yanlı bir mukabele zorundayız. Bunun için kılıncımızı akılsız dostlarımızı sallarken daha dikkatli olmak zorundayız.






Geçmişin Gölgesinde.. Amerikan Histori X   filmi

Irkçılığın kötülüğü anlatılmış.. ancak ırkçılığın belasının bencilliğin kötülüğünden farkı yok ki.. dillerin ve dinlerin ve bunlarla oluşan kültürlerin KENDİ YANLARINDAN BAKIP ahkam kesmeleri ya da kendilerinin haklı çıkarmalarının kimseye bir yararı olmadığı kesin.. yararı olsa bile kendi mukaddes mahallerini ve kendi sorgulanmaz lokallerine ve kendi bağışlanmış yerellerine dönünce yine eski tas eski hamam olacak.

Dil ve din ve kültür üçlüsü ulusal ve yerel ve küresel üçlüsünü de ekleyin ortaya DOKUZ köşeli bir kompleks çıkacak.. "BEN" bir ulus, bir dil, bir kültür, bir bölge, bir küre halinde ortaya çıkacak sürekli kendini savunmaya kalkacak ve asla ortak bir yere ve nesnel bir konuma oturtamayacaksın.. gibi görünüyor. Ancak umut kesmemek lazım.

Peki biz bu "ben"i neden işin başından beri doyurmuyoruz.. onu dilin kemalatı , dininin fazileti ve kültürün mükemmelliği ile inkar ederek nereye kadar varacağız.

Filimde nazileri ve zencileri kötüleyerek.. Yahudiler ve farslıları aklayarak, yunanları ve romalıları bağışlayarak , arapları ve türkleri kendimizden diye TEMİZE'mi çıkarmaya devem ederek bir yere varamayız. Acaba İNSAN olduklarını hatırlayıp İNSANLIĞIN ne olduğunu aramaya ve araştırmaya.. sormaya ve sorgulamaya mı başlayacaklar mı ? Yakın bir gelelcekte sanmıyorum...

Irak'ın başına gelenler ırkçılıktan dolayı mı idi ? Irak ne kadar yakındı ırkçılığa ? İrak ve İran hiç birbirinden uzak olmadıkları halde neden aralarından doğu ve batı kadar fark varmış gibi bir MİLYON insan öldü.. biz otuz yıldır kabeyi karşı dönüp Allahü Ekber derken neden birbirini öldürenleri seyrettik.. seyrettirdiler…

İster etnik dil ister etik din.. ister ekonomik ekmek.. ister politik özgürlük.. deyin hepsinin altından İNSAN olmamış "insan" çıkıyor.. müslüman ya da hristiyan ya da yahudi değil…

Filim de denildiği gibi soruyu doğru sormak lazım: Benim geçmişte yaptıklarım gelecekte olacakları iyi hale mi getiriyor yoksa kötü hale mi ?

Amerikalı Yerliye gelmiş.. nedene kasabaya gelip bir işte çalışmıyorsun.. neden demiş Kızılderili.. bir at alırsın.. sonra araba.. sonra eş.. sonra çocuk.. sonra HİÇ demiş Amerikalı.. yerli de demiş ki soluk beniz ben şimdiden hiçim.. eğer o toplantı da herkes kendini buluyorsa BEN zaten KENDİMDEYİM.

Amik.. DERİN demek.. (Hac suresi 27 nci ayet) Umm.. anne anlamına gelir.. hepmizin içinden geldiği yar.. EN KUTSAL KAPI.. fakat adi adamlar ağzına alınca o da adileşiyor.. sözcükler zaten masum.. onları kötüye kullanan animusun nikahını ve kamusun namusunu korumayan kimseler.. bu amk gibi sözlerle dilimizi kirletiyorlar.. zaten ona da argo.. diyorlar. Ancak porno ticareti ile din ticareti en çok para yapan alanlardan olduğunu unutmazsak.. konunun ne kadar amik ve derin olduğu ortaya çıkar, diye düşünüyorum. yalvar ve yakarılarımızın yöneldiği YAR-AT-AN bizleri yargılamasın.. yar olduğumuz ve adandığımız YAR-AD-AN bizleri yarlıgasın. Amin.

Gökyüzü Mavi Değil
Gökyüzü hep mavi değil
Başka başka rengi de var
Dal yeşil, gonca al değil
Her dem, huzur vermez bahar
Yalancı zamana kanma
Sahte mevsime aldanma
Kar, hep kışın yağar sanma
Bazen ağustosta yağar
Dalında hep mutlu mu gül
Sence, şakıyor mu bülbul
İntizârda ise gönül
Sana gülerken de ağlar
Aldanma yalan dünyaya
Hiç kapılma boş hülyâya
Her su ulaşmaz deryâya
Çok kez yatağında batar
Şu insanın, iki yüzü
Hiç bilinmez tersi, düzü
Baharda, saklıdır güzü
Yaz içinde, kışı yaşar
İbrahim Taşdemir















Cenap Şahabettin “ Niçin mi fikirlerimi değiştiriyorum, çünkü ben fikirlerinin sahibiyim, kölesi değil” demiş. Ölçütü olan ve tutarli olan sahibiyim diye değiştirmez fikrini .. ekonomik-politik çıkar.. etnik (milli) ve etik (dini) yarar.. ayri bir konu.. ancak fikirler dini dogma ve bilimsel paradigma da olsa değiştirilebilir.. zaten yinelenen gelenek ve yenilenen gelecek arasında tez-anti-tez olgusuyla surekli değişik sentezler ortaya çikartiliyor.. uygarlik ileriye.. insanlik islamiyete yüruyor.











Aslanlar ve kediler.. akraba olabilirler.. ancak kavi ve zaif olmakta bir realite.. bunu gözden kaçırmamak lazım.. ancak şu da var ki mülkü veren Allah azze ve celle.. mülk verdiğini aziz, aldığını zelil eder.... Kedi aslana pençesini kaldırarak bir trip atabilir.. Bende aydının işlevinden haberdar olan ve aydının sorumluğunun bilincinde olan Değerli bir Profesörümüze bir mektup yazarak bir trip attım.. ancak şunu da unutmamak lazım ki herkes kendini İBARE VE İRAE eder.. bazıları bu ifadeyi alır ibre haline getirir ve ibret alırsa. kendisine özgü yeni bir kapı da açılabilir.

Selamün Aleyküm

Değerli Hocam
14 Aralık Cumartesi günü İzmir’deki Aydın Sorumluluğu konulu konferansta siz (KAİNAT ve İNSAN temel astronomi ve köklü hümanizma başlıklı) bir DVD sunmuştum. Konferanstaki konuşmanızda da 1990 larda Ankara Felsefe Derneğinde Rahmetli Prof. Necati ÖNER hocamın verdiği imkanla bir sunum yaparken tanışmıştık. Sunumda zatı aliniz beni, insanlar Kartezyenizmi aştı.. diye uyarmıştınız ve bende cidden bu uyarınıza değer verdim ve hala da değer veriyorum.

www.yontembilim.com sitemin FORUM kısmında yaklaşık yirmi bine yakın yazı ve ortalama her yazıda on tane tablo olsa yirmi bine yakın şema ile YBA (Yöntem Bilimsel Analiz) in öğrenilmesi, kullanılması ve yararlanılması yolundaki içerikli yazılarımla (günlük dilin düz yazısıyla) reklam ve propaganda yapmama ve bunu on yıldır face ortamında sürdürmeme rağmen bu güne kadar hedefim olan YBA öğrenmeye, kullanmaya ve yararlanmaya samimi ve ciddi olarak adanmış dört beş ÖĞRENİCİ’yi de bulamadım.

Kendim hakkında kısa bilgi vermek istiyorum. 1952 Niğde Doğumluyum ve 1974 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 40 yıllık memuriyet yaşamımda yaklaşık dört yıllık savcılık, 24 yıllık hukuk müşavirliği ve 14 yıllık noterlik ile PROFESYONEL olarak hukukçuluk yaptım lakin aynı süre içinde AMATÖR olaraktan bilim ve din ve felsefe ile uğraştım. 2017 yılında Gebze 1. Noterliğinden emekli oldum. İzmir’de bir bürom var, fakat üç yıldır Avukatlık yapamıyorum.. face de vakit geçiriyorum maalesef..

Risale-i Nur Külliyatını eşimle birlikte okudum ve tüm külliyatı kopye usulüyle (yazıcılar diyorlar) Osmanlıca yazdım. Bu dini çalışmamdan başka felsefi olarak Spinoza’nın Etika çevirisi hariç Hilmi Ziya ÜLKEN Hocamın çoğu kitaplarını okudum.. iyi ki Etika’yı okumamışım.. çünkü ideolojik bir saplantı verdiğini yararlananlardan görüyorum. Çeviri yapamayacak! kadar Arapça.. Konuşamayacak! kadar İngilizce, virüs yazamayacak” kadar bilgisayar ve kullanamayacak” kadar araba şoförlük.. bilim yapamayacak! kadar da matematik.. BİLİYORUM.. bütün bu yarımlıklarıma karşın..   YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ dediğim Analitik Düzlemin Kartezyenik MATEMATİK kullanımın üstünde görsel, mantıksal ve METODİK kullanımını ortaya çıkardım. (Bu çalışmalarım on binin üzerinde sayfalarla arşivimde kayıtlıdır)

ANALİTİK DÜZLEMİN bu metodik kullanımın bir benzerine 2009 yılında Tony Buzan’in zihin haritalarından muttali oldum. Buzan’ın bu DOĞAÇLAMA kullanımı, anlattığı ZİHİN HARİTALARI kitabını iki kez okudum. Ancak bana ait YBA çalışması böyle bir doğaçlama değildir. Kuralları olan ve iletişime elverişli bir dildir. Bunu size verdiğim DVD içinde bulunan bir metinde yazdım ve on yıl önce 60 kadar internet arkadaşıma gönderdim. Biri ateist ve biri de teist iki arkadaşımdan olumlu yanıt aldım. YBA in hızlı anlam sürücüsü ve kolay anlatım aygıtından ibaret yapısını da telif etmeye çalışıyorum. Kitabımı hazırladım lakin üç yıldır redakte edip baskıya çıkaramıyorum. Geçen yıl face deki arkadaşlarıma YBA ATOLYESİ kurmak için çağrı yaptım.. talibi çıkmadı.

Bu da nısfıma eklemlenen tarh ettiğim nakıs nakşım.   


Bizler, “günlük dil”i MANTIK ile dillendirmeye ve düşündürmeye ve “bilimsel dil”i de MATEMATİK ile dile getirmeye ve düşe getirmeye çalışıyoruz.. bu iki dil ile de günlük dilin düz yazısı ile hazır, açık ve seçik metinleriyle bilgi vererek yazarlık ve öğretmenlik (hocalık) yapıyoruz. Altı bin yıllık YAZILI dil ve din birlikteliğimiz olan KÜLTÜR ile ulaştığımız düzey budur; Felsefi edebiyat ve dini vaaz ile halkı bilim-cilik ve din-cilik ekseninde ayrıştırmak…

Ve kullanılmaya hazır topluluğu ortak insanı değerlerimiz olan “dil ve din ile emek ve özgürlük”ü partilerine para-vana ile alet   ve ideolojilerine para-toner ile bayrak eden.. siyasetçilere ve ideologlara (ki bunlar Müslüman yeşili ya da mason mavisi ya da Marksist kızılıdır) yem ediyoruz.. desem abartırım lakin işin ironik yanını da göstermiş olurum.

Ben islamiyetten geçtim.. çünkü bitti.. Museviler ve İseviler gibi Muhammediler de dini sadece ibadetten ve ahiretten ibaret sanıyorlar.. bu yüzden samimi ve ciddi bir ahlakta gösteremiyorlar ve bu yüzden de gelecekten fazla da bir umudum yok.. “Şu istikbal inkilabatı içinde en yüksek gür sada İslamın Olacaktır.” Kaziyesini kanıtlamak için çook uzun bir yazı da yazmıştım üstelik.. ancak artık belli ki   İNSANİYET dahi elden gidiyor. Çünkü insanlar yaratılış ve buyruluş.. dayatım ve deneyim.. dürülüş ve diriliş.. devrim ve evrimden sadece YARATILIŞ ve EVRİM’i görerek yani dincilik ve bilimcilik yaparak ayrışıyorlar.. ve böyle İnsaniyet-i kübra olan İSLAMİYET in de.. geleceği kalmıyor.. oysa ancak İSLAMİYET, insaniyet varsa var olur.

Beşeriyetin yapısından çıkan medeniyetin inşa ettiği en yüksek tower insaniyettir.. işte bu kule bu gün pek büyük bir tehdit altında.. içimizde dokuduğumuz ve okuduğumuz ŞEYTANİYET yüzünden.. Peki insaniyet nedir ? İnsan nedir ?

İnsan; matematik temelli FKB evren ilimlerine ve mantık temelli PSL (Psikoloji, sosyoloji ve Linguistik) insan ilimlerine emanet edilmeyecek kadar DEĞERLİ bir olanaktır.. Öyle ise onu günlük dilin ve bilimsel bilginin üstünde çok yönlü ve yanlı alanlar ve konular içeren “felsefi bilgi” ve “dini dil” katmanlarında hikmetle ve izzetle ele almak gerekir HER BİRİMİZ tarafından.. İNSAN bazı uzmanların tekeline bırakılamaz. Bu da yazar okuyucuları ve öğretmen öğrencileri ile değil kendini okuyucu ve insanı öğrenici kimseler tarafından yapılmalıdır.. bu da öyle zor bir şey değil.. zaten bellemeden ve hesaplamadan sonra öğrenmeye geçen yapay zeka bu işleri yapmaya başlayacak.. bize de “öğrenmeyi öğrenme” düşüyor.

İşte YBA ile mümkün olan sağlam ve sağlıklı İNSANI makul ve meşru ve makbul bir halde lisani hal ve kaliyle ortaya koyamaz isek giderek insanlaşan makinalar ve giderek hayvanlaşan insanların yer alacağı gelecekte.. parlak bir istikbalimizin bulunacağına ihtimal vermiyorum. Bunun sonucu ya kıyamet ya da cin ve beşerden sonra üçüncü bir tür olabilir. Doğrusunu Allah bilir.

Bilgi, sevgi, saygı ve sağlıcakla kalınız.

Mustafa BUĞUÇAM namı diğer Osmanziya
NOT: Değerli Hocam size örnek olarak üç dört tablo gönderiyorum.   


Not:
"Tefekkür Şecere-i Tuba gibi tezekkür ise Firdevs-i A'ladır." Rahmetli Ali UÇAR ağabeyin zihnimde kazınmış sözü.. sözü gibi yüzü de zihnimin en seçkin yerindedir.. özendiğimiz bir rol model idi.. Bir diğeri ise Prof. Dr.Ahmet AKAGÜNDÜZ.. bu "kitap gibi" konuşan iki zat.. kitab gibi konuşmanın ve kitab gibi yazmanın yolu KİTAB gibi DÜŞÜNMEKTEN geçer.. YBA işte bize bu olanağı sağlar. Kitab gibi konuşmak bize SOKRAT'tan gelir.. ilminde HİKMET olan kimse kitab gibi konuşur.. bilgisi çok olan kimse kitab gibi konuşur.. ancak tüm bu HİTAP'ların etkili olması için samimi olması gerekir. Sahibinin halis bulunması gerekir. Elbette samimi ve halis olmayan konuşmacılar, politikacılar ve avukatlar vardır.. ancak bunlar bir MESLEK…

Nasıl YÜZ ve BEDEN güzelliği varsa.. aynı şekilde bir anlam ve anlatım güzelliği bulunur.. bunlarda insana her güzellik gibi kendini SEVDİRİR.. ve bu nedenle de insanları çeker ve çeler.. ancak ARTIRILAN bu malların ve mellerin elimizde ve kazancımızda kalması için ARITILMASI lazımdır..Allah azze ve celle burada ölmüş olanların hepsine gani gani rahmet etsin.. yaşayanları sağlık ve afiyet içinde hizmet-i imaniye ve Kur'aniyesinde salik, sabit ve daim etsin.

Rahmetli UÇAR ve Değerli AKAGÜNDÜZ.. insanlara güzel bir bilgi ve söz ziyafeti ve sofrası sunuyorlardı.. YBA ise mutfağa çağırıp onlar gibi yemek pişirmeye çağırıyor.. lakin görüyorum ki çoğumuz hazırcıyız.. eee kolay değil insan kolaya mübteladır.









Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info