Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

PROBLEM ve PROBLEMATIK

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Genel
Forum Adı: Dünya
Forum Tanımlaması: Genel Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1499
Tarih: 28-Mart-2024 Saat 14:18
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: PROBLEM ve PROBLEMATIK
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: PROBLEM ve PROBLEMATIK
Mesaj Tarihi: 09-Şubat-2020 Saat 02:39
İnsanın sorunları nedir ?
Sorumlulukları nedir ?

Bunları çoğu zaman sorular ve sorusallar.. sorunlar ve sorunsallar olarak ikiye ayırır sonra bunları sorular ve sorunlar (problemler) ile sorusallar ve sorunsallar (problematikler) olarak tekrar ikiye ayırırım..

İlkinin bir gereksinim ve HEDEF problemi olduğunu ikincisinin de bir arayış ve AMAÇ sorunu olduğunu söylerim.. sorun dedik.. problem dedik.. bir de MES'ELE diyelim.. bu sesin kökünden iki kelime daha çıkar MES'ULİYET ve SUAL.


İmamı Nursî mesaili (sorunları) mesele-i maddiye ve mesele-i maneviye olarak ikiye ayırır MUHAKEMAT adlı yapıtında.. maddi sorunların çözümünde ne kadar eller yapışsa o kadar kolaylaşacağını ve fakat manevi meselelerin çözümünden ne kadar çoğalırsa çoğalsın onun çözülmesinde fazla bir yararının bulunmadığını, bir de olsa, bin de olsa eşit olduğunu söylemiştir. Örnek olarak mantık ve matematik ve iman konularının böyle olduğunu söylemiştir.

Gerçekten de öyle değil midir.. temelli dil ve din soruları ve sorunları olmak üzere sonsuzluk, yalnızlık, kimsesizlik, özgürlük, özdeşlik, benlik, doğum, ölüm, başarı, huzur, iman ve hüsnü hatime gibi işler TEK BAŞINA gerçekleştiriliyor. Yani manevi konular ve alanlar, sorular ve sorunlardır.

Bu benim çektiğim YBA sorunu da böyle.. kırk yıldır tek başına ve yalnızca uğraşıyorum.. neyse ki Haluk TATAR'ın kitabının alt başlığı beni biraz teskin etti:
ZAFER SIZLANMAKLA KAZANILMAZ.. kısaca ZSK..
çünkü zafer ve başarı tek başına çözülecek bir mes'ele-i maneviyedir. Her ne kadar başarı (performans) için proje, parti, para ve pazar gerekse de..   

Allah azze ve celle yâr ve yardımcımız olsun. Amin

09.02.2020          Üçyol-İZMİR                                 [OZO]



Delikanlı 19 suçtan sabıkalı bir adamın elinden dövdüğü bir kadını kurtarırken mikrobu öldürmüş ve bu sorun kadın ölümleri sorunu olarak lanse edilmiş..


Sorunun Kadın ve Erkek.. problemi değil kavi ve zaif mes'elesi olduğunu bu örnek açık ve seçik gösteriyor.. kadın-erkek (aile), iktidar-muhalefet (parti) , sermaye-say' (şirket) tüm teşkilat, örgüt ve organizasyonlar bir hücre gibi ağırlık merkezi ÇEKİRDEK ve etrafında ki uzviyet ve organizmden ibret bir sit ve site ve sitta'dır.

Örneğin aile karı ve koca çekirdeği ile kadının ve erkeğin ana-babası olmak üzere alt kişiden oluşur. Hatta bir aile filminde bu ALTI kişi'yi bir yatakta göstermiştir.. sorunda ZAYIF olan kadının kocas HAKKI gittikten sonra ben hakkımı isterim derken.. güçlü olduğunda yani çocukları büyüyüp babasına karşı diklenince HAKKI efendiyi hiç takmadığından biliyoruz. Böylece erkeğe gençliğinde karısına yaptıklarının fitil fitil burnundan geldiğini de..

Zaten bakın GENÇ arkadaşın adı da KADİR.. yani güçlü.. hem gücüyle hem cesaretiyle hem gençliğiyle "delikanlı" bir ADAM "iyi" bir İNSAN olduğunu göstermiş.. kendisiyle iftihar edebiliriz.. ancak ölçüsüz ve dengesiz kuvvet kullanıp kullanmadığına MAHKEME karar verecek.. keşke sarhoş bayılıp gebermeseydi.. yaşamında ders alsaydı diyeceğiz ama bunun bir 19 delikli bir MİKROP olduğu belliymiş.. belki yaşasaydı delikanlı bile zarar verecekti.. en iyisini HAKİM bilir.

Şimdi biz bunu paylaşırsak MAHKEMEYİ etki altında bırakmış oluruz.. zaten mahkemeler bir taraftan otoriter ve totoliter sistemlerin etkisi altında olduğu gibi bir taraftanta böyle basının ve meydanın etkisi altında kalırsa MAHKEMENİN tarafsızlığı ve YARGILAMANIN gizliliği ilkesini çiğneriz. Nitekim basın bunu hep yaptı ve yapıyor.. YAYMA gücü yasama yürütme ve yargıya ezip geçiyor.. şimdi İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ile sümsük ve sünepe erkeklerin kalkmayan elleri ve kolları da bağlandı.. Allah kadınlarımızı ve erkeklerimizi pantolunu hür.. taytı hür.. dekoltesi hür kadınların şerrinden kurtarsın.




ŞEKER SANAYİ

Şeker.. seker ile meker arasinda bir tekerdir ki bunun tat almanin kralı olmasindan dolayi dilimiz.. tat almaya TATLI demiştir. Bunun üç tane daha kardeşi vardir.
Bu makaleyi vaktinizi verip okusaniź biraz daha vakit verip yorum yaparsaniz.. harcadiginiz emege ve vakte değecek bir deger elde edeceginize kuşkunuz olmasin.

Farsça ve Türkçe ŞEKER sözcüğü, arapça Sakar, Fransızca Sucre.. Zucher.. (Almanca zoka okunuyor) Zucchera (İtalyanca).. gibi evrensel ses ve sözcüklerden biridir..


İşte bu şeker zokasını insanlar şeker kamışı ve şeker pancarından önce üzümden pekmez yapmayı öğrenmiş olup şekerin tadını almışlardır.. ancak onlar bir şey daha öğrendiler.. ŞARAP.. fakat nedense şeker kamışını penisini ve şeker pancarının vulvasını yeğlemişler.. üzümden şeker yapmayı unutmuşlardır.

Üzümdeki şeker sekiz dakikada beynimize taze bir glikoz olarak erişirken şeker pancarındaki sakkaroz karaciğerden geçtikten sonra sekiz saatte işleme geçiyormuş.. görülüyor ki işlerimizin çoğu akılcı, gerçekçi ve yararcı değil.. çoğu zaman çıkara ve paraya dönük olduğundan ŞEKER SANAYİ sanırım ilk sanayi olmuştur.


Zaten sanayi bizleri ŞEKER ve TUZ tadına alıştırdığından başka tatları ve doğal lezzetleri de bilemez olduk. ve zaten insanın yapı ve yakı ve yapış taşı olan proteine, glikoza ve lipide ağzımızda verilen DOĞAL tatların yerine bu SANAYİ tatlarını alıştırılması ve para kazanılması içine düştüğümüz kapitalizm kaplarından biridir.


Doğal ve yabani meyvlerden aşı ile geliştirilmiş ehlileştirilmiş meyveler ve tatlandırıcılara düşkünlüğümüz en doğal tatlandırıcı olan BAL'i bile unutturmuştur. Ve bu gün, benim CENTRO'nun MUZ gofretine alışkanlığım gibi, çoğumuz belli YAPAY bir tada abone ve mübtela ve meftun olmuşuzdur. Hele şükür, bir de şarabın esrikliğine ve içkinin sekerine ve rakının sarhoşluğuna mübtela olsaydık bu çok daha kötü olacaktı..

ya “ŞüKüR” şekerini seçeceğiz ya “SeKeR” şekerini.. tercih bizim.


AT

Mal ve hizmet sunumu.. sorunluluğumuzun GEÇİM yukuyle çözumudur. Bu AT ımızın yük taşıma kapasitesine bağli olarak değişir. Baziları ancak bir aileyi taşıyabilirken bazıları bir şirket ya da bir parti taşıyabilir. Ulkeyi.. bölgeyi ve küreyi taşıyabilen bireyler ve başkanlar da çıkabilir.
Bütun bunlar yazgılı ve yargili bir SEÇIM dir. Öyle ise tamlamalarina.. tanimlarina.. tümcelerine.. SOZ unun gücüne ve SÖZ ünün gürüne.. yüklemlerine.. yargılarina ve kararlarına.. aykili ol ve dikkat et.. emin ol ve son kararini ver.


KENDİNİ ELEŞTİRİ

İnsanın kendi kendini ince ince elemesine KELEŞTİRİ.. bunu başkasın yapılmasına da ELEŞTİRİ denilir.. KELEŞTİRİ ; kendine eleştiri.. kalburdaki eleştiri.. kinetik eleştiri.. k.eleştiri böyle insan kusurlarından ve yanlışlarından bir güzel temizlenir.. ara sırada da yapmak lazım.. Aslında kendini eleştiri kendini bitirir gibi görünsede artanları arıtma bakamından fevkalade kazançlıdır. Böylee insan yaptıklarıyla övünmez, yapamadıklarına bakarak kendini daha ileriye ve istikamete götürür.



İNSANLIĞI ÇIKARMAK

Medeniyetten uygarligı.. uygarliktan insanliğı.. insanliktan islamlıgi.. islamliktan MASLAHATI nasil çıkaririz... Insan çok yonlu ve yanlidir.. bu yuzden turlu ve çeşitlidir.. en azindan insaniyeti kubra olan islamiyeti yakalayan oldugu gibi.. adım musluman.. hristiyan ve yahudi oldugu halde.. islamiyeti sugra olan insaniyeti yakalayamamis çok beşer vardır. Insaniyet bir dava islamiyet bir hamddir. Iman bir dua istikamet bir hüdadir. Insan hakka döner halki temsil ederk Rabbini Râzı eder.. halka yönelir hakkı tebliğ ederek halki ilà eder.
Ilk RIZA-İ İLAHİYE teslimiyet.. ikinci İLA-YI KELİMTULLAHA islamiyet..derim. TESLİMİYETTE velayet ibadeti.. . ittiba-i ubudiyet.. sırrı bulunur..İSLAMİYETTE risalet istianesi... itaat-ı rububiyet .. nuru olur.

İkinci islamiyet ruhu ve nuru ve sırrı ne müslümanlarda var.. ne hristiyanlarda var ve ne de yahudilerde bulunur ve fakat teslimiyet hepsinde var. Hatta budistlerde bile bulunur. Sonsuzluğa ve sonsuz çıkara kim râm olmaz ki.. bilgisayarın ramı ve romu bile O'na teslim.

İŞTE bu.. ubudiyet ve rububiyet ile risalet ve velayet dortlusune FŞA..(Fatiha-i Şerife Anahtari) derim.. bunları da İmamı Nursi'nin.. Allah kendisinden ebeden razi olsun.. RNK yapıtından öğrendim. İmamı Nursi bunulara esrar-ı Şeriat diyor.. bizlerede de envar-ı Şeraiti çıkarmak düşmüş. Şeriat ve KAVAİD ile Şerait ve KAVANİNİ birbirinden ayırmak.. benim ömrüme mal oldu.. olsun.. sonunda ayı göğe çıkardık ya...

İşte koşullar ve yasalar ile yasaklar ve kuralları birbirinden ayırmayan götü yerden çok çeker.. işte bunun için diyorum ki hürriyet-i şeriyye olan LAİKLİĞİ (lâ-ikraheliği) meşveret-i meşrua olan DEMOKRASİ (şurayı), ailesinde, şirketinde ve partisinde, geliştirmeyen adam.. götüne gına yaksın, daha gani olur. Milletin başında hocayım diye dolaşmasın.

YENİ DÜZENİN GELECEĞİ…

1963 yapımı ünlü bir FELLİNİ filmi.. bu 8,5 filminin 2009 Amerikan yapımı 9 (nine) yeni bir yapımı da var.. yenisi haliyle biraz daha anlatım ve erotik katarak piyasa yapabilir hale getirmişler. Sanat ve Hikmet ile Funun ve San'at bizim olmazsa olmaz etkinliklerimiz ancak bu zemin üzerinde yükselirken dört katman var; günlük dil, bilimsel bilgi, felsefi dil ve dini bilgi.. sorunlar her katmanda yeniden ele alınırken ona farklı bir renk ve değişik bir perspektif verir.. ve herkes bulunduğu düzlemde ve yükseldiği eksende konu anlar.. anlamlandırır ve anlatır.. filmin özü kadın-erkek ilişkileri...


Bu ilişkilerden bu günde kimse memnun olmamıştır.. yarında memnun olmayacaktır.. çünkü ilham ve itminan.. ilim ve kıymet iman ve tatmin.. tıb ve ahlak.. gibi o kadar çok aradıklarımız var ki bunların hepsini birden bulmak olası mı ?


Bunların bazısı bazların da bulunur.. herkes elinde bulunduklarına değil bulunmadıklarına bakar.. bulduklarına şükr edeceği yerde bulunmayanlara için ya hırs gösterir.. elde edemiyorsa hased eder.. hevası hayasını örter ve hevesi bir türlü hikmeti bulamaz. Ya da tam tersine elinde olanları çok büyük görür ve gösterir.. bu da bir şekilde hasedini örterek onun baskısından kurtulma ve olmayanlara karşı hırsını susturma yoludur.


Belki tüm bunların nedene insanın kendini tanımadan kendi olma peşinde koşması olabilir.. ya da daha akla yakın bir anlamlandırma bu işler bir sınav ve yarış konusu olmasıdır.. savaş ve barışları daha insani ve daha katlanabilir yapmanın.. hatta kişisel ve toplumsal gelişimi daha yararlı ve verimle yapmanın yolu da bu SAVAŞ'ın sınavının açımasızlığnı azaltmanın ve BARIŞIN yarışını daha insacıl yapmanın yolu bu dinin halka dönük sunulduğu sınav ve yarış doğmasıdır. Çünkü ancak bununla savaş ve barış amaç olmaktan çıkar araç haline gelirler. Savaş ve barışın dinin çağrısıyla dünya, dil ve din araç haline gelir. sınav ve yarış kolaylık düzlemidir ki bu tam da günlük dilin düzeyine uyar. Bu düzeyden yukarıya çıkmak isteyenlerin de önünü açar.


Burada erkeğin önüne açılan SEKİZ kadın sunulmuştur.. fakat hepsi de buçuk kalmıştır.. yeni filim onu da tamamlayıp kadını yine SEKS malzemesi olarak sunmayı yine başarmıştır.

Bu gün çağdaş erkeğin yaşamında annesi, bacısı, eşi ve kızı olmak üzere dört kadınla kuşatılmıştır.. aynı şekilde elbette kadında babası, kardeşi, kocası oğlu olmak üzere dört erkekle kuşatılmıştır.. fakat evlenmeden ve eşlenmeden önce ve sonra yine yaşamını meşru ya da gayrımeşru şekilde kadınlar ve erkekler girmekte ve İLİŞKİLER.. onu hayırlı veya şerli barların ve çubukların BORULARINDA birr’li saidlerden ya da berr’li şakilerden etmektedir. Uygarlık ve kültür sahih neseb denilen bir tenasül çizgisini giderek daha çok bozar hale getirmekte, uygarlık geliştikçe evlilikler azalmakta ve boşanmalarda artmaktadır. Ve buna karşı hiçbir çare ve çözüm aranmamaktadır. Büyük şehirlerde yolların üzerlerinde GÜNLÜK KİRALIK DAİRELERİN ilanları yapılmaktadır.


Yeni düzen ise düzeltemediği kadın-erkek düzleminden kaçarak.. kadın-kadın ve erkek-erkek düzlemini açarak.. İNSAN öğesini temas hazzının kulu ve temaşa keyfinin kölesi haline getirerek.. ona edebi ve ebedi unutturmuştur. Utanma giderse inanma da kalmayacaktır. İman olmayınca da savaş ve barış içindeki sınav ve yarışın anlamı kalmayacaktır.


Elimizde kalan bir parmaktır..


İşte o bir parmakla dokuzu yakalamak ve sekizin seksinden yararlanmak istiyorsak.. Dördün kapsını ardına kadar ikiye açarak onun biri olan kadının güzelliğini ve dayanıklığını SADAKATLI saygıya.. yönelmiş EV.. diğer olan erkeğin iyiliğini ve gücünü EMNİYETLİ sevgiye.. dönmüş EŞ.. olarak ŞEYTAN'ın "av"ı ve DÜNYA'nın "aş"ı olmaktan kurtarmak gerekmektedir.. aksi halde yalnız bir nesne halinde YER bizi yiyerek ve kimsesiz bir kimse olarak YIL bizi bitirirek geriye ömrümüzün tek sonucu ve meyvesi olan CENAZE'den fazlasını bırakmayacaktır.. iman ve amel ve ilim ve irfan ile cenaze canlanarak cennete gidecekken onu ateşe atıp elde ettiğimiz küllerinin elmasının kolyesini boynumuza takarak eşimizin.. evladımızın.. annemizin.. babamızın bir hatırası olarak saklamaktan başka bir kârımız olmayacaktır.


Sonunda belki bir gün elimizde yedi ceddimizin 28 elması olabilir.. ancak 32 dişinizle onları yiyip ruhunuz mal edemezsiniz.. ancak eğer size 60 yıl verilmişse.. otuzundan sonraki her bir yılını.. bir nura çevirerek enenizi giderek daha aydınlatır.. zerrenin narını hücrenin seyrine çeviren HAYAT sırrını ZÜMRE'de arayabilirsiniz.. böylece önünüze ila cennete zümera.. ila cehenneme zümera.. iki yol açılacaktır.. bu sırat.. bilmeden kaçtığınız yokluktan ve heplikle kapamaya çalıştığınız hiçlikten daha iyidir.. hiç olmazsa selamın varlığı var.. her ne kadar siz varlığın selamını bilmesenizde...


NARNİA GÜNLÜKLERİ

Gerçeklerden hayallere kaçış.. öykü.. senaryo ve film.. işte bunlardan biri.. bilgi ve eleştirmenin yorumu.. seyredebilir.. alabilir ve okuyabilirsiniz.. ya sizinki..


Benimkisi bu: Bu öykü aslında insanın doğaya olan saldırısına bir eleştirisidir.. ve aynı zamanda altı bin yıllık YAZILI dil ve din birlikteliği olan KÜLTÜR de < gerçek.. imge.. öykü..senaryo.. filim.. > çizgisinde nerelere kadar geldiğimizin de bir göstergesidir..



Bilgi, sevgi, saygı ve sağlıcakla kalınız.

Osmanziya 09.02.2020 ÜÇYOL-İZMİR



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info