yemesi ve öyküsü olan bir NEFİS
eylemesi ve oyunu olan bir RUH
Eşya ve
Eşhas..
Nesneler ve
Kimseler..
Porselen ve
Personel..
Sorunlular
ve Sorumlular..
Koşullar ve
Kurallar..
Yasalar ve
Yasaklar..
Programlar
ve Protokollar..
İşletimler
ve Etkinlikler..
Devinimler
ve Eylemler
Görevler ve
Gürevler..
Ödevler ve
Ödünler..
Cisimler ve
Zihinler..
Remizler ve
Resimler..
İsimler ve
Harfler..
Adlar ve
Arlar..
böylece
insan ESMA kainat HUSNÂ oluyor.
Bu SUREÇin
SONUÇunda
varliklar ve
olaylar ile yapilarin ve işlevlerin
dogasinda ve
donesinde ortaya çikan bir öykü ve oyun var..
siz bu sureç
ve sonuca ilişkin
değişip
gelişerek çevrilen ve evrilen
kuramlarinizi
ve kurumlarinizi
bir krallik
ve kölelik duzeni içinde yurutuyorsunuz.
Âem bu
figuran ve köle ise konfiguran kral benim..
duzen buysa
ölçu benim..
süre buysa
sıra benim..
system buysa
method benim..
belev buysa
yöntem benim..
dunya ve din
buysa DIL benim.
OSMANZİYA
21.02.2021 Üçyol İZMİR
(nOt:
Buradaki “Ben” kendim olan Mustafa BUĞUÇAM değil “İnsan”dır. Protogoros’ın dediği “İnsan her
şeyin ölçüsüdür” sözündeki insan.. “Nefsini bilen rabbini bilir.. rabbini bilen
nefsini bilir.” kelam-ı Kibar’ındaki sözdür.. “Ben yere göğe sığmadım lakin
mü’min kulumun kalbine sığdım” sözündeki sırdır.. isterseniz bu sırrı ördüğüm iki tablo ile göstereyim.)
özdeşliği ve özgürlüğü olan bir AKIL
yinelemesi ve yenilemesi olan bir KALB
Özgürlük ve özdeşlik hukuk ve bilim oluşturmak için
amaçsallık ve nedensellik ilkelerini tamamlayan iki töz'dür ki ilki pratik
aklın ikincisi teorik aklın temelidir.. Ancak fünün (bilim) ve fıkıh (hukuk)
sadece bunlarla oluşmaz.. denemelerin yinelenmesi ve yanılmaların yenilenmesi
de gerekir ki bu akıl yinelemesi ve kalb yenilemesi ve deneyim değişimi
üçlemesi uygarlığın saç ayağını oluşturur.. bir ayakta eklendiğinde ortaya
çıkan bilimin zınk diye durmasına yol açar.. bu nedir; bilimin kuvveti elde
edip bunu dünyanın zalimlerine sunmasıdır ki onların ısraf ve zulmünden bilim
üretin zekaların kökü kesilir.. bilim ve inovasyona sadece PARA için çalışan
bir takım ortaya çıkar ki bu teknolojinin giderek insanı doğaya
yabancılaştırmasının ve ideolojinin insanı insana yabancılaştırmasının de
nedenlerinden biri olabilir.. giderek daha kolay ve çabuk ve ucuz ve bol sunulan
mal ve hizmetlerin konforu altında bu ÇIKARCI zihniyetin bulunduğunu sezmek
kolay ve çabuk olmaz.. baksanıza artık makinaya insandan daha çok değer vermeye
başladılar.. daha kolay ve çabuk ve ucuz ve bol MAKİNA yaptıklarında ağır ve
zahmetli ve vakitli insan yetiştirme yerine yapay zekaya yönelecekleri de gün
gibi aşikar... yahu arkadaşlar ben delimiyim ne.. neler söylüyorum böyle...
Öykü..oyun.. "doğru" bir şekilde anlaşılmazsa
"yanlış" değil "yapay" bir "gerçek" sunar.
Hakikati hikaye etmek kolay olmadığı gibi hikayenin hakikatine erişmekte
zordur. Biçimlerin rengi.. bizi çekerken.. tasarımların boyası da çeler.. biz
bu gölgelerin ışığını aydınlık saydığımızda karanlıkta kalırız. Öyse ışık ve
aydınlık ile karanlık ve gölge.. edebi metoforların parapsiğine bir örtü ve
bilimsel analojilerin metafiziğinde bir örgüdür. Bu bu kafamıza geçirilen dilin
literal sepet.. ve başımıza giydirilen düşün konseptual çorap.. külle şüphe ve
cüz'e sıdkla alil.. ilmi analoji temsil ve edebi metafor ve teşbih ile
arızalıdır. Öyle ise anlamları sezerek anlatımları süzerek seçmeli ve üstünden
geçmelidir.
İTAAT VE İTTİBA
Bir Şaman Sözü; Sevdiklerine bağlı ol, ama bağımlı olma.
Fedakar ol, ama kendini feda etme. Dünü unutma, ama saplanıp kalma da. Sabret
ama katlanma. Eleştir ama suçlama. İste ama ısrar etme.
Ve en önemlisi "HİÇ KİMSEYE BİAT ETME."
Paylaşımlarınız için teşekkür ederim.. bu paylaşımda son cümleden önceki bütün
tümceler çok güzeldi.. ancak son "hiç kimseye biat etme" sözü çok anlamsız kalıyor. biat etme resmi
olarak "itaat" sivil olarak "ittiba" anlamı taşır. Eğer bu
tür sivil ve resmi bağlanmalar ve baş
eğmeler.. buyruklara uymalar.. bilgileri uygulamalar.. örneklerle ögütlemeler
OLMASAYDI.. ne kocaya bağlı karılar.. ne ana babaya bağımlı ve bağlı evlatlar
ve sonuçta AİLE olmazdı.. patrona bağlı işçiler ve personel olmasaydı şirketler olmazdı.. başkana bağlı
üyeler ve delegeler olmasaydı partiler olmazdı.. devlete bağlı amirler ve
memurlar olmazdı.. ve bunlara ilişkin kurallar, yasalar ve yasaklar
konulmazdı.. diye düşünüyorum.
KÖRÜ KÖRÜNE başı boşluk ile BOŞU BOŞUNA baş eğmek arasında bir ORTA YOLU bulmak
gerekiyor. Ancak değerli olan sözün
sağlamını söylemek, sağlıklısını
döktürmek ve güzelini sergilemekle
değil önemli olan sağlam bilgileri uygulamak ve sağlam buyruklara uymak
ve bunu da bir EKİP ruhu içinde sağlamak ve hedeflediğimiz amaçlara ulaşmaktır.
Tüm bunlarda "söz"le değil KÜLTÜRÜN ŞİFRESİ (Daniel COYLE) kitabında canlı bir şekilde anlatığı gibi ;
gaye edinmek ve edindirmek.. zafiyeti paylaşmak ve güveni yıkmamakla
gerçekleştirilebiliyor.. diye düşünüyorum.
Cümle saçma.. mutlak / salt / absolut kelimesi zaman ve
mekan sözcüğü gibi ANLAMSIZ bir anlatımdır.. aynen onlar gibi anlatıma yarar ve
fakat anlamları bulunmaz. Nitekim zaman ve mekan "mutlak" anlamdan
çıkartılıp izafi bir değer haline geldiğinde ortaya rölativite kuramı çıktı ve
enerji denklemlerinden birini oluşturduk... Ancak İNANÇ alanında bu tür zaman,
mekan, mana, gaye, mutlak ve tanrı kavramları anlatım yapabilir... fakat BİLGİ
alanında sadece köşe taşı ve işin başı olabilirler.
Tüm insan
eylemleri eşittir ve hepsi mutlak olarak başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur..!
-J. P.
Sartre
Cümle saçma.. mutlak / salt / absolut
kelimesi zaman ve mekan sözcüğü gibi ANLAMSIZ bir anlatımdır.. aynen onlar gibi
anlatıma yarar ve fakat anlamları bulunmaz. Nitekim zaman ve mekan
"mutlak" anlamdan çıkartılıp izafi bir değer haline geldiğinde ortaya
rölativite kuramı çıktı ve enerji denklemlerinden birini oluşturduk... Ancak
İNANÇ alanında bu tür zaman, mekan, mana, gaye, mutlak ve tanrı kavramları
anlatım yapabilir... fakat BİLGİ alanında sadece köşe taşı ve işin başı
olabilirler.
Bu şunu benzer.. bir yakınımız ölünce..
YALAN DÜNA.. dememize.. ölüm geldiği anda hayatın anlamı kalmaz ve yalan olur.
Bu yaşama tek yanlı.. ölüme tek yanlı bakmaktan doğar. Hiç ölmeyecekmiş gibi
öte dünyaya.. yarın ölecekmiş gibi bu dünyaya bakmak nasıl saçma ise.. bu
öyle.. düşünürseniz.
PROJE
Proje.. program ve prokoller gerektiren
bir proses ve prosedur. Bu koşullar ve kurallarin yasalari ve yasaklari
kuramlar ve kurumlarla belirlenir ve tanımlanir. Boylece ortaya çıkan nazarı ve
ameli icraat ve tatbikat içtimai hadiseler ve tarihî vakıalar tekamül ederler.
Bu gun geldiğmiz noktada batınin irade ve varlik medeniyetin gelişmeleri..
doğunu telkin ve yokluk medeniyetinin.. çakışma ve çatışmaları.. beseriyetin
yapisindan çıkan medeniyetin inşa ettigi INSANLIK zemininde ilginç bir donemece
girdi.. umarin insanligın kazanciyla çikilir Osmanziya 21.02.2021 Pazar Üçyol-İZMİR
|