| Ö N S Ö Z 
 Bu yapıtı şunun için sunuyorum:
 
 Birincisi: Herkesin ürünü kadar onuru vardır, yeter ki gurur ile yitirilmesin.
 
 İkincisi;  yapıtımı bazıları, özellikle yakın çevrem,  merak ediyorlar.. adandığım yöntembilimsel analiz (YBA)   görsünler istedim.. burada onları minnetle anıyorum.. çünkü bu en çok adandığımın sonuçlarına  katlananların hakkıdır.
 
 Yöntembilimsel analizi ve tablolarını tanıyan çok az  sayıda bazı okurlarım ki onlar yöntembilimsel analizin  öğren-i-ci (talip) adaylarımdır ki anlamaya  çalıştıkları ve  anlatmaya çalıştığım  yöntembilimsel analizin,  temelinin,  ne kadar yalın ve sade olduğunu anlayınca benim gibi şaşıracaklardır.
 
 Bu yakın çevrem ve öğrenicilerim dışında  “YÖNTEM”in  önemi  ve “BİLİM”in  ciddiyetiyle inceleme olanağı bulanları da   iki sonuç bekliyor:
 
 Ya TaRaF’ın  arafında kalacaklardır.
 Ya da aRa’manın tavafına başlayacaklar.
 
 Başka bir anlatımla  etraftan  bir kısım  okuyucular bunlar zaten bildiğimiz şeyler deyip  irfanlarını münker bulmayıp ünsiyetlerini koruyacak ve malumlarını meçhul görmeyip ülfetlerini sürdüreceklerdir. Böylece mavi cevabı seçip günlük yaşayışlarını devam ettireceklerdir.  Çünkü ARİFE tarif gerekmiyor.
 
 Etraftan bir kısmı da
 içlerindeki merakın tahrikiyle;
 gerçeğin çekiminden  doğan fikr-i hararetle;
 düşünce ateşine  yol veren hürriyet-i taharriyle;
 alaka derininden çıkan  gizli  tecessüsle;
 kırmızı suali yutarak  arama ve bulma arasındaki
 TARİF / DEFINITION / TANIMLAMA ‘yı
 araştırma  çabama katılacak ve  yöntembilimsel analizi kurma ve kullanma arayışına katkı yapamaya  başlayacaklardır.
 
 Çünkü : TARİFE taharri gerekiyor. Neden ?
 
 Arif ve tarif ile taraf ve taharri zihin raflarımızda duran eşhas ve eşya ile isim ve harfin kılıflarıdır.
 
 Taraflı ve tarifli bir dünyaya doğuyoruz..
 güneşin doğduğu ve battığı tarafları olan  bir dünyaya.. doğruların ve yanlışların tarif edildiği bir dünyaya... beynin sol ve sağ tarafımızı idare ettiği  bir dünyaya.. beyin iktidarından  yana ya da  ona karşı olanların olduğu bir dünyaya…
 
 Burada akıl  “yönünden” olduğu kadar ahlak yönünden de  bahsediliyor. Bilim “açısından” olduğu kadar hukuk açısından bahsediliyor.
 
 
 Taraf AÇI’sından en yaygın ve en bilinen  taraf ; SOL yan ve SAĞ  yan ayırımıdır. İnsan doğuştan sol görü’lüdür. Sonra içinde gizil sağ duyu’sunu dahi kazanır. Ancak burada  sol görü ve sağ duyu görsel ve işitsel  duyum-alma (hassasiyet)  değil duygulanma (hissiyat) duyumsamasıdır, diye düşünüyorum ancak bunda  ayırt etme ve değer verme bilincimizin etki ve katkıları vardır kuşkusuz. Her ne ise bu iki tür  manevi görü’den veya  ruhi  duyu’dan   BİR’si bir süre sonra  iş ve ilişkilerimize yerleşir ve böylece sol görüş-lü ya da  sağ duyuş-lu oluruz.  Sonra bu yerleşen görüş ve duyuş alışkanlıklarının  zamanla cılkı çıkar bu görüş ve duyuşlar değişmez inanç ve sürekli yön haline gelerek ortaya sağ duyusuz sol-culuk ve sol görüsüz sağ-cılık çıkar.
 
 Artık sadece gözüyle yaşamaya alışan  ve onunla da işitmeye çalışan sağırlar (solcular)  işitselin manevi  dünyasını yadsırlar.
 
 Diğer  taraftan sadece kulağıyla yaşamaya alışan ve onunla da bakmaya uğraşanlar körler (sağcılar)  görselin maddi dünyasını inkar ederler.
 
 Haliyle bu körler ve sağırlar..  yabancısı oldukları ruhi  ve manevi dünya hakkında, birbirlerini anlayamaz hale geleceklerdir. Hatta bu tek taraflılığı da  “taraf-sız olan ber-taraf olur” deyip   kesinleştirecek ve keskinleştireceklerdir.
 
 Geldik yine tarafa.. şimdi madem böyle bir tarafı seçmek hakk’tır öyle ise  “Etraf"tan bir tarafı seçenin, karşı tarafla olan iletişiminde, arayan kimseye  değil aranan nesneye   dayanak olacak  TARAF-SIZ ortak bir MARİFET platformu bulmak lüzumu var.
 
 Bu ORTAK  platformla;  yön bulmak,  yanları kullanmak ve bunlarla  yürüyüşümüzü ilerletmek icab ediyor.
 
 Böylece  işitmeyen sol görüş’ün MADDİYAT tuzağına düşmeden ve görmeyen sağ duyuş’un MANEVİYAT saplantısına düşmeden gerçeğe yapışık ve doğruyu yönelik olarak  hakikatı arama ve hakkı bulma işini sürdürmek gerekiyor.
 
 Özetle  arayışa sağlam bir anlam sürücü ve anlayışa sağlıklı bir anlatım aygıtı  ve  kavrayış’a kolay  bir yöntem kurmak ve tarayışa sağlıklı bir yol açmak istiyoruz.
 
 Söz uzayacak ama yine de arayışın paradoksal yapısını ve sırlı kapısını  vurgulamada babında The Matrix kültündeki bir metafordan yararlanmak istiyorum:
 
 Doğum ve ölüm arası yaşam çizgimizi bir PLATFORM ve düzleme benzetebiliriz.. bu yüzeyi düşüncemizin üzerinde yürüdüğü analitik düzlemin boş zeminiyle özdeşleştirebiliriz. Bu boş zemini ve ham düzlüğü ya  cesaretimiz ve cesasetimizle kendimiz inşa edeceğiz.. ya da başkaların inşa ettiği hazır yollar  üzerinde yürüyeceğiz.. Morphis’in dediği gibi ikisinde şansımız eşittir.
 
 Çünkü bu The Matrix filmi ile küresel uygarlığımız evrensel bir arayışa başladı ve en yakın tehlikenin makineler olduğunu öngördü.. hürriyetimizi inşa etmeye çağırdı, görüntü ve gerçek arasındaki perdeyi yedinci san’at olan sinema diliyle araladı.. sonsuzluk ve özgürlük sorununu ölüm ve benlik sorunsalına bağladı…
 
 Hepsinden önemlisi İLMİN  önündeki HAYALİ ve İRADENİN gerisindeki  VEHMİ ve kurgusal  benliğimizin arayışını bir kez daha anımsattı…
 
 Bizde kırmızı hapı alarak ve bu zor işe soyunduk. İştah ve iştiyak ayaklarımızın daha iyi çalışmasını ve aynı zamanda  ayaklarımız  üstündeki zikir sevgisi ve fikir bilgisi kanatlarının  daha kolay açılmasını temin edecek yeni bir dil arama ve bulma çabasına  katkıda bulunmak istedik.
 
 
 Yöntembilimsel analiz (YBA)
 düşün-Me-nin yürüyüşünde
 hangi YÖNLERİN sağlam ve
 düşün-Ce-nin duruşunda
 hangi YANLARIN sağlıklı
 ve  görüşlerin ve  bilgilerin kuruluşunda..
 yüklem ve yargıların, yürüyüşünde..
 kurguların ve kararların ilerleyişinde
 hangi YOLLARIN düzgün olduğunu gösteren bir bilimdir.
 
 Yer yüzünde maddi gidiş  gibi düşüncenin manevi  ilerleyişinde ve dilin yürüyüşünde dahi  manevi yolları, yönleri ve yanları gösterecek bir  PUSULA gerekiyor.
 
 Bu yol göstericilikte en başat kıstas, düşündüren akıl-ı salih ve onu konuşturan mizan-ı mantıktır. YBA işte bu işleri görsel işliyor, mantıksal işletiyor  ve metodik olarak yapıyor.
 
 
 www.yontembilim.com
 OSMANZİYA
 
 
 |