DİN HAKKINDA

Din.. dilinin altinda gizli.. dili üstundeki dunyayı degiştirir.. degiştirmiyor ya da degiştiremiyorsa.. o din deyn-i hakk degil demektir.. hakikatı ve hurriyeti batılda arama..



Din itikad ve ibadet ile ahkam ve ahlaktan ibarettir.. fakat ondan önce dünyanın fenası ile ahiretin bekasına ilişkin söyleyecekleri vardır. Üçüncüsü din diri ve canlı dinamik, diyalektik ve interaktif bir etkileşimdir.



DİYALEKTİK hakkı batil.. batıli hakk..
Ya da tersine batılı hakk.. hakkı batil
Görme ve gösterme degil..
RETORİK hakliyi haksiz.. haksizi hakli yapma değil..
Kavli hakki atıl
Havli kuvveti batıl
Etmemektir.


Itikadin ibadetini değiştirmiyorsa..
Ibadetin ahkamıni düzeltmiyorsa..
HURRIYETIN bulunmuyor demektir.

ahkamin ahlakıni geliştirmiyorsa..
ahlakin itikadini iyileştirmiyorsa..
HAKIKATIN gerçekleşmiyor anlamina gelir.

Realite bu ise veriteni gözden geçir.



Tabloyu daha açık ve seçik yaparak oklar ve sayılarla dinamik hale getirdik.. HAKİKAT hakkında yazdıklarımıza dikkat çektik. Hakikat ya da gerçek veya realite ve verite.. eş anlamları sözcüklerdir. Bizi izleyen pek çok arkadaşlarımızda gönderdiğimiz YBA hakkında çalışmamızda dar, orta, geniş ve salt anlamda "hakikat"ın ne anlama geldiğini de açıkladık. Ne yazık ki bunlardan hiç birinden bir geri dönüş almadığımız için bu salt, geniş, orta ve dar anlamdaki gerçekleri burada daha da açık hale getiremiyoruz. Çünkü arayış, soru ve kuşkunun olmadığı yerde düşünme ve anlama da bulunmayacaktır. Zaten MERAK yoksa bunların hiç biri de olmayacaktır.

Ancak DİN hakkında ahkam kesmeye kalkınca burada pek çok seste duyulacaktır.. Hakikatı merak etmeyenler din hakkında konuşmaya nasıl cesaret ettikleri "gerçekten" garib bir hakikat ve acib bir realite.. günlük dilin düz yazında bir sözcüğü böyle farklı seslerle dillendirip bir şeyler anladığını ve anlattığını sananlar olabilir. Ancak kazın ayağı aramaya başlayınca böyle değildir.

Sadece aydına yapılan diyalektik ve halka edilen retorik ile ekonomik ve politik çıkar ve yararlarını dilin ve dinin, emeğin ve özürlüğün perdesi altında örtme ve bayrağı altında götürme amacı yatar. Bu yönden müslümanlar, masonlar ve marksistler arasında hiç bir fark yoktur. Ancak aydınların artık insanların bu ortak dil ve din ile emek ve özgürlük ORTAK değerlerini suistimal ve istismar etmeyecekleri bir dil kullanacakları günde gelecektir.






Bir yazıda demiştim:
“Zinetilarş.. cennet ve cehennemin çeşitlenmesi ve türlenmesidir. Iyiliklerin ve kötuluklerin tenevvuu ve çirkinliklerin guzelliklerin teşettutudur. Tüm bunlar bu dunyada hazırlaniyor. Kuvvet ve Hakk ince bir dengedir. Tum dengelerin en incesi.. bilgi toplumu ve hukuk devleti ülkusu bunun için bir idealdir. Bilimin esasi olan iktisad ile hukukun asli olan adaletin tamamiyle ve kemaliyle dunyada reel olarak saglanmasi ve INSANLIĞIN gerçekleşmesi bir ütopyadir. Buna rağmen bu gaye bir ülku ve ideal olarak konulur ki var oluş PRAMIDI ortaya çiksin. Birinci kusak yildiz ikinci kusak yildizi oluştursun.

Simdi bize düşen pramidin diger dört veya daha fazla yuzlerini bulmak ve kuvvet ve hakk ilişkisi altindaki denge ve uyumlari bir bir saptamaktir. Bir de bu kurulanlari kılmak.. yapmak ve etmek var ki bu teorinin pratiğini mao bile gerçekleştirememiş.. marks bile sağlayamamis.. muhammed (a.s.m) bile ortaya çikaramamiş ki geriye boyle hastalikli islam dunyasi çikmiş.. suçu kafirlere.. munafiklara.. yahudilere.. hristiysnlsra.. masonlara.. marksistlere.. daha olmadi dunyaya..nefse ve şeytana atan amma asla kendine yakiştiramayan”

Bu gün için sadece PRAMİDİN bilgi toplumu ve hukuk devleti yüzünü saptayabildik. Gelecekte bu DAİRENİN diğer yüzlerde açığa çıktıkça dünya ve ahiret hasenelerimiz artacaktır, İnşaallah.