Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: bakara Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: bakara
    Gönderim Zamanı: 08-Eylül-2021 Saat 11:50





YEŞİM SALKIM..
TGRT 21.30 da
ŞEFAF MASA proğramında
Güzel bir tartışmaya imza attı...
Programda virüs ve aşı konusu tartışıldı.. bu asırda din ve iman konusunda kafa karışıklığmızın olması çok doğal ve normal.. fakat virüs ve aşı konusunda kafa karışıklığı normal mi ?
Sanırım İmamı Hanefi'nin sözü; bir delil ile kırk âlimi yendim, kırk "cahil"i bir delile ikna edemedim.. bu şu demektir ilim ve bilim adamı.. kolay kolay ortaya çıkmıyor. Günlük dilin mantığından sonra ilk oluşan dil bilimsel dilin matematiğidir. Bunlar KİTABLAR halinde yazılmasına rağmen Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'dan başka kitap bilmeyenler ve özellikle kainat kitabı ve insan kitabını okunamamakta direnenler ya da sanırım başka kitapta okumuyorlardır ve okusalar bile BİLİM'i din ilimlerinden ibaret saydıklarından alanları ile ilgi kitapları okuyorlardır.

Diğer taraftan Kur'an kitabına ambargo koyan bilim adamları da kainat ve insanın Kur'an ile bağlantısını kuramıyorladır. Böylece ortaya bilgi ile inancı birbirinden ayıramayan.. bilgi ve inancın dile ile bağlantısını kuramayan din eden değil "dinci" ve bilim yapan değil "bilimci" iki kultür çıkmıştır. Çünkü çağımız BOŞ ZAMAN ortaya çıkarmış insanlar bol bol bilim ve dil ile meşgul olacak vakitlere çoğalmıştır. Sonuçta bu dil, din, kültür, felsefe, insan, kainat gibi çok yönlü ve yanlı konular söz konusu olduğunda din ile felsefe arasında ORTAK bir DİL bulunmadığından.. inancın bilgi ve bilim ile ilişkisinin ayırdında bulunulmadığından yapılan felsefi edabiyat ve dini vaaz yüzünden bol miktarda informasyon çıkmıştır.

İşte bu enformasyon içinideki okumuş cahiller ordusu ki onlardan biri de benim.. ben sadece bu karanlık içinden çıkmaya çalışan bir insanım.. dil, bilim, mantık, usul gibi konular sonuçta bir AKIL etkinliği.. aklımız ne kadar salih.. bu akıl eğer SALİH ve SAĞLAM değilse sahih naklı nasıl değerlendirebiliriz.. üstelik salim bilim ve selim kalbe sahip değilsek değerlendirmelerimizi nasıl paylaşabiliriz. Elbette sohbet ortamında konuşabiliriz ve ağzı olanın konuşabildiği sosyal medya ortamlarında tartışabiliriz.. ancak bu ne kadar ciddi ve sağlam bir MASLAHAT olur. Konu kişisel bir kurtuluş ve kazanc olsa sorun bulunmaz. Ancak olay toplumsal ve konu bilimsel ise akıllı ve mantıklı konuşmanın.. gerekçi ve ahlakçı bir tartışma.. bizden kalite ister.

Halka yapılan retorik (cerbeze) ve aydının aydına ettiği diyalektik (cedel) sadece halkı aldatır ve aydını kandırır.. desem bende felsefi bir edebiyat yapmış olurum. Açık ve seçik bir konuyu anlatmış ve sağlam ve sağlıklı bir çözüm dillendirmiş olmam. İşte bu nedenle YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ.. diyorum.. bu dava ve projem için öğretmen ve öğrencileri değil öğrenicileri çağırıyorum.. yazarları ve okuyucuları değil düşünücüleri arıyorum.. yaşamı amaç edip gereksinimi peşinde koşanları değil gerçeğin bulunuşunda ve kendinin oluşunda açık ve seçik bilgiyi ve inancı arayıcıları bekliyorum.
Bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız. 08.09.2021 Üçyol-İZMİR
Osmanziya


Öğreniciliğe.. düşünücülüğe ve arayışa ilişkin çalışmalarıma giriş bu rar dosyasında:


20210908_115001_BAKARA.rar
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 08-Eylül-2021 Saat 11:51



USUL (YÖNTEM-USUL) NEDİR ?
Profesör Mustafa ÖZTÜR hoca demiş ki:
MÜ’MİN; evrenin her bir zerresinde muhteşem san’at imzası bulunan “Rabb”e, ( yazar bütün hâdis varlıklar gibi benimde sahibimdir.. diyor) güvenme duygusuyla O’na minnet ve şükran duyan kimse demektir. Bu Rab kainattaki börtü böceğin de Orion takım yıldızının da rabbidir. KUR’AN bu yüce rabbin HZ. Peygamber ve ümmi bedevi çağdaşlarının idrak kapasitelerine uygun bir şekilde bir tanıtım fragramınıdır. Gerçek tanım muhkem ayetler mesabesindeki kainatta saklıdır.
Ben tarihselliği deizm, agnostisizm veya ateizmin değirmenine su taşımak için değil kendini mü’min diye tanıtmalarına rağmen gerçekte neye niçin inandıkları hususunda kendilerini dahi ikna etmekte güçlük çeken insanları kendine getirebilmek , kimseye dillendirilemeyen şüphelerini belli bir ölçüde giderebilmek ve böylece inançlarıyla barıştırabilmek için bir çözüm formülü olarak değerlendirdim.”

Maşaallah.. güzel anlatmış.. ancak insanlık kalitesi yükselmeyende islamlık keyfiyeti de ortaya çıkmaz.

Kemmiyet ve keyfiyet ilişkisi ise NİCELLİK ve NİTELİK “münasebeti” denilen gizemli bir anahtarda gizlidir. Bununla birlikte genetik kodlar, kültürel modlarla tamamlanmadıkça bilgiler kör ve inançlar topal kalmayı sürdürecektir.

Bu günün ilmi sadece atomların ve hücrelerin çekirdeklerinde gösterilen matematiğinden ötesini göremiyor ve olanaktan gerekliliğe geçemiyor.

YBA ise bu sınıra yürüyüşün bir adımıdır.

Yusuf KAPLAN demişki;
“Kur’an asıldır. Sünnet usûl. Usul olmadan vusul olmaz. Hazreti Peygamberi devre dışı bırakın kendini onun yerine yerleştirir. Sonuç sahte dindir”.
Dedim ki Adam haklı.. dinin ilk uygulamacisini birakan kendini son uygulamaci ve yorumcu sanir.
Dünyadaki i tek tip goruşlerde bunun kanıtıdır. Sav ve kanitindan başka dava ve delil bilemeyen.. avini anitlaştirir.

Din.. Kitab.. Nebi toplum ve öğretmenler sonra bireyi etkileyen üç kaynak.. ancak bu üçünün ilişkisi kamu oyu ve yazarlarca biçimleniyorsa.. onlarda geçmişteki atalarının izlerini sürüyorlarsa ne olacak ? Tüm bunları akla getirmeden futbol takıma bağlanır gibi din, mezheb ve cemaat tutulmuş ise.. sonuç Sünni ve Şii çekişmesine eklenen Kur'an ve Hadis ayrışması.. Yorumların çekişmesi ve ayrışması olağandır.. normal olmayan insanın dini kendi yolunu birbirinden ayırt edememesi.. ortak bir HAKK'ın olduğunu anlamayan.. insan kendi gerçeğini doğru kabul eder.

Peki bu USUL nedir ?

YORUMLAMA usulü mü ? Hadis usulü mü ? Hukuk Muhakemeleri Usulü mü ? Okullarda okutulan metodoloji mi ?

Kardeşimizin biri sormuş: KİBİR NİÇİN EN BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR? Dedim ki: Namazların Allahü Ekber tekbiri ile kılan müslümanlar elbette zamanla.. ilim ve irfanları arttıkça.. tesbih ve tahmidlerle birlikte tekbirlerin manalarına tefekkür ve tezekkürlerini yaklaştıracaklardır.

Şuunat-ı Kemal olan cemal ve celal.. Şuunat-ı Kibraya olan uzma ve ulya.. İlahi sıfatlar ı ve isimleri tanımada bir ayna işlevi görürler.. bu da kainat kitabı ile insan kitabını okumaya bağlı bir durumdur. Keza Kur'an kitabını okumakta feyzi ve bereketi artırmak için insandaki esma'yı ve kainattaki hüsna'yı okumak ve düşünmek.. gereklidir.
Peki kainat ve İnsan nasıl okunacak ve düşünülecek ?

İşte bunu size bu Çarşamba çalışmasında anlatmaya çalışacağım.
Bilgi,saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız.
Osmanziya 08.09.2021
NOT:
25 Ağustos Çarşamba yaptık.. 1 Eylül Çarşamba kaçırdık.. 5 eylül Pazar günü yaptık.. ve 8 eylül çarşamba ÇALIŞMASINI gönderdik.. böylece çarşambalar ve pazarlar birbirine KARIŞTI.. 😀😁😁 yavaş yavaş kafayı üşütmeye başladık.. mı ? Olabilir.. amma korkmayın.. yaşlanınca somutlar VE tarihler ve kişiler buğulanmaya başlıyor.. ancak soyutlar yerinde duruyor.. böyle adamların menacerleri ve sekreterleri olur.. TAKVİMLERİNİ ayarlar.. bizim ne sekreterimiz ne menecerimiz ve ne de editörümüz bulunuyor.. bir hatunumuz var.. o da her işimi yapıyor.. bu yaşta bu kadar karışıklık yeter.. Yarın akşam 24:00 ısparta senirkente gidiyorum.. İnşaallah dört günlüğüne.. yine yarın akşam 21:00 de size çağırıyorum.. PAZAR günü karışıklığı için bağışlayın.. vaktiniz varsa beklerim.. emaillerinize dosyaları gönderdim.. GELEBİLİRSENİZ ÇARŞAMBAYA BEKLERİM.. bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız.

Geceleri 03.00 de makina başında bulunanlar özgür müdür ? Özgürüm diyenlere sorum: Özün mü gür ? Özgür DEĞİLİM diyenlere sorum: Gür'ün öz değil mi ? İşte tüm sıkıntı bu HÜR yani GÜR'ü "ÖZ" diye çevirirsen.. işte böyle özgür müyüm değil miyim diye tartışırsın.. diye düşünüyorum.. eğer özgür düşünüyorsun... hasılı biz ne özgürüz ne de özdeş.. sadece emanet olarak verilmiş mevhum bir hürriyetimiz (özgürlüğümüz) ve mecazi bir ayniyetimiz (özdeşliğimiz) var ki birine aldanıp olmayan özgürlüğün diğerine kanıp bulunmayan sonsuzluğun kavgasını veriyoruz.. Oysa hepsi özgürlükte ve serbestlikte.. özdeşlikte ve sonsuzlukta O'nun... biz sadece emanetçisiyiz.. ve bu emanetlerin kavgacısıyız.. kim özgürlüğümüze dokunur ölesiye savaşırız.. kim sonsuzluğumuza dokunur ölesiye savaşırız.. işte bu yüzden yer yüzünde kavga asla bitmez.. insanlar birbirlerinin özgürlüklerini ve sonsuzluklarını ellerinden almak için körü körüne savaşırlar.. anladıysam ARAP olayım diyenlerin sesini duyuyorum.. bende diyorum ki PARA bulayım.. arap olsaydık şimdi çoktan paraları bulmuştuk...




IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 09-Ekim-2021 Saat 01:19
BAKARA 255

255 inci ayet kendinden önceki 254 ile kendinden sonraki 256 ve 257 nici ayetlerler birlikte Sure-i Bakara'nın "ayn" işaretleriyle ayrılmış 34 ncü fıkrasını teşkil eder.
Uzun.. orta uzun.. orta kısa.. sureler bu İmamı Secevendi'nin on yedinci yüzyılda yaptğı noktalama işaretleriyle bölümlemiştir. Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan’daki bütün ayetler bu fıkralarla ayrılmış ve duraklandırılmıştır. Yani bu fıkralarla ayrılmış bölümler bir bütündür.
Bu fıkralardan bir AYET’in alınarak tek başına yorumlanması retorik (cerbeze) ya da dialektik (cedel) sahibinin konu hakkında bilgisi olmayan muhatabını istediği yere götürmesine neden olabilir. Zammı sure kıraat edilirken bile İKİ AYET’in birlikte okunması kuralı bulunur.
Genelde yazılarımla bu "dinde zorlama bulunmaz" LÂ-İKARHELİĞİ'ni LAİKLİK ve LADİNİLİK ile karşılaştırmak için söz konusu ederim. Bu üçünün birlikte ele alınarak konunun tartışılması gerekir. Aynı zamanda Sure-i Bakara’nın bu 34.ncü fıkranın bütününü nazara verilerek yapılması gerekir. Aksi halde yanlış anlaşılmalara neden olabilir.



IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 09-Ekim-2021 Saat 01:20
Atatürk YAŞIYOR'da ondan... TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE ülkeden.. ulustan.. cumhuriyetten sonra dördüncü değerimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'dür.. KANUN bir yere kadar.. zaten yeşil, mavi ve kızıl renklerin onu sevmemesi de gayet doğaldır.


Bediuzzaman ve Nazım Hikmeti de eleştiremezsiniz.. onlarda yaşıyor fikirleriyle.. okuyucuları ve sevenler ile karşı karşıya gelmeye çekinirler.. eleştirilmeyenleri de eleştirmek için onları okumaya güçleri yetmez.. saydığınız isimler yüzyıllara dayanan fikirlerin sahibidirler.. üç paralık bir sorun ve geçici zorluklarla ilgilenmemişlerdir.. mevcut senin ve benim gibi adamları da adam yerine koymadıklarından ve bu arada okuyucularını da eleştirmezler.. bir oy bir oydur.. sanmayalım ki oylama sadece siyasette geçiyor.. ünlü bir yazar olduğunda ünlü bir politikacı gibisin.. söylediğin söz bir oy getirmeli.. işte bu yüzden HAZIR açık ve seçik ANLAŞILIR bir yazarlığa özenmedim.. gerçekleri ve doğruları ile sağlam bilgilere duyarlı.. iyiliği ve güzelliğiyli ile sağlıklı bir buyruğa uyarılı.. bir insan olmak YOLUNDA bir kimseye de rastlamadım.. desem yalan olmaz.. fakat konuşmanın ŞEHVETİNDEN kurtulup da susamıyorum..
Bana gelince.. İmamı Nursi Üstadım olduğu halde eleştirebilirim.. Atatürk bir insan olduğu için eleştiririm.. herkes yanlış yapar.. nebiler bile.. ancak bir davayı yerleştirmiş bir insanı eleştirsen ne olur.. eleştirmesen ne olur.. icraatı yapmış.. davasını gerçekleştirmir.. dinini kurmuş.. yolunu kurmuş.. devletini kurmuş.. onun kurduğu TC sayesinde bu lafları konuşabiliyorsunuz.. konuşabiliyoruz.. imana gelince herkes bu hususta Rabbine hesap verecek değil.. kendisi gibi bir kula hesap vermek zorunda değil. Mesala İmamı Nursi felsefecilerin'nun imanı hakkında Pascal Descartes'in imanı hakkında konuşmuş.. bunlar yanlış ata oynamak.. bir insanın fikrini eleştirebilirsin ancak inancını eleştirezsin.. fakat inanç ile düşünce arasına bir kriter gösterebilen varsa.. buyursun söylesin.. her duygu ve istek sonunda bir düşünce ile dillendirilir ve bu da iman şeklinde kesinleştirilir.. keskinleştirilir.. kutsallaştırılır.. dokunulmaz nedensellik yasası.. ellenmez madde olur. Oysa tüm bunların boş kavram ve kör görü olduğunu Kant kanıtlamış.
Sonuçta dilin bilime ve dinin hukuka dönüştüğünü idrak edemeyenler bu gibi konularla boşu boşuna konuşur, körü körüne inanır. Aslanda bilim ve hukuk dışında bir konu eleştiriye de değmez. İnanç derinine ve ahlak zirvesine girmek ve çıkmakta gevezeliği gelmez.. susulur. Zaten konuşsan da burada görüldü.. kişiler fişine bakıyorlar işine değil. Hala benim ÇAĞRIMI yayımlamadılar.. bir türlü gösterişten dolayı üyelikten atamıyorlar.. ben de onların burunlarını yukarı diktirmeyi sürdüreceğim.

IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk