|
16.03.2014 İzmir
Aramakla bulunmaz.. bulanlar ancak
arayanlardır.. diye söz var.. aramanın en temel yolu da düşünmektir.. ancak
görsel ve işitsel dünyadan, düşünülebilir dünyaya geçmek ciddi bir bedel ve
manevi efor ister.. çünkü insan gücü kadar değil, alışkanlıkları kadar yapar..
çünkü istenci kadar değil güveni ve bağlılığı kadar seçer.. bu yüzden çoğumuz hazır para gibi hazır
bilgiye ve paylaşıma da mübtelayız.. bu yüzden bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi oluruz.. bu yüzden taklid, telkin.. ezber.. farkında olmadan revaç bulan
eğitim ve öğretim teknikleridir.. amma artık bu SEÇİMDE daha dikkatli düşünmek ve karar vermek
zorundayız.. karar verirken de karşı tarafın fikrine hürmet etmeliyiz.. kendi
savımızın kanıtlarından başka karşı tarafı tahkir ve tezyife varmadan
yanılmanın nedenlerini ve sapmanın gerekçelerini de görmeli ve göstermeliyiz..
bunu yapmaya çalıştım ama ne kadar başarılı oldum bilmiyorum.. çünkü
yazdıklarıma geri tepki ve yanıt verme olağan bir sonuç değil...
Bu bir pro-pagan-da’dır
CUMHURİYETCİ DEMOKRAT PARTİSİ
CDP
“Iktidarımız itiyadımız,
ihtiyarımız ise
itimadımız
kadardır.”
OSMANAZİYA
Nette YENİ Parti’den.. geleneğin iktidarına muhalif partiden söz etmiştim.. paralel.. para.. derken şimdi
parti çıktı.. işte partinin adını koydum.. “Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi”. Şimdi
değil fiilen parti kurmak, bir amaç etrafında kişileri toplayıp bir DERNEK ortaya koymak bile çok zordur. Kişileri
ticari ve siyasi olmayan bir amaç etrafında bir araya getirmek, ciddi bir
LİDERLİK gerektirir. Ancak SİYASET
denilen çekici riya ve gerekli riyaset alanı söz konusu olduğunda bunu hayalen
bile olsa yapmak ve vehmende olsa güzel bir gelecek kurmak düşünen, bilgi ve
birikimi olan kişiler için çekici bir
zihin oyunudur. Bir de fiilen binbir emek ve gayretler- gerçekleştiriliş ve
üstelik başarılmış bir müessese olursa bu iş, ne kadar zevkli bir uğraş olduğunu varın siz
hesab edin. Partinin kuramını yapanlar..
işin geleceğini planlayan.. kurallarını
projelendiren ve koşullarını programlayanlar.. bu konulanların uygulanmasıyle bir süre sonra kurumunu
oluşturanlar, işletilen kurulları başarı
kazandıkça baş-arı’lığın ne kadar cazibeli olacağını tahmin ediyorum. Vatandaş
buna koltuk hırsı der. Bu gün bir ipte
iki cambaza dönen Geleceğe Gülen Adam ile Asabi Adamın durumunu daha iyi
anlıyorum.
Allah kolaylık versin ve iyi
olan kazansın…
TİCARET bir pastayı paylaşmak ise, SİYASET bir koltuğu
kapmaktır. Ticarette rakibinizin olması işinizi zorlaştırsa da verimi
bollaştırdığı halde bu ikilik siyasette
iyi değildir ve bu nedenle rakibinizi diskalifiye etmek istersiniz. Bu da tarih boyunca kanlı
sonuçlara yol açmış ve bu yolda evladını
feda etmiştir SULTAN. Umumi maslahat için ve büyük bir kötülükten kurtulmak
için küçük bir kötülük tolere edilir ve buna evheni şer ilkesi denilir... Kamunun
yararı için küçük bir zarara katllanmaya
ya da bireyin çıkarını feda
etmeye ehveni şerr adı verilir. Ancak uygarlık bu soruna bir çözüm bulmuş,
adına DEMOKRASİ demiş. Bu kurum ile iktidarı kuralları ile
paylaşacaksınız..muhalefetinizle rekabet edeceksiniz ve iyi olan kazanacak.
Yani ticaretin rekabeti siyasette muhalefet halini alıyor. Din de bunun adı
münafakattır.Yani insan ya iktidara muvafık olar ya da münafık olur fakat
yerleşmiş kelime MUHALEFLETTİR. Oysa muhalefetin zıt kardeşi mutabakattır.
Siyaset din üzerine olursa karşı taraf muvafakata münafakat etmiş oluyor din üzerine olmazsa
karşı taraf mutabakata muhalefet.. siz
hangisin tercih edersiniz ? Kaanatimi göre İslam da siyasette ve iradede BEYAT esastır.. ilimde ve marifette ŞURA
esasdır.. Bu durumda şura yönetimde ve siyasette.. beyat da ilim ve eğitimde
yer alır.. şuranın siyasetteki adına bu gün MUHALEFET adı veriyoruz.
Insan rakibine muhalefet
edebilir.. devlet başkanına muhalefet edebilir.. fakat Yaradanına muhalif ve
rakib olduğu zaman ve bunu da içinden yaptığı zaman bunun adı MÜNAFIKLIKTIR.
Münafiklık çok kötü bir hiyanet
ve pek ağır sadakatsızlıktır. Fakat sonuç parti ve devlat başkanlığı için düşünüldüğünde o kişiler kutsallaştırmış
olmuyorlar mı ? İşte bu çizgi.. lider PEYGAMBER yerine konulduğu zaman
başlıyor.. devlet başkanları Allah’ın yerde gölgesi ve Arzın halifesi ve
Rasulünün varisi haline geldiklerinde iş ciddiye biniyor. Bu durumda konu dünyanın ekonomi ve politiği olmaktan
çıkıyor.. demokrasinin düşmanı TEOKRASİ oluyor. Bunu bir nur talebesi şeyhüslam
seçmiyoruz, milletvekili seçiyoruz
diyerek açıklığa kavuşturmuş. Fakat kişi siyaseti DİN.. kur’an.. islam.. için
yaptığında partisi de otomatikman kutsallaşıyor. Cemaat kutsallaşıyor.. parti
kutsallaşıyor.. ve biz MÜSLÜMANLAR bu gün olduğu gibi ikisi arasında kalıyoruz.
Bundan daha derin bir sorun daha var ki DÜNYA’nın sahibleri olan ehli dünyanın
talebi iskalanıyor.
İşte bu durumdan dolayı
KÜLTÜRÜN en altında bulunan ve enenin
karanlık yönü olan ATEİZMİN kanı
kaynıyor. Şikak ve KÜFÜR.. kizb.. ..
zayg.. layb.. terceme katmanlarından nifak
ve ŞİRK.. şekk.. rayb.. şübhe..
tevil katmanlarına arasında gidip gelme oluyor ve müslümanın işinde
gerçekten zorlanıyor.. bir de hakkını koruyacak GÜCÜ yoksa.. işi sadece zalimin
zulmunü yakınmaktan ibaret kalıyor.. işte bu noktada, dünyanın dinin kesiştiği çok ince bir çizgi
olan SİYASETE soyunduğunda müslümanın işi göründüğü gibi kolay olmuyor. Bunun
için imamı Nursi kültürel savaşı ve
müsbet davranmayı ögütlüyor, siyasi mücahedeyi ve askeri mücadeleyi önermiyor.
Ancak bu nereye kadar ? Allahın kelamını yükseltmek ve Rasülün namını duyurmak için
sadece kültürel savaş yeter mi ? Siyasi mücahedeyi yapanları küçümsemeli miyiz
? Askeri mücadeleyi yapanlar niçin terörist oluyorlar ? Bu konuların derinine
inmeden şu beş kelimeyi söyleyeceğim: Gelenek.. değişim.. yenilik.. gelişim.. özgünlük.
Geleneği suistimal etmeden yeniliği ihmal etmeden “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” diyebilmek için Bediuzzaman olmak demektir. Geçmiş sorunların çözümü ile
var olan gelenek zamanın değişim ve
gelişimiyle en birinci sorun haline gelmişse bürhan ve beliti bulana
dek.. sorun bunalıma dönüşecek ve kişileri çözümü bulmaya zorlayacak SORUNU
yakınmalar veya ÇÖZÜMÜ yüklenmeler
başlayacaktır. Siz hangi taraftasınız?
Görüldüğü gibi suistimale ve
ihmale çok açık olan bu noktalar bizim KASR’ımızın sınandığı garip bir imtihan mihnet alanıdır ve Azab-I
MÜHİN’in başlancıdır. Allah ve melekleri Rasulüne salavat ederken
müminlerin de ona teslim olması gerekmez
mi ? Rububiyet dairesi Ubudiyet dairesine bakıyorsa ubudiyet dairesinde
veraset-I rasule ya da evladı rasule biat etmek istenmez mi ? Buna aykırı durum
Allahı ve Rasülünü üzmez mi ? Üzme deyince hemen akla gelen ve bizim
geçmişimizin çok acı ve karanlık lekesi olan KER-BELA için ne gibi bir ders
aldık.. Sanırım fazla ders almadık ve bu konudaki çözümleri şii milliyetçiliği
ile sünni milliyetçiliği haline getirdik.. kısaca sünni ve şii geleneğini
Cumhurin dininin ve milletin demosunun önüne koyarak ÇOĞUNLUK için çözüm
üretemez hale geldik.. marjinal tarikatımız.. mahalli cemaatimiz ve küçük olsun
bizim olsun partimiz içinde tıkanıp kaldık.
Bu konunun tarihi geçmişini ve sosyal durumunu analiz edecek ayrıntılı
ve tarihi yeterli bilgim, fazla bir
yorumum da bulunmuyor. Ancak şu kadar haber vermek isterim ki şianın
beklediği İMAM ile sünnilerin beklediği
MEHDİ aslında aynı köke bakıyor: Esrar-I şeriattan olan sırrı risalet ve
velayeti.. Kur’anın gizli olan beşinci maksıdını açmak ya da açık olan altıncı
maksadını gizlemek müslümanların sorununu çözmüyor.. onların bu günkü durumu da
dünyaya umut vermiyor.. bu durumda
çağımız politikasında en etkin isim olan Geleceği Gülen ile Asabi Adam ODAĞINDA
toplanıyor.. TEKLİ olan özeğinde demiyorum çiftli olan
odağında.. bu odakların bir ucu doğu
dağı ile diğer ucu batı dağı üstünde bulunuyorlar.. gördüğünüz gibi bir araya
gelemiyorlar.. eskilerin tabiri meşrık
ve magrib kadar birbirinden uzak yerlerde.. Ülkemizde son on yılda ortaya
konulan başarı; Gülenin cemaat gibi
çalışması.. Adamın parti gibi çalışması idi.. ve bu ikisinin de birbirini beslemesi ve desteklemesi idi.. ve bu ikisi güzel bir
odaktı.. fakat birisi tek bir nokta, tek bir özek haline gelmek isteyince..
Gülen siyasete karışınca ve Adam ticarete pardon ibadete karışınca işler
bozuldu..
Sanıyorum ki bu ikili birliğe tabi iken ayrılmaları sonucu ikisine
de rakib, muhalif, münafık oldum. Eğer biri Allahın Gölgesi.. Nebinin Varisi
ise. diğeri de Ümmetin İmamı.. ve Milletin Mehdisi.. ise yandım.. hiç olmazsa
millet ikisinden birbini tutuyor.. bu fakir hiç birini tutamıyor... Ya da geride bekleyeceğim.. hangisi hakim olursa ona tabi
olacağım.. çünkü teklik ve birlik var ve buna mecburum.. işte o zaman tam
rakib.. tam muhalif.. tam münafık olurum... Allah korusun
Sanırım bu seçim MAHALLİ seçim
olmaktan çıkıp genel seçime dönüşecek.. dönüşmese bile öyle değerlendirilecek..
Eğer millet Ak partiye desturunu verirse o da kendini gözden geçirecek..
vermezse sanırım dünyayı yeni bir HİTLER bekliyor, diye düşünüyorum. Bu gerçekleşirse. türk milletine ve islam ümmetine
yazık olur.. Ancak biz Allah’ın va’dine inandığımız.. Rasullah’ın**** vaz’ın
güvendiğimiz gibi Geleceğe Gülen’in yan-taşları ve Asabi Adamın parti-taşları,
TAŞ gibi bu BAŞ’lara itimad ediyorlar. Bu iki liderin sundukları gerçeklerden ve
gerekçelerden daha kuvvetli olarak karşı lider hakkında çok kötü suçlamalarda
bulunuyorlar. İmamı Nursinin deyimiyle
karşı yanın meleğini şeytan, kendi şeytanını dahi melek olarak görüyorlar. Bunun en bariz
misali.. kendisini SELÇUKTA ilk defa dinlediğim zaman.. işte TÜRKİYEYİ kurtaracak adam.. dediğim bence
artık saidliği kuşkulu olan ÇAMLICA, Gülen hocayı şeytan.. Asabi adamı melek
görüyor.. böylesine derin bir adam böylesine yüzeysel davranmasının ardında
yatan taş kafalılıktan başka bir şey değil.
Bazen tezyif ve tahkirin ötesinde
tekfir ve tadlili içeren İHANET taşları atıyorlar. Bunun için boş, taş ve hoş
kafa sınıflamasında siyasal tercihlerini kutsallaştırdıkları için tutumlarını
taşlaşmış İTİMAD olarak tanımlıyorum. Çünkü karşı tarafa seçenek hakkı
bırakmayan ve başkasının fikr-I hürrüne saygısızlık gösteren taş kafalığı hoş
görmüyorum. Çünkü o iki liderin vizyonlarını bilmiyoruz. Çoğu kez belirttim
doğu ve batı güçlerinin şiddetli baskısı karşısında birinin iranı diğerinin
israili tutması reel politikden ileri geliyor. Yoksa oturduğumuz yerden ideal
politikaya göre düşünmek, konuşmak ve karar vermek ve tarafları tekfir ve
tadlili ihsas eden tahkir ve tezyifleri hoş olmayan bir hamlık alametidir.
Yarın Hoca Efendi konuşacak..
dinleyeceğiz.. değerlendireceğiz ve sonra 30 martta reyimizi vereceğiz.. benim en çok merak
ettiğim.. siyasal parti konusundaki görüşleri olacak. Bu nedenle sanırım,****** sanırım diyorum öyle
olup olmadığını açıklamalarıyla göreceğiz, CHP destekleniyor cemaat tarafından.
Madem CHP destekleniyor neden ak partiye gerçekten muhalif olabilen yeni bir
parti kurulmasın.. Hem Cumhuriyetçi olsun devleti ve ümmeti temsil etsin.. hem demokrat olsun halkı ve
milleti temsil etsin.. öyleyse oyum, olmayan CDP’ye yani Cumhuriyetçi Demokrasi
Partisi’ne.. ha derseniz ki hazır olan
CHP varken ona İslami bir renk ve çağdaş bir boya
katalım.. onada razıyım.. eğer yapabilirseniz.. ancak bunun çok kolay olacağını
sanmıyorum. Eğer biz imamı Nursi ile Mustafa Kemali çarpıştırmayı sürdürürsek
bu zor olur. Öyle ise MEŞVERET-İ
MEŞRUA’yı içimize sindire sindire.. HÜRRİYET-İ ŞERİYYE’yi analiz ede ede.. İLİM
gerekçelerini göstere göstere ve İNSAN gerçeklerini göre göre.. beşeriyet yapısından çıkan medeniyet
kapısının ortaya koyduğu İNSANİYET üzerine yeni bir parti kuralım. Bir dostum
böyle bir HÜMANİST parti kurmuştu.. fakat doğu kökenli olduğu için yaklaşmadım..
Şimdi bir insaniyeti gerçekleştirelim.. yöntembilimin ilk semeresi de zaten
İNSANBİLİM olacaktır.. Eğer
becerebilirsek burada insaniyet-I kübra olan İSLAMİYETE geçelim. Sezai Karaçok.. Haydar Baş..
ya da VEZİROĞLU’nun barış partisi.. MİRZABEYOĞLU’nun büyük doğusu gibi geçmişin koridorlarında ve marjinalin
dolabında bir sürü parti varken bir tane de ben eklesem ne olur.. eklemesem ne
olur ? Zaten yöntembilim gibi ağır bir yüküm varken bu lüzumsuz işe soyunursam
iyice çıplak kalmaz mıyım ?
Ancak “ben”im “sana”
sunacak daha büyük bir hayalim daha
var.. ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ.. işte bu partinin vizyonu bu.. belki bu
yüzden diğer hayalleri geçebilir.. diğer olasılıkları öteleyebilir..
Her ne ise bu konuda daha önce
yazdıklarımı toplayan bir liste yaptım:
- önyargı üzerine 23 Aralık 2013
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=767 -
- İslam alemi ve Müslümanların
dünyası 28 aralık 2013
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=768 -
- gelenek ve yenilik 30 aralık
2013
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=769 -
- işçi ve köylü 18 şubat 2014
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=771 -
- türkiyede neler oluyor 08 mart
2014
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=774 -
Başbakanın
evinden boşaltıldığı iddia edilen külli miktarda paralar gerçekten var ise..
bunun Başbakan’a ait olduğu düşünülüyor ise de aklıma geliyor ki bu paralar
aslında onun şahsi malı değil Halk
Bankasındaki nakit gibi İRAN’a ait gizli alış veriş meblağları.. fakat halka
söylenmesi dünyaya söylenilmiş gibi olacağından sanırım yakın çevresinin de
bildiği bu gerçek dile getirilmiyor.. Bizim başbakan hakkındaki OLUMSUZ görüşlerimiz zaten bu PARA meselesini
dayanmıyor.. fakat muhalefet bu kişisel
para konusuna o derece yükleniyor ki konuyu kişisel olmaktan çıkarıp ülkenin
istikrarını tehdit eden ve siyasetin üstünde olan DEVLETİN BEKASI kaygısına
bakmıyor.. Hırsız olanlar onu hırsızlıkla suçluyor. Bu durumda kanıtsız ve
dayanaksız muhalefetin POLİTİK bir vasfı kalmıyor. Zaten Türkiye’nin sıkıntısı,
siyaseti daima politik alanın üstündeki İDEOLOJİK alana taşıması ya da taşımak
zorunda kalmasıdır. Sağın ve solun blok oyların varlığını bu nedene bağlıyorum. Oysa sağlıklı bir
demokraside sağ ve sol oylar.. iktidar ve muhalefet arasında kayma yapar. Sağ
hırsızı ile iktidara gelir, sol dinsizi ile.. oysa sağın içinde dinsizden daha
aşağı münafık.. solun içinde hırsızdan daha acımasız sömürücüler vardır. Herhangi bir sorun, böyle politik çözümden ideolojik
alana kayınca ve devletin bekası
konumuna çıkınca artık somut olaylar ve müşahhas eleştiriler, hırsızlık ve
dinsizlik suçlaması değerini yitirirler. Hırsız ve dinsiz olsa da ona iktidar
verirler. Böylece seçimler toptan kabul ve toptan red haline alır. Kişilerin başarılarının ya da yanlışlarının
önemi kalmaz.. çünkü olayların ve başarıların değil fikirlerin ve değerlerin karşılaştırılması
yapılır. Biri hırsız diye ak partiye.. biri dinsiz diye chp’ye oyunu vermez.
Yukarıdaki
yazılarımın esası olan GELENEK VE YENİLİK tartışmasını daha açık ve seçik hale
getirmek.. daha ayrıntılı ve kanıtlı yazmak isterdim ama başaramadım. Hatta
teşebbüs dahi, 5.yazı olan “türkiyede neler oluyor” başlığında, ettim fakat katılım olmadığından yazma
şevkim.. tutkum ve coşkum..
tetiklenmedi.. hırsım ve heyacanım
kalmadı..
GELENEK
nedir ? Türkiye Dışındaki İslam
Dünyasının yaklaşımı.. bundan etkilenen mevcut SİYASİ iktidar.. YENİLİK ise Türkiye içinden çıkan
İmamı Nursi kökenli Hoca Efendinin Türk Okulları dünya çapındaki KÜLTÜREL
başarısı.. bu iki akım.. İslam
dünyasının kendini kuşatan küresel ASKERİ ve EKONOMİK kuşatmayı yarmada ne
derece başarı oldular.. Başbakan bizzat
kendi Dünya ekonomisinin yüzde onu
Müslümanlara ait dedi. Eğer böyle ise ideolojik gayretlerde ne kadar başarılı olabiliriz ve
siyasi himmetlerle ne derece ileriye gidebiliriz. Yüzde onluk ekonomik çapımızı
BÜYÜTMEK bize mutlaka BARIŞ durumunu seçmemizi gerektiriyor ve birlik ve
beraberliği içeriyorsa bu hır gür durumu
bu gereğe yakışır mı ? Hele âlem haline gelmemiş islam dünyasındaki iç ve dış
istikrarsızlık.. bize kültürel savaş veya
siyasi uğraştan başka seçenek tanıyabilir mi ? Kısaca iç ve dış askeri çözümden
şiddetle uzaklaşmak korkaklık değil akıllılıktır ve imami Nursinin müsbet
hareket öneresi doğrudur ve cihad-ı manevi öğüdü yerindedir. O zaman Ak parti
kitle partisi vasfını yitirirse.. ya da kitleye dayansa da otoriter ve totaliter bir renk
alırsa.. her iki durumda çağın gerisine düşen bir hüsran olacaktır. Bu durumda
ya CHP millete yaklaşarak ve sülüklerini boşaltarak milletin yenilikçi bir
partisi olacak ya da böyle bir parti kurulacaktır. Bakalım yarın Geleceği gören
ve Gülen adam ne diyecek ?
Öyle
ise taraflardan biri (Gülen Adam) SİYASİ
olmadığı.. partisi bulunmadığı halde ortaya bir
çekişme çıkarmasına ve SİYASİ bir anlam veremiyorum ve şu EKONOMİK bağlamı vermek zorunda kalıyorum: DBD doğu ve
batıyı dengeleyen.. güç.
|
|
16.03.2014 İzmir
Aramakla bulunmaz.. bulanlar ancak
arayanlardır.. diye söz var.. aramanın en temel yolu da düşünmektir.. ancak
görsel ve işitsel dünyadan, düşünülebilir dünyaya geçmek ciddi bir bedel ve
manevi efor ister.. çünkü insan gücü kadar değil, alışkanlıkları kadar
yapar.. çünkü istenci kadar değil güveni ve bağlılığı kadar seçer.. bu yüzden çoğumuz hazır para gibi hazır
bilgiye ve paylaşıma da mübtelayız.. bu yüzden bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi oluruz.. bu yüzden taklid, telkin.. ezber.. farkında olmadan revaç
bulan eğitim ve öğretim teknikleridir.. amma artık bu SEÇİMDE daha dikkatli düşünmek ve karar vermek
zorundayız.. karar verirken de karşı tarafın fikrine hürmet etmeliyiz.. kendi
savımızın kanıtlarından başka karşı tarafı tahkir ve tezyife varmadan
yanılmanın nedenlerini ve sapmanın gerekçelerini de görmeli ve
göstermeliyiz.. bunu yapmaya çalıştım ama ne kadar başarılı oldum
bilmiyorum.. çünkü yazdıklarıma geri tepki ve yanıt verme olağan bir sonuç
değil...
Bu bir
pro-pagan-da’dır
CUMHURİYETCİ DEMOKRAT PARTİSİ
CDP
“Iktidarımız itiyadımız,
ihtiyarımız ise
itimadımız
kadardır.”
OSMANAZİYA
Nette YENİ Parti’den.. geleneğin iktidarına muhalif partiden söz etmiştim.. paralel.. para.. derken şimdi
parti çıktı.. işte partinin adını koydum.. “Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi”. Şimdi
değil fiilen parti kurmak, bir amaç etrafında kişileri toplayıp bir DERNEK ortaya koymak bile çok zordur.
Kişileri ticari ve siyasi olmayan bir amaç etrafında bir araya getirmek, ciddi
bir LİDERLİK gerektirir. Ancak SİYASET
denilen çekici riya ve gerekli riyaset alanı söz konusu olduğunda bunu
hayalen bile olsa yapmak ve vehmende olsa güzel bir gelecek kurmak düşünen,
bilgi ve birikimi olan kişiler için
çekici bir zihin oyunudur. Bir de fiilen binbir emek ve gayretler-
gerçekleştiriliş ve üstelik başarılmış bir müessese olursa bu iş, ne kadar zevkli bir uğraş olduğunu varın siz
hesab edin. Partinin kuramını yapanlar..
işin geleceğini planlayan.. kurallarını
projelendiren ve koşullarını programlayanlar.. bu konulanların uygulanmasıyle bir süre
sonra kurumunu oluşturanlar, işletilen
kurulları başarı kazandıkça baş-arı’lığın ne kadar cazibeli olacağını
tahmin ediyorum. Vatandaş buna koltuk hırsı der. Bu gün bir ipte iki cambaza dönen Geleceğe Gülen Adam
ile Asabi Adamın durumunu daha iyi anlıyorum.
Allah kolaylık versin ve iyi
olan kazansın…
TİCARET bir pastayı paylaşmak ise, SİYASET bir
koltuğu kapmaktır. Ticarette rakibinizin olması işinizi zorlaştırsa da verimi
bollaştırdığı halde bu ikilik siyasette iyi değildir ve bu nedenle
rakibinizi diskalifiye etmek istersiniz.
Bu da tarih boyunca kanlı sonuçlara yol açmış ve bu yolda evladını feda etmiştir SULTAN. Umumi
maslahat için ve büyük bir kötülükten kurtulmak için küçük bir kötülük tolere
edilir ve buna evheni şer ilkesi denilir... Kamunun yararı için küçük bir
zarara katllanmaya ya da bireyin
çıkarını feda etmeye ehveni şerr adı
verilir. Ancak uygarlık bu soruna bir çözüm bulmuş, adına DEMOKRASİ demiş. Bu kurum ile iktidarı kuralları ile
paylaşacaksınız..muhalefetinizle rekabet edeceksiniz ve iyi olan kazanacak.
Yani ticaretin rekabeti siyasette muhalefet halini alıyor. Din de bunun adı
münafakattır.Yani insan ya iktidara muvafık olar ya da münafık olur fakat
yerleşmiş kelime MUHALEFLETTİR. Oysa muhalefetin zıt kardeşi mutabakattır.
Siyaset din üzerine
olursa karşı taraf muvafakata münafakat etmiş oluyor din üzerine olmazsa
karşı taraf mutabakata muhalefet.. siz
hangisin tercih edersiniz ? Kaanatimi göre İslam da siyasette ve iradede BEYAT esastır.. ilimde ve marifette ŞURA
esasdır.. Bu durumda şura yönetimde ve siyasette.. beyat da ilim ve eğitimde
yer alır.. şuranın siyasetteki adına bu gün MUHALEFET adı veriyoruz.
Insan rakibine muhalefet
edebilir.. devlet başkanına muhalefet edebilir.. fakat Yaradanına muhalif ve
rakib olduğu zaman ve bunu da içinden yaptığı zaman bunun adı MÜNAFIKLIKTIR.
Münafiklık çok kötü bir
hiyanet ve pek ağır sadakatsızlıktır. Fakat sonuç parti ve devlat başkanlığı
için düşünüldüğünde o kişiler kutsallaştırmış
olmuyorlar mı ? İşte bu çizgi.. lider PEYGAMBER yerine konulduğu zaman
başlıyor.. devlet başkanları Allah’ın yerde gölgesi ve Arzın halifesi ve
Rasulünün varisi haline geldiklerinde iş ciddiye biniyor. Bu durumda konu dünyanın ekonomi ve politiği olmaktan
çıkıyor.. demokrasinin düşmanı TEOKRASİ oluyor. Bunu bir nur talebesi
şeyhüslam seçmiyoruz, milletvekili seçiyoruz diyerek açıklığa kavuşturmuş.
Fakat kişi siyaseti DİN.. kur’an.. islam.. için yaptığında partisi de
otomatikman kutsallaşıyor. Cemaat kutsallaşıyor.. parti kutsallaşıyor.. ve
biz MÜSLÜMANLAR bu gün olduğu gibi ikisi arasında kalıyoruz. Bundan daha
derin bir sorun daha var ki DÜNYA’nın sahibleri olan ehli dünyanın talebi
iskalanıyor.
İşte bu durumdan dolayı
KÜLTÜRÜN en altında bulunan ve enenin
karanlık yönü olan ATEİZMİN kanı
kaynıyor. Şikak ve KÜFÜR.. kizb.. ..
zayg.. layb.. terceme katmanlarından nifak
ve ŞİRK.. şekk.. rayb.. şübhe..
tevil katmanlarına arasında gidip gelme oluyor ve müslümanın
işinde gerçekten zorlanıyor.. bir de hakkını koruyacak GÜCÜ yoksa.. işi
sadece zalimin zulmunü yakınmaktan ibaret kalıyor.. işte bu noktada, dünyanın dinin kesiştiği çok ince bir çizgi
olan SİYASETE soyunduğunda müslümanın işi göründüğü gibi kolay olmuyor. Bunun
için imamı Nursi kültürel savaşı ve
müsbet davranmayı ögütlüyor, siyasi mücahedeyi ve askeri mücadeleyi
önermiyor. Ancak bu nereye kadar ? Allahın kelamını yükseltmek ve Rasülün
namını duyurmak için sadece kültürel savaş yeter mi ? Siyasi mücahedeyi
yapanları küçümsemeli miyiz ? Askeri mücadeleyi yapanlar niçin terörist
oluyorlar ? Bu konuların derinine inmeden şu beş kelimeyi söyleyeceğim:
Gelenek.. değişim.. yenilik.. gelişim.. özgünlük. Geleneği suistimal etmeden
yeniliği ihmal etmeden “Eski
hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” diyebilmek için Bediuzzaman olmak demektir. Geçmiş sorunların çözümü
ile var olan gelenek zamanın değişim ve
gelişimiyle en birinci sorun haline gelmişse bürhan ve beliti bulana
dek.. sorun bunalıma dönüşecek ve kişileri çözümü bulmaya zorlayacak SORUNU
yakınmalar veya ÇÖZÜMÜ yüklenmeler
başlayacaktır. Siz hangi taraftasınız?
Görüldüğü gibi suistimale ve
ihmale çok açık olan bu noktalar bizim KASR’ımızın sınandığı garip bir imtihan mihnet alanıdır ve Azab-I
MÜHİN’in başlancıdır. Allah ve melekleri Rasulüne salavat ederken
müminlerin de ona teslim olması
gerekmez mi ? Rububiyet dairesi Ubudiyet dairesine bakıyorsa ubudiyet
dairesinde veraset-I rasule ya da evladı rasule biat etmek istenmez mi ? Buna
aykırı durum Allahı ve Rasülünü üzmez mi ? Üzme deyince hemen akla gelen ve
bizim geçmişimizin çok acı ve karanlık lekesi olan KER-BELA için ne gibi bir
ders aldık.. Sanırım fazla ders almadık ve bu konudaki çözümleri şii
milliyetçiliği ile sünni milliyetçiliği haline getirdik.. kısaca sünni ve şii
geleneğini Cumhurin dininin ve milletin demosunun önüne koyarak ÇOĞUNLUK için
çözüm üretemez hale geldik.. marjinal tarikatımız.. mahalli cemaatimiz ve
küçük olsun bizim olsun partimiz içinde tıkanıp kaldık. Bu konunun tarihi geçmişini ve sosyal durumunu
analiz edecek ayrıntılı ve tarihi yeterli
bilgim, fazla bir yorumum da bulunmuyor. Ancak şu kadar haber vermek isterim
ki şianın beklediği İMAM ile
sünnilerin beklediği MEHDİ aslında aynı köke bakıyor: Esrar-I şeriattan olan
sırrı risalet ve velayeti.. Kur’anın gizli olan beşinci maksıdını açmak ya da
açık olan altıncı maksadını gizlemek müslümanların sorununu çözmüyor..
onların bu günkü durumu da dünyaya umut vermiyor.. bu durumda çağımız politikasında en etkin
isim olan Geleceği Gülen ile Asabi Adam ODAĞINDA toplanıyor.. TEKLİ olan özeğinde demiyorum çiftli olan
odağında.. bu odakların bir ucu doğu
dağı ile diğer ucu batı dağı üstünde bulunuyorlar.. gördüğünüz gibi bir araya
gelemiyorlar.. eskilerin tabiri meşrık
ve magrib kadar birbirinden uzak yerlerde.. Ülkemizde son on yılda ortaya
konulan başarı; Gülenin cemaat gibi
çalışması.. Adamın parti gibi çalışması idi.. ve bu ikisinin de birbirini beslemesi ve desteklemesi idi.. ve bu ikisi güzel bir
odaktı.. fakat birisi tek bir nokta, tek bir özek haline gelmek isteyince..
Gülen siyasete karışınca ve Adam ticarete pardon ibadete karışınca işler
bozuldu..
Sanıyorum ki bu ikili birliğe tabi iken ayrılmaları sonucu
ikisine de rakib, muhalif, münafık oldum. Eğer biri Allahın Gölgesi.. Nebinin
Varisi ise. diğeri de Ümmetin İmamı.. ve Milletin Mehdisi.. ise yandım.. hiç
olmazsa millet ikisinden birbini tutuyor.. bu fakir hiç birini tutamıyor... Ya da geride bekleyeceğim.. hangisi hakim olursa ona tabi
olacağım.. çünkü teklik ve birlik var ve buna mecburum.. işte o zaman tam
rakib.. tam muhalif.. tam münafık olurum... Allah korusun
Sanırım bu seçim MAHALLİ
seçim olmaktan çıkıp genel seçime dönüşecek.. dönüşmese bile öyle
değerlendirilecek.. Eğer millet Ak partiye desturunu verirse o da kendini
gözden geçirecek.. vermezse sanırım dünyayı yeni bir HİTLER bekliyor, diye
düşünüyorum. Bu gerçekleşirse. türk
milletine ve islam ümmetine yazık olur.. Ancak biz Allah’ın va’dine
inandığımız.. Rasullah’ın**** vaz’ın güvendiğimiz gibi Geleceğe Gülen’in
yan-taşları ve Asabi Adamın parti-taşları, TAŞ gibi bu BAŞ’lara itimad ediyorlar. Bu iki liderin sundukları gerçeklerden ve
gerekçelerden daha kuvvetli olarak karşı lider hakkında çok kötü suçlamalarda
bulunuyorlar. İmamı Nursinin deyimiyle
karşı yanın meleğini şeytan, kendi şeytanını dahi melek olarak görüyorlar. Bunun en bariz
misali.. kendisini SELÇUKTA ilk defa dinlediğim zaman.. işte TÜRKİYEYİ kurtaracak adam.. dediğim
bence artık saidliği kuşkulu olan ÇAMLICA, Gülen hocayı şeytan.. Asabi adamı
melek görüyor.. böylesine derin bir adam böylesine yüzeysel davranmasının
ardında yatan taş kafalılıktan başka bir şey değil. Bazen tezyif ve tahkirin ötesinde tekfir ve
tadlili içeren İHANET taşları atıyorlar. Bunun için boş, taş ve hoş kafa
sınıflamasında siyasal tercihlerini kutsallaştırdıkları için tutumlarını
taşlaşmış İTİMAD olarak tanımlıyorum. Çünkü karşı tarafa seçenek hakkı
bırakmayan ve başkasının fikr-I hürrüne saygısızlık gösteren taş kafalığı hoş
görmüyorum. Çünkü o iki liderin vizyonlarını bilmiyoruz. Çoğu kez belirttim
doğu ve batı güçlerinin şiddetli baskısı karşısında birinin iranı diğerinin
israili tutması reel politikden ileri geliyor. Yoksa oturduğumuz yerden ideal
politikaya göre düşünmek, konuşmak ve karar vermek ve tarafları tekfir ve
tadlili ihsas eden tahkir ve tezyifleri hoş olmayan bir hamlık alametidir.
Yarın Hoca Efendi konuşacak..
dinleyeceğiz.. değerlendireceğiz ve sonra 30 martta reyimizi vereceğiz.. benim en çok merak
ettiğim.. siyasal parti konusundaki görüşleri olacak. Bu nedenle sanırım,****** sanırım diyorum
öyle olup olmadığını açıklamalarıyla göreceğiz, CHP destekleniyor cemaat
tarafından. Madem CHP destekleniyor neden ak partiye gerçekten muhalif
olabilen yeni bir parti kurulmasın.. Hem Cumhuriyetçi olsun devleti ve
ümmeti temsil etsin.. hem demokrat
olsun halkı ve milleti temsil etsin..
öyleyse oyum, olmayan CDP’ye yani
Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ne.. ha derseniz ki hazır olan CHP varken ona İslami bir renk ve çağdaş bir
boya katalım.. onada razıyım.. eğer yapabilirseniz.. ancak bunun çok kolay
olacağını sanmıyorum. Eğer biz imamı Nursi ile Mustafa Kemali çarpıştırmayı
sürdürürsek bu zor olur. Öyle ise
MEŞVERET-İ MEŞRUA’yı içimize sindire sindire.. HÜRRİYET-İ ŞERİYYE’yi analiz
ede ede.. İLİM gerekçelerini göstere göstere ve İNSAN gerçeklerini göre
göre.. beşeriyet yapısından çıkan
medeniyet kapısının ortaya koyduğu İNSANİYET üzerine yeni bir parti kuralım.
Bir dostum böyle bir HÜMANİST parti kurmuştu.. fakat doğu kökenli olduğu için
yaklaşmadım.. Şimdi bir insaniyeti gerçekleştirelim.. yöntembilimin ilk
semeresi de zaten İNSANBİLİM olacaktır.. Eğer becerebilirsek burada insaniyet-I kübra
olan İSLAMİYETE geçelim. Sezai
Karaçok.. Haydar Baş.. ya da VEZİROĞLU’nun barış partisi.. MİRZABEYOĞLU’nun büyük doğusu gibi geçmişin koridorlarında ve marjinalin
dolabında bir sürü parti varken bir tane de ben eklesem ne olur.. eklemesem
ne olur ? Zaten yöntembilim gibi ağır bir yüküm varken bu lüzumsuz işe
soyunursam iyice çıplak kalmaz mıyım ?
Ancak “ben”im “sana”
sunacak daha büyük bir hayalim daha
var.. ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ.. işte bu partinin vizyonu bu.. belki bu
yüzden diğer hayalleri geçebilir.. diğer olasılıkları öteleyebilir..
Her ne ise bu konuda daha
önce yazdıklarımı toplayan bir liste yaptım:
- önyargı üzerine 23 Aralık 2013
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=767 -
- İslam alemi ve Müslümanların
dünyası 28 aralık 2013
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=768 -
- gelenek ve yenilik 30 aralık
2013
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=769 -
- işçi ve köylü 18 şubat 2014
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=771 -
- türkiyede neler oluyor 08 mart
2014
http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=774 -
Başbakanın
evinden boşaltıldığı iddia edilen külli miktarda paralar gerçekten var ise..
bunun Başbakan’a ait olduğu düşünülüyor ise de aklıma geliyor ki bu paralar
aslında onun şahsi malı değil Halk
Bankasındaki nakit gibi İRAN’a ait gizli alış veriş meblağları.. fakat halka
söylenmesi dünyaya söylenilmiş gibi olacağından sanırım yakın çevresinin de
bildiği bu gerçek dile getirilmiyor.. Bizim başbakan hakkındaki OLUMSUZ görüşlerimiz zaten bu PARA
meselesini dayanmıyor.. fakat
muhalefet bu kişisel para konusuna o derece yükleniyor ki konuyu kişisel
olmaktan çıkarıp ülkenin istikrarını tehdit eden ve siyasetin üstünde olan DEVLETİN
BEKASI kaygısına bakmıyor.. Hırsız olanlar onu hırsızlıkla suçluyor. Bu
durumda kanıtsız ve dayanaksız muhalefetin POLİTİK bir vasfı kalmıyor. Zaten
Türkiye’nin sıkıntısı, siyaseti daima politik alanın üstündeki İDEOLOJİK
alana taşıması ya da taşımak zorunda kalmasıdır. Sağın ve solun blok oyların
varlığını bu nedene bağlıyorum. Oysa
sağlıklı bir demokraside sağ ve sol oylar.. iktidar ve muhalefet arasında
kayma yapar. Sağ hırsızı ile iktidara gelir, sol dinsizi ile.. oysa sağın
içinde dinsizden daha aşağı münafık.. solun içinde hırsızdan daha acımasız
sömürücüler vardır. Herhangi bir
sorun, böyle politik çözümden ideolojik alana kayınca ve devletin bekası konumuna çıkınca artık
somut olaylar ve müşahhas eleştiriler, hırsızlık ve dinsizlik suçlaması
değerini yitirirler. Hırsız ve dinsiz olsa da ona iktidar verirler. Böylece
seçimler toptan kabul ve toptan red haline alır. Kişilerin başarılarının ya da yanlışlarının
önemi kalmaz.. çünkü olayların ve başarıların değil fikirlerin ve değerlerin karşılaştırılması
yapılır. Biri hırsız diye ak partiye.. biri dinsiz diye chp’ye oyunu vermez.
Yukarıdaki
yazılarımın esası olan GELENEK VE YENİLİK tartışmasını daha açık ve seçik
hale getirmek.. daha ayrıntılı ve kanıtlı yazmak isterdim ama başaramadım. Hatta
teşebbüs dahi, 5.yazı olan “türkiyede neler oluyor” başlığında, ettim fakat katılım olmadığından yazma
şevkim.. tutkum ve coşkum..
tetiklenmedi.. hırsım ve heyacanım
kalmadı..
GELENEK
nedir ? Türkiye Dışındaki İslam
Dünyasının yaklaşımı.. bundan etkilenen mevcut SİYASİ iktidar.. YENİLİK ise Türkiye içinden çıkan
İmamı Nursi kökenli Hoca Efendinin Türk Okulları dünya çapındaki KÜLTÜREL
başarısı.. bu iki akım.. İslam
dünyasının kendini kuşatan küresel ASKERİ ve EKONOMİK kuşatmayı yarmada ne
derece başarı oldular.. Başbakan
bizzat kendi Dünya ekonomisinin yüzde
onu Müslümanlara ait dedi. Eğer böyle ise ideolojik gayretlerde ne kadar başarılı olabiliriz ve
siyasi himmetlerle ne derece ileriye gidebiliriz. Yüzde onluk ekonomik çapımızı
BÜYÜTMEK bize mutlaka BARIŞ durumunu seçmemizi gerektiriyor ve birlik
ve beraberliği içeriyorsa bu hır gür
durumu bu gereğe yakışır mı ? Hele âlem haline gelmemiş islam dünyasındaki iç
ve dış istikrarsızlık.. bize kültürel
savaş veya siyasi uğraştan başka seçenek tanıyabilir mi ? Kısaca iç ve dış
askeri çözümden şiddetle uzaklaşmak korkaklık değil akıllılıktır ve imami
Nursinin müsbet hareket öneresi doğrudur ve cihad-ı manevi öğüdü yerindedir.
O zaman Ak parti kitle partisi vasfını yitirirse.. ya da kitleye dayansa da otoriter ve totaliter bir renk
alırsa.. her iki durumda çağın gerisine düşen bir hüsran olacaktır. Bu
durumda ya CHP millete yaklaşarak ve sülüklerini boşaltarak milletin
yenilikçi bir partisi olacak ya da böyle bir parti kurulacaktır. Bakalım
yarın Geleceği gören ve Gülen adam ne diyecek ?
Öyle
ise taraflardan biri (Gülen Adam) SİYASİ
olmadığı.. partisi bulunmadığı halde ortaya bir çekişme çıkarmasına ve SİYASİ bir anlam veremiyorum ve şu EKONOMİK bağlamı vermek zorunda kalıyorum: DBD doğu
ve batıyı dengeleyen.. güç.
https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg -
https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg - https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg - https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg - https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg - - - - - - - - - - - Ve
bu gücü bu şekilde daha açık ve seçik olarak gösterdim: - - - - - https://scontent-b-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p403x403/10001406_607606719319076_1081079523_n.jpg -
https://scontent-b-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p403x403/10001406_607606719319076_1081079523_n.jpg - https://scontent-b-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p403x403/10001406_607606719319076_1081079523_n.jpg - - - - Ve
“Önceliği alfabetik yaparak sıralıyorum IRAN.. ISRAIL ve
TUKIYEDEKİ ekonomik ve politik makamları işgal edenler.. ÜÇGEN kravatlı
beyler ve ÜÇGEN kilotlu hanımlar hepimiz.. gerçek "ısrail"in yani
doğu ve batıyı dengede tutan DBD gücünün terminalleriyiz..” dedim. - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Daha önce yazdığım gelenek
ve yenilik konusunda yazdıklarıma geri tepki gelmedi.. bir gayret.. hepsini
bir araya getirip bir toplu mesaj daha verip mesuliyetten kurtulmak
istiyorum.. bu başkasının ağzına bakan gü-ruh da ne ederse etsin..
gür-ruh'lar zaten ne yapacaklarını bilirler.. Anadolu Birleşik Devletleri gibi
özgün bir hayali dillendirdim kimse - ve sözüm ona Müslümanlar; Allah’ın
ayetlerini inkar eden ve azabı elimi hakk eden KAFİRLER konumuna düşüyor..
Sahib-i İzzetin İntikamını bekliyorlar.. bu akılsız insanlardan, birisi - sahibi örgütlerin sahibi olarak kalıyor..
bütün aydınlarda onların resmi dini DEİZM’e tabi olmak düşüyor - çünkü DİL'i kullanırsan kullanılırsın.. o da
seni kendi dünyasına himmet ve kendi dinine hizmet ettirir. - - İmamı Nursinin dediği gibi
beşeriyet ahir zaman ulum ve fununa dökülecek ve bütün gücünü ilimden
alacaktır ve ilimler içinde de en mergubu karşı konulmaz söz olacaktır ve
belagat bütün incelikleriyle kullanılacaktır. Bu noktada şu söz benim virdim
olmuştur: - Köklü yapımız olmasaydı bu fırtınalar
karşısında çoktan kopup gitmiştir. Ve şimdi çok daha fazla hızlı esen fırtına
karşısında sallanıyoruz.. belki bu fırtına da geçip gidecek fakat geriye
kalan etkiler hızla tamir edilmezse bir daha ki sallantıda ayakta kalamayız.
Bin sene buradayız diye bin sene daha Anadolu topraklarında bırakmazlar bizi. - gelenekçi iktidar ile yenilikçi muhalefet
yapacak ve CDP ise bu yeniliği yapmaya aday partilerden birisi olacak. - ilmi imanla sonuçlandırmak ve insanı
islamla buluşturmak ve kendini istikametli hakka - ve sorusu bulunan dile getirsin.. - - Mustafa BUĞUÇAM - - Sağlıcakla kalın. - - - - - - - - - -
|
|
|
|
|
|
EKLER:
Suçu asabi adama karşı çıkanlara yüklemek yerine ya da asabi adamı
kayıtsız şartsız desteklememek daha adil olur. Bu gün ortada bir parti değil.. geçmiş diktatörlerden daha
diktidar bir adam olduğunu önce kabul etmek lazım. Erdoğan artık parti başkanı
gibi hareket etmiyor… Hoca Efendiye gelince karşında çin, rusya destekli bir
İRAN varsa.. ister istemez ingiltere ve amerakan destekle İsrail ile arayı bozmamaya çalışacaksın.. eğer politika
yapıyorsan REEL POLİTİKA yaparsan.. hayallar ve ideallerle oyalanmazsın… Tembelliklerine,
hırsızlıklarına, başarısızlıklarına
düşüncesizliklerine bakmayarak sorunlarının çözümü, yıllardır süren yahudi ve
mason düşmanlığına bağlayanlar yanılıyorlar. Bu zalimi telin ederek
güçsüzlüğünü gidermemekle UYUTULMUŞ
milletin BİRLİĞİNİN bu güne olduğu gibi
bundan sonrada bir faydası olmayacak. Sadece toplu telefleri kolaylaştırılacak.
Eğer ideal bir siyaset yapmak istersen işte çözüm; Doğunun etnik gücüncü
kullandığı İRAN ve batının dini
geçmişini kullandığı ISRAİL, ülkemiz söz konu olduğunda düşmanlıklarını
unuturlar. Böyle ortak düşmanı olan TÜRKİYE'nin yapacağı en
akıllı iş, her iki tarafı kendi dost
yapacak gücü, gürü ve beceriye göstererek, ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİNİ hayata geçirmektir.
Anadolu birleşik Devletleri ise TÜRK ve ARAP kardeşliği ile kurulur. Kusura
bakmayın benim hayalim sizin hayalinizi döver.. Hayal değil reel bir şey yapmak
istersen.. diktatöre desturunu ver. Artık sıkıldım bu yahudi ve alevi
düşmanlığından.. gına geldi yahudi katlıamı ve kerbala ve hikayesinden.. şia
milliyetçilği.. sünni milleyetçiliği.. türk dinciliği.. ak parti goygoyculuğu..
kürt dilciliği.. pkk yandaşlığı.. arap kültürü, fars kültürü ve türk kültürünü
mezc edememiş OSMANLI hayranlığından usandım.. ümmetin bu dini ve etnik
ayırımlarımızı kullandırtma hamakatinden utandım.. secim zamanlarında günlük
politika dışında politika düşünmediğimden haya ediyorum.. YİRMİ YILDA 1200 000
müslüman öldürülürken dini ibadet ve ahiretten ibaret gören müslümanlığıma
pişmanım.. o zaman geçmiş dahil bugün yapılan ve halen süren katliamlar.. düşmanın zulmümden çok bizim güçsüzlüğümüzün
tahriki etkilidir. Bunu güçlenme gereği birlik isteği doğurmadıkça.. bunu
ümmetçe görmedikçe ve buna göre önlem ve politika güdülmedikçe.. buna uygun
çözümler düşünülmedikçe ve önlemler
alınmadıkça tarih tekerrür etmeye devam
edecektir. EK-2
Sağ
hırsız-sız, sol dinsiz-siz, iktidara gelmez.. ancak sağın içinde öyle
dinsizler var ki kafirden şiddetlidir.. münafıklar.. solun içinde de öyle
hırsızlar var ki yüzde yirmi beşle yetinmez yüzde yüzü ister.. mülkiyetle
yetinmez aileni de orta malı etmez ister.. Bu durumda içimizden biri çıkar der
ki ORTA yolu kör mü koydun.. görmüyor musun sırat-ı müstakimi.. günde kırk kez
dua edip görmüyorsan duan makbul olmuyor demektir.. duan makbul değilse NAMAZ’ın kabul edilebilir değil demek ki.. namazın kabul edilmiyorsa
zamanın meşru değil o zaman.. ZAMAN da yediğin haramlar namazın boşa çıkarıyor
anlamına geliyor.. bu durumda önce kendi bedeninde ve hanen de sağın ve solun
tefrid ve ifradından kurtulup haddı vasat olan ORTA YOL bulmalısın.. nizam
içinde KUR’AN’ın mizanını.. mizan içinde
SÜNNET’in nizamını kurmalısın.. ta ki orta
yol ADALET’i ibadetinle bulasın.. orta yol intibaktır.. orta yol muvazenettir.. orta yol musavattır..
orta yol adıyle değil işiyle gerçekleştirilir.. eşitliklik partisi demekle.. adalet partisi demekle.. ADALET
ve KALKINMA partisi demekle kurulmaz..
Bütün bunlar ne için var.. İNSANLIK için.. ve orta yol cehaletle değil
ilimle kurulur ve irfanla yoğrulur.. öyle
ise insaniyet-i kübra olan İSLAMİYET'i ağzına almadan önce KENDİNE bir bak insaniyetin var mı ? insaniyetinde islamiyete giden bir yol var mı
? ilminden imana giden bir yol var mı ? Eğer insanlık bir ciğer ve bir dalaksa
bu her yıl kestiğin koyunda da var müslüman.. Eğer ilim okula gitmek ve iş sahibi olmaksa bunu
dünyanın başka yerlerinde daha iyi yapıyorlar ve başarılı oluyorlar ve
güçlerini ve kuvvetlerini müslümanların
iki yüz yıldır malını ve yirmi yıldır canını almak için kullanıyorlar
müslüman.. öyle ise İslamiyeti ağzımıza alıp kirletmeyelim ve bilelim ki kendimizi Müslüman desekte.. Yaratan’ın son mesajını elimizde hasbel kader
bulmakla Müslüman olduğumuzu sanmakla Müslüman isek o başka.. Ancak 5000 yıllık
Yahudi tarihi.. 2000 yıllık Hristiyan tarihi ve
1435 yıllık İslam tarihine rağmen hale ORTAK ilahi, semavi ve ibrahimi bir dini aramamış ve ortak bir hakikati bulamamışsak..
sadece yahudi, hristiyan, mecusi ve hindu gibi sadece Yaratan'a TESLİMİYETİMİZ
var demektir ve dinlerimizi ekonomik ve politik
çıkarlarımız.. kültürel ve etnik
yararlarımız için kullanıyor ve dilin bir kölesi oluyoruz demektir. Dinin kulu değil.. Tagutun pulu
oluyor ve Tanrıya değil Sanrıya tapuyoruz anlamını çıkıyor.
Ne Musevi dünyada ne isevi dünyada ve ne de muhammedi dünyada İSLAM
ALEMİ yok dedim de, fikrini ve zikrini
çalıştırıp ilmini ve iradesini işlettirip..
işte var ve kanıtı bu.. diyen. yakınımda müslüman geçinen, diyen bir müslüman
çıkmadı.. demek ki yok.. varsa kanıtıyla gösterirlerdi.. Eğer ortada din yokta bu ülkenin ve bu
toprağın.. bu ulusun ve bu halkın ekonomik ve politik çıkarı.. etnik ve
kültürel yararı varsa.. bu Anadolu etrafındaki başta İSRAİL ve İRAN olmak üzere
bir araya gelmeleri.. onlarında bir araya gelinebilecek güçlü bir merkez bulmaları içinde islamın büyük
kardeşleri olan TÜRKLERİN ve ARAPLARIN bir araya gelmeleridir.. Bundan gerisi
bana göre dile köle olmak, reklama aldanmak ve propagandaya alet olmaktır
vesselam.
------------- BEYAN dogru olmali ve MAAN hakikati bulmalidir
|