Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

yavuz tellioglu

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2782
Tarih: 13-Temmuz-2025 Saat 23:28
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: yavuz tellioglu
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: yavuz tellioglu
Mesaj Tarihi: 07-Temmuz-2025 Saat 16:21




Kadîm bilgiler ister RESMİ filolojide ve teolojide olsun.. ister SIVIL filozofi ve teoloji de olsun elbette önemi inkar edilemeyecek kadar degerli bilgilerdir ve bunlarin süzelerek degerbilir bir zihin ve bence guvenilir bir şuur tarafinda bizlere sunulması gerçekten yadsinmaz bir şanstir. Bu bakimdan Yavuz Beye minnettariz.


Burada sunulan bilgiler her ne kadar teorik bir malumat gorunse bile bunlarin binlerce yildir pratik ve uygulamasi yapilan rituel ve semboller oldugunda gercekten anlaşilmasi onlarin yaşanmasi ve deneyimine bağli bir aktarim oldugundan arz edilen kurama ilişkin başka kaynaklardaku tarihsel bilgilerden ve kişisel bilgi birikimimden şu dört aşamayi ortaya çikardim:
Birincisi şu yalan ya similasyon olan dunyanin bir ILLUZYON oldugunun anlaşilmasi ve buna inanilmasidir. Buna dini olursa hidayet.. felsefi olursa uyanma adini veriyorum.


Ikincisi.. bilim bu illuzyon ve similasyon savini kabul etmez. Son bin beşyuz ozellikle son uçyuz icinde kuram ve kurumlarini ortaya çikardigimiz bilim ve teknoloji.. hipotetik deduksiyon denilen ve ay ustu ve atom alti matematiksel olarak orulen bir resim ve ILLUSTRASYON meydana getirmiştir ki dunya bu ortaya çikarilan ve meydana getirilen NEWTON matemstigine.. EINSTEIN fizigine.. KUANTUM mekanigine gore egitilmekte ve yonetilmektedir.


Bu bakimdan bu illuzyon savinin şu illustrasyon tezini alt etmesi şimdilik mumkun gorülmuyor.
Üçuncusu.. bazen olabilir ki yalan dunya inancini ve gerçek fizik bilgisini telif edecek ve bunu da sürdurebilecek bazi çözumler ortaya çikarilabilir. Bu konuda örnek vermek kolay.. BILGI felsefesinin önculeri Aristo.. Descartes.. Kant.. Tanrı'dan vazgeçmeden kuramlariyla yalan ve gerçegin telifini yaparak AYDINI illumine etmişler yani aydinlatmişlardir. Keza yeşil ve mavi. kizil ve kirmizi ideolojiler de total sistemleri ve otoriter rejimleri HALKI aydinlatmişlardir. Aydinin NURU tahkiken ve halkin TENEVVURU takliden olabilir fakat fikir zikir haline geldikten sonra bunun SIRRI perdelemesi konusunda ayni sonucu dogurmasi.. illiuzyon.. illustrasyon.. ILLUMINASYON .. aşamalarini yetersiz hale getirmektedir.


Bilginin nuru.. inancin sırri yanindaki durumunu Mevlana şoyle ifade etmiş.. aşki bulduktan sonra ilmi kıl u kale yani dedi koduya benzetmiştir. Bununla beraber ilmin ustunde ve otesinde bulunan inanç ve sevgi.. bizden işin en başinda bulunan ve en sonunda da yer alan dörduncu evre INISINASYONU isteyecektir.


Hatta bu marifet ve muhabbetten ote hayret inceligi ve mahviyet derinligi.. beşeriyetin kultur yapisindan çikan medeniyetin inşa ettiği INSANIYETVkulesinin yapilmasina belki bir yardim ve etkisi olmuş olabilir fakat yıkilmasina da bir yardiminin bulunmadigini goruyoruz. Fırına goturulen yahudileler Tanri nerede diyorlar Ateş altina alinan filistinlileri seyredenler de Tanri nerede diyorlar.


Demek ki illuzyon.. illustrasyon.. illuminasyondan sonra gelen inisinayonda.. inisinasyonun istedigi inanç.. bağlilik ve güvende bir SORUN bulunuyor.
Bunun nedenini INSANI tanimamak.. bilmemek.. anlamamak ve sevmemek olarak goruyorum.
İnsan bilinmeden ISLAM bilinebilir mi ?
İNSANI anlamadan dunya.. dil.. din anlaşilabilir mi ?
İNSAN sayilmadan ve sevilmeden Tanri sayilabilir ve sevilebilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu 07.07.2025 04:00




Yavuz Tellioğlu Paylaştı:


Tasavvufî kozmogramı kat kat Yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya gideceğiz — çünkü bu, insanın nefsin derinliklerinden başlayıp Allah’a doğru yükselişinin (seyr-i sülûk) sembolik yoludur:

1. Katman – Cehennem Katları ve Nefsî Mertebeler
Bu bölümde iki yanda kırmızı basamaklı yapılar var. Ortada bir ağaç (muhtemelen Zakkum ya da Tuba), cehennem ve dünya arasında yer alan varoluş ağacıdır.

Soldaki ve sağdaki yedi katlı yapılar, cehennemin yedi derecesini temsil eder. Bunlar:

Cehennem

Lazâ

Sair

Sakr

Hutame

Cahîm

Hâviye

Her biri, insan nefsinin bir düzeyine karşılık gelir. Örneğin:

Hâviye: En aşağı derecede, tam cehalet ve inkâr hali.

Hutame: Öfke, kibir, kin gibi yıkıcı duygular.

Bu katlar, Nefs-i Emmare (emreden, bencil nefs) düzeyini temsil eder.

Ortadaki ağaç, hayatın kökü ve nefsin merkezi olabilir. Bu, dünyevî arzuların ve egonun sembolüdür.

2. Katman – Dünya ve Kat Kat Semalar (Miraç Yolu)
Ortada yükselen merdivenli yapı ve onun içinde Kâbe yer alıyor. Bu, insanın kalbini Kâbe’ye çevirmesiyle başlayan içsel yolculuğu anlatır.

Bu bölümde:

Yedi kat sema gösterilir: Her biri bir peygambere atfedilir (Miraç’taki sıralamaya göre):

Adem (1. kat sema)

İsa & Yahya

Yusuf

İdris

Harun

Musa

İbrahim

Bu gökler, nefsin yedi mertebesine denk gelir:

Nefs-i Emmare (emreden, nefsin en aşağı hali)

Nefs-i Levvame (pişmanlık duyan)

Nefs-i Mülhime (ilham alan)

Nefs-i Mutmainne (tatmin olmuş)

Nefs-i Râziye (Rıza makamı)

Nefs-i Mardiyye (Allah’ın razı olduğu nefs)

Nefs-i Sâfiye (arınmış, saf nefs – fenâ ve bekâ)

Yani, bu mertebeleri geçen derviş, kalp yolculuğuyla semalara yükselir.

3. Katman – Cennet Katları ve Arş-ı A’lâ
En üstteki piramit benzeri yapıda:

Renkli katlar, marifet ve cennet dereceleridir. Her kat bir manevî makamı temsil eder.

En üstte yazılı olan:
“Arş-ı A’lâ”, “Sidretü’l-Müntehâ”, “Levh-i Mahfuz”, “Kürsî”, “Kalem” gibi kavramlardır.

Bu katlar şu şekilde okunabilir:

Sidretü’l-Müntehâ: Bilginin sınır noktası, meleğin bile ötesine geçemediği yer.

Levh-i Mahfûz: Her şeyin yazılı olduğu ezelî bilgi levhası.

Kürsî: İlahi irade ve hüküm.

Kalem: İlk yaratılan şey – yazgıyı yazan kudret.

Arş: Allah’ın kudret tahtı, varoluşun üst sınırı.

Bu, artık beşerî bilinçten çıkıp ilahî tecelliye yaklaşma halidir. Tasavvufta buna fenâfillah (Allah’ta yok olma) ve bekâbillah (Allah’ta var olma) denir.

Genel Yorumu:
Bu harita, İnsân-ı Kâmil’in yolunu, yani insanın varlık basamaklarını aşarak kendi hakikatine, dolayısıyla Tanrı’ya ulaşmasını anlatır.

Aşağıdan yukarıya: Nefs → Kalp → Ruh → Sır → Hafî → Ahfâ → Hakikat

Bu yolculukta her kat, hem bir gök, hem bir ruhsal hal, hem de bir içsel "ayna"dı






Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 07-Temmuz-2025 Saat 16:33
Kadîm bilgiler ister RESMİ filolojide ve teolojide olsun.. ister SIVIL filozofi ve teoloji de olsun elbette önemi inkar edilemeyecek kadar degerli bilgilerdir ve bunlarin süzelerek degerbilir bir zihin ve bence guvenilir bir şuur tarafinda bizlere sunulması gerçekten yadsinmaz bir şanstir.

Bu sunulan bilgiler her ne kadar teorik bir malumat gorunse bile bunlarin binlerce yildir pratik ve uygulamasi yapilan rituel ve semboller oldugunda gercekten anlaşilmasi onlarin yaşanmasi ve deneyimine bağli bir aktarim oldugundan.. arz edilen kuramlar başka kaynaklardaki tarihsel bilgilere dayanarak ve kişisel bilgi birikimimden de yararlanarak şu dört aşamayi ortaya çikardim:


BİRİNCİSİ şu yalan ya da similasyon olan dunyanin bir ILLUZYON oldugunun anlaşilmasi ve buna inanilmasidir.

Buna dini olursa hidayet.. felsefi olursa uyanma adini veriyorum.


İKİNİCİSİ bilim bu illuzyon ve similasyon savini kabul etmez. Son bin beşyuz ozellikle son uçyuz icinde kuram ve kurumlarini ortaya çikardigimiz bilim ve teknoloji.. hipotetik deduksiyon denilen ve ay ustu ve atom alti matematiksel olarak örulen bir resim ve ILLUSTRASYON meydana getirmiştir ki dunya yüzündeki devletler bu ortaya çikarilan ve meydana getirilen NEWTON matemstigine.. EINSTEIN fizigine.. KUANTUM mekanigine gore egitilmekte ve yonetilmektedir.


Bu bakimdan bu illuzyon savinin şu illustrasyon tezini alt etmesi şimdilik mumkun gorülmuyor.

ÜÇÜNCÜSÜ bazen olabilir ki yalan dunya inancini ve gerçek fizik bilgisini telif edecek ve bunu da sürdurebilecek bazi çözumler ortaya çıkarılabilir. Bu konuda örnek vermek kolay.. BILGI felsefesinin önculeri Aristo.. Descartes.. Kant.. Tanrı'dan vazgeçmeden kuramlariyla yalan ve gerçegin telifini yaparak AYDINI illumine etmişler yani aydinlatmişlardir.

Keza yeşil ve mavi. kizil ve kirmizi ideolojiler de total sistemleri ve otoriter rejimlerde bunlara dayanarak HALKI aydinlatmişlardir.

Aydinin NURU tahkiken ve halkin TENEVVURU takliden olabilir fakat fikir zikir haline geldikten sonra bunun SIRRI perdelemesi kaçınılmaz. Belki de tam tersi zikir ile sır açığa çıkmadan kurtulunmaz.

Bu anlamıyoruz ve şunu da bilmiyoruz. Aydının fikrinin zikir haline gelmesi zikrin halkta fikir haline gelmesinin gizemli ve belirsiz ayni sonucu dogurmasi; illiuzyon.. illustrasyon.. ILLUMINASYON .. aşamalarini yetersiz hale getirmektedir.


Bilginin nuru.. inancin sırri yanindaki durumunu Mevlana şoyle ifade etmiş.. aşki bulduktan sonra ilmi kıl u kale yani dedi koduya benzetmiştir. Bununla beraber ilmin ustunde ve otesinde bulunan inanç ve sevgi.. bizden işin en başinda bulunan ve en sonunda da yer alan dörduncu evreye yani INISINASYONU isteyecektir.


Hatta bu marifet ve muhabbetten ote hayret inceligi ve mahviyet derinligi.. beşeriyetin kultur yapisindan çikan medeniyetin inşa ettiği INSANIYET kulesinin yapilmasina belki bir yardim ve etkisi olmuş olabilir fakat yıkilmasina da bir yardiminin bulunmadigini goruyoruz.

Fırına goturulen yahudileler Tanri nerede dedikleri gibi ateş altina alinan filistinlileri seyredenler de.. ayni sözü.. Tanri nerede diyorlar.


Demek ki illuzyon.. illustrasyon.. illuminasyondan sonra gelen inisinayonda.. inisinasyonun istedigi inanç.. bağlilik ve güvende bir SORUN bulunuyor.

Bunun nedenini INSANI tanimamak.. bilmemek.. anlamamak ve sevmemek olarak goruyorum.

İnsan bilinmeden ISLAM bilinebilir mi ?

İNSANI anlamadan dunya.. dil.. din anlaşilabilir mi ?

İNSAN sayilmadan ve sevilmeden Tanri sayilabilir ve sevilebilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu 07.07.2025 04:00


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 09-Temmuz-2025 Saat 14:18
DÜZELTİLMİŞ VE YAYINLANMIŞ:

Teşekkür ederim.. şimdi horozumuzu gönderebilirim: Kadîm bilgiler ister RESMİ filolojide ve teolojide olsun.. ister SIVIL filozofi ve teoloji de olsun elbette önemi inkar edilemeyecek kadar degerli bilgilerdir ve bunlarin süzülerek degerbilir bir zihin ve bence guvenilir bir şuur tarafinda bizlere sunulması gerçekten yadsinmaz bir şanstir.

Bu sunulan bilgiler her ne kadar teorik bir malumat gorunse bile bunlarin binlerce yildir pratik ve uygulamasi yapilan rituel ve semboller oldugunda gercekten anlaşilmasi onlarin bireysel olarak yaşanmasi ve kişinin   deneyimine bağli bir AKTARIM oldugundan.. arz edilen kuramı başka kaynaklardaki tarihsel ve edebi bilgilere dayanarak ve kişisel bilgi birikimimden de yararlanarak şu dört aşamayi ortaya çikardim:

BİRİNCİSİ şu yalan ya da similasyon olan dunyanin bir ILLUZYON oldugunun anlaşilmasi ve buna inanilmasidir.

Buna dini olursa hidayet.. felsefi olursa uyanma adini veriyorum.

İKİNİCİSİ bilim bu illuzyon ve similasyon savini kabul etmez. Son bin beşyuz ozellikle son uçyuz yıl icinde kuram ve kurumlarini ortaya çikardigimiz bilim ve teknoloji.. hipotetik deduksiyon denilen ve ay ustu izafiyet ve atom alti kuantumu olarak görülen ve matematiksel olarak örulen bir resim ve ILLUSTRASYON meydana getirmiştir. İşte bunun dayanağı olan kültür ve dunya yüzündeki devletler bu ortaya çikarilan ve meydana getirilen NEWTON matematiğine.. EINSTEIN fizigine.. KUANTUM mekaniğine gore egitmekte ve yonetmektedir.

Bu bakimdan bu birinci illuzyon savinin şu ikinci illustrasyon tezini alt etmesi şimdilik mumkun gorülmuyor.

ÜÇÜNCÜSÜ bazen olabilir ki yalan dunya inancini ve gerçek fizik bilgisini telif edecek ve bunu da sürdürebilecek bazi çözumler ortaya çıkarılabilir. Bu konuda örnek vermek kolay.. BILGI felsefesinin önculeri Aristo.. Descartes.. Kant.. Tanrı'dan vazgeçmeden kuramlariyla yalan ve gerçegin telifini yaparak AYDINI illumine etmişler yani tenevvür edip aydinlatmişlardir.

Keza yeşil ve mavi. kizil ve kirmizi ideolojiler de total sistemleri ve otoriter rejimlerde bunlara dayanarak HALKI aydinlatmişlardir.

Aydinin NURU tahkiken ve halkin TENEVVURU takliden olabilir fakat fikir zikir haline geldikten sonra bunun SIRRI perdelemesi kaçınılmaz. Kim bilir belki de tam tersi zikir ile sır açığa çıkmadan kurtulunmaz. Bu bizim olağan ve olağanüstü tanımlamamıza bağlıdır.

Bu illüstrasyonu anlamıyoruz ve şu illüminasyonu da bilmiyoruz. Aydının fikrinin zikir haline gelmesi.. bir perde ve zikrin halkta fikir haline gelmesi.. bir örtü.. perdenin gizemli ve örtünün belirsiz olmasının ayni sonucu dogurmasi; illiuzyon.. illustrasyon.. ILLUMINASYON .. aşamalarini yetersiz hale getirmektedir.

Bilginin nuru.. inancin sırri yanindaki durumunu Mevlana şoyle ifade etmiş.. aşki bulduktan sonra ilmi kıl u kale yani dedi koduya benzetmiştir. Bununla beraber ilmin ustunde ve otesinde bulunan inanç ve sevgi.. bizden işin en başinda bulunan ve en sonunda da yer alan dörduncu evreye yani INISINASYONU isteyecektir.

Hatta bu marifet ve muhabbetten ote hayret inceligi ve mahviyet derinligi.. yani DİN, beşeriyetin kultur yapisindan çikan medeniyetin inşa ettiği INSANIYET kulesinin yapilmasina belki bir yardim ve etkisi olmuş olabilir fakat bu gün yıkilmasina da bir yardiminin bulunmadigini hatta tam tersine yıkılmasına yardım ettiğini goruyoruz.

Fırına goturulen yahudileler Tanri nerede dedikleri gibi ateş altina alinan filistinlileri seyredenler de.. ayni sözü.. Tanri nerede diyorlar.

Demek ki illuzyon.. illustrasyon.. illuminasyondan sonra gelen inisinayonda.. inisinasyonun istedigi inanç.. yani müslümanların ve masonların ve marksistlerin istediği bağlilik ve güvende bir SORUN bulunuyor.

Bunun nedenini INSANI tanimamak.. bilmemek.. anlamamak ve sevmemek olarak goruyorum.

İnsan bilinmeden ISLAM bilinebilir mi ?

İNSANI anlamadan dunya.. dil.. din anlaşilabilir mi ?

İNSAN sayilmadan ve sevilmeden Tanri sayilabilir ve sevilebilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu 07.07.2025 04:00 dğş: 09.07.2025 14:47 https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2782


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2025 Saat 10:32
Yavuz Tellioğlu yazdı

33 sayısı birçok mistik, ezoterik, dini ve sembolik sistemde önemli bir yere sahiptir.

🔹 Ezoterik ve Mistik Anlamlar

1. Masonlukta 33
• Masonlukta en yüksek derece 33. derecedir. Bu derece, “Büyük Bilgelik” ve “Kutsal Bilgi”ye erişmiş kişi anlamına gelir.
• 33. derece, Şövalyelik, fedakârlık, insanlık sevgisi ve evrensel bilinçle özdeşleştirilir.

2. Numerolojide 33
• Numerolojide 33 bir “Usta Sayı” (Master Number) olarak geçer.
• “İlahi Öğretmen”, “Koşulsuz Sevgi”, “Ruhsal Hizmet” ve “Şefkatli Bilgelik” anlamına gelir.
• 33, 11 ve 22 ile birlikte ruhsal aydınlanmanın simgesidir.

3. Tasavvufta ve İslam’da
• Namazdan sonra tesbihte 33 defa “Sübhanallah”, “Elhamdülillah” ve “Allahu Ekber” denir.
• Bu tekrarlar, zikir ve bilinç yükseltme aracıdır.

🔹 Dini ve Ruhsal Bağlamlar

4. Hristiyanlıkta
• Hz. İsa’nın 33 yaşında çarmıha gerildiğine inanılır. Bu yaş, onun dünyevi misyonunun tamamlandığı yaş olarak görülür.
• Bu yüzden 33, tamamlanma, fedakârlık ve ilahi sevgiyi temsil eder.

5. Budizm’de
• Cennetlerden biri olan Trāyastriṃśa (Üç Otuz Cennet) 33 tanrının yaşadığı bir yerdir.
• Bu sayı burada da ilahi düzeni simgeler.

🔹 Ezoterik Sistemlerde ve Sır Biliminde
• İnsan omurgasında 33 omur vardır: Kundalini enerjisinin yükseldiği yol olarak görülür.
• Bu, bilincin ilahiye yükselişi olarak sembolize edilir.

🔹 Kısaca 33 Sayısının Temsil Ettikleri
• 💫 İlahi Bilgelik
• 🔥 Kundalini Uyanışı
• ❤️ Koşulsuz Sevgi ve Hizmet
• 🌌 Bilinç Yükselişi ve Ruhsal Tamamlanma
• 🕊️ Fedakârlık ve Aydınlanma

Yavuz TELLİOĞLU dedi
dedim ki:



24 saat 8 e bölündugunde 4 tane 33 çikar..



Yevm
Vakit
Saat
Zamanin bir biri içinde üç bolumlenmesi gösterildi.
Zaman
hem fizik ve optik.. olay
hem ontolojik ve epistemik.. olgu
hem psikolojik yani psiko ve lojik.. gerçek
hem meta-fizik ve para-psik gizem ve bilinmez
kavram olarak çeşitli disiplinlerin konusudur.
Bunun içinde ZAMAN sadece takvimle yapilan tarihleme ve kayıt degildir. The MATRIX'in dediği gibi "Zaman her zaman aleyhimize işler."
Tabloyu inceleyerek SOMUT zamani içselleştirmekte cok yarar ve çikar bulunduğunu düşünüyorum.
osmanziya
yontembilim.com







Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2025 Saat 10:33
Yavuz Tellioglu yazdi

Maya – Gerçekliğin Perdesi
Mistisizmde “her şey bir simülasyon” düşüncesi, aslında çok eski ve derin öğretilerde farklı kavramlarla zaten yer alır. Modern çağda "simülasyon" dediğimiz şey, kadim dillerde bazen “illüzyon”, “gölge”, “rüya” ya da “perde” olarak geçer. İşte mistik geleneklerde bu fikrin izleri:

🌫️ Tasavvuf: Âlem-i Misal ve Holografik Varlık
Tasavvufa göre bu dünya, zâhir (görünen) âlemdir. Ancak bu görünene takılıp kalmak, gerçeği ıskalamaktır. Hakikat, bâtın (içsel) olanda gizlidir.

İbn Arabî’ye göre dünya bir tecellî, yani Tanrı’nın yansımasıdır.

Varlıklar, “ayn al-thabit” (ilahi bilinçteki sabit formlar) düzeyinde kayıtlıdır ve biz sadece onların gölgelerini deneyimliyoruz.

Yani, dünya bir ilahi hayaldir (hayâl-i kudret). Ama bu hayal, Tanrı’nın düşü değil; bizim idrak sınırımızdır.

“Dünya bir rüyadır. Uyanınca anlarsın.”
— Hz. Mevlânâ

🪞Hinduizm & Vedanta: Maya – Gerçekliğin Perdesi
Vedanta felsefesi, evrenin Maya tarafından örtüldüğünü söyler. Bu bir “yalan” değil, ama gerçeğin bir katmanı, bir yanılsamadır.

Bizler, Atman’ız (ilahi öz), ama kendimizi beden-zihin kimliğiyle tanımladığımız sürece bu Maya perdesi kalkmaz.

“Simülasyon” burada, ruhun deneyimlediği bir okul, bir test ortamı gibidir.

“Bedenle özdeşleşen kişi, tıpkı rüyasında kral olan adam gibidir.”
— Upanişadlar

🕯️Hermetik Öğretiler: ‘Yukarıda ne varsa, aşağıda da o vardır’
Hermetik gelenekte dünya bir yansıma aynası gibidir. Gerçek, daha yüksek düzlemlerde vardır ve biz buradaki olaylarla o hakikati idrak etmeye çalışırız.

Fiziksel dünya bir suretler âlemi, sembollerle konuşur.

Her şeyin ardında, Tanrı’nın bir zihinsel tasarımı vardır.

“Tüm evren zihinseldir.” — Kybalion

🌌Kabalistik Anlayış: Ayn Sof ve Sefirot
Kabalada Tanrı, Ayn Sof (sonsuzluk) olarak tanımlanır.
Evren ise bu sonsuzluktan yayılan ışığın (Or) perdelerden geçerek yoğunlaşmasıyla oluşur.

Bizim gerçeklik düzeyimiz, Malkuth’tur: En alt düzlem, en yoğun hal.

Yani, “simülasyon” burada Tanrı’nın ışığının sınırlandırılmış halidir.

🕳️Simülasyon Mistisizmi: Tanrısal Oyun / Lila
Birçok doğu öğretisinde dünya bir oyun alanıdır. Bu, Hinduizm’de Lila olarak bilinir.

Tanrı, kendini unutur ve evreni yaratır; sonra tekrar kendini hatırlamak için bu oyunu oynar.

Bizler bu oyunun karakterleriyiz, ama aynı zamanda oyunun kendisini oynayan varlığız.

“Sen, Tanrı’nın oynadığı bir karaktersin. Ama aynı zamanda Tanrı sensin.”
— Advaita Vedanta

🪞 “Simülasyon” Nedir?
Modern anlamda simülasyon, gerçek olmayan ama gerçek gibi işleyen bir yapay gerçekliktir.

Bir zihin ya da sistem tarafından oluşturulur.

İçindeki varlıklar bu gerçekliği gerçek sanırlar.

Asıl gerçek, bu görünüşün arkasında ya da üstündedir.

Bu tanım, mistik Maya anlayışıyla birebir örtüşür.

🌫️ “Maya” Nedir?
Hinduizm ve Vedanta'ya göre:

Maya, mutlak gerçek olan Brahman’ın üzerine düşen bir perde, bir yanılsamadır.

Dünya vardır, ama göründüğü gibi değildir.

Maya, Tanrı’nın yarattığı bir yanılsama değil; bizim idrak seviyemizde gördüğümüz, sınırlı algının sonucudur.

Maya’ya uyan kişi acı çeker, çünkü hakikatten kopmuştur.

🕉️ Advaita Vedanta şöyle der:

“Sen Brahman’sın (Tanrı’sın), ama kendini beden sanıyorsun. İşte bu, Maya’dır.”

Yavuz TELLİOĞLU


dedim ki:

Paylaşim için teşekkurler. İnsanin iki tur bilgisi bulunur.. birincisi araçlara dayali DOLAYLI bilgi.. buna ilim diyebiriz.. ikincisi doguştan ve yaratiliştan gelen DOGRUDAN bilgi.. buna irfan diyelim.

Felsefe biricisine a poste ri ori SENTETIK bilgi ikincisine a pri ori ANALITIK bilgi denir..

KANT bu ikisi arasinda Trans entel bilgi çikarmiştir.

Dinde ise "ilim ikidir" diye başlayan hadisle ortaya çikartila tarikat teozofisidir.

Bana gore ilim ikidir.. biri RESMİ filoloji ve teoloji digeri SIVIL filozofi ve teozofi.. bunlarin etkileşiminden çağımizda iki LOGOS daha çikti teknoloji ve ideoloji.. bu iki sorun mu sorumsal mi oldugunu bilmedigimiz konu başımizi agritmaktadir.

Sonuçta bu.. savaş ve barişimiz içinde bir sinav ve yariş.

Saygilarimla

osmanziya

yontembilim.com


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2025 Saat 11:09

İşte yeni bir TURAN DURSUN daha ilahiyat profesörü üstelik
"İslam Arap Kültürüdür"
BİR KUREYŞ DÜŞÜ: İSLAM.
Kuran'ın ana metninin yarısı kıssalar dan oluşur. Bunun da neredeyse yarısı Yahudilere tesis edilmiştir. Bir avuç Yahudi'ye bu kadar ölçekte bir kıssa paketi ayrılmışken, 2 - 2,5 milyar Budist ve Hindu da yarım sayfalık bile olsa küçük bir kıssa hak etmez miydi?
Bu 114 surelik hidayet terkibinden, 13 yıllık Mekke putperestleri/paganları ve Medine Yahudileri dışında pay alamayan onlarca majör medeniyet dururken, evrensellik, iddiasında bulunmak sizce de bir sorun değil mi?
Danimarkalıların atası Viking'lere: "Ya Eyyuhel Viking"(Ey Viking'ler,) Asyalıların atası Budistlere ve K. Amerika yerlileri Kızılderilere, İnkalara, Aztekler vs. neden tek bir satır "Ya Eyyuhel"(Ey kimseler) hitabı yok Kuran'da. Bir Ebu Cehil, bir Ebu Lehep kadar hatırı yok mu bu insanların?
Binlercesi hidayetsiz gitti.
Soruyorum size!"
Bu çap neden Hicazla sınırlı..?
"Bu gerçek gösteriyor ki aslında siz hesapta yoktunuz.
İşler zamanla olduğundan fazla büyüdü.
Tek sesli Hicaz makamı zamanla çok sesli bir orkestraya dönüştürüldü."
Ezcümle, İslam bir Kureyş-tek başına suresi bile var- düşüydü ve gerçek oldu.
Sen ise hesapta yoktun ama maharetli eller tarafından varmış gibi gösterildin.
İSLAM, 14 Asır önceki Mekke ve Medine'de yaşayan Arapların, yaşam kültüründen ibarettir.
Evrensellik vasıflardan yoksundur.
Prof. Dr. Mustafa Öztürk
İlahiyat profesörü







Bence bu gibi sorunların esası alanlarına uygun yöntemin kullanılmamasıdır.. buna başka bir surette ifade edersem toptan kabul ve toptan reddin.. her yerde kullanılmasıdır. Örneğin Öztürk Kur'an tümüyle evrensel değil tarihsel diyor.. karşıtları bütünüyle evrensel diyor.. tarihsel öğeleri görmüyor. Oysa Din tarihine bakıldığında İbrahim nebi ile peygamberimiz arasındaki dört nebi arasında ortalama üç yüz çıkış üç yüz iniş olmak üzere ortalama 600 senelik bir aralık bulunuyor. Bu durumda dinin ahkam denilen hukuk kısmının altı yüz senelik bir TARİHSEL geçerliliği bulunuyor.. ancak dinin itikad ve ibadet ve ahlak denilen kısmı ise ilk nebi âdem a.s.dan son insana kadar yürürlüğünü sürdürüyor ve evrenseldir. Bu niye böyle oluyor.. hiç yok diyen hiçleme ile hep var diyen hepleme yetkimizi nerede kullanacağımızı bilmiyoruz. Sonunda mantık tabanlı PSL insan ilimleri ile matematik tabancı FKB evren ilimleri ilişkisi kurulduğunda.. fünün ve hukuk ile san'at ve ahlak etkinlikleri sağlam ve sağlıklı yapılar hale geldiğinde.. bilime ve hukuka intikal eden dil ve din hikmete ve ahlaka inkilab ettiğinde.. günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matematiği gibi felsefenin "matematiğ" ve dinin "mantığı" da bir gün açık ve seçik hale ulaştığında.. kültür sağlam ve uygarlık sağlıklı hale gelerek   bu gibi tartışmalar en aza inecektir İnşaallah. Saygılarımla osmanziya yontembilim.com    




Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2025 Saat 11:22
Çok güzel.. "Tırtıl bile kelebeğe dönüşürken bazı yavşaklar neden insana dönüşmüyor diye insan okkalı bir tokat.. ancak tırtılın ki doğal.. oysa insanın işi sanal ve yapay olarak irade ve ilim isteyen sahib oluş.. san'at ve hikmet bekleyen aid oluş.. böyle bir bir var oluş tırtıl ve kelebeğe benzetmek.. bize "görünüş"ün.. analoji.. metafor ve alegori gibi "gösteriş"in.. ne kadar aldatıcı olabileceğine de bir uyarı..

Nermin Yazıcı Tekin paylaşımı

HAYAT BULUP BARINAMAZ
Hasret ve hasedin hakim olduğu hiçbir yerde, hiçbir kalpte gerçek manada dostluk huzur ve mutluluk hayat bulup barınamaz.
Necdet EREM


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 13-Temmuz-2025 Saat 13:18



Yükleniyooor

13 temmuz 2014

dedim

Nurullah OLGUN

yüklenen ne ? diye sordu

dedim ki:

7 tane Kategori yani HADD yani çift kavram yani yüklem yada yargı şeklinde BAĞLAM... örneğin sebeb-sonuç illet kategorisidir..


E ve A ile Z ve B kategori değil mi ? diye sordu
Mustafa BUĞUÇAM


dedim ki:

E ve A ile Z ve B.. Hadid süresinin 3 ayetinde belirtilen evvel ve ahir ile zahir ve batın olmak üzere dört isimdir.. İmamı Nursi asayı musa yedinci mes'elede bu dört ismin KÜLLİ BİR ANAHTAR olduğunu söylemiştir. Yöntembilimsel analizde ise evvel ve ahir ZAMAN kadrolarını gösteren YATAY çizgi.. zahir ve batın ise MEKAN kadrolarını gösteren DİKEY çizgi olarak GÖSTERGE'lenir. Sonuçta bu dört İSİM, hem şekil hadd/lerini hem suret hatt'larını göstermeye yarayan HARF'lere dönüşür.

13.07.2014


bunu da bu gün yaptık:






13 Temmuz 2025 yani onbir yıl sonra..

osmanziya 13.07.2025 13:18


16 çalışmadan sonra ahale ile yaptık.. cemadat tabakası ASAR.. hayat tabakası EF'AL.. şuur tabakası ESMA.. iman tabakası ise SIFAT.. katmanları oldu. Yer yüzü nasıl hava ATMOSFER.. denizler HİDROSFER.. karalar LİTOSFER.. ve yerin altında Demir Çekirdek KORESFER sferlerinden oluşuyor ise.. insanın kendisi dahi böyle dörtlü bir KATMANI düşündürüyor.

Biz hassasiyetimizi atmosfere benzetebiliriz.. fakat hissiyatımız üç tabaka halinde olabilir.





Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info