Modern İnsan
Ve Gelinen Nokta
Akıllarını
hırslarına teslim etmiş bir zihniyet, günümüzde; sermayeyi, bilimi,
teknolojiyi, medyayı, sağlık ve ilacı, devletleri dahası dünyanın yönetiminde
etkin bütün kurumları dilediklerini yaptıracak bir baskı aracına ve yönetim
yeteneğine sahiptir.İnsanlara kutsanması yönünde telkin edilerek tanıtımı
yapılan bütün bu alanlar onlar için sadece hegomanya aracıdır.
16. yy’da
Bacon, insanlığı daha güzel ve konforlu bir yaşama kavuşturmak için tabiatla
kuracakları ilişkiyi; ‘’Tabiatı dişi bir kadın gibi ıssız köşelerde
sıkıştırarak dilediğimiz her şeyi almalıyız.’’ diyerek özetliyordu.Aydınlanma
ile birlikte gerçekten de öyle yaptılar.Yerin beş bin metre altına inip petrol
çıkardılar, tüneller kazıp kömür, bakır, demir çıkardılar, bir gramı intihar
için yeterli tonlarca siyanürü dökerek altın çıkardılar.Gerçekten de tabiatı haydutların
elde etmek istediği bir kadın gibi her köşede sıkıştırıp istediklerini
aldılar.Yerin altını üstüne getirdiler.Yetmedi göğe el attılar.Şimdiden uzayı
bir uydu çöplüğü haline getirdiler.Yaptıkları en rezil şeyleri insanlığın
zaferi diye tanıttılar.Günümüzün, gelişmiş dinlere ve inanca ihtiyacı olmayan
modern insanı aklını kullanarak bunların hepsini bir bir yedi.O rasyonel,
aklını kullanmaya cesaret eden insana yüz yıl boyunca sağlığın en baş düşmanı
colayı içirip hem hasta ettiler hem para kazandılar hem de toplumları kültürel
hegemonyaları altına alarak istedikleri yönde dönüştürdüler.
Şimdi; iki
yüz yıllık tabiatı talanın sonuçları örtbas edilemeyecek şekilde her yerden
fışkırmakta.Kuraklık, hortum, hava kirliliği, suların çekilmesi, buzulların erimesi,
denizlerin yükselmesi, yeni nesil virüslerin meydana çıkması, nörodejenaratif
hastalıkların alıp başını gitmesi gibi bir sürü sıkıntılar!
Şimdi,
modern insan yaşadığı bunca süreci yaptıklarını görmezden gelerek pişkince
soruyor?Dünyamıza ne oluyor?Bunca nüfusu dünyamız kaldıramaz!Bir an önce
önlemler almalıyız!
İki asırdır
dini demokrasi için, tabiatı konfor için, inancı akıl için tasfiye ederek önlem
aldın. Geldiğimiz nokta mevcut durumumuz.Ve sen hala utanmadan soruyorsun;Niçin
böyle?
Niçin
olacak, akşam yenilen hurmalar elbette sabah tırmalayacak bir yer bulacaktı.
N.Alabuğa
Sorundan yakınmak ve suçlamak yerine çözum ve çare
gostermek.. sorunu saptamakla başliyor.. sorun ne ? Osmanziya
Yazıyı yine
okudum.. bu sefer biraz daha dikkat ettim.. sorum değişmedi.. verdiğiniz
"Bir yerde bir problemin kaynağı yanlış bir şey yapmaksa o problemin
çözümü yapılmaya devam edilen şeyi yapmayı terketmektir." Tümcesi yine
soyut ve soruma yanıt değil.. bu soyutluk sorun ve çözüm konusunda yeterli bir
yanıt veremeyeceğinizi de gösteriyor.
Ancak size
Bozkur GÜVENÇ'in 500 sayfalık İNSAN ve KÜLTÜR kitabına öneririm.. şu kadar
söyleyeyim ki din değil dindarlar üç yüz sene öncesine dünyanın sorunularına
çare bulamadığı için insanlar nasyonalizm, kapitalizm ve sosyalimz gibi yeni dinler
çıkardılar.. bunların temelinde rasyonalizm.. emprizm.. materyalizm gibi
felsefi inançlar olabilir.. ancak masonlar ve marksistler, geçmişte muhalefet
ettikleri gibi müslümanlar gibi başarılı olamadılar.. eski ve yeni dinler şimdi
tümüyle.. çöktü.. yapılanlar sadece birbirlerini suçlamak.. ve bu gün
Müslümanların, masonların ve Marksistlerin gelenekçileri ve yenilikçiler
arasında amansız bir çekişme ve bu çekişmenin boşluğundan dünyanın efendileri
bildiklerini okuyorlar ve buna karşı insanların yapabildikleri tek şey koru
halinde "dünyamızı ne oluyor" diye yakınıyor ve buna siz de
dahilsiniz.. sorunu yakınmaktan çözümü bulmaya geçemiyorsunuz.. buhrana
(bunalıma) karşı belitiniz (Bürhanınız) de bulunmuyor.. sanırım bulunsa da
açıklamıyor ya da açıklayamıyorsunuz. Bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla
kalınız. osmanziya
Yazıda, problemin nereden kaynaklandığına dair bir
tesbitte bulunuluyor.Çözümün ne olduğuna da örtülü olarak işaret ediliyor.Bir
çıkarımda bulunmak çok mu zor? Bir yerde bir problemin kaynağı yanlış bir şey
yapmaksa o problemin çözümü yapılmaya devam edilen şeyi yapmayı
terketmektir.Bunu da mı açıkça yazalım? Nursin alabuga
Osman Ziya
Bey; sayfama olan minnetiniz, yazıya olan ilginiz, şahsıma olan eleştiriniz ve
okumam için verdiğiniz referanslardan dolayı teşekkür ederim.Ancak kişisel
olarak konfeksiyon fikirlerle ilgilenmiyorum.Düşünce olarak soyut alanı tercih
ettiğim yazılarımdan kolaylıkla anlaşılabilir.Unutulmamalı ki, somut soyut un
rahminden südur eder.Bu bağlamda yazının soyut bir karekter içerdiğini söylemek
;’’manava sen niçin elma satıyorsun?’’ demek ile eşdeğerdir.Her şeye rağmen
yazının eleştiri konusunu pratik çözüm alternatifleri sunarak
destekleyebilirmiyiz?Samimi biçimde tatmin edici çözümler önerebileceğimi
söyleyebilirim.Yazıda hepsinin ipucu var.Ama konuyu açmak istersem; birey
anlayışımız, aile anlayışımız, üretim-tüketim anlayışımız, ekonomi anlayışımız,
toplum anlayışımız, tabiat anlayışımız, hayat anlayışımız ……………şeklinde alt
başlıklar açıp tafsilatlandırmam gerekir.Önem verdiğiniz bu tafsilatı zikretmenin
buranın imkanlarıyla örtüştüğünü söyleyebilirmiyiz?Peki yazsak kim okur?Ben
hala meslek hayatı devam eden çalışan birisiyim.Yazmaktan çok okumayı
severim.İşinize yarayacaksa gül hatırınız için açtığım başlıkların altını
doldurup size gönderebilirim.Bu kişiliğime getirdiğiniz eleştirinin cevabı
olsun.
Konuya
gelince, ‘’bir yazı nasıl olmalıdır?’’ sorusunun cevabı benim
anlayışımda;’’okuyucunun katkısına fırsat veren, ona konuşma, düşünme alanı
bırakan’’ şeklinde yer almaktadır.Dinlerin çöküşünü ifade etmiş, geçmişe ve
şimdiye değinmiş ancak çorba yapmışsınız.Unutmayın birileri çökmesini arzu
ettiği için ‘’din çöktü’’ dediği için din çökmez.Din; insan fıtratını esas
alarak yaşamı düzenleyen yegane kurumdur.Akıl vahyin alternatifi değil anlamak
için yardımcısıdır.Bilim hayatı yönetemez.Öyle bir gücü yoktur.Zira bilim iki
yüz yıldır insanlığa hizmet için değil, hegemonyanın alanının genişletmek ve
kavileştirmek için çaba vermektedir.Benim gördüğüm seküler paradigma çökmüş ve
dünyayı bir felaketin eşiğine getirmiştir.İnsanlık kurtulacaksa Kant’ın
kaçamadığı gibi hayatında inanca daha fazla yer açarak kurtulacaktır.Aksi
durumda mı?Ne olacağının belirtilerini dünyamız ciddi biçmde sunmakta.Her şey
görmek isteyen için.Osmanlıda bir söz vardır;’’lafın tamamı ahmaklar için
söylenir’’.Umarım dünyanın sinyallerini anlayacak kadar akıllı insanlar çok,
ahmaklar azdır. Nursin alabuga
Değerli
Hocam, yeterli ve yararlı yanıtınız için teşekkür ederim. Dediğiniz gibi “birey
anlayışımız, aile anlayışımız, üretim-tüketim anlayışımız, ekonomi anlayışımız,
toplum anlayışımız, tabiat anlayışımız, hayat anlayışımız ……………şeklinde alt
başlıklar açıp tafsilatlandırmam gerekir.”di. ve bu ayrıntıları tartışmak yeri
de burası değildi.. ancak eleştirimde size bu ayrıntı yerine ana hatta ve
yönteme yönlendirmek istedim. Meramımı son orman yangınları için yapılan
tartışmalara yanıt olarak verdiğim şu yazı çok iyi anlatacaktır.. ki bunun size
yaptığım eleştiriyle de paralel olduğunu anlayacaksınız. Yazı şudur:
Birilerini..
akp yi ya da pkk yı suçlamak.. komplo teorileri kurmak.. tanrinin gazabı
demek.. sorundan yakınmaktır.. bu bir yol.. bu yol daha ileride sorunlar
arttikça bunalımdan bağırmaya gider.
Diger bir
yol ise sorunu sorulara donuşturerek onu saptamak ve onun çözümunu
yuklenmektir.
Birinci yol kolay.. ikinci yol zordur.
Şunu da
unutmamak gerekir ki kolaydan sonra zorluk.. zorluktan sonra kolaylık gelir.
Sorunun
çözumunu yani ZORLUGU yüklendiginde.. bunda samimi ve ciddi isek.. zorluk..
KONUNUN DERINLIGINE gore daha da artacak.. usrun.. vizrin.. külfeti..
buhranin.. zirvesinde:
Bürhan ve
belit ve çare ve çözum ortaya çıkacaktir.
Öyle ise
hadi başlayalim: Zorlugu soruna.. sorunu soruya.. soruyu yanıta.. yanıtı
çözume.. çozumu kolayliğa.. çevirelim.
Bunlarin
hepsi diri öğrenme ve canlı düşunme ister.. donmuş bilmeleri devindirmek..
durmuş anlamaları ilerletmek.. kemikleşmiş inançları kirmak için.
Ben bu işe
giristim.. başlatmak için bir kaç arkadaş.. ariyorum...
TEMEL SORUN ise üç tanedir:
Dünya ve
ahiretin dengesini kurmak. Bu TANIRLIĞI ve Rububiyeti gerektirir.
Aklı ve
kalbi bağdaştırmak. Bu TANRILIĞI ve malikiyeti ister.
Bireyi ve
toplumu uyuşturmak. Bu aşama insan bir
tür sanrılık olan bu sahte tanrılığı ve uluhiyeti (vesvasilhannası) bırakıp
TANIKLIĞA geçer. Hacatı ve harratı ile naksını ve kasrını anlar.
(Nas suresi)
Çünkü bizler
ancak insanız Tanrı değiliz. Hayvanlıktan insanlığa ve insanlıktan tanrılığa
geçtiğini çağımız seslerini.. maymunular
cehenneminden yapay zeka cennetini gittiğini sanan sözde tanrıları İNSANLIĞA çağırmak.. insanlığın büyüğü olan
İSLAMLIK için, en iyi başlangıç olacaktır.
Aslında
sandığımız gibi asrı saadette çözülmedi.. daha sonra da çözülmedi.. ancak
çözülmeye başlandı. Asrı saadette çözülseydi.. nebiyi Zişan ahir vaktinde
zırhını rehin vererek yahudiden borç para almazdı.. çözülseydi cani gibi
sevdiği torunları şehid edilmezdi.. Müslümanlık.. masonluk.. marksistlik geldi
diye sorunlar hiçbir zaman bizleri terk etmediler. Bir zamanlar çözüm olan bu
ideolojiler (bunların bir kısmı ideoloji haline getirilmiş dinlerdir.. bir
kısmı ise din haline getirilmiş ideolojilerdir ve sizden teslimden başka bir
şey istemezler) şimdi en birinci sorun haline geldiler.. çünkü yeni çözümleri
aramıyorlar ve aratmıyorlar.
Kısaca hiç
bir sorunun HAZIR açık ve seçik ANLAŞILIR çözüm olmaz.. oluyorsa bu ya bir
yazarın döktürmesi ya da bir hocanın söktürmesidir. Çünkü sorunluluk ve
sorumluluk bitmez.. bir sorun çözülür on tane yeni sorun çıkarır.. ağırlık artarak sürer ki yeteneklerden
yetkililer ortaya çıksın.. esma da hüsna olsun. Lâ rahata fiddünya...
Osmanizya
03.08.2021
|