Yavuz Tellioğlu yazdı
Satırdan Değil Sadırdan Okumak
"Sudûru'l ahrâr kubûru'l esrâr" yani "ilâhî sırlar, ehlullahın kalblerinde gizlidir" denilmişdir. "İlm-i ma'rifet, satırdan değil sadırdan okunur" denilmesinin hikmeti de budur. Zîrâ esrâr-ı ilâhiyye ve hakâik-i Kur`âniyye kitaplardan öğrenilemez. Bunlar ancak ehlinden öğrenilir. Bunların ehli de ârif-i billah olan evliyâullah hazerâtıdır. Evliyâullah hazerâtının serdârı da İmâm Ali Kerremallahu Vecheh Hazretleridir. "Ene medînetü'l-ilm ve aliyyün bâbuhâ" yani "Ben ilim şehriyim, Ali de onun kapısıdır" hadîs-i şerîfi de buna işâret eder. Bu hadîs-i şerîfde zikredilen ilimden maksad, fizik, kimyâ, biyoloji ya da diğer zâhirî ilimler değil ilimlerin en yücesi olan "marifetullah" ilmidir. Eskiden, bu sırra işâret emek için, büyük âlimlerin meşhûr eserlerine atfen, darb-ı mesel gibi söylenen şu söz pek mânidârdır :
Okudum Kâdî vü Keşşâf u Cerîr-i Taberî
Yazmamış hiçbirisi şeyhden aldım haberi
Mürşid-i azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bu sözü çoğu zaman "Okudum Keşşâf u Taberî, şeyhden aldım haberi" diye kısaltarak söyler ve "Satırdan okuyan yanılabilir, sadırdan okuyan yanılmaz" buyururlardı. 🕊️ Tasavvufî ve Mistik Yorumu:
1. Satır = Zâhir
Görünen bilgi, aklın topladığı veridir.
Ancak bu bilgi sınırlıdır, geçicidir.
Satırda kalan ilim, benlik üretir, kibir doğurur:
“Ben biliyorum” diyen, hâl ehli değil, söz ehlidir.
2. Sadır = Bâtın (Gönül)
Gönülde tecelli eden bilgi, hakikate açılır.
Bu bilgi, sadece okumakla değil, yaşayarak, hissederek gelir.
Kalpten gelen ilim, aşk ile yoğrulur, erdemle şekillenir.
🌀 İmam-ı Azam Der ki:
“İlim amel ile güzeldir. Amelsiz ilim, yüke benzer.”
Yani ilim sadıra inmedikçe, kişiyi yormaktan başka bir işe yaramaz.
Yavuz TELLİOĞLU
dedim ki
Tebrik ederim.. ameli ilmi çok güzel anlatmışsınız.
KAİNAT bilgi kaynağıdır..
Kainatın küçültülmüş örneğin İNSAN bir başka bilgi kaynağıdır.
KİTAB bir bilgi kaynağıdır.
Kitabın en büyük cümlesi RASUL başka bir bilgi kaynağıdır.
Kolaylık olsun diye bu dördüne "KİTAB" adı verilebilir.
Fakat bunları mal ve mel ile amel ve emel olarak dörtlerim ve kalemin kitabetinde ve kelamın kıraatında imamı mübin ve kitabı mübini ararım.
Fakat bu çok yönlü ve yanlı arayışta GDDY (Günlük Dilin Düz Yazısı) yeterli gelmiyor. Bunun için de YBA (Yöntem Bilimsel Analiz) ortaya çıkardım.
Dediğiniz gibi Fuad-ı Sadr HİSSİYATI ile Ayad-ı Sarf HASSASİYETİ arasında dillendirilen DÜNYA..
Gözün ŞUHUD zahiri ile Gönlün GAYB batını mabeyninde dile getirilen ÂLEM..
Bu dile getirilen ve dillendirilen dünyanın ve âlemin HABERLERİNİ nebiler ve veliler ile dâhiler ve delilerin KİTABLARINDAN okuyoruz.
Ma’na-yı Harfi veİsmi sırrıyla bunlar birbirlerini reddederler.
Sanırım bu dörtlünün artık bir araya gelerek islamların ve insanların bir arada yaşamalarının zamanı geldi..
Çünkü birde düşe götürülen ve düşündürülen dünya ve âlem bulunuyor ve bunlarda İNSAN’da toplanıyor. İnsan dahi KURTULUŞ’u arıyor. İSLAM da bu iş için görevlendirilmiş.
Korganlı Rahmetli Mes’ut Hoca bana bir hadisten bahsetmişti. Aklımda kaldığı kadariyle “İlim ikidir, birisi âdem oğlunun lisanında bulunan Kur’an . Bu Allah’ın adem oğluna hüccetidir. Diğeri kalbde sabit olan ilim ki asıl faydalı olan ilim budur. “ Sanırım bu dediğiniz SADIR ilmine işaret eder.
Özetlersem günlük dilin mantığı ve bilimsel bilginin matematiğinden başka çok yönlü ve pek çeşitli konular ve alanlar içinde felsefi dilin “mantığı” ile dini dilin “matematiği” arasında ortak bir PLATFORMUN açılması gerekiyor ki İnşaallah bunu SATIRLARIMIN ARASINDA anlatabilmişimdir.
Sayılarımla Osmanziya 02.08.2025 10:09
|