face de Türker Kılınç DEDİ:
FİZİKÇİLERİ YARDIMA ÇAĞIRAN YAZI: KUANTUM DOLANIKLIK İLE BAĞLANTISALLIK BİLİMİNİ BİRLİKTE DÜŞÜNMEK👇
Kuantum dolanıklık ile beyinbilim kökenli Bağlantısallık Bilimi arasındaki iç içeliği üç düzlemde belki şöyle açıklayabiliriz:
(1) Temel İlke: Ayrı olan aslında bağlıdır,
(2) Enformasyon matematiği,
(3) Yaşamdaşlık kültürü ile etik boyut
1. Temel İlke: Ayrı olan aslında bağlıdır
•Kuantum dolanıklığı: İki parçacık uzayda birbirinden ne kadar ayrı görünse de, aynı kuantum durumunu paylaşırlar. Birinin ölçümü diğerinin sonucunu anında belirler.
•Bağlantısallık Bilimi: Yaşamı oluşturan tüm varlıklar, ayrıymış gibi görünse de ortak bir matematiksel bağlantı ağı içindedir.
•Kesişim: Kuantum dolanıklığı, mikro evrende bu temel ilkeyi kanıtlayan bir fenomendir. Bağlantısallık bilimi, bu ilkeyi makro ölçekte –biyolojik sistemlerden toplumlara kadar– yaygınlaştırır. Yani dolanıklık, bağlantısallığın evrenin en temel seviyesindeki tezahürüdür.
2. Enformasyon Matematiği
•Kuantum dolanıklığı: Burada asıl taşınan şey enerji değil, bilgidir. Parçacıkların durumları bir enformasyon bağı üzerinden örülüdür.
•Bağlantısallık Bilimi: Beynin düşünce üretmesinden ekosistemlerin işleyişine kadar her şeyi “enformasyon akışlarının matematiği”.
•Kesişim: Dolanıklık, enformasyonun mekândan bağımsız şekilde “birlikte var olma” biçimidir. Bağlantısallık bilimi ise enformasyonun yaşamın bütün katmanlarında nasıl örgütlendiğini gösterir.
3. Yaşamdaşlık Kültürü ile Etik Boyut
•Kuantum dolanıklığı: Fiziksel düzeyde varlıkların birbirine bağlılığını kanıtlar.
•Bağlantısallık Bilimi: Bu bağlılığı yalnızca fiziksel değil, kültürel, etik ve varoluşsal düzeylere taşır. “Yaşamdaşlık kültürü” tam da bu farkındalıktan doğuyor: Ayrı gibi görünen her varlık aslında bir bütünün içindedir.
•Kesişim: Dolanıklık, evrenin “birlikte var olma zorunluluğunu” fiziğin diliyle anlatır; yaşamdaşlık kültürü, bunun insan toplumlarında karşılığını, yani birlikte varoluşu, barışı, dayanışmayı ve etik sorumluluğu kurar.
Sonuç
Kuantum dolanıklığı, evrende hiçbir şeyin bütünden kopuk olmadığını fizik biliminin en temel düzeyinde gösterir. Bağlantısallık bilimi ise aynı hakikati yaşamın bütün düzeylerinde (nöronlarda, ekosistemlerde, toplumlarda) görünür kılar. Birinin dili fizik, diğerinin dili yaşam ve kültürdür; ama ikisi de aynı gerçeğe işaret eder:
Türker Kılıç
dedim ki:
Alanların ayrılığı yöntemlerin ayrılığını gerektirir.. ASLI ve birincil ve premier alanda geçerli olan bir yöntem tali ve ikincil ve sekonder alan geçmez.
Bunun için dinin külli alanında SIDKI ulaştıran ikna yontemi.. bilimin cüz'i alanında KUŞKUYU kaldıran isbat.. yöntemi uygulanır.
İKNA yakine veren değer verir fakat şüphesiz olmaz.
İSBAT şüphe kaldıran bilgi verir lakin kat'i olmaz.
BİLGİ ve DEĞER görme ve işitmeye dayanan DENEYİM ile anlama ve inanmaya bağlanan DAYATIM ile oluşan iki NETİCEDİR.
Bu da nazar ve basar manzarası ve mubsırası ile işaretin tercümesi ve delaletin tevili SEBEBE dayanır. Bu gibi çok yönlü ve yanlı konular günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matematiği çözümlenemez.
Biz dahi yukarıdaki tümceleri bir yerlerden ezberleyerek kurmadık. Bu gibi çok yönlü ve yanlı konulara ilişkin kırk yıla yakan uğraştığımız YBA ile elde ettik.
Dinin külli alanı uniter ve monist bir yaklaşımı GEREKTİRİR ve konuları bütünler ve birler.
ilimin cüz'i alanı ise pariter ve dualiter yaklaşımı İSTER ve konuları parçalar ve böler.
Bu bakımdan dini yadsıyanlar genelde birlik yaklaşımıyla bilimde birliği elde etmeye çalışırlar ve yadsıdıkları dini bilimde canlandırmak isterler.
Bilimi yadsıyanlarda dünyanın anti ve kontrasını parçılılık ve ikilikle din adını açıklamaya çalışırlar ve bilimi dinde diriltmek isterler.
Bu işleri ve istekleri, dili dinleştirmek ya da dini dilleştirmek olarak tanımlarım ve ikisinin de sonucu ya mavi ve kızıl ya da yeşil ve kırmızı ideolojidir. Bunlar geçmişte tarih olan açıklamalar yapmışlar ancak bilim her alanında birlik kuramamış ve kuramlar hep dualiter kalmıştır der Hilmi Ziya Ülken.. DİYADOLOJİ çözümü getirir.
Gerçekten tek bir kuramla biten bilim bulamazsınız.
Bilim de ve dinde de her zaman iki ana akım olmuştur.
örneğin fizikte makro dünya için parça (kütle) izafiyet ve determine sonuçları.. ve mikro dünya dalga (enerji) kuramı istatistiksel kuantum yaklaşımı.. biolojide evrim ve yaratılış kuruma.. Psikolojide psikalaniz ve davranışçılık.. yani sonuçlar KESİN değildir.
Din de kuşkusuz değildir.. animizimden paganizme.. semavi dinlerin teizminden çeşitli gereklerle kurulan deizme.. parteizme.. panenteizme.. ateizme yani sonuçlar KUŞKUSUZ değildir.
Peki insanlar ELDE EDEMEDİKLERİ bu kesinlik ve kuşkusuzluk ile ne arıyorlar. Bir şey aramıyorlar sadece bir kısmı düşünüyor.. düşünen inanmaz. Bir kısmı inanıyor.. inanan düşünmez.
Bize hem düşünen hem inanan hemde birbirininin düşünce ve inancına saygı gösteren inanan islamlar ve düşünen insanlar birlikteliği ve beraberliği gerekiyor ki bununla nebiler ve veliler ile dahiler ve deliler kanadına yanaşanların çağdaş bilimin ve gelişmenin hakkını vererek birbirlerini dinlemeyi tahammül etmeleri isteniyor.
Bundan sonrası gerekme ve istemenin ne olduğunu anlamalarını gerektiriyor. Bu işlerler YBA ile yapılacak insanbilimi ve islambilimi bekliyor.
osmanziya 24.09.20225 izmir 00:49
|