| 
	
 16.03.2014 İzmir  
  
Aramakla bulunmaz.. bulanlar ancak
arayanlardır.. diye söz var.. aramanın en temel yolu da düşünmektir.. ancak
görsel ve işitsel dünyadan, düşünülebilir dünyaya geçmek ciddi bir bedel ve
manevi efor ister.. çünkü insan gücü kadar değil, alışkanlıkları kadar yapar..
çünkü istenci kadar değil güveni ve bağlılığı kadar seçer..  bu yüzden çoğumuz hazır para gibi hazır
bilgiye ve paylaşıma da mübtelayız.. bu yüzden bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi oluruz.. bu yüzden taklid, telkin.. ezber.. farkında olmadan revaç bulan
eğitim ve öğretim teknikleridir.. amma artık bu SEÇİMDE  daha dikkatli düşünmek ve karar vermek
zorundayız.. karar verirken de karşı tarafın fikrine hürmet etmeliyiz.. kendi
savımızın kanıtlarından başka karşı tarafı tahkir ve tezyife varmadan
yanılmanın nedenlerini ve sapmanın gerekçelerini de görmeli ve göstermeliyiz..
bunu yapmaya çalıştım ama ne kadar başarılı oldum bilmiyorum.. çünkü
yazdıklarıma geri tepki ve yanıt verme olağan bir sonuç değil... 
  
  
Bu  bir pro-pagan-da’dır 
  
CUMHURİYETCİ DEMOKRAT PARTİSİ 
  
CDP 
  
“Iktidarımız itiyadımız, 
 ihtiyarımız ise
itimadımız  
kadardır.” 
  
OSMANAZİYA 
  
  
Nette YENİ Parti’den..  geleneğin iktidarına muhalif partiden  söz etmiştim.. paralel.. para.. derken şimdi
parti çıktı.. işte partinin adını koydum.. “Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi”. Şimdi
değil  fiilen parti kurmak,  bir amaç etrafında kişileri toplayıp bir  DERNEK ortaya koymak bile çok zordur. Kişileri
ticari ve siyasi olmayan bir amaç etrafında bir araya getirmek, ciddi bir
LİDERLİK gerektirir.  Ancak SİYASET
denilen çekici riya ve gerekli riyaset alanı söz konusu olduğunda bunu hayalen
bile olsa yapmak ve vehmende olsa güzel bir gelecek kurmak düşünen, bilgi ve
birikimi  olan kişiler için çekici bir
zihin oyunudur. Bir de fiilen binbir emek ve gayretler- gerçekleştiriliş ve
üstelik başarılmış bir müessese olursa bu iş, ne  kadar zevkli bir uğraş olduğunu varın siz
hesab edin. Partinin  kuramını yapanlar..
işin geleceğini planlayan.. kurallarını 
projelendiren ve koşullarını programlayanlar..  bu konulanların uygulanmasıyle bir süre sonra kurumunu
oluşturanlar, işletilen  kurulları başarı
kazandıkça baş-arı’lığın ne kadar cazibeli olacağını tahmin ediyorum. Vatandaş
buna koltuk hırsı der. Bu gün bir  ipte
iki cambaza dönen Geleceğe Gülen Adam ile Asabi Adamın durumunu daha iyi
anlıyorum.  
  
Allah kolaylık versin ve iyi
olan kazansın… 
  
TİCARET  bir pastayı paylaşmak ise, SİYASET bir koltuğu
kapmaktır. Ticarette rakibinizin olması işinizi zorlaştırsa da verimi
bollaştırdığı halde bu ikilik  siyasette
iyi değildir ve bu nedenle rakibinizi diskalifiye  etmek istersiniz. Bu da tarih boyunca kanlı
sonuçlara yol açmış  ve bu yolda evladını
feda etmiştir SULTAN. Umumi maslahat için ve büyük bir kötülükten kurtulmak
için küçük bir kötülük tolere edilir ve buna evheni şer ilkesi denilir... Kamunun
yararı için küçük bir zarara katllanmaya 
ya da bireyin çıkarını  feda
etmeye ehveni şerr adı verilir. Ancak uygarlık bu soruna bir çözüm bulmuş,
adına  DEMOKRASİ demiş. Bu kurum ile  iktidarı kuralları ile
paylaşacaksınız..muhalefetinizle rekabet edeceksiniz ve iyi olan kazanacak.
Yani ticaretin rekabeti siyasette muhalefet halini alıyor. Din de bunun adı
münafakattır.Yani insan ya iktidara muvafık olar ya da münafık olur fakat
yerleşmiş kelime MUHALEFLETTİR. Oysa muhalefetin zıt kardeşi mutabakattır. 
Siyaset din üzerine olursa  karşı taraf muvafakata  münafakat etmiş oluyor din üzerine olmazsa
karşı taraf mutabakata  muhalefet.. siz
hangisin tercih edersiniz ? Kaanatimi göre İslam da siyasette ve iradede  BEYAT esastır.. ilimde ve marifette ŞURA
esasdır.. Bu durumda şura yönetimde ve siyasette.. beyat da ilim ve eğitimde
yer alır.. şuranın siyasetteki adına bu gün MUHALEFET adı veriyoruz.  
  
  
  
Insan rakibine muhalefet
edebilir.. devlet başkanına muhalefet edebilir.. fakat Yaradanına muhalif ve
rakib olduğu zaman ve bunu da içinden yaptığı zaman bunun adı MÜNAFIKLIKTIR. 
Münafiklık çok kötü bir hiyanet
ve pek ağır sadakatsızlıktır. Fakat sonuç parti ve devlat başkanlığı için  düşünüldüğünde o kişiler kutsallaştırmış
olmuyorlar mı ? İşte bu çizgi.. lider PEYGAMBER yerine konulduğu zaman
başlıyor.. devlet başkanları Allah’ın yerde gölgesi ve Arzın halifesi ve
Rasulünün varisi haline geldiklerinde iş ciddiye biniyor. Bu durumda  konu dünyanın ekonomi ve politiği olmaktan
çıkıyor.. demokrasinin düşmanı TEOKRASİ oluyor. Bunu bir nur talebesi şeyhüslam
seçmiyoruz, milletvekili  seçiyoruz
diyerek açıklığa kavuşturmuş. Fakat kişi siyaseti DİN.. kur’an.. islam.. için
yaptığında partisi de otomatikman kutsallaşıyor. Cemaat kutsallaşıyor.. parti
kutsallaşıyor.. ve biz MÜSLÜMANLAR bu gün olduğu gibi ikisi arasında kalıyoruz.
Bundan daha derin bir sorun daha var ki DÜNYA’nın sahibleri olan ehli dünyanın
talebi iskalanıyor.    
  
İşte bu durumdan dolayı
KÜLTÜRÜN  en altında bulunan ve enenin
karanlık yönü olan  ATEİZMİN kanı
kaynıyor. Şikak ve  KÜFÜR.. kizb.. ..
zayg.. layb.. terceme  katmanlarından nifak
ve  ŞİRK.. şekk.. rayb.. şübhe..
tevil  katmanlarına  arasında gidip gelme oluyor ve müslümanın işinde
gerçekten zorlanıyor.. bir de hakkını koruyacak GÜCÜ yoksa.. işi sadece zalimin
zulmunü yakınmaktan ibaret kalıyor..  işte bu noktada,  dünyanın dinin kesiştiği çok ince bir çizgi
olan SİYASETE soyunduğunda müslümanın işi göründüğü gibi kolay olmuyor. Bunun
için imamı Nursi kültürel savaşı  ve
müsbet davranmayı ögütlüyor, siyasi mücahedeyi ve askeri mücadeleyi önermiyor.
Ancak bu nereye kadar ? Allahın kelamını yükseltmek ve Rasülün namını duyurmak için
sadece kültürel savaş yeter mi ? Siyasi mücahedeyi yapanları küçümsemeli miyiz
? Askeri mücadeleyi yapanlar niçin terörist oluyorlar ? Bu konuların derinine
inmeden şu beş kelimeyi söyleyeceğim: Gelenek.. değişim.. yenilik.. gelişim.. özgünlük.
Geleneği suistimal etmeden yeniliği ihmal etmeden “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” diyebilmek için Bediuzzaman olmak demektir. Geçmiş sorunların çözümü ile
var olan gelenek zamanın değişim ve 
gelişimiyle en birinci sorun haline gelmişse bürhan ve beliti bulana
dek.. sorun bunalıma dönüşecek ve kişileri çözümü bulmaya zorlayacak SORUNU
yakınmalar veya ÇÖZÜMÜ  yüklenmeler
başlayacaktır. Siz hangi taraftasınız?  
  
Görüldüğü gibi suistimale ve
ihmale çok açık olan bu noktalar bizim KASR’ımızın sınandığı  garip bir imtihan mihnet alanıdır ve Azab-I
MÜHİN’in başlancıdır. Allah ve melekleri Rasulüne salavat ederken
müminlerin  de ona teslim olması gerekmez
mi ? Rububiyet dairesi Ubudiyet dairesine bakıyorsa ubudiyet dairesinde
veraset-I rasule ya da evladı rasule biat etmek istenmez mi ? Buna aykırı durum
Allahı ve Rasülünü üzmez mi ? Üzme deyince hemen akla gelen ve bizim
geçmişimizin çok acı ve karanlık lekesi olan KER-BELA için ne gibi bir ders
aldık.. Sanırım fazla ders almadık ve bu konudaki çözümleri şii milliyetçiliği
ile sünni milliyetçiliği haline getirdik.. kısaca sünni ve şii geleneğini
Cumhurin dininin ve milletin demosunun önüne koyarak ÇOĞUNLUK için çözüm
üretemez hale geldik.. marjinal tarikatımız.. mahalli cemaatimiz ve küçük olsun
bizim olsun partimiz içinde tıkanıp kaldık. 
Bu konunun tarihi geçmişini ve sosyal durumunu analiz edecek ayrıntılı
ve tarihi  yeterli bilgim, fazla bir
yorumum da bulunmuyor. Ancak şu kadar haber vermek isterim ki şianın
beklediği  İMAM ile sünnilerin beklediği
MEHDİ aslında aynı köke bakıyor: Esrar-I şeriattan olan sırrı risalet ve
velayeti.. Kur’anın gizli olan beşinci maksıdını açmak ya da açık olan altıncı
maksadını gizlemek müslümanların sorununu çözmüyor.. onların bu günkü durumu da
dünyaya umut vermiyor..  bu durumda
çağımız politikasında en etkin isim olan Geleceği Gülen ile Asabi Adam ODAĞINDA
 toplanıyor..  TEKLİ olan özeğinde demiyorum çiftli olan
odağında.. bu odakların bir ucu  doğu
dağı ile diğer ucu batı dağı üstünde bulunuyorlar.. gördüğünüz gibi bir araya
gelemiyorlar..  eskilerin tabiri meşrık
ve magrib kadar birbirinden uzak yerlerde.. Ülkemizde son on yılda ortaya
konulan başarı;  Gülenin cemaat gibi
çalışması.. Adamın parti gibi çalışması idi.. ve bu ikisinin de  birbirini beslemesi ve  desteklemesi idi.. ve bu ikisi güzel bir
odaktı.. fakat birisi tek bir nokta, tek bir özek haline gelmek isteyince..
Gülen siyasete karışınca ve Adam ticarete pardon ibadete karışınca işler
bozuldu..   
  
Sanıyorum ki bu ikili  birliğe tabi iken ayrılmaları sonucu ikisine
de rakib, muhalif, münafık oldum. Eğer biri Allahın Gölgesi.. Nebinin Varisi
ise. diğeri de Ümmetin İmamı.. ve Milletin Mehdisi.. ise yandım.. hiç olmazsa
millet ikisinden birbini tutuyor.. bu fakir hiç birini  tutamıyor...  Ya da geride  bekleyeceğim.. hangisi hakim olursa ona tabi
olacağım.. çünkü teklik ve birlik var ve buna mecburum.. işte o zaman tam
rakib.. tam muhalif.. tam münafık olurum... Allah korusun  
  
Sanırım bu seçim MAHALLİ seçim
olmaktan çıkıp genel seçime dönüşecek.. dönüşmese bile öyle değerlendirilecek..
Eğer millet Ak partiye desturunu verirse o da kendini gözden geçirecek..
vermezse sanırım dünyayı yeni bir HİTLER bekliyor, diye düşünüyorum.  Bu gerçekleşirse. türk milletine ve islam ümmetine
yazık olur.. Ancak biz Allah’ın va’dine inandığımız.. Rasullah’ın**** vaz’ın
güvendiğimiz gibi Geleceğe Gülen’in yan-taşları ve Asabi Adamın parti-taşları,
TAŞ  gibi bu BAŞ’lara  itimad ediyorlar.  Bu iki liderin sundukları gerçeklerden ve
gerekçelerden  daha kuvvetli olarak  karşı lider hakkında çok kötü suçlamalarda
bulunuyorlar. İmamı Nursinin deyimiyle 
karşı yanın meleğini şeytan, kendi şeytanını dahi  melek olarak görüyorlar. Bunun en bariz
misali.. kendisini SELÇUKTA ilk defa dinlediğim zaman..  işte TÜRKİYEYİ kurtaracak adam.. dediğim bence
artık saidliği kuşkulu olan ÇAMLICA, Gülen hocayı şeytan.. Asabi adamı melek
görüyor.. böylesine derin bir adam böylesine yüzeysel davranmasının ardında
yatan taş kafalılıktan başka bir şey değil. 
 Bazen tezyif ve tahkirin ötesinde
tekfir ve tadlili içeren İHANET taşları atıyorlar. Bunun için boş, taş ve hoş
kafa sınıflamasında siyasal tercihlerini kutsallaştırdıkları için tutumlarını
taşlaşmış İTİMAD olarak tanımlıyorum. Çünkü karşı tarafa seçenek hakkı
bırakmayan ve başkasının fikr-I hürrüne saygısızlık gösteren taş kafalığı hoş
görmüyorum. Çünkü o iki liderin vizyonlarını bilmiyoruz. Çoğu kez belirttim
doğu ve batı güçlerinin şiddetli baskısı karşısında birinin iranı diğerinin
israili tutması reel politikden ileri geliyor. Yoksa oturduğumuz yerden ideal
politikaya göre düşünmek, konuşmak ve karar vermek ve tarafları tekfir ve
tadlili ihsas eden tahkir ve tezyifleri hoş olmayan bir hamlık alametidir.  
  
Yarın Hoca Efendi konuşacak..
dinleyeceğiz.. değerlendireceğiz ve sonra 30 martta  reyimizi vereceğiz.. benim en çok merak
ettiğim.. siyasal parti konusundaki görüşleri olacak.  Bu nedenle sanırım,****** sanırım diyorum öyle
olup olmadığını açıklamalarıyla göreceğiz, CHP destekleniyor cemaat tarafından.
Madem CHP destekleniyor neden ak partiye gerçekten muhalif olabilen yeni bir
parti kurulmasın.. Hem Cumhuriyetçi olsun devleti ve ümmeti  temsil etsin.. hem demokrat olsun halkı ve
milleti  temsil etsin.. öyleyse oyum,  olmayan CDP’ye yani Cumhuriyetçi Demokrasi
Partisi’ne.. ha derseniz ki  hazır olan
CHP   varken ona İslami bir renk ve çağdaş bir boya
katalım.. onada razıyım.. eğer yapabilirseniz.. ancak bunun çok kolay olacağını
sanmıyorum. Eğer biz imamı Nursi ile Mustafa Kemali çarpıştırmayı sürdürürsek
bu zor olur. Öyle ise  MEŞVERET-İ
MEŞRUA’yı içimize sindire sindire.. HÜRRİYET-İ ŞERİYYE’yi analiz ede ede.. İLİM
gerekçelerini göstere göstere ve İNSAN gerçeklerini göre göre..  beşeriyet yapısından çıkan medeniyet
kapısının ortaya koyduğu İNSANİYET üzerine yeni bir parti kuralım. Bir dostum
böyle bir HÜMANİST parti kurmuştu.. fakat doğu kökenli olduğu için yaklaşmadım..
Şimdi bir insaniyeti gerçekleştirelim.. yöntembilimin ilk semeresi de zaten
İNSANBİLİM olacaktır..  Eğer
becerebilirsek burada insaniyet-I kübra olan İSLAMİYETE geçelim.  Sezai Karaçok..  Haydar Baş.. 
ya da VEZİROĞLU’nun barış partisi..  MİRZABEYOĞLU’nun büyük doğusu gibi  geçmişin koridorlarında ve marjinalin
dolabında bir sürü parti varken bir tane de ben eklesem ne olur.. eklemesem ne
olur ? Zaten yöntembilim gibi ağır bir yüküm varken bu lüzumsuz işe soyunursam
iyice çıplak kalmaz mıyım ?  
  
Ancak “ben”im “sana”
sunacak  daha büyük bir hayalim daha
var.. ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ.. işte bu partinin vizyonu bu.. belki bu
yüzden diğer hayalleri geçebilir.. diğer olasılıkları öteleyebilir..   
  
Her ne ise bu konuda daha önce
yazdıklarımı toplayan bir liste yaptım:     
  
  
  
  
  
 - önyargı üzerine 23 Aralık 2013
 
 
  
 http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=767 - 
  
  
  
  
  
 - İslam alemi ve Müslümanların
     dünyası 28 aralık 2013
 
 
  
 http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=768 - 
  
  
  
  
  
 - gelenek ve yenilik 30 aralık
     2013
 
 
  
 http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=769 - 
  
  
  
  
 - işçi ve köylü 18 şubat 2014
 
 
  
 http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=771 - 
  
  
  
  
 - türkiyede neler oluyor 08 mart
     2014
 
 
  
 http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=774 - 
  
  
  
Başbakanın
evinden boşaltıldığı iddia edilen külli miktarda paralar gerçekten var ise..
bunun Başbakan’a ait olduğu düşünülüyor ise de aklıma geliyor ki bu paralar
aslında onun şahsi malı değil  Halk
Bankasındaki nakit gibi İRAN’a ait gizli alış veriş meblağları.. fakat halka
söylenmesi dünyaya söylenilmiş gibi olacağından sanırım yakın çevresinin de
bildiği bu gerçek dile getirilmiyor.. Bizim başbakan hakkındaki  OLUMSUZ görüşlerimiz zaten bu PARA meselesini
dayanmıyor..  fakat muhalefet bu kişisel
para konusuna o derece yükleniyor ki konuyu kişisel olmaktan çıkarıp ülkenin
istikrarını tehdit eden ve siyasetin üstünde olan DEVLETİN BEKASI kaygısına
bakmıyor.. Hırsız olanlar onu hırsızlıkla suçluyor. Bu durumda kanıtsız ve
dayanaksız muhalefetin POLİTİK bir vasfı kalmıyor. Zaten Türkiye’nin sıkıntısı,
siyaseti daima politik alanın üstündeki İDEOLOJİK alana taşıması ya da taşımak
zorunda kalmasıdır. Sağın ve solun blok oyların varlığını  bu nedene bağlıyorum. Oysa sağlıklı bir
demokraside sağ ve sol oylar.. iktidar ve muhalefet arasında kayma yapar. Sağ
hırsızı ile iktidara gelir, sol dinsizi ile.. oysa sağın içinde dinsizden daha
aşağı münafık.. solun içinde hırsızdan daha acımasız sömürücüler vardır.  Herhangi bir sorun, böyle politik çözümden ideolojik
alana kayınca  ve devletin bekası
konumuna çıkınca artık somut olaylar ve müşahhas eleştiriler, hırsızlık ve
dinsizlik suçlaması değerini yitirirler. Hırsız ve dinsiz olsa da ona iktidar
verirler. Böylece seçimler toptan kabul ve toptan red haline alır.  Kişilerin başarılarının ya da yanlışlarının
önemi kalmaz.. çünkü olayların ve başarıların değil  fikirlerin ve değerlerin karşılaştırılması
yapılır. Biri hırsız diye ak partiye.. biri dinsiz diye chp’ye oyunu vermez.  
  
Yukarıdaki
yazılarımın esası olan GELENEK VE YENİLİK tartışmasını daha açık ve seçik hale
getirmek.. daha ayrıntılı ve kanıtlı yazmak isterdim ama başaramadım. Hatta
teşebbüs dahi, 5.yazı olan “türkiyede neler oluyor” başlığında,  ettim fakat katılım olmadığından yazma
şevkim.. tutkum ve  coşkum..
tetiklenmedi..  hırsım ve heyacanım
kalmadı..  
  
GELENEK
 nedir ? Türkiye Dışındaki İslam
Dünyasının yaklaşımı.. bundan etkilenen mevcut SİYASİ  iktidar.. YENİLİK ise Türkiye içinden çıkan
İmamı Nursi kökenli Hoca Efendinin Türk Okulları dünya çapındaki KÜLTÜREL
başarısı..  bu iki akım.. İslam
dünyasının kendini kuşatan küresel ASKERİ ve EKONOMİK kuşatmayı yarmada ne
derece başarı oldular..  Başbakan bizzat
kendi  Dünya ekonomisinin yüzde onu
Müslümanlara ait dedi. Eğer böyle ise ideolojik  gayretlerde ne kadar başarılı olabiliriz ve
siyasi himmetlerle ne derece ileriye  gidebiliriz. Yüzde onluk ekonomik çapımızı
BÜYÜTMEK bize  mutlaka BARIŞ  durumunu seçmemizi gerektiriyor ve birlik ve
beraberliği  içeriyorsa bu hır gür durumu
bu gereğe yakışır mı ? Hele âlem haline gelmemiş islam dünyasındaki iç ve dış
istikrarsızlık..  bize kültürel savaş veya
siyasi uğraştan başka seçenek tanıyabilir mi ? Kısaca iç ve dış askeri çözümden
şiddetle uzaklaşmak korkaklık değil akıllılıktır ve imami Nursinin müsbet
hareket öneresi doğrudur ve cihad-ı manevi öğüdü yerindedir. O zaman Ak parti
kitle partisi vasfını yitirirse.. ya da kitleye  dayansa da otoriter ve totaliter bir renk
alırsa.. her iki durumda çağın gerisine düşen bir hüsran olacaktır. Bu durumda
ya CHP millete yaklaşarak ve sülüklerini boşaltarak milletin yenilikçi bir
partisi olacak ya da böyle bir parti kurulacaktır. Bakalım yarın Geleceği gören
ve Gülen adam ne diyecek ?  
  
Öyle
ise  taraflardan biri (Gülen Adam) SİYASİ
olmadığı.. partisi bulunmadığı halde ortaya bir 
çekişme çıkarmasına ve  SİYASİ  bir anlam veremiyorum ve şu EKONOMİK  bağlamı vermek zorunda kalıyorum: DBD doğu ve
batıyı dengeleyen.. güç.  
 
 
  | 
     
   | 
  
   16.03.2014 İzmir  
    
  Aramakla bulunmaz.. bulanlar ancak
  arayanlardır.. diye söz var.. aramanın en temel yolu da düşünmektir.. ancak
  görsel ve işitsel dünyadan, düşünülebilir dünyaya geçmek ciddi bir bedel ve
  manevi efor ister.. çünkü insan gücü kadar değil, alışkanlıkları kadar
  yapar.. çünkü istenci kadar değil güveni ve bağlılığı kadar seçer..  bu yüzden çoğumuz hazır para gibi hazır
  bilgiye ve paylaşıma da mübtelayız.. bu yüzden bilgi sahibi olmadan fikir
  sahibi oluruz.. bu yüzden taklid, telkin.. ezber.. farkında olmadan revaç
  bulan eğitim ve öğretim teknikleridir.. amma artık bu SEÇİMDE  daha dikkatli düşünmek ve karar vermek
  zorundayız.. karar verirken de karşı tarafın fikrine hürmet etmeliyiz.. kendi
  savımızın kanıtlarından başka karşı tarafı tahkir ve tezyife varmadan
  yanılmanın nedenlerini ve sapmanın gerekçelerini de görmeli ve
  göstermeliyiz.. bunu yapmaya çalıştım ama ne kadar başarılı oldum
  bilmiyorum.. çünkü yazdıklarıma geri tepki ve yanıt verme olağan bir sonuç
  değil... 
    
    
  Bu  bir
  pro-pagan-da’dır 
    
  CUMHURİYETCİ DEMOKRAT PARTİSİ 
    
  CDP 
    
  “Iktidarımız itiyadımız, 
   ihtiyarımız ise
  itimadımız  
  kadardır.” 
    
  OSMANAZİYA 
    
    
  Nette YENİ Parti’den..  geleneğin iktidarına muhalif partiden  söz etmiştim.. paralel.. para.. derken şimdi
  parti çıktı.. işte partinin adını koydum.. “Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi”. Şimdi
  değil  fiilen parti kurmak,  bir amaç etrafında kişileri toplayıp bir  DERNEK ortaya koymak bile çok zordur.
  Kişileri ticari ve siyasi olmayan bir amaç etrafında bir araya getirmek, ciddi
  bir LİDERLİK gerektirir.  Ancak SİYASET
  denilen çekici riya ve gerekli riyaset alanı söz konusu olduğunda bunu
  hayalen bile olsa yapmak ve vehmende olsa güzel bir gelecek kurmak düşünen,
  bilgi ve birikimi  olan kişiler için
  çekici bir zihin oyunudur. Bir de fiilen binbir emek ve gayretler-
  gerçekleştiriliş ve üstelik başarılmış bir müessese olursa bu iş, ne  kadar zevkli bir uğraş olduğunu varın siz
  hesab edin. Partinin  kuramını yapanlar..
  işin geleceğini planlayan.. kurallarını 
  projelendiren ve koşullarını programlayanlar..  bu konulanların uygulanmasıyle bir süre
  sonra kurumunu oluşturanlar, işletilen 
  kurulları başarı kazandıkça baş-arı’lığın ne kadar cazibeli olacağını
  tahmin ediyorum. Vatandaş buna koltuk hırsı der. Bu gün bir  ipte iki cambaza dönen Geleceğe Gülen Adam
  ile Asabi Adamın durumunu daha iyi anlıyorum.  
    
  Allah kolaylık versin ve iyi
  olan kazansın… 
    
  TİCARET  bir pastayı paylaşmak ise, SİYASET bir
  koltuğu kapmaktır. Ticarette rakibinizin olması işinizi zorlaştırsa da verimi
  bollaştırdığı halde bu ikilik  siyasette iyi değildir ve bu nedenle
  rakibinizi diskalifiye  etmek istersiniz.
  Bu da tarih boyunca kanlı sonuçlara yol açmış  ve bu yolda evladını feda etmiştir SULTAN. Umumi
  maslahat için ve büyük bir kötülükten kurtulmak için küçük bir kötülük tolere
  edilir ve buna evheni şer ilkesi denilir... Kamunun yararı için küçük bir
  zarara katllanmaya  ya da bireyin
  çıkarını  feda etmeye ehveni şerr adı
  verilir. Ancak uygarlık bu soruna bir çözüm bulmuş, adına  DEMOKRASİ demiş. Bu kurum ile  iktidarı kuralları ile
  paylaşacaksınız..muhalefetinizle rekabet edeceksiniz ve iyi olan kazanacak.
  Yani ticaretin rekabeti siyasette muhalefet halini alıyor. Din de bunun adı
  münafakattır.Yani insan ya iktidara muvafık olar ya da münafık olur fakat
  yerleşmiş kelime MUHALEFLETTİR. Oysa muhalefetin zıt kardeşi mutabakattır. 
  Siyaset din üzerine
  olursa  karşı taraf muvafakata  münafakat etmiş oluyor din üzerine olmazsa
  karşı taraf mutabakata  muhalefet.. siz
  hangisin tercih edersiniz ? Kaanatimi göre İslam da siyasette ve iradede  BEYAT esastır.. ilimde ve marifette ŞURA
  esasdır.. Bu durumda şura yönetimde ve siyasette.. beyat da ilim ve eğitimde
  yer alır.. şuranın siyasetteki adına bu gün MUHALEFET adı veriyoruz.  
    
    
    
  Insan rakibine muhalefet
  edebilir.. devlet başkanına muhalefet edebilir.. fakat Yaradanına muhalif ve
  rakib olduğu zaman ve bunu da içinden yaptığı zaman bunun adı MÜNAFIKLIKTIR. 
  Münafiklık çok kötü bir
  hiyanet ve pek ağır sadakatsızlıktır. Fakat sonuç parti ve devlat başkanlığı
  için  düşünüldüğünde o kişiler kutsallaştırmış
  olmuyorlar mı ? İşte bu çizgi.. lider PEYGAMBER yerine konulduğu zaman
  başlıyor.. devlet başkanları Allah’ın yerde gölgesi ve Arzın halifesi ve
  Rasulünün varisi haline geldiklerinde iş ciddiye biniyor. Bu durumda  konu dünyanın ekonomi ve politiği olmaktan
  çıkıyor.. demokrasinin düşmanı TEOKRASİ oluyor. Bunu bir nur talebesi
  şeyhüslam seçmiyoruz, milletvekili  seçiyoruz diyerek açıklığa kavuşturmuş.
  Fakat kişi siyaseti DİN.. kur’an.. islam.. için yaptığında partisi de
  otomatikman kutsallaşıyor. Cemaat kutsallaşıyor.. parti kutsallaşıyor.. ve
  biz MÜSLÜMANLAR bu gün olduğu gibi ikisi arasında kalıyoruz. Bundan daha
  derin bir sorun daha var ki DÜNYA’nın sahibleri olan ehli dünyanın talebi
  iskalanıyor.    
    
  İşte bu durumdan dolayı
  KÜLTÜRÜN  en altında bulunan ve enenin
  karanlık yönü olan  ATEİZMİN kanı
  kaynıyor. Şikak ve  KÜFÜR.. kizb.. ..
  zayg.. layb.. terceme  katmanlarından nifak
  ve  ŞİRK.. şekk.. rayb.. şübhe..
  tevil  katmanlarına  arasında gidip gelme oluyor ve müslümanın
  işinde gerçekten zorlanıyor.. bir de hakkını koruyacak GÜCÜ yoksa.. işi
  sadece zalimin zulmunü yakınmaktan ibaret kalıyor..  işte bu noktada,  dünyanın dinin kesiştiği çok ince bir çizgi
  olan SİYASETE soyunduğunda müslümanın işi göründüğü gibi kolay olmuyor. Bunun
  için imamı Nursi kültürel savaşı  ve
  müsbet davranmayı ögütlüyor, siyasi mücahedeyi ve askeri mücadeleyi
  önermiyor. Ancak bu nereye kadar ? Allahın kelamını yükseltmek ve Rasülün
  namını duyurmak için sadece kültürel savaş yeter mi ? Siyasi mücahedeyi
  yapanları küçümsemeli miyiz ? Askeri mücadeleyi yapanlar niçin terörist
  oluyorlar ? Bu konuların derinine inmeden şu beş kelimeyi söyleyeceğim:
  Gelenek.. değişim.. yenilik.. gelişim.. özgünlük. Geleneği suistimal etmeden
  yeniliği ihmal etmeden “Eski
  hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” diyebilmek için Bediuzzaman olmak demektir. Geçmiş sorunların çözümü
  ile var olan gelenek zamanın değişim ve 
  gelişimiyle en birinci sorun haline gelmişse bürhan ve beliti bulana
  dek.. sorun bunalıma dönüşecek ve kişileri çözümü bulmaya zorlayacak SORUNU
  yakınmalar veya ÇÖZÜMÜ  yüklenmeler
  başlayacaktır. Siz hangi taraftasınız?  
    
  Görüldüğü gibi suistimale ve
  ihmale çok açık olan bu noktalar bizim KASR’ımızın sınandığı  garip bir imtihan mihnet alanıdır ve Azab-I
  MÜHİN’in başlancıdır. Allah ve melekleri Rasulüne salavat ederken
  müminlerin  de ona teslim olması
  gerekmez mi ? Rububiyet dairesi Ubudiyet dairesine bakıyorsa ubudiyet
  dairesinde veraset-I rasule ya da evladı rasule biat etmek istenmez mi ? Buna
  aykırı durum Allahı ve Rasülünü üzmez mi ? Üzme deyince hemen akla gelen ve
  bizim geçmişimizin çok acı ve karanlık lekesi olan KER-BELA için ne gibi bir
  ders aldık.. Sanırım fazla ders almadık ve bu konudaki çözümleri şii
  milliyetçiliği ile sünni milliyetçiliği haline getirdik.. kısaca sünni ve şii
  geleneğini Cumhurin dininin ve milletin demosunun önüne koyarak ÇOĞUNLUK için
  çözüm üretemez hale geldik.. marjinal tarikatımız.. mahalli cemaatimiz ve
  küçük olsun bizim olsun partimiz içinde tıkanıp kaldık.  Bu konunun tarihi geçmişini ve sosyal durumunu
  analiz edecek ayrıntılı ve tarihi  yeterli
  bilgim, fazla bir yorumum da bulunmuyor. Ancak şu kadar haber vermek isterim
  ki şianın beklediği  İMAM ile
  sünnilerin beklediği MEHDİ aslında aynı köke bakıyor: Esrar-I şeriattan olan
  sırrı risalet ve velayeti.. Kur’anın gizli olan beşinci maksıdını açmak ya da
  açık olan altıncı maksadını gizlemek müslümanların sorununu çözmüyor..
  onların bu günkü durumu da dünyaya umut vermiyor..  bu durumda çağımız politikasında en etkin
  isim olan Geleceği Gülen ile Asabi Adam ODAĞINDA  toplanıyor..  TEKLİ olan özeğinde demiyorum çiftli olan
  odağında.. bu odakların bir ucu  doğu
  dağı ile diğer ucu batı dağı üstünde bulunuyorlar.. gördüğünüz gibi bir araya
  gelemiyorlar..  eskilerin tabiri meşrık
  ve magrib kadar birbirinden uzak yerlerde.. Ülkemizde son on yılda ortaya
  konulan başarı;  Gülenin cemaat gibi
  çalışması.. Adamın parti gibi çalışması idi.. ve bu ikisinin de  birbirini beslemesi ve  desteklemesi idi.. ve bu ikisi güzel bir
  odaktı.. fakat birisi tek bir nokta, tek bir özek haline gelmek isteyince..
  Gülen siyasete karışınca ve Adam ticarete pardon ibadete karışınca işler
  bozuldu..   
    
  Sanıyorum ki bu ikili  birliğe tabi iken ayrılmaları sonucu
  ikisine de rakib, muhalif, münafık oldum. Eğer biri Allahın Gölgesi.. Nebinin
  Varisi ise. diğeri de Ümmetin İmamı.. ve Milletin Mehdisi.. ise yandım.. hiç
  olmazsa millet ikisinden birbini tutuyor.. bu fakir hiç birini  tutamıyor...  Ya da geride  bekleyeceğim.. hangisi hakim olursa ona tabi
  olacağım.. çünkü teklik ve birlik var ve buna mecburum.. işte o zaman tam
  rakib.. tam muhalif.. tam münafık olurum... Allah korusun  
    
  Sanırım bu seçim MAHALLİ
  seçim olmaktan çıkıp genel seçime dönüşecek.. dönüşmese bile öyle
  değerlendirilecek.. Eğer millet Ak partiye desturunu verirse o da kendini
  gözden geçirecek.. vermezse sanırım dünyayı yeni bir HİTLER bekliyor, diye
  düşünüyorum.  Bu gerçekleşirse. türk
  milletine ve islam ümmetine yazık olur.. Ancak biz Allah’ın va’dine
  inandığımız.. Rasullah’ın**** vaz’ın güvendiğimiz gibi Geleceğe Gülen’in
  yan-taşları ve Asabi Adamın parti-taşları, TAŞ  gibi bu BAŞ’lara  itimad ediyorlar.  Bu iki liderin sundukları gerçeklerden ve
  gerekçelerden  daha kuvvetli olarak  karşı lider hakkında çok kötü suçlamalarda
  bulunuyorlar. İmamı Nursinin deyimiyle 
  karşı yanın meleğini şeytan, kendi şeytanını dahi  melek olarak görüyorlar. Bunun en bariz
  misali.. kendisini SELÇUKTA ilk defa dinlediğim zaman..  işte TÜRKİYEYİ kurtaracak adam.. dediğim
  bence artık saidliği kuşkulu olan ÇAMLICA, Gülen hocayı şeytan.. Asabi adamı
  melek görüyor.. böylesine derin bir adam böylesine yüzeysel davranmasının
  ardında yatan taş kafalılıktan başka bir şey değil.   Bazen tezyif ve tahkirin ötesinde tekfir ve
  tadlili içeren İHANET taşları atıyorlar. Bunun için boş, taş ve hoş kafa
  sınıflamasında siyasal tercihlerini kutsallaştırdıkları için tutumlarını
  taşlaşmış İTİMAD olarak tanımlıyorum. Çünkü karşı tarafa seçenek hakkı
  bırakmayan ve başkasının fikr-I hürrüne saygısızlık gösteren taş kafalığı hoş
  görmüyorum. Çünkü o iki liderin vizyonlarını bilmiyoruz. Çoğu kez belirttim
  doğu ve batı güçlerinin şiddetli baskısı karşısında birinin iranı diğerinin
  israili tutması reel politikden ileri geliyor. Yoksa oturduğumuz yerden ideal
  politikaya göre düşünmek, konuşmak ve karar vermek ve tarafları tekfir ve
  tadlili ihsas eden tahkir ve tezyifleri hoş olmayan bir hamlık alametidir.  
    
  Yarın Hoca Efendi konuşacak..
  dinleyeceğiz.. değerlendireceğiz ve sonra 30 martta  reyimizi vereceğiz.. benim en çok merak
  ettiğim.. siyasal parti konusundaki görüşleri olacak.  Bu nedenle sanırım,****** sanırım diyorum
  öyle olup olmadığını açıklamalarıyla göreceğiz, CHP destekleniyor cemaat
  tarafından. Madem CHP destekleniyor neden ak partiye gerçekten muhalif
  olabilen yeni bir parti kurulmasın.. Hem Cumhuriyetçi olsun devleti ve
  ümmeti  temsil etsin.. hem demokrat
  olsun halkı ve milleti  temsil etsin..
  öyleyse oyum,  olmayan CDP’ye yani
  Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ne.. ha derseniz ki  hazır olan CHP   varken ona İslami bir renk ve çağdaş bir
  boya katalım.. onada razıyım.. eğer yapabilirseniz.. ancak bunun çok kolay
  olacağını sanmıyorum. Eğer biz imamı Nursi ile Mustafa Kemali çarpıştırmayı
  sürdürürsek bu zor olur. Öyle ise 
  MEŞVERET-İ MEŞRUA’yı içimize sindire sindire.. HÜRRİYET-İ ŞERİYYE’yi analiz
  ede ede.. İLİM gerekçelerini göstere göstere ve İNSAN gerçeklerini göre
  göre..  beşeriyet yapısından çıkan
  medeniyet kapısının ortaya koyduğu İNSANİYET üzerine yeni bir parti kuralım.
  Bir dostum böyle bir HÜMANİST parti kurmuştu.. fakat doğu kökenli olduğu için
  yaklaşmadım.. Şimdi bir insaniyeti gerçekleştirelim.. yöntembilimin ilk
  semeresi de zaten İNSANBİLİM olacaktır..  Eğer becerebilirsek burada insaniyet-I kübra
  olan İSLAMİYETE geçelim.  Sezai
  Karaçok..  Haydar Baş..  ya da VEZİROĞLU’nun barış partisi..  MİRZABEYOĞLU’nun büyük doğusu gibi  geçmişin koridorlarında ve marjinalin
  dolabında bir sürü parti varken bir tane de ben eklesem ne olur.. eklemesem
  ne olur ? Zaten yöntembilim gibi ağır bir yüküm varken bu lüzumsuz işe
  soyunursam iyice çıplak kalmaz mıyım ?  
    
  Ancak “ben”im “sana”
  sunacak  daha büyük bir hayalim daha
  var.. ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ.. işte bu partinin vizyonu bu.. belki bu
  yüzden diğer hayalleri geçebilir.. diğer olasılıkları öteleyebilir..   
    
  Her ne ise bu konuda daha
  önce yazdıklarımı toplayan bir liste yaptım: 
     
    
    
    
    
    
  
   - önyargı üzerine 23 Aralık 2013
 
   
    
   http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=767 - 
    
    
    
    
    
  
   - İslam alemi ve Müslümanların
       dünyası 28 aralık 2013
 
   
    
   http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=768 - 
    
    
    
    
    
  
   - gelenek ve yenilik 30 aralık
       2013
 
   
    
   http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=769 - 
    
    
    
    
  
   - işçi ve köylü 18 şubat 2014
 
   
    
   http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=771 - 
    
    
    
    
  
   - türkiyede neler oluyor 08 mart
       2014
 
   
    
   http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=774 - 
    
    
    
  Başbakanın
  evinden boşaltıldığı iddia edilen külli miktarda paralar gerçekten var ise..
  bunun Başbakan’a ait olduğu düşünülüyor ise de aklıma geliyor ki bu paralar
  aslında onun şahsi malı değil  Halk
  Bankasındaki nakit gibi İRAN’a ait gizli alış veriş meblağları.. fakat halka
  söylenmesi dünyaya söylenilmiş gibi olacağından sanırım yakın çevresinin de
  bildiği bu gerçek dile getirilmiyor.. Bizim başbakan hakkındaki  OLUMSUZ görüşlerimiz zaten bu PARA
  meselesini dayanmıyor..  fakat
  muhalefet bu kişisel para konusuna o derece yükleniyor ki konuyu kişisel
  olmaktan çıkarıp ülkenin istikrarını tehdit eden ve siyasetin üstünde olan DEVLETİN
  BEKASI kaygısına bakmıyor.. Hırsız olanlar onu hırsızlıkla suçluyor. Bu
  durumda kanıtsız ve dayanaksız muhalefetin POLİTİK bir vasfı kalmıyor. Zaten
  Türkiye’nin sıkıntısı, siyaseti daima politik alanın üstündeki İDEOLOJİK
  alana taşıması ya da taşımak zorunda kalmasıdır. Sağın ve solun blok oyların
  varlığını  bu nedene bağlıyorum. Oysa
  sağlıklı bir demokraside sağ ve sol oylar.. iktidar ve muhalefet arasında
  kayma yapar. Sağ hırsızı ile iktidara gelir, sol dinsizi ile.. oysa sağın
  içinde dinsizden daha aşağı münafık.. solun içinde hırsızdan daha acımasız
  sömürücüler vardır.  Herhangi bir
  sorun, böyle politik çözümden ideolojik alana kayınca  ve devletin bekası konumuna çıkınca artık
  somut olaylar ve müşahhas eleştiriler, hırsızlık ve dinsizlik suçlaması
  değerini yitirirler. Hırsız ve dinsiz olsa da ona iktidar verirler. Böylece
  seçimler toptan kabul ve toptan red haline alır.  Kişilerin başarılarının ya da yanlışlarının
  önemi kalmaz.. çünkü olayların ve başarıların değil  fikirlerin ve değerlerin karşılaştırılması
  yapılır. Biri hırsız diye ak partiye.. biri dinsiz diye chp’ye oyunu vermez.  
    
  Yukarıdaki
  yazılarımın esası olan GELENEK VE YENİLİK tartışmasını daha açık ve seçik
  hale getirmek.. daha ayrıntılı ve kanıtlı yazmak isterdim ama başaramadım. Hatta
  teşebbüs dahi, 5.yazı olan “türkiyede neler oluyor” başlığında,  ettim fakat katılım olmadığından yazma
  şevkim.. tutkum ve  coşkum..
  tetiklenmedi..  hırsım ve heyacanım
  kalmadı..  
    
  GELENEK
   nedir ? Türkiye Dışındaki İslam
  Dünyasının yaklaşımı.. bundan etkilenen mevcut SİYASİ  iktidar.. YENİLİK ise Türkiye içinden çıkan
  İmamı Nursi kökenli Hoca Efendinin Türk Okulları dünya çapındaki KÜLTÜREL
  başarısı..  bu iki akım.. İslam
  dünyasının kendini kuşatan küresel ASKERİ ve EKONOMİK kuşatmayı yarmada ne
  derece başarı oldular..  Başbakan
  bizzat kendi  Dünya ekonomisinin yüzde
  onu Müslümanlara ait dedi. Eğer böyle ise ideolojik  gayretlerde ne kadar başarılı olabiliriz ve
  siyasi himmetlerle ne derece ileriye  gidebiliriz. Yüzde onluk ekonomik çapımızı
  BÜYÜTMEK bize  mutlaka BARIŞ  durumunu seçmemizi gerektiriyor ve birlik
  ve beraberliği  içeriyorsa bu hır gür
  durumu bu gereğe yakışır mı ? Hele âlem haline gelmemiş islam dünyasındaki iç
  ve dış istikrarsızlık..  bize kültürel
  savaş veya siyasi uğraştan başka seçenek tanıyabilir mi ? Kısaca iç ve dış
  askeri çözümden şiddetle uzaklaşmak korkaklık değil akıllılıktır ve imami
  Nursinin müsbet hareket öneresi doğrudur ve cihad-ı manevi öğüdü yerindedir.
  O zaman Ak parti kitle partisi vasfını yitirirse.. ya da kitleye  dayansa da otoriter ve totaliter bir renk
  alırsa.. her iki durumda çağın gerisine düşen bir hüsran olacaktır. Bu
  durumda ya CHP millete yaklaşarak ve sülüklerini boşaltarak milletin
  yenilikçi bir partisi olacak ya da böyle bir parti kurulacaktır. Bakalım
  yarın Geleceği gören ve Gülen adam ne diyecek ?  
    
  Öyle
  ise  taraflardan biri (Gülen Adam) SİYASİ
  olmadığı.. partisi bulunmadığı halde ortaya bir  çekişme çıkarmasına ve  SİYASİ  bir anlam veremiyorum ve şu EKONOMİK  bağlamı vermek zorunda kalıyorum: DBD doğu
  ve batıyı dengeleyen.. güç.  
    
  
   
   
    
    
    
    
    
    
    
    
    
    
    
    
   
   
   
  
    https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg - 
    https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg -   https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg -   https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg -    https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1/1907588_600557553357326_368478170_n.jpg -  -  -    -    -    -  -     -  -   -  - Ve
  bu gücü bu şekilde daha açık ve seçik olarak gösterdim:  -  -   -  -   -  https://scontent-b-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p403x403/10001406_607606719319076_1081079523_n.jpg - 
    https://scontent-b-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p403x403/10001406_607606719319076_1081079523_n.jpg -   https://scontent-b-fra.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p403x403/10001406_607606719319076_1081079523_n.jpg -  -  -   - Ve
  “Önceliği alfabetik yaparak sıralıyorum IRAN.. ISRAIL ve
  TUKIYEDEKİ ekonomik ve politik makamları işgal edenler.. ÜÇGEN kravatlı
  beyler ve ÜÇGEN kilotlu hanımlar hepimiz.. gerçek "ısrail"in yani
  doğu ve batıyı dengede tutan DBD gücünün terminalleriyiz..” dedim.  -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   -   - Daha önce yazdığım gelenek
  ve yenilik konusunda yazdıklarıma geri tepki gelmedi.. bir gayret.. hepsini
  bir araya getirip bir toplu mesaj daha verip mesuliyetten kurtulmak
  istiyorum.. bu başkasının ağzına bakan gü-ruh da ne ederse etsin..
  gür-ruh'lar zaten ne yapacaklarını bilirler.. Anadolu Birleşik Devletleri gibi
  özgün bir hayali dillendirdim kimse  -  ve sözüm ona Müslümanlar; Allah’ın
  ayetlerini inkar eden ve azabı elimi hakk eden KAFİRLER konumuna düşüyor..
  Sahib-i İzzetin İntikamını bekliyorlar.. bu akılsız insanlardan, birisi  -   sahibi örgütlerin sahibi olarak kalıyor..
  bütün aydınlarda onların resmi dini DEİZM’e tabi olmak düşüyor  -  çünkü DİL'i kullanırsan kullanılırsın.. o da
  seni kendi dünyasına himmet ve kendi dinine hizmet ettirir.  -   - İmamı Nursinin dediği gibi
  beşeriyet ahir zaman ulum ve fununa dökülecek ve bütün gücünü ilimden
  alacaktır ve ilimler içinde de en mergubu karşı konulmaz söz olacaktır ve
  belagat bütün incelikleriyle kullanılacaktır. Bu noktada şu söz benim virdim
  olmuştur: -  Köklü yapımız olmasaydı bu fırtınalar
  karşısında çoktan kopup gitmiştir. Ve şimdi çok daha fazla hızlı esen fırtına
  karşısında sallanıyoruz.. belki bu fırtına da geçip gidecek fakat geriye
  kalan etkiler hızla tamir edilmezse bir daha ki sallantıda ayakta kalamayız.
  Bin sene buradayız diye bin sene daha Anadolu topraklarında bırakmazlar bizi. -  gelenekçi iktidar ile yenilikçi muhalefet
  yapacak ve CDP ise bu yeniliği yapmaya aday partilerden birisi olacak. -   ilmi imanla sonuçlandırmak ve insanı
  islamla buluşturmak ve kendini istikametli hakka  -  ve sorusu bulunan dile getirsin.. -   - Mustafa BUĞUÇAM -   - Sağlıcakla kalın. -   -  -   -   -  -   -   -   -   -  
   | 
     
   | 
  
 
  | 
     
   | 
  
     
    
    
   | 
  
     
   | 
  
 
   
   
 EKLER: 
   
 Suçu asabi adama karşı çıkanlara yüklemek yerine ya da asabi adamı
kayıtsız şartsız desteklememek daha adil olur. Bu gün ortada  bir parti değil.. geçmiş diktatörlerden daha
diktidar bir adam olduğunu önce kabul etmek lazım. Erdoğan artık parti başkanı
gibi hareket etmiyor… Hoca Efendiye gelince karşında çin, rusya destekli bir
İRAN varsa.. ister istemez ingiltere ve amerakan destekle İsrail ile  arayı bozmamaya çalışacaksın.. eğer politika
yapıyorsan REEL POLİTİKA yaparsan.. hayallar ve ideallerle oyalanmazsın… Tembelliklerine,
hırsızlıklarına,  başarısızlıklarına
düşüncesizliklerine bakmayarak sorunlarının çözümü, yıllardır süren yahudi ve
mason düşmanlığına bağlayanlar yanılıyorlar. Bu zalimi telin ederek
güçsüzlüğünü gidermemekle  UYUTULMUŞ
milletin BİRLİĞİNİN  bu güne olduğu gibi
bundan sonrada bir faydası olmayacak. Sadece toplu telefleri kolaylaştırılacak.
Eğer ideal bir siyaset yapmak istersen işte çözüm; Doğunun etnik gücüncü
kullandığı İRAN  ve batının dini
geçmişini kullandığı ISRAİL, ülkemiz söz konu olduğunda düşmanlıklarını
unuturlar. Böyle   ortak düşmanı olan TÜRKİYE'nin yapacağı en
akıllı iş,  her iki tarafı kendi dost
yapacak gücü, gürü ve beceriye göstererek,  ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİNİ hayata geçirmektir.
Anadolu birleşik Devletleri ise TÜRK ve ARAP kardeşliği ile kurulur. Kusura
bakmayın benim hayalim sizin hayalinizi döver.. Hayal değil reel bir şey yapmak
istersen.. diktatöre desturunu ver. Artık sıkıldım bu yahudi ve alevi
düşmanlığından.. gına geldi yahudi katlıamı ve kerbala ve hikayesinden.. şia
milliyetçilği.. sünni milleyetçiliği.. türk dinciliği.. ak parti goygoyculuğu..
kürt dilciliği.. pkk yandaşlığı.. arap kültürü, fars kültürü ve türk kültürünü
mezc edememiş OSMANLI hayranlığından usandım.. ümmetin bu dini ve etnik
ayırımlarımızı kullandırtma hamakatinden utandım.. secim zamanlarında günlük
politika dışında politika düşünmediğimden haya ediyorum.. YİRMİ YILDA 1200 000
müslüman öldürülürken dini ibadet ve ahiretten ibaret gören müslümanlığıma
pişmanım.. o zaman geçmiş dahil bugün yapılan ve halen süren katliamlar..  düşmanın zulmümden çok bizim güçsüzlüğümüzün
tahriki etkilidir. Bunu güçlenme gereği birlik isteği doğurmadıkça.. bunu
ümmetçe görmedikçe ve buna göre önlem ve politika güdülmedikçe.. buna uygun
çözümler düşünülmedikçe  ve önlemler
alınmadıkça  tarih tekerrür etmeye devam
edecektir. EK-2 
 Sağ
hırsız-sız,  sol dinsiz-siz,  iktidara gelmez.. ancak sağın içinde öyle
dinsizler var ki kafirden şiddetlidir.. münafıklar.. solun içinde de öyle
hırsızlar var ki yüzde yirmi beşle yetinmez yüzde yüzü ister.. mülkiyetle
yetinmez aileni de orta malı etmez ister.. Bu durumda içimizden biri çıkar der
ki ORTA yolu kör mü koydun.. görmüyor musun sırat-ı müstakimi.. günde kırk kez
dua edip görmüyorsan duan makbul olmuyor demektir.. duan makbul değilse  NAMAZ’ın  kabul edilebilir  değil demek ki.. namazın kabul edilmiyorsa
zamanın meşru değil o zaman.. ZAMAN da yediğin haramlar namazın boşa çıkarıyor
anlamına geliyor.. bu durumda önce kendi bedeninde ve hanen de sağın ve solun
tefrid ve ifradından kurtulup haddı vasat olan ORTA YOL bulmalısın.. nizam
içinde  KUR’AN’ın mizanını.. mizan içinde
SÜNNET’in  nizamını kurmalısın..  ta ki  orta
yol ADALET’i ibadetinle bulasın.. orta yol intibaktır..  orta yol muvazenettir.. orta yol musavattır..
orta yol adıyle değil işiyle gerçekleştirilir.. eşitliklik partisi  demekle.. adalet partisi demekle..   ADALET 
ve KALKINMA partisi demekle kurulmaz.. 
Bütün bunlar ne için var.. İNSANLIK için.. ve orta yol cehaletle değil
ilimle kurulur ve irfanla yoğrulur..  öyle
ise insaniyet-i kübra olan İSLAMİYET'i ağzına almadan önce KENDİNE  bir bak insaniyetin var mı ?  insaniyetinde islamiyete giden bir yol var mı
? ilminden imana giden bir yol var mı ? Eğer insanlık bir ciğer ve bir dalaksa
bu her yıl kestiğin koyunda da var müslüman.. Eğer ilim  okula gitmek ve iş sahibi olmaksa bunu
dünyanın başka yerlerinde daha iyi yapıyorlar ve başarılı oluyorlar ve
güçlerini ve kuvvetlerini  müslümanların
iki yüz yıldır malını ve yirmi yıldır canını almak için kullanıyorlar
müslüman.. öyle ise İslamiyeti ağzımıza alıp kirletmeyelim ve bilelim ki  kendimizi Müslüman desekte..  Yaratan’ın son mesajını elimizde hasbel kader
bulmakla Müslüman olduğumuzu sanmakla Müslüman isek o başka.. Ancak 5000 yıllık
Yahudi tarihi.. 2000 yıllık Hristiyan tarihi ve 
1435 yıllık İslam tarihine rağmen hale ORTAK ilahi, semavi ve ibrahimi  bir dini aramamış ve ortak bir hakikati bulamamışsak..
sadece yahudi, hristiyan, mecusi ve hindu gibi sadece Yaratan'a TESLİMİYETİMİZ
var demektir  ve dinlerimizi ekonomik ve politik
çıkarlarımız..  kültürel ve etnik
yararlarımız için kullanıyor ve dilin bir kölesi oluyoruz demektir.  Dinin kulu değil..  Tagutun pulu 
oluyor ve  Tanrıya değil Sanrıya  tapuyoruz anlamını  çıkıyor. 
Ne Musevi dünyada ne isevi dünyada ve ne de muhammedi dünyada İSLAM
ALEMİ yok dedim de,  fikrini ve zikrini
çalıştırıp ilmini ve iradesini işlettirip.. 
işte var ve kanıtı bu.. diyen.  yakınımda müslüman geçinen, diyen bir müslüman
çıkmadı.. demek ki yok.. varsa kanıtıyla gösterirlerdi..   Eğer ortada din yokta bu ülkenin ve bu
toprağın.. bu ulusun ve bu halkın ekonomik ve politik çıkarı.. etnik ve
kültürel yararı varsa.. bu Anadolu etrafındaki başta İSRAİL ve İRAN olmak üzere
bir araya gelmeleri.. onlarında bir araya gelinebilecek güçlü  bir merkez bulmaları içinde islamın büyük
kardeşleri olan TÜRKLERİN ve ARAPLARIN bir araya gelmeleridir.. Bundan gerisi
bana göre dile köle olmak, reklama aldanmak ve propagandaya alet olmaktır
vesselam.  
 
    
  
  ------------- BEYAN dogru olmali ve MAAN  hakikati bulmalidir
             |