Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: Televizyon dizileri Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: Televizyon dizileri
    Gönderim Zamanı: 10-Mayıs-2025 Saat 23:26

televizyon dizileri.. şirketler.. partiler.. bunlar arasında bir korelasyon kuralabilir mi ?









Televizyon dizileri.. partiler ve şirketler.. neden.. insanin aleyhine çalişırlar ? Oyumuzu ve paramizi toplamak için.. partiler ulusal ve şirketler uluslar arasi gibi gorunsede de tam tersi bir durum sezinlemiyor mu sun uz ?

uretim ve tuketim ile egitim ve yonetim
araçlar ve amaçlar ile ilkeleri ve ulkuleri
uzerine dusunmemiz ve konuşmamiz
gerekiyor..

Şirketlerin aleti TEKNOLOJI.. partilerin aleti IDEOLOJI mi yoksa tam tersı mi ?

ULUSLAR ARASI şirketler neden giderek INSANI dogadan uzaklaştiriyor ? Fosyoloji bunu gormuyor mu ?

ULUSAL partiler neden giderek İNSANI insana yabancilaştiriyorlar ?

Sonuçta burada yakinmanin bir yarari bulunmuyor..

Şirket'in Şir'in ve Parti'nin Par'ını al.. şirin ve parlak bir "Şir-Par" kur.. kendine.. gel INSAN'n parkur'unda dolaşalim.
.

PARTILER ortak insani degerler olan dil ve din ile emek ve özgurlugu ideolojilerine paravana ve paratoner ettiklerinden..

ŞIRKETLER ulusal degil uluslar arası GÜC kazanarak ve PARTILER ulusal degil uluslar arasi GÜRV kazanarak İŞ'imizi yönlendiriyorlar.. çunku İÇ'imize girdiler...

osmanziya💛🥀💛




Düzenleyen osmanziya - 11-Mayıs-2025 Saat 00:36
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 10-Mayıs-2025 Saat 23:37
Değerli Necdet EREM Hocam

MANTIKSAL ZORUNLULUK

başlığı ile
Her anı ölümcül tehlikelerin tehdidi altında, akla gelebilecek her türlü zorluklarla dolu olan bu ZORUNLU hayat sadece yok olmak için, sevimsiz sonu ve korkunç sonucuna rağmen yaşanamayacağına göre;
Akıl sahibi varlıklar için, Allah’a ve ahirete inanmak, zorunlu hayat tüm zorluklarına rağmen sonuna kadar yaşanmaya değer kılan MANTIKSAL BİR ZORUNLULUKTUR."


diyorsunuz..

derim ki dilimizde dört kip bulunur.. Zorunluluk ve gereklilik ile isteklilik ve rastgelelik.. bunlara olurluluk.. olmalılık.. olsalılık.. olasılık.. diyebiliriz. Zorunlu üzerine düşündüğümüzde bunun sadece MANTIKSAL bir kavram bulunduğunu anlarız. Eğer iman ve amel zorunlu bir iş olsaydı itikad TEKLİF olmaktan kalkardı.. imtihan biterdi.. dinin anlamı da kalmazdı.. diye düşünüyorum. Bilgi ve değer ile düşünce ve inanç konusunda şu çalışmamı (tabloyu) bu vesile ile burada paylaşmak istedim.

Evet insan GEÇİMLE sorunlu ve SEÇİMLE sorumlu bir hayatı bulunur..
MANTIKSAL ZORUNLULUK ile birlikte
AHİRETLE yükümlü ve DÜNYADA ağırlıklı bir şuuru da olur.

HAYATI gıda ŞUURU gaye ile koşullu ve kuralladır.. bunlardan çıkan yasalar ve yasaklar ile ağırlıklıdır.


Bunların hepsini ayrı ayrı.. dikkatli bir şekilde düşünmek gerekiyor.

Saygılarımla

osmanziya
yontembilim.com






Düzenleyen osmanziya - 10-Mayıs-2025 Saat 23:51
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2025 Saat 00:34
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2025 Saat 00:45

ÜTOPLAR pozitif hukukun ve pozitif bilimin insanın sorunlarını ve sorumlulukları tamamiyle ve kemaliyle çözümlenemesinden dolayı HAYAL'in ortaya çıkardığı ideal hukuk.. doğal hukuk.. uzantısı olan DİNİ ve FELSEFİ cennetlerdir.. bu gün kuresel olarak yer yüzene eğemen üç akımın her birinde bu CENNET mevcuttur.. dindarların SONSUZ özgürlüğü ve özdeşliğin bulunduğu CENNETİ.. masonların ÖZGÜR dünya kardeşliği.. marksistlerin..   İNSANIN KABİLİYETİ kadar "ürettiği" ve İHTİYACI KADAR "tükettiği" sınıfsız toplumu..



Olumlu ve olumsuz.. ütopya ve distopya.. kaçınamadığımız hayal ve gerçeğin dillendirilmesi.. kurtulamadığımız iyimserlik ve kötümserliğimizin dile getirilmesi.. biz bunu dinimizde dünya ötesi yani uhrevi cennet ve cehennem olarak biliriz.. dinlerin ideoloji haline gelmesi.. felsefelerin dinleşmesi.. ve bilimin ikisini birleştirerek dünyaya düzen vermesi sonucu bu kaçınılmaz ve kurtulunmaz diyalektiği dilin kötü ve kötüye kullanılması olarak görüyorum.. Dil, dünyayı bilerleyen ve dini tanımlayan bir ARAÇ.. fakat aynı zamanda DÜNYA ve DİN dahi bir ARAÇ değil mi ? Bizim en büyük belamız araçları AMAÇ haline getirmek değil mi ? Yaşam AMAÇ edilebilir; çünkü ÇEŞİTLİLİĞİN oluşması ve TÜRÜN çoğalması için bu gereklidir. Yani yaşam SANAL olarak amaç haline getirilmekle birlikte ARAÇ da yapılabilir.. Ağ'ın Aç'ılması ile ortaya çıkan AĞAÇ'ın "ad-aç" yapılmasının yolunu açtığımdan beri.. bana DON KİŞOT'luk yapıyorsun deseler de bu AMAÇ'dan vaz geçemiyorum.

Saygılarımla

osmanziya

IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2025 Saat 00:52
Düşünmek.. üşenmek.. üşümek.. düşmek..
Düşünmezsek üşeniriz.. üşürüz ve düşeriz.
osmanziya

IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2025 Saat 04:31
Galip AKSOY PAYLAŞTI:


*HAPİSHANE DEĞİL 5 YILDIZLI OTEL ODASINDA İLETİŞİM AĞI KURULMUŞ*
ADALET BAKANLIĞI YILMAZ Tunç 'a DUYURULUR!
CEZAEVLERİNDE KİM VARSA ELLERİNDEKİ TELEFONLARIN ALINMASINI HİÇ BİR YERDE YANI twitter, facebook GİBİ SOSYAL MEDYADA YAZI YAZIP BEYANAT VERİLMEMESİNİ, DÜNYA İLE İRTİBATLARININ KESİLMESİNİ, ZİYARET İÇİN BU KADAR SIK GİDİP GELİNMEMESİNİ DİLERİM.
BU NEDİR YAHU İŞİN B💩KUNU ÇIKARDILAR! TALİMATLAR HAPİSHANEDEN..
Adam dişardayken bukadar çok ziyaret edilmiyordu?
Şimdi şu aşağı resimdeki gördüğünüz adamlara sormak istiyorum?
Kime?
📌Fatih Erbakan'a
📌Ahmet Davutoğlu'na
📌Temel karamolla'ya
📌Ali Bebecan'a
📌Süleymancılar'a
📌Yeni Asya'cılara
Daha bir çok kişi varda bunlar göz önünde olanlara soruyorum.
❓️Soru şu,
Hani abdest alıyor namaz kılıyorsunuz ya...
İslamda hırsıza geçmiş olsuna cezaevine gitmek var mıdır?
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını rakı masasında içenlere desdek vermek var mıdır?
İsrail'in Türkiye temsilcisi bir partiye desdek vermek caiz midir?
Yıllarca başörtüsü zulmü yapanlarla sarmaş dolaş olmak nereye sığar?
Tarihte mecelleyi, ezanı, hilafeti, islam yazısını yasaklayanlarla kanka olmak dört mezhepten hangisine göre caizdir?
Peki...
İslam düşmanlarına, hırsızlara, haramzadelere gösterdiğiniz bu sevgi ve muhabbeti niye dayanarak yapmaktasınız..
☝️Şunada söyleyeyim.
Müslümanların önünde ki engel münafık kefereler değil gene müslümanların ta kendileridir...
📌Şu Beylikdüzünde Makariyos heykeli diken,
📌Eli dötünün üzerinde yürüyüp Sultan Fatih Türbesine tekme atan,
📌Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyip 560 milyarı çalıp şirketlerine aktaran,
Ekrem İmamoğlu 'nun yaptığının milyonda birini, Sizin elinizden tutan, kiminize bakanlık, kiminizin partisine, kiminizin cemaatına hep yardım eden, Başörtüsü zulmünü, ortadan kaldıran, İHL lerin, Kur'an kurslarının önünü açan, Başörtülü hakime, savcı, vali, kaymakam atayan, Ayasofya'yı ibadete açan Recep Tayyip Erdoğan yapsa idi acaba ne yapardınız zübük herifler?
Bu kadar sık hapishanede ziyarete gider Erdoğan'a geçmiş olsun diyerek desdek mi verirdiniz,
Yoksa her zaman olduğu gibi CHP nin yanında saf tutar kuduz köpekler gibi saldırırmıydınız?
Size değil!
Vicdanınız varsa vicdanınıza soruyorum. Zannetmiyorum o vicdanda'da kalmışmıdır? Bazı kısımlar alıntıdır! Paylaşınız.
Saygılarımla AK Ahmet Kömürcü





DEDİM Kİ:

Siyaset meleği şeytanı.. şeytanı melek gösterir. Siyaset dostun dostunu dost.. dostun düşmanını düşman yapar. Siyasetin yanında ticaret de ondan aşağı kalmaz.Bu demektir ki siyasetin altında ticaret bulunuyor. Siyasetin üstünde ne var.. ASKERİYE. Ticaretin altında ne bulunuyor.. Cemiyet yani sosyal hayat. Şimdi SİYASETİN yandaşlığına başka bir örnek.. FETO dindar olduğu halde dindar RETO'ya.. karşı.. demek ki siyasette DİNDARLIK ölçü olamıyor. Savaşta da böyledir.. başka dinden ve milletten insanlar savaşta tek cephe oluştururlar. Sonuçta biz artık öğrendik ki ortak insanı değerler olan dil ve din ile emek ve özgürlük üzerine cemaatler ve partiler oluşturulursa.. bu sadece insanlar arasında yabancılaşmaya.. uzaklaşmaya.. çatışmaya ve kavgaya dönüştürmekten fazla bir hizmeti bulunmuyor. İşte yeni dunya da.. çözümü dil ya da din değil.. bunların yerine geçen bilim ve hukuk yapar.. bilimin iktisadı uygulaması ve hukukun adalete uyması insanları bir araya getirebilir.. ortak sorunları için ortak çözümler üretirler. Elbette bunu dünyayı ve dili ve dini bilmeyenlere anlatmak zordur.. ancak bize düşende böyle olabildiğince açık bir şekilde açıklamaktır. Artık türkiyenin sağının ve solunun.. türkünün ve kürdünün.. dindarın ve laikinin.. retocunun ve fetocunun BİRLEŞME vakti.. aksi takdirde YAHUDİYİ kullanan küresel efendiler AMERİKA'yı yedeğine almış vaziyette TÜRKİYE'nin üzerine binecekler.. Anadolu etrafında Yunanistandan İrana.. Iraktan İsraile.. bu ülkenin halkları ortak bir BARIŞ ortaya getirme zamanıdır. Aksi takdirde İNSAN daha çok kan ve göz yaşı akıtacaktır.

Saygılarımla osmanziya yontembilim.com
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2025 Saat 05:57
Esenliğiniz daim olsun gençler
https://youtu.be/DC7GOZxapCk?si=SHT5MWQV46OHT127
....
7 Mayıs.Çorum.Meb
Merhabalar, gençler ve sizlerle birlikte oldukları için daim genç kalan meslekdaşlarım
Ne mutlu sürekli bilgiye talip olanlara, öğrenci olanlara
Öğretirken öğrenenlere
Kerim hocam arayıp gençlerle birlikte olur musunuz diye sorunca mutlu oldum.
• Anadolu Mektebi Yazar Okumaları duyunca
2019-20 yıllarında GSB Çorum Mahmut Atalay Gençlik Merkezi’nde kitap okumaları yaptığımızı hatırladım.
• Nurettin Topçu, ve Aliya İzetbegoviç okumaları yaptık. En ayrıntılı ve felsefi temellendirmeleri güçlü olduğu için Bilge Yönetici’nin Doğu ve Batı Arasında İslam kitabını ara tatilde okumaları için gençlere dağıttık, müzakere ettik.
• Kitaplar dinamik ve güçlü aletler, vasıtalar olduğundan hareket ediyoruz. Basitçe eserlerin içeriklerine değinip, içerikleri hakkında bilgi vermenin ötesine geçip, metnin hem yazarı hakkında hem yazarın diğer eserleri hakkında hem de eserlerin ortaya çıktığı tarihsel bağlam hakkında analizler yapmayı deniyoruz.
• Bu süreçte özellikle İslam dünyasının içinde yaşadığı sorunlara çözüm üretmede, Batı hâkimiyetinin epistemik temellerini bilen ve bir Diriliş/Rönesans imkânını gündeme getirerek bir bilinçlilik hali oluşturan âlimlerin metinlerini önceliyoruz.
• Bu noktada A. N. Whitehead dediği gibi “Felsefi inşa/kurgu (konstrüksiyon) doğru yöntemi, bir fikirler şeması, yani birinin yapabileceği en iyi şeyi çizmek ve bu şemaya göre deneyim yorumunu en açık bir şekilde açıklamak” olduğunu söylüyoruz.
• “Felsefenin önemi böyle şemaları açıklamada kendi sürekliliğinde yattığını, böylece de eleştiri ve ilerlemeye açık olduğunu” belirtiyoruz. Kant’dan ilham alarak, “henüz açık olan yolun eleştirel olandır” diyerek çaprazlama okumalar yapıyoruz.
• Felsefe nedir, ne işe yarar, ya da niçin” şeklindeki felsefe sorularını müzakere ederken; insanlığın birikimini yani felsefe tarihini okumak ayrı bir eğitim işi, ama Kant’ın dediği gibi felsefe yapmak farklı bir etkinlik. Bir düşünme yöntemi etkinliği bu.
• Düşünce ile düşünme arasındaki ince farka işaret etmek bu etkinliğiniz.
Corum ilahiyat felsefe eğitimimiz hakkında bilgi verecek linki vereyim.
.
Corum ilahiyat felsefe eğitimimiz hakkında bilgi verecek linki vereyim.
http://www.dibace.net/din-felsefe/portakalin-akli-olsaydi-ya-da-felsefe-dedigin-ne-ise-yarar/Çünkü.
https://www.kirmizilar.com/bolgemizde-kurucu-siyasal.../
• Bu çerçevede bir yöntem kitabı olan İlimlerin Sayımı adlı eserle konumumuzu belirliyoruz. Aristoteles’ten sonra dünya fikir aleminin ikinci büyük üstadının dilinden.
• Farabi’nin İlimlerin Sayımı eserinde bahsettiği “beş sanat”tan Burhan (felsefi açıdan kesin/yakini bilgi), diyalektik (cedeli bilgi) yöntemlerinin yanısıra
• şiir ve hitabet yöntemleri gereği ruha dokunan, kalbe hitap eden bir dil ile yazılan bir seri kitapla düşünme etkinliğimize başlıyoruz.
• Bu Böyledir (Mustafa Kutlu, Dergâh Yay, İstanbul 1999, 88 s.)
Küçük Prens, (Antoine De Saint Exupery, İnkılâp Kitabevi)
Martı, (Richard Bach, çev. Sibel Ayyıldız, Ankara 2003, 64 s.) Ölü Ozanlar Derneği, (N.H.Kleinbaum, Suzan Cenani Alioğlu, İstanbul 1993 Real Yay 142 s.)
Papalagi, Göğü Delen Adam, (çev. Levent Tayla, Ayrıntı Yay, İstanbul 2008)   gibi hacmi ufak etkisi güçlü kitapları öğrencilerime tavsiye ediyorum.
Özet değil ama, okudunuz da ne oldu, diyerek analitik zihniyet testi bir nevi, siz Martı’yı bir okuyun, o çitleri anlatıyor zaten, belki de okumuşsunuzdur, yeniden okuyun lütfen. Sonra yazılarda belitilen ve birbirlerinden farklı düşünen çağdaş Müslüman yazarların birer kitabını okuttuyoruz, notlar aldırarak, Fazlur Rahman, S.H.Nasr, R.Garaudy, Nakip el Attas, İ.Raci Faruki, veee Türkiyeden Erol Güngör ile Nurettin Topçu.
Pergel gibi bir ayağınız dünyada, bir ayağınız Anadolu’da olacak deyip, yerli, milli bir duruşun felsefi temellerini yeniden keşfediyoruz.
Anadolu’nun yeniden maddi ve manevi imarında dergah ekolünün ve onun takipçileri olan Mustafa Kutlu bunu hikayelerinde anlatır bizlere.
• Nurettin isyan ahlakı kitabını (doktora tezi ) Aksiyon felsefesi ile Sezgiciliği birleştirmesini ve batı felsefesini Türk-İslam düşüncesi bağlamında okumasını, yerli-milli bir perspektif ile gençlere hedefler sunmasını günceller bana göre.
Si zleri üniversitemize bekleriz, lisansta bir ağabeyiniz Onur Çelik, Felsefe Öğretiminde Hikâyenin Rolü -Mustafa Kutlu’nun Bu Böyledir Kitabı Üzerine Bir İnceleme yapmıştı. Ondan bir parça vereyim sizlere: edebiyat ve felsefe arasındaki ilişkinin ete kemiğe bürünmüş halini, Nurettin Topçu ve Mustafa Kutlu örneğinde kolaylıkla bulabiliriz. Kutlu hikâyelerindeki felsefi altyapı, muhakkak Topçu’nun görüşleriyle paralellik arz etmektedir. Bu hikâyelerde biyografik ve monografik tarzda bu felsefi altyapının işlendiğini görebiliriz. Topçu’nun Anadolucu felsefe, Anadolucu romantizm, Anadolucu milliyetçilik, Anadolucu İslam anlayışı etrafında oluşturduğu felsefî sistemin sunumunu özellikle hikâye üzerinden yapan isim hiç şüphesiz Mustafa Kutlu’dur.
Anadolu insanının sesi olan Mustafa Kutlu, yaşanan acıları, sevinçleri, ortak duyguları, kırdan kente göç, işsizlik, yoksulluk, bireyin yalnızlığı gibi olguları ele alır. Modernizm eleştirisi yapar. Özellikle İstanbul üzerinden kentleşme sorunlarını çarpıcı bir dille ifade eder. Onun coğrafyası, Anadolu’yla sınırlıdır. Buradan hareketle ona, “memleket hikâyecisi” diyebiliriz. Kutlu, hikâye dünyasını inşa ederken yine Anadolucu bir tavırla Anadolu halkının kültürü ve geleneğine ait metaforları, özellikle halk hikâyesinin anlatımını sıklıkla kullanır.
• Dünyaya dair varsayımlarının neler olduğunu, bunların sorgulanıp sorgulanamayacaklarını, açık fikirlilikten ne kastedildiğine dair konuşuyoruz aramızda. Temel sorumuz şunlar oluyor; “sorgulanmayan bir hayat yaşanmaya değer mi?
• sıhhatli ve tutarlı düşünme nasıl olur, öncüllerimiz ne, buradan çıkartılmış ve önümüze sunulmuş olan sonuçlar ne derecede tutarlı ve her daim başka bir seçeneğimiz olma ihtimali nedir?
• İnsanın kendi cehaletinin boyutundan habersiz yaşamaktansa bilgisi ve öğrenme eksikliğini gidermesi nasıl sağlanır?
• İşte bu ve benzeri okuma/düşünme etkinlikleri yaparak, emeği geçen herkese şükranla
• ---
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4265

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 11-Mayıs-2025 Saat 06:06
Bu söz şimdi daha iyi anlaşılıyor

Prof. Dr. Nevzat TARHAN



"Tanrı'ya bağlanmayan bir birey, dünyanın fiziksel ve ahlaki kışkırtıcılığına kendi kaynaklarıyla direnemez.^
Carl Gustav JUNG


Tanrı TANIRLIK artık yetmiyor.. Tanrı TANIKLIK gerekiyor, diye düşünüyorum.

Dünyanın içinde diliyle birlikte bulanan insan din'ini acaba görebiliyor mu ?

Dünyayı belirleyen ve dini tanımlayan DİL insanı çepe çevre kuşatmış olmuyor mu ?

İnsan bu DİL'i aşıp kendini görebilir mi ki dünyası görsün.. kendine ve dünyaya bakıp TANRI'yı tanıyabilirsin..

insan ancak bu işi başarmış nebilerin ve velilerin dizi dibinde .. ya da dâhilerin ve delilerin izinde.. bulunabildiği zaman bir derece Tanrı'yı tanıyabiliyor ki ancak bunun da artık çağımızda yetmediğini görüyoruz...


Peki tanrı Tanıklığa nasıl geçebebiliriz :


     


Makam ve Maksad'dan kurtulup
Mütekellim ve Muhatab'ı görebildiğimiz zaman..

kişileri.. olayları ve olguları geçen AD'a yükselebildiğimiz zaman..

imamı mübini ve kitabını okuyup yazabildiğimiz zaman..


Hasılı işimiz zor.. ancak imkansız değildir:






kavramların ÖRGÜ
terimlerin ÖRTÜ
kelimelerin PERDE
olduğunda karşımıza çıkan DUVAR
YIKILABİLDİĞİ zaman..

Düzenleyen osmanziya - 11-Mayıs-2025 Saat 06:17
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk