Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim  
Mesaj icon Konu: simulasyon Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: simulasyon
    Gönderim Zamanı: 12-Ağustos-2025 Saat 00:54
https://www.youtube.com/watch?v=dZxavUq6r00

barış özcan

Bir Cümleyle Evren Kurmak: Google Genie 3 Devrimi



Simülasyon ve kopyalama arasındaki farkı anlamak bizi gerçeğe yaklaştırabilir mi ? En azından yapay ve sanal arasındaki farkı nazara alınca aradığımız gerçek YAPAY kopyalama ve SANAL simülasyon arasından çıkarılabilir mi ? Gerçeği aramıyorsak zaten bu dördü bize yetecek ve illüzyonu sürdürecek.. osmanziya yontembilim.com
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 12-Ağustos-2025 Saat 20:16


Similasyon Kuramı Allaha ve Ahireti imanı kabullenemeyenleri uydurduğu bir hikayedir.
Ancak dine benzer din değildir. Bilime benzer bilim değildir. Makul ve muhal arasında sayısız imkanlarda içinde bir imkandır.. makul konusunda kriteri ve muhal hakkında ölçüsü olmayanlar işlerine gelen imkanata yapışabilirler.












https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2828&PN=1

Git yatagina uzan.. ışıgi sevindir..

Nefsin sorununu bırak
aklin konusunu kapat
kalbin gundemini unut
ruhun öncelin ört

Git yatagina uzan.. ışıgi sevindir..

Nevm ve uyku başlıyor..
Rüya ve öygüye giriyoruz..
Tek başina kalacaksın..
Yeni bir dunya bulacaksın..
Taze bir öýkü kuracaksin..
Ve belki de bir daha uyanamayacaksın.

Eğer uyanabilirsen;


gereksiz işler..
gereksiz deyişler..
gereksiz yiyişler..
den kaçinma
yarışı
HARAM ve HELAL
sınavından
sonra gelir.

Kişinin kemali bunlarin ne oldugunu kendisinin bilmesidir.

Birine gerekli olan başkasina gereksiz olabilir. Herkesin ortak gereksinim ve ödevlerinden başka özel işi ve projesi de bulunabilir.

Bunun esasi IKTISAD yasasidir.

Insan

nakdini

vaktini

sihhatin

BOŞ YERE harcamamali
ISRAF etmemelidir.

Şimdi bunları söylemesi KOLAY
yapmasi OLAY dir.

Olayin ne oldugunu da gel benden öğren.

Saygılarımla

Sağlıcakla kalınız.

osmanziya

12.08.2025 üçyol izmir 10:17
Fotoğraf:Uğur İKİZLER






ASR Vakti
15;00;ile 21;00 arasinda 18;00 saatleri arasindaki
Zaman dilimine diyoruz.
Saat 18;00 e kadar 3 ssat ve 18;00 den sonra 3 ssst
olmak uzere toplam 6 ssatlik bir zaman dilimini içerir ya da kapsar..
Siz kaplam ve içlem arasindaki farki biliyor mu sunuz ?
GUN KARESI ni ajandaniza cizebilirsiniz.. eger gunu IZLEMEK isterseniz.
huviyet 01
şahsiyet 02
hakikat 03
ferdiyet 04
muhteva 0t
mahiyet 06
derece 07
şumul 08
tazammun 09
kaziye 10
kiyas 11
muhakeme 12
ARISTO'nun 2300 yani 23 yuzyil once yazdigi MANTIK dedigimiz DUŞUNCE yani kaide- i tefekkur yani fehmetmek ve fikhetmek yani KAVRAMAK ve ANLAMAK kurallarini IÇEREN ünlü ORGANON kitabini hiç okumak istediniz mi ?
Telefonu kullaniyorsunuz fakat nasil çaliştigini bilmiyorsunuz..
Aklinizi kullaniyorsunuz fakat nasil çaliştiginj bilmiyorsunuz..
Parayi kullaniyorsunuz fakat nasil çalistigini bilmiyorsunuz..
Interneti kullaniyorsunuz fakat nasil çaliştigini bilmiyorsunuz..
Sosyal medyayi kullaniyorsunuz fakat nasil çaliztivini bilmiyorsunuz..
ZAMANI kullaniyor ve çikarlaniyor ve yaralaniyorsunuz ve fakat nasıl ilerledigini IZLEMIYORSUNUZ..
ÇUNKU izlemeye vaktiniz bulunmuyor..
Vaktiniz bulunmuyor değil bunu yapmaya önceliginiz olmuyor.. zira bu işe önem hatta deger vermiyorsunuz..
Velasr innelinsane le fî husr
Zaman her zaman aleyhimize işler..
Maliki YEVMiddin.
Yevm yani GÜN önemli bir terim.. degerli bir kavram.. ünlü bir sözcük..
Bu soyut ve somut kaplam ve içlemi GUN KARESİ ni AJANDANIZA çizerek kavramayi ve anlamayi deneyimleyebilirsiniz.
Hem ajanda YBA çalişmasi icin KALEMI ve KAGIDI elinize almanizi sağlayacak.
Saygilarimla
Saglicakla kaliniz
Osmanziya
12.09.2025 ucyol izmir 17:35



Düzenleyen osmanziya - 15-Ağustos-2025 Saat 00:22
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 12-Ağustos-2025 Saat 20:43
Sabahattin Ali demiş ki "Biz istiyoruz ki bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun." Fakat dünya böyle "bir kaç kişi ve milyonlar"dan ibaret olmaz. Onlar, yüzler.. binler.. milyonlar olur.. ve bu dördünün arasında ARA BASAMAKLAR.. eşitlik ve çeşitlik yaşamın her yanına beraber yansımıştır. Bazıların keyfi için bu doğal ve normal basamaklar silinemez.. bununla beraber çoğu insan böyle sosyalizm ve solipsizm arasında salınır durur. Buna da engel olamazsın. Kimseyi kurduğu dünyanın dışına çıkaramazsın. osmanziya https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2832
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 14-Ağustos-2025 Saat 11:46
Aşcı aykut dedi ki:
Dün gece kaynağı belirsiz bir kanal mesajı düşünce formu şeklinde bana yansıtıldı. Ben sadece bana yansıtılanları size aktarmaktan sorumluyum. Gerisi beni ilgilendirmez. İşte verilen mesaj:
“Sonsuz ZEKA’ya giden yolda BİLİNÇlenme çabalarınızda ZİHnİN devre dışı kalması AKILlıca bir hareket olsa da, BİLİNÇaltının BİLİNÇ seviyesine çıkarılmaması AKLInızı başınızdan alabilir. ZİHİN bu durumda yine ön plana çıkacak, AKIL ZEKA’ya tabi kalacak, BİLİNÇ ŞUURsuzlaşacak, FARKINDALIK ise başka bir bahara kalacak. Bu nedenle BİLİNÇli olduğunuzun FARKINDALIğıyla yaratacağınız ZEKA karşısında AKIL ZİHiNi kontrol altına alabilir, BİLİNÇ ŞUURu kazanabilir, FARKINDALIğın FARKına varılabilir. O zaman BİLİNÇli olduğunuzun FARKINDA olmanız ile, FARKINDA olduğunuzun BİLİNCİnde olmanız arasında FARK kalmaz”
Dedim

Seksen yorum.. ettekrarü ahsen velevkane yüzseksen demişler atalarımız.. yineleme güzeldir isterse 180 kez olsun.. dikkat ettin yarım açı.. yineleme devam eder 360 çıkarsa ortaya devri batıl çıkar ve hiçte güzel olmaz.. bu kişisel gelişimciler hep farkındalıktan bahseder de hiç kadr ve kıymetten söz etmez.. neden acaba.. çünkü biz elde bulanı fark ederiz de elde olmayanı veya elden çıkanı da kadr ederiz.. değerlendiririr.. kadir ve kıymetini biliriz. Böyle olunca iş Tanrı'ya çıkacaktır.. bundan da hazzetmezler.. hoş farkındalık bu farkında olduğun nereden geliyor diyor sordurur fakat zor durur.. en sağlamı yokluğu ve kadri ve muhabbeti bilmektir. Farkındalığın bilgisi uçar gider de kadrindeliğin sevgisi biraz oturur.. sonuçta kişisel gelişimlerde bir gün bu genişlemeye ve gelişmeye geleceklerdir. osmanziya yontembilim.com

Uğur BOZOKLU dedi:
Yazarlıktan zengin olunmaz.
Yazdığını iyi pazarlayanlar hariç


dedim ki: Yazarlar HAZIR açık ve seçik SEHİL yani anlaşılır yazarak okurlarının düşünmesini zayıflatırlar. Satır araları bulunmayan satırlar.. gizemleri olmayan bilgiler.. bilinmezleri bulunmayan bilinenler.. bir süre sonra kanıksanmaya başlar ki bu arada tiyatro işi biraz daha sürdürdü.. sonra radyo genişletti ve televizyonlar çıkınca kliplerle şarkı ve türkülerin mertliği bozuldu.. bu gün en olağanüstü filmler bile.. örneğin The MATRİX.. alışıldı ve mesajı dağıldı.. giderek daha çok esir oluyoruz makineye ve yazara ve hocaya.. osmanziya yontembilim.com



Düzenleyen osmanziya - 14-Ağustos-2025 Saat 12:02
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 15-Ağustos-2025 Saat 00:14


Yolsuzluklar
Osman tüfekçi face de yazdı:

99 depreminde İmar bakanı olan, depremzedelere 66 bin konut sözü veren, bilahare ihaleye fesat karıştırmaktan yargılanan, söz verdiği konutlar adına tek çivi dahi çakmayan Koray Aydın,
Bugün yaşananlarla ilgili sorumluları istifaya çağırdı.
Bitmedi!
99 depreminde hiç yağma olayı yaşanmadı dedikten sonra sunucu gazete haberlerini okuyayım isterseniz" deyince, "sonra bakarız" diyerek geçiştirdi.
Bitmedi!
Toki'yi karalamak için sosyal konut projesi kapsamında 100 bin konut yapacaklardı, 8 bin kişi başvurdu dedi, sunucu bu kez de başvuru sayısının 8 milyon olduğunu söyleyince şapa oturdu kaldı.
Kimlere ne payeler bahşedilmiş eski Türkiye'de?
Koray Aydın İmar bakanı, iki kelimeyi bir araya getiremeyen Fikri Sağlar Kültür bakanı, Bankalar hortumlanırken göbeğini kaşıyan Faik Öztrak Hazine müsteşarı, Hatay'da 1982'den bu yana yabancılara konut satışının yasak olduğunu bile bilmeyen Meral Akşener içişleri bakanı, SGK'yı batıran Kılıçdaroğlu da bugün için devlet başkanı adayı...
Hey yavrum hey! Güler misin ağlar mısın? Utanmadan bir kere daha ülke yönetimine talip olan kadroların basiretsizliğini kurcaladıkça başını taşa vurası gelir insanın... Her biri tarihimiz adına utanç vesilesi bu çapsızlara hala itibar edenler var ya, yanarım da ona yanarım. Veyl olsun!


Handan ÖZAYDIN yazdı:


ODATV YAZARI
HÜRREM ELMASÇI
ÖZLEM ÇERÇİOĞLU'NU YAZMIŞ
***
Özlem Kâhyaoğulları'nı size ben anlatayım.
Patronun sekreteriydi, patronun oğluyla ABD'ye kaçtı.
***
Çocuklar; Türkiye siyasetinin tozlu raflarında öyle hayat hikâyeleri vardır ki, roman yazsanız,
● Yok artık!
derler.
***
Şimdi size onlardan birini anlatacağım.
***
Aydın’ın Topuklu Efe’si Özlem Çerçioğlu’nun oradan oraya öyküsünü…
***
NAZİLLİ’DEN BÜYÜKŞEHRE
***
Nazilli’nin kenar mahallesinde başlayan yolculuğunun, koca bir büyükşehrin belediye başkanlığı koltuğuna, şimdi de AKP saflarına uzanacağını kim tahmin ederdi?
***
Birsen - Halil Kâhyaoğulları çiftinin kızı olan Özlem, 1968'de doğdu.
***
Özlem Kâhyaoğulları'nı size ben anlatayım.
***
Patronun sekreteriydi, oğluyla ABD'ye kaçtı.
***
Nazilli-Güzelköy'lü olan babası hâlde sebze, meyve ticareti yapan, herkesin sevdiği bir esnafken. kızı da öğrencilikte biraz zorlandı. İlk, orta, lise öğrenimi Nazilli'de pek de parlak geçmese de, bir şekilde tamamladı.
***
1988'de, üniversiteyi bitirir bitirmez Selçuk Üniversitesi, Makine, Resim, Konstrüksiyon Bölümü mezunudur, soluğu kentin sanayi devi Jantsa’da aldı.
Ne de olsa oraların en büyük şirketiydi…
***
Bir de abisi vardı.
Erdal...
Alkol sorunları olduğunu duymuştum.
Lâkin Özlem Kâhyaoğulları; o dönem pek hırslı, kariyerine çok odaklandığından olsa gerek, pek ilgilenememiş dedilerdi.
2011'de rahmetli oldu zaten adamcağız…
***
Babasını da 2015'te toprağa verdi...
***
Konuya döneyim.
Patronun sekreteri olarak başladı işe Özlem…
O günleri hatırlayanlar;
● Daha ilk günden gözü yüksekteydi.
diye anlatırlar.
***
SEKRETERLİKTEN GELİN MERTEBESİNE
***
Sonra ne mi oldu?
***
Patronu Şefik Bey'in oğlu Ercan’la büyük bir aşk yaşamaya başladı. Evlenme kararına kadar gitti… Lâkin; bu, öyle kolay kabul görecek bir evlilik değildi.
Kayınpeder;
● Olmaz!
deyince bavullar toplandı, ABD’ye gidildi.
***
Amerika'daki hayatlarına dair bir şey öğrenemedim.
Tek bildiğim çocuklarının orada doğdukları...
Torunlar dünyaya gelince de kayınpeder yumuşadı...
***
KAYINPEDER ŞEFİK ÇERÇİOĞLU'NUN KISA ÖYKÜSÜ
***
Şefik Bey'den de bahsedeyim.
***
Aydın'ın yerlisi bir zanaatkâr... Amcasının dükkanında çıraklıkla başlıyor.
***
55 senesinde Kore'ye gönüllü olarak gidiyor..
Harp zamanı o zaman.
Birleşmiş Milletler Komutanlığı, Türk Birlikleri'nde çalışıyor.
***
1961'de Almanya'ya giden işçi kafilesinde de var Şefik Çerçioğlu. 4 sene orada kaldıktan sonra ABD'ye gidiyor ve baba oluyor. 1966'da Ercan ve 1971'de Erkan doğuyorlar.
Hayatını yazıp kitaplaştırdı bile Şefik Bey...
***
Tesadüf işte!
Seneler sonra torunları Ata Caner ve Şefik Alp de Amerika topraklarında dünyaya geldiler... Caner 1992'li, adını bir ara magazinde sık sık duydunuz aslında.
Oyuncu bir kızımızla, Miray Daner'le aşk yaşadı.
***
Oyuncu Miray Daner ve Ata Caner Çerçioğlu...
***
Kardeşi Şefik Alp 2000 doğumlu... Onun adı da, bir ara, magazinde dolaştırıldı.
Lâkin itimat etmedi kimse...
***
TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ
***
Nerede kalmıştım?
***
Kayınpeder affı gelince; Türkiye’ye dönüşleriyse, siyasetin sahnesine adım atmalarıyla, hemen hemen, denk diyebilirim.
Ev hanımıydı, lâkin kulisleri de iyi okurdu.
3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nden Aydın Milletvekili oldu.
***
Oldu da, nasıl oldu?
***
Duyumlarıma ve CHP kulislerinde hâlâ kulaktan kulağa dolaşan bir bilgiye göre, seçimlere 4.sıradan girmek istiyor.
● Öyleydi, böyleydi...
derken, varlıklı kayınpederinin katkılarıyla, partiye bağış yapıp kapıyor vekilliği.
***
Sonra; zaten, Baykal’ın gözdesi oldu.
***
Partiye bağışlar, teşkilatla kurulan sıcak temaslar…
Kimi;
● Vekilliği satın aldı.
dedi.
Kimi;
● Örgüt çalışmasını iyi yaptı.
diye savundu.
***
22 Temmuz 2007’deki seçimlerde vekilliğini yineledi.
***
VEKİLLİKTEN BELEDİYE BAŞKANLIĞINA
***
2009’da, Meclis’ten belediye başkanlığına geçti.
Yakınen şahit olanlar;
● Aynı Ak Parti’li gibi çalıştı, delege seçimlerinde belediye işçilerine;
• Herkes, en az, 15 kişiyi üye yapacak partiye.
diyerek, deyim yerindeyse,
• Tahtını yapmış!
diyorlar…
***
Ve çocuklar; MHP ve AKP’yi sadece 600 oy farkla geçip kentin ilk kadın başkanı oldu.
***
Sonraki yıllarda kırsala hizmetler, tarım projeleri, sosyal yardımlar…
***
Halk ona;
● Topuklu Efe!
dedi.
***
Derken; gün geldi, hem belediye kulislerinde hem aile şirketi Jantsa’da kara bulutlar dolaşmaya başladı.
Jantsa’nın üretimi düştü, zararlar yazıldı, borsa değeri eridi.
***
İtalyan ortaklı fabrika da yarayı kapatamadı.
***
Bu sırada Ankara’da fısıltı gazetesi devreye girdi:
***
● Çerçioğlu AKP’ye geçiyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan;
● 14 Ağustos’ta katılımlar olacak. dedi.
Çerçioğlu sessiz kaldı ve siyasette sessizlik, bilhassa siyasette, ama çok mühim detaylara gebedir.
***
İşte çocuklar; size Özlem Çerçioğlu’nun hikâyesi…
***
Patronun sekreterliğinden Amerika’ya,
Meclis’ten belediye başkanlığına, oradan iktidar saflarına
uzanan o uzun yolun tüm durakları bunlar..
***
Varın; gerisini siz hesap edin!
***
Haydi, öptüm gözlerinizden…
***
HÜRREM ELMASÇI

Aydan Karbal Yazdı:

Kocanın şirketi batarsa batar. Bugün batarsa, yarın çıkar. Ama insan olan insan girdiği yerin dibinden nasıl çıkar bilmiyorum.
Meğer mesele sadece Aziz İhsan Aktaş değilmiş! AKP'nin Çerçioğlu'na verdiği söz ortaya çıktı
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Gazeteci Fatih Altaylı, CHP lideri Özgür Özel ile yaptığı görüşmeyi anlattı. Altaylı ayrıca Özel'in Çerçioğlu için, "AK Parti'ye geçerse kocasının şirketini kurtarma sözü almış" dediğini öne sürdü.
Çerçioğlu'nun AKP'ye katılacağına yönelik haberlerin dolaşıma girmesinin ardından, Özlem Çerçioğlu'nun sanayicisi eşi Ercan Çerçioğlu'nun sahibi olduğu ve borsada işlem gören Jantsa hisseleri hızla yükselişe geçti


Bu üç yazıya karşılık dedim ki:


Menfeatlar birbirine bağlı.. Türk solu Amerikan sağına yamalı.. Amerikan sağı türk soluna yamalı.. şirketler ve partilere birbirine yamalı.. kimi aklayıp paklayabiliriz ki.. Tencere Tava hepsinin altı birbirinden kara.. solda yaşamak isteyen sağa düşman.. sağda yaşamak isteyen sola düşman.. sonuçta dinlerin dilleştirildiği.. dillerin dinleştirildiği bir KÜLTÜR ortaya koyan çağımız bu İDEOLOJİLER'in bir kaçını eğemen kılarak dünyayı MEGA ŞİRKETLERE yani teknolojilere teslim etti.. bu SIĞ kültürün asıl sorumluları Tevfik Fikret ve Mehmet Akifden Nazım Hikmete ve Necip fazıla YAZARLARDIR. Solu ve sağı birbirine düşman etmekte mahir kalemlerin dışında DÜŞÜNEBİLEN de fazla çıkmıyor.. onların düşünceleri de insanları birbirine düşman ediyor.. sanırım ülkemdekinin benzeri diğer ülkelerde de bulunuyor.. aslında sorun ne akparti ne chp.. sorun insanı doğaya yabancılaştıran teknoloji ve insanı insandan uzaklaştıran ideoloji.. şayet dilin dünyayı belirlediğine ve dini tanımladığına muttali iseniz.. dilin kötü ve kötüye kullanılmasının da bu neticelerin nedeni olduğunu anlarsınız.. karmaşık faktörler ve girift aktörlerin AĞ'ından dolayı "neden"i metafizik haline getirdiğini düşünüyorsanız.. geriye kalan tek vektörün de yaşamı amaç eden kendiniz olduğu ortaya çıkacaktır ki bu durumda ortaya çıkan AĞ-AÇ'ın sorunlarından yakınan olarak ve çözümlerini yüklenen olarak beniniz olduğunu göreceksiniz. İşte ben kendim bu nesnel faktörlere AR yükü.. kimsel aktörlere de AD yolcusu adını veriyor onları bir AT'a bindiriyorum. Şimdi bu nesnel dil ve kimsel dini barındıran ÖZNE.. sosyalizme döndüğünüzde NE olacak .. solipsizme döndüğünüzde.. ÖZ kalacaktır. Böylece derine dalacaktır.. derine daldığınızda ise benim gibi çıkamayacaksınız. Olsun.. ben burada taharım.. isterseniz sizde gelip rahata erebilirsiniz. Saygılarımla osmanziya https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2832

15.08.2025 üçyol izmir 00:13



Düzenleyen osmanziya - 15-Ağustos-2025 Saat 00:19
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 15-Ağustos-2025 Saat 10:36



deni dunya.. alçak başkası DNY realizm
GERÇEKÇİLİK


dil diyalektigi.. dil konuşmasi DYL konseptualizm KAVRAMCILIK


din deyni.. din borcu DYN nominalizm
ADCILIK



Rahmetli Prof. Necati ÖNER Hoca, KLASİK MANTIK kitabında ortaçağ felsefesinin bu uç alana bölündüğünü söyler..
Bunlardan KAVRAMSALCILIK felsefeye hakim olmuş..
GERÇEKCİLİK bilim şeklinde kendini sürdürmüş..
ADCILIK ise din şeklinde ilerlemektedir.

Sonuçta

AR (harf, dünya, nesne)

AT (kelime, dil, özne)

AD (isim, din, kimse)

Bindiğimiz atı yani DİLİ tanımamızda yarar vardır.


Nitekim bir yazıda şöyle dedim:


Tebrik ederim güzel bir yazı olmuş. Aslinda insan Tanri"yı tanirken ya tanitirken kendini tanir ve Tanitir. TAN ise guneşin AYDINLANMAYA ve AYDINLATMAYA başlamasıdir. Hatta siz KANT'in TANRI hakkindaki düşuncesini tanitirken kendinizin muhteşemliginizi tanittiniz.
KANT guneşini 1928 de eski milli egitim bakani Mehmet Emin ERISIRGIL"in osmanlica KANT FELFESI kitabini daktilo ile turkce ye oldugu gibi geçirdim ve bu arada bir dunya klasigi Teorik Aklim Tenkidi ve Pratik Aklin Tenkidi şaheserlerimi okumasamda onlar hakkinda bilgilendim.
Başkalarinin yazdıklarıyla Anlamak ve Anlatmak işin kolayi..Nitekim ERISIRGIL Fransiz muellifin kitabini çevirmiş. Ancak hangi şah eser olursa olsun.. kendisinden önceki Aristonun ORGANONI.. Descartesin METOD UZERINE KONUŞMAsi.. Hume'un ZIHIN UZERINE DENEMESI ile kendisinden sonraki Hegel in ve Wittgentein i şaheserleri.. TAMAMLANACAK yanlilardir.. degistirecek ve duzeltilecek yanlişlardir.. genişletilrcek ve geliştirilecek yarımlardir.. nitekim su anda okudugum POPPER'in Bilimsel ARAŞTIRMANIN MANTIGI bize bilim ve felsefe tarihinin YANLIŞLAMA ile gectigini soyluyor.
Nitekim Merve KAVAKÇI nin babasi Yusuf Kavakçı nin bir konuşmasinda nebilerin musaddikîn felsefecilerin mukezzibin oldugunu söyler.. yani peygamberler birbirlerini dogrulayarak.. filozoflar bibirlerini yalanlayarak var olurlar. Çunku felsefe KUŞKULU soru sorar.. ayni konuda din ise KESIN yanit verir.
Eger siz bu soru ve yanitin kesin ve kuşkulu olmasi beni ilgilendirmiyor.. konunun kendisinin ne oldugunu söyle diyorsaniz.. ki iyi ediyorsunuz.. derim ki;
1.nereden geliyorsun ?
2.nereye gidiyorsun ?
3.bu arada ne yapacaksin ?
4.bu uçune bir yanit verebilirsen kaniti nedir ?
Iste asil onemli olan.. başkalarinin bu konulsrda söyledigi degerli olmakla birlikte 4 soruya kendimizin ne yanit ve kanit verdiğidir.15.08.2025
saygilarımla
Osmanziya






YAVUZ TELLİOĞLU YAZDI


Kant’ta Tanrı inancı, dogmatik teoloji ile ateizm arasında bir yerde durur; metafiziği sınırlayıp, ahlakı Tanrı’nın varlığı için temel dayanak yapar.
Kısaca ana hatlarıyla:
1. Saf Aklın Sınırları ve Tanrı
**"Saf Aklın Eleştirisi"**nde Kant, teorik (salt) aklın Tanrı’nın varlığını kanıtlayamayacağını söyler.
Ontolojik, kozmolojik, teleolojik kanıtların hepsini eleştirir:
Ontolojik kanıt (Tanrı kavramından varlığı çıkarma) → Mantıksal bir geçiş hatası.
Kozmolojik kanıt (ilk neden) → Sonuçta yine ontolojik kanıta geri dönüyor.
Teleolojik kanıt (düzen ve amaçlılık) → Güçlü ama yalnızca “bir düzenleyici akıl” olasılığını gösterir, mutlak Tanrı’yı değil.
Yani Kant’a göre, salt akıl Tanrı’yı ispatlayamaz; Tanrı metafizik olarak bilinemez (numen alanı).
2. Pratik Aklın Zorunluluğu
**"Pratik Aklın Eleştirisi"**nde mesele değişir:
Ahlak yasası (ödev bilinci) içinde insan, “en yüksek iyi”nin (erdem + mutluluk) mümkün olması için Tanrı’ya ihtiyaç duyar.
Çünkü adaletli bir evren ancak ahlaki düzenin garantörü olan bir Tanrı ile mümkün olur.
Bu yüzden Kant, Tanrı’yı “pratik aklın postülası” olarak savunur:
Özgürlük
Ruhun ölümsüzlüğü
Tanrı
— Bu üçü ahlaki yaşamın anlamlı olabilmesi için varsayılması gereken şeylerdir.
3. Kant’ın Tanrı Anlayışının Özellikleri
Ahlaki Tanrı: Duygusal ya da antropomorfik değil, ahlak yasasının garantörü.
Bilinemeyen Tanrı: Metafizik olarak varlığı ispatlanamaz, ama ahlaken varsayılmak zorundadır.
Aydınlanma perspektifi: Kant, dogmatik teolojiyi reddeder, ama inancı ahlakla temellendirir.
Özet cümle:
Kant’a göre Tanrı, teorik akılla bilinemez ama ahlaki yaşamın anlamı ve adaletin tamamlanması için zorunlu bir inançtır.
Kant’ın Tanrı inancını mistik-psikolojik bir açıdan yorumlarsak, mesele “dışarıdaki” bir Tanrı’dan çok, bilinçte yankılanan ilahi ilkeye dönüşür.
1. Ahlak Yasası = İçsel Tanrı Sesi
Kant’ın ünlü cümlesi vardır:
“Üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası.”
Mistik-psikolojik okuma:
Yıldızlı gök → Kozmik düzenin sembolü
İçimdeki ahlak yasası → Bilincin derin katmanlarında, Jung’un deyimiyle “Self” arketipi gibi işleyen ilahi merkez.
Tanrı, burada göklerde tahtta oturan bir figür değil, vicdanın evrensel düzenle uyumlu titreşimidir.
2. Postülatlar = Ruhsal İhtiyaçlar
Kant’ın üç postülası (özgürlük, ölümsüzlük, Tanrı) mistik-psikolojik bakışta:
Özgürlük → Ruhun, maddi belirlenimlerin zincirini kırıp kendi merkezinden hareket edebilmesi.
Ölümsüzlük → Ruhun zamansal benliği aşma ve sonsuzlukla temasa geçme arzusu.
Tanrı → Bu temasın nihai ufku; düzen, anlam ve bütünlük arketipi.
3. Tanrı’nın İçkinliği
Kant’ın “Tanrı bilinemez” tavrı, mistik dille şöyle çevrilebilir:
Tanrı, kavramsal zihinle tanımlanamaz, ancak ahlaki eylem ve içsel sezgi ile tecrübe edilebilir.
Bu, tasavvuftaki “O’nu bilmek, O’nunla olmak” ile yakın bir noktada buluşur:
Bilgi → Akılla sınırlı, yetersiz
Hâl → İçsel ahlaki duruşun, ilahi olanla hizalanması
4. Ahlak = Kozmik Senkronizasyon
Psikolojik olarak, ahlaki yasaya uymak, kişinin ruhsal rezonansını evrenin ahenkli frekansına ayarlamasıdır.
Ahlaksızlık = rezonans bozulması, içsel huzursuzluk
Ahlak = içsel Tanrı sesi ile evrensel düzenin aynı melodiyi çalması
Kısacası
Kant’ın Tanrı inancı, mistik psikolojide “dışarıda bir varlığı kanıtlamak”tan çok, insanın kendi içinde Tanrı’yı işitmesi ve bu sesi yaşam eylemlerine taşımasıdır.
Ahlak yasası, bu sesin gündelik hayattaki yankısıdır.


Kant’ın İçsel Tapınağı
Kant’ın tapınağı taş ve mermerden değil, sessizce atan bir vicdandan yapılmıştır. Bu tapınağın kubbesi, geceleri üzerinde parlayan yıldızlı göktür; sütunları ise insanın kendi içinde yükselen ahlak yasasının sessiz direkleridir.
Kapısından içeri adım atan, dışarıda aradığı Tanrı’nın aslında içeride oturduğunu fark eder. Burada ilahi olan, bir tahtta oturan hükümdar gibi değil, bilincin derin kuyularında yankılanan bir ses gibi var olur: “Ödevini yap. Kendine değil, evrensel olana sadık kal.”
Bu ses bazen bir katedralin orgu gibi güçlü, bazen de bir sevgilinin nefesindeki buğu gibi ince ve narindir. Onu işitmek için kulak değil, içsel bir dikkat gerekir. Kant’ın Tanrısı, göksel bir elmas değil, ahlaki bir alevdir; bizi karanlıkta yönlendiren, hiçbir dogmaya zincirlenmeyen bir ışık.
Bu tapınakta dua, dudaktan dökülen kelimeler değil, eyleme dönüşmüş iyiliktir.
Kurban, kendi bencil arzularımızdır.
Ve kutsal kitap, yıldızlarla yazılmış evrensel düzenin kendisidir.
Burada Tanrı, uzak bir galaksinin kralı değil; vicdanın en derin odasında, sessizce, ama sarsılmaz bir varlıkla duran içsel sevgilidir. Onunla birleşmek, ahlakın cinsel bir sarhoşluk gibi ruha yayılmasıdır: Bütün evrenle aynı ritimde atan bir kalp, aynı melodiyi fısıldayan bir nefes…
Ve o an insan, Kant’ın dediği gibi, hem üzerinde yıldızlı göğün ağırlığını hem de içinde ilahi yasanın sarhoş edici tatlılığını hisseder. İşte o an, tapınak tamamlanır.

YAVUZU TELLİOĞLU



Düzenleyen osmanziya - 15-Ağustos-2025 Saat 11:24
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4498

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 16-Ağustos-2025 Saat 08:52


Kesret ve kıllet ile sagir ve kebir gibi soyut ve somut ile aşkin ve ıçkin gibi kavramlari anlamadan.. insani tanimadan kendi cehaletine pardon ilmine gore konuşan neyin irfanini inkar ettiginin farkindami bilmiyorum.. ama sunu biliyorum dışariya bakan gittikçe çogaltir içeriye bakansa azaltir durbunun objektigi ve okuleri gibi.. harfe bakan ismi gormez.. ismi giren harfi gormez.. semantik ve sentaks gibi.. hasili yaratilani gorup Yaratan'i aramazsan asla Yaradan'a adanamazsin. osmanziya yontembilim.com




Galamsimizde 3.2 Trilyon Gezegen
Güneş'imizin Samanyolu Galaksisi etrafında bir tur atması tam 250 milyon yıl sürüyor. Ve Samanyolu'nun genişliği yaklaşık 100.000 ışık yılı, kalınlığı ise 1.000 ışık yılıdır. Güneş sistemimiz, galaksinin merkezinden yaklaşık 26.000 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Tüm bunlar size yeterince etkileyici gelmediyse o zaman şöyle ifade edeyim: Güneş'imiz (yıldızımız) Samanyolu'ndaki 200 milyar yıldızdan sadece biri tanesi. Bu nedenle bilim insanları, galaksimizde 3,2 trilyon kadar gezegen olabileceğini tahmin ediyor. Ve unutmayın, bunlar sadece bizim küçük galaksimizle ilgili sayılar.
NASA'ya göre, gözlemlenebilir evrende yaklaşık 2 trilyon galaksi bulunuyor. Bu nedenle hiçkimse kibre kapılmasın.
HERKES BİR HİÇ.


Hakk bulunursa hürriyette olur. Kuvvet bulunursa mukavemette olur. Bulunanlarla olanlar arasında dahi denge aranır. Resmi ve sivil kesimin bir tesirinin olmadığı bir DÜNYA içinde yaşadığımız ortaya çıktı. Bu dünya beşeriyet idi medeniyetle dirildi ve fakat insaniyeti inşa ederken GDD ile 7 ekim katliamı ile sekteye uğradı diyorum. Ancak durdurulanın ne ve durduranın kim olduğu konusunda bir belirsizlik olacağı da muhakkaktır. İşte bu belirsizlik nedeniyle önlemlerde etkili olamıyor, diye düşünüyorum. Daha açık konuşmak gerekirse benim "insaniyet" dediğime sen "islamiyet" ya da "yahudiyet" dersen.. benim GDD dediğime sen "israil" ya da "amerika" dersen anlaşamayız. Çünkü sen televizyon koltuğunda otururken ekranlarda öğreniyorsun daha doğrusu öğretiliyorsun ben ise düşünüyor ve öğreniyorum. osmanziya yontembilim.com

IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk