Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: kimse Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2755

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: kimse
    Gönderim Zamanı: 27-Mayıs-2015 Saat 14:53
KİMSE


KIMSE dizini içindeki dosyalar

20150527_145207_KIMSE.rar


Kimse deyince akla kapsam olarak “kimse”nin “nesne” ile birlikte olduğu “dünya” gelir
içlem olarak “kimlik” ve “kişilik” gelir. Sanırım bu ikisine birlikte “din” diyebiliriz.
Dünyanın ayırıcı vasfı sonlu “geçicilik”tir.. dinin de belirleyici vasfı sonsuz “kalıcılık”tır.
Şimdi bunları böyle var sayıyorum. Bu yargıma katılmayabilirsiniz. Çünkü “gerçek” böyledir diye bir savım yok, gerçekten.. ben bu kendimin ördüğüNü bildiğim gördüğüMü söylüyorum.
Bu ikilemi de dilimde ben ve sen eki olan N ve M ile ibare ediyorum.    

Özel kimlik ve genel ve toplumsal kişilik ARD zamanlı bir ilişki sergiler
ve fakat bireysel ferdiyet ve töresel zihniyet EŞ zamanlı bir dikey çizgidir.
FERDİYET devlet ve ZİHNİYET ise medeniyet inşa eder.
Sorun “ulusal” devlet ve “küresel” medeniyet arasında yeni bir aşamaya geldi..
Bir geçiş dönemi sıkıntısı yaşanıyor uygarlığımızda.
1950’lerden sonra birike birike.. bu hale geldi..
Çok şükür küresel bir savaş yok ancak yoksul ülkelerde ve özellikle islam ülkelerinde yaşanan düşük yoğunluklu savaşlarda 2 milyona yakın bir kayıp oluştu.. ve bu sürüyor. Fakat bu arada bilim ve teknolojideki hızlı ilerlemelerle uygarlığımızın damar ve sinirleri daha hassas hale geldi ve üstelik küresel ve çevresel sorunlar, ulusal sorunları kat kat ağır hale geldi.. bu sorunların çözümsüz kalması ulusal sorunları da çözümsüz bırakacaktır.

Ulusal uç yerel hale çıkıyor ve küresel uç dahi bölgesel hale iniyor.
Ancak geçmiş alışkanlıklardan kurtulamıyoruz.
Ulusal uçlar eski imparatorlukları özlüyor.
Küresel efendiler bu özlemden yararlanarak bölgeselliği önlüyor.
Sonuçta ne global ne de local olmayan      GLOKAL bir yapı oluşuyor.
Bu yapıya uygun kimlik ve kişilikler de ortaya çıkıyorlar.

Yeni kimlik ve kişilikler inşa edilmedikçe.. ya da kimseler kimlikleri ve kişilikleri üzerine bir sorgulamaya girişmedikçe.. kendini TANIMADIKÇA.. insanı bilmedikçe.. haddini bilmedikçe.. değişimi kavramadıkça.. yeniliği yaşamadıkça.. DÜNYA’nın ortak ekonomik ve politik çıkarları için dini ve etnik yararlar kullanılmaya devam edecek.

Dünya kendini korumak zorunda çünkü.. her sistem statüsünü korumayı sürdürür.. kimse yerleştiğini ve alıştığını bırakmaz. Kimseden kimlik ve kişiliğini bırakmasını isteyemeyiz.. değiştirirse kendi değiştirir.. ancak bunu ZORLA yapmaya çalışırsak.. kendimizi haklı görerek.. kendimizi hakikatlı bularak.. kendimizi yetkili kılarak.. ellenilmez kamu yararı, vazgeçilmez ulusal çıkar veya dokunulmaz kutsal buyruk olarak bireyleri kimseleri feda edebiliyorsak ya da kendimizi korumanın ve savunmanın bir gereği olarak zora başvurmaya kalkarsak sorunu daha içinden çıkılmaz hale getirebiliriz.

Diğer taraftan kimlikler.. kişilikler.. uluslar.. ülkeler.. devletler.. aklen ZAYIF bir halde ve malen KUVVETSİZ bir durumda ise ve bir de üstelik maddi ZENĞİNLİĞİ bulunuyorsa.. başkalarının ve güçlülerin iştahını çekiyor. Uluslararası güçlü ve geçerli ve yaptırımı bulunan bir hukuk sistemi kurulmadığı için zayıf yerler, güçlü yerlerin saldırısına uğruyor.

Bütün bunlar yani dini ve dünyevi işler dil ile oluyor. Dili kullanıyoruz hem kendimiz hem başkası için.. ama dilimizde de HAL lisanımızda da kal lisanımızda da sorunlarımız var. Kimsenin haline.. nazarına.. niyetine.. hesabına.. karışamayız ancak KAL lisanın da ve konuşma mevzuunda diyecek konularımız olabilir. Konuşmayı iyi bir anlaşmaya çevirmek için anlama sürecini güzelleştirip ve anlatma mekanizmasını bazı iyileştirmeler getirip daha az anlaşmazlık.. daha çok uyuşumalar ortaya çıkarabiliriz.

Sorunluluğumuz vardır, bunu geçim ile çözmek zorundayız.
Sorumluluğumuz vardır, bunun için de seçim yapmak durumundayız.
Geçim için yaptığımız ticareti ürün ve marka sahibi olmak düzeyine çıkardığımızda bu ürünün onurunu korumak zorundayız. Yaptığımız seçimde başkalarının da vekalet ve yetki alıp siyasete çıkardığımızda bu yönlendiriciliğin ağır olan sorumluluk yükünü hoşgörüyle karşılamak konumundayız.

Tüm bunlarda iki uç bulunur. Birisi hepimizin sorumlu olduğu ORTAK bir din ve fakat her birimizin yeti, yetenek, beceri, kazandığımız başarı ve aldığımız yetki ile uygun ve oranlı yükümlü olduğu AYRIK yol. Bu durumda bütün beşerin tek bir dini olacak ve fakat insanlar sayısında mezheb.. izm.. yol ve idelojiye sahip olacaklardı.. fakat gözlemlediğimiz durum.. birkaç tane dünyaya egemen İDEOLOJİ ve fakat insanlar sayısınca da DİN bulunuyor.. mezheb.. doktrin.. okul adı altında. Bu terslik acaba nereden kaynaklanıyor ?

Bu konuda gördüğüm en başat sorun.. gördüğümüzün ördüğümüz olduğunun unutulmasıdır.. gördüğümüzün gerçek.. ördüğümüzün doğru.. yaptığımızın güzel ve işlediğimizin iyi.. olduğunu nereden biliyoruz ? Amma şu da var zaten doğru ve gerçek olmazsa.. iyi ve güzel olmazsa o bilgi ve buyruğa sağlam gözle bakmayız.. uymayız ve uygulamayız. Kötü bir iş ise insan onu yapmaz.. ama kötü olduğunu bile bile yaptığımız işler yok mu ? Öyle ise çözüm sağlam ve sağlıklı bilgi ve buyruğun koşullarını ve kurallarını bilerek daha salih ve sahih akıl ve nakillere sahip olma yoluna başvurmaktır.

Şimdi dediklerimi.. eğer doğru örmüşsem.. doğru olmazsa bile doğru var varsaymışsam.. ve sizde bu varsayımıma katılmışsanız.. yani anlatımıma haklılık payı veriyorsanız.. “GERÇEKLİK” konusunda bizim yeni bir ZİHNİYETE ihtiyacımız var.. belki yeni bir MAHİYET’e gereksinimimiz var demektir.

Bu da başkasına öğüt vermek ve bilgilerimiz ve bildiklerimizi paylaşmak ardında kendimizi göstermekten vaz geçip kendimizi görerek ve hatta kendimizi örerek kendimizle yüzleşmektir.

Bu talepte, KİMSE şahs ve NESNE şey’ kavramlarını “ne ise ne” ya da “kim ise kim”.. yani nesne ve kimse terimlerini irdelemeyi.. imgelemeyi.. incelemeyi gerektirirler.

Kendimi-Zİ ben-İMİZE tanıtıp bunun oluşturduğu sen ile birlikte bir BİZ oluşturabilir isek.. DERİN inceleme.. irdeleme.. imgeleme yapılacak yollar açılacaktır, diye düşünüyorum.

Bunu nasıl yapacağız.. bu iletinin dizinindeki tabloları versiyon sırasıyla izlemek.. imgelemek.. irdelemek.. İSTEK’ini dilemem ve dilemenle.. gene geldik dile.. ama BİZ hep dünya ve din ile uğraşıyoruz…




Sağlıcakla kalın

OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim

.

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım sistemde
cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok…

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr



http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim






Düzenleyen osmanziya - 27-Mayıs-2015 Saat 15:51
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk