Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din  
Mesaj icon Konu: musluman dusmanlıgı Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4340

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: musluman dusmanlıgı
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 13:34
Zeki İlter

Bey Kardeşim Ertuğrul Kürkçü Tanrı Erkek, yaşlı ve Beyaz'dır demişti.. Yani bir teşbih ve benzetme yapmıştı.. lisede iken Protogroros'ın "insan herşeyin ölçüsüdür" sözünü okuduğumda hiç bir şey anlamamıştım. Daha sonra anladığım en temelli savlardır biri oldu.
Felsefe dini Antropo-morfik olmakla suçlar.. yani Tanrı'yı insana benzetmenin yanlış olduğunu söyler.. bir filozof diyor.. eğer öküzlerinde bir tanrısı olsaydı o da öküze benzerdi. Şimdi bu eski Yunan Mitolojisi için geçerli bir eleştiri.. onların Zeus adlı baş tanrısının bir kaç karısı ve üç beş tanede metresi olduğunu nazara aldığımızda bu eleştiri anlaşılır. Ancak paganist olmayan tek tanrıcılıkta bu eleştirinin geçerli olmayacağı belli olur.
Diğer taraftan din de felsefeyi antropo-sentrik suçlayacaktır. Hatta sadece felsefe değil bilim dahi macro ay üstü uzay ve micro atom altı.. bizim midi dünyamızın saniye gram santimetre ölçüleriyle matematikleştirilerek anlatılır. Yani insan-merkezcilik bilimin REFERANS noktasıdır.. insan-benzetimcilik de dinin BAŞVURU yeridir.
Şimdi yukarıdaki eleştirdiğiniz ifadelerin başvuru noktası müslüman reaksiyonarliğidir. Gerçekten bende tepkiliyim.. bin senedir tefekkürü (felsefe ve hikmeti) durduran ve üç yüz senedir fikri donduran (bilimi ve hukuku) böylece bilimi ve kuvveti ve dünyayı elinden kaçıran geçmişimiz savunulamaz.
Ancak bu reaksiyondan siz bir husumet çıkarır ve bunu da adavete dönüştürürseniz artık bu duygusal dünyadan akıllıca sonuçlar çıkmaz. Yazarın anlatımı bu yüzden akılcı ve gerçekçi olamıyor. Reaksiyoner bir karşıtlık çıkıyor.
Böyle akılsızca müslüman düşmanlığının yolu Rasulüllah ve Kelamullah karşıtlığına dönüşür ve böylece gideceği yer bellidir Tanrı Tanımazlıktan ileri Tanrı Düşmanlığıdır.
Şimdi burada bir yol çizdim.. kişi böyledir Demedim. Belki yazar Deisttir de Teizmden hoşlanmıyordur olabilir.. eğer böyle ise aklın yapacağı iş.. din ve rasul ve kitab kavramlarını söz konusu etmemektir.. müslamanların kültürel zeminden çekilmektir. Ben değerli kardeşim Rahmeti Zeki Coşkunsu'nun hatırına onun sevdiği yazar hakkında fazla bir şey söylemek istemiyorum.
Konuya dönersek bilinmezlerden bilinenleri giden yolculuğumuzda bizim analoji ve metafordan başka bir bilgi aygıtımız ve İNSANDAN BAŞKA bir konumuz bulunmadığından yapabileceğimiz iş, dilimizi (teşbih ve temsili) kötü ve kötüye kullanmamaya özen göstermektir.
Saygılarımla.
osmanziya yontembilim.com




Sevgili Mahmut Kısa bugünkü yazısında “Kur’an’da Kadın” konusunu ele almış. Çok güzel bir derleme yapmış. Yazıya “Kur’an’a göre kadın değerlidir. Ama erkek daha değerlidir.” diyerek başlamış lakin yazı boyunca anlattıklarına bakılırsa Kur’an’a göre kadına değer verildiğine dair pek bir örnek yok. Mahmut Kısa sanırım Müslümanlar incinmesin, kırılmasın, zaten Leman karikatürü yüzünden paramparça oldular, bir de bu yüzden mahvolmasınlar diye naif bir düşünceyle yazıya böyle bir giriş yapmış. Oysa kadın söz konusu olunca hep bir aşağılama, hep bir yok sayma, hep bir azarlama, hep bir eşitsizlik görürsünüz… Kur’an’ın kadına bakışı bu: Erkekçi, ayırımcı, sexist bir bakış. Bir yatak odası oyuncağı, üzerinden sürülüp geçilecek bir tarla, bir azar nesnesi, biraz cıvıtırsa tokatla susturulacak bir köle…
Bu sözü hep tekrar edeceğim: Erkeklerin Müslüman kalmasını anlarım da -çünkü Kur’an erkekçidir, tanrısı bile erkektir, cinsiyetsiz değildir- ona reva görülen bunca şeyden sonra kadınların Müslüman kalıp üstelik bu dini savunmalarını hiç anlayamam.
Müslüman feminist kadınlar hadi bunlara cevap verin.
Müslüman modernistler de hemen o günkü toplumsal koşullar böyleydi savunu-s-una sarılmasınlar: Allah’tan geldiği iddia edilen son kitaptan zamanın şartlarını zorlayan, evrensel, devrimci bir performans bekleme hakkımız var değil mi? Var mı böyle bir performans? Nerede! Bilakis tarihsel koşulların dayatmalarını ve Arabın geleneklerini din yaparak sabitlemiş.
Buyurun:
“KURAN’DA KADIN
Kur’an’a göre kadın değerlidir.
Ama erkek daha değerlidir.
Kurana göre kız çocuk, insana bahşedilmiş bir nimettir.
Ama erkek evlat, daha büyük bir nimettir.
Neden mi?
Birçok ayette, "oğullar" insana verilen en değerli nimetlerden sayılır (Kehf 46, Şuara 133, Kalem 14). Ama kız evladın nimet olarak verildiğini söyleyen bir tek ayet yoktur.
Kur’an’da adı geçen tek kadın Meryem’dir.
Birçok peygamberin ve hatta firavunun müslüman hanımından söz edilir ama bu kadınlardan hiç birinin adı söylenmez. İlk insan anlatılırken Adem vardır ama Havva'nın adı geçmez.
Kadınlar anlatılır, ama adsızdırlar.
"Melekler Allah’ın kızlarıdır" diyenlere Kur’an şu tepkiyi verir:
“Erkekleri size, dişileri Allah’a mı layık görüyorsunuz? Ne kötü bir paylaştırma bu!” (Necm 21–22).
Yani mesele sadece şirk değil, aynı zamanda, bu suçun "Allah’a kız evlat yakıştırmak" gibi ekstra bir hakaret boyutu da vardır.
Kur’an anlatımında kızlar evlilikte özne değil, nesnedir.
Şuayb, Musa’ya şöyle seslenir: “Kızlarımdan birini sana nikahlamak istiyorum.” (Kasas 27).
Musa kabul eder.
Ama kızlardan biri bile konuşmaz.
Seçim hakkı, reddetme hakkı, onay hakkı... Yoktur.
Lut kıssasında bu daha da çarpıcıdır.
Şehir halkı Lut’un misafirlerine musallat olunca, Lut der ki: “İşte kızlarım! Onlarla evlenin!” (Hud 78).
Yine aynı sessizlik…
Kadınlar konuşmaz, sorulmaz, sadece “verilir.”
Birçok ayette "oğullar" insana verilen en değerli nimetlerden sayılır (Şuara 133, Kalem 14, Kehf 46).
Ama kız evladın nimet olarak verildiğini söyleyen bir tek ayet yoktur.
Kadına verilen rol ise edilgendir:
"Kadınlarınız sizin için birer tarladır. Tarlanıza dilediğiniz gibi varın." (Bakara 223).
Erkek eken, biçen, belirleyendir. Kadın ise üzerinde tasarrufta bulunabileceği bir arazi...
Yaratılış anlatısında bile kadının erkeğe bağımlı olduğu işlenir:
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yarattı. Ondan da eşini yarattı.” (Nisa 1).
Adem topraktan yaratılır. Kadın ise Adem’den... Yani kadının kökeni bile erkeğe bağlıdır.
Miras hukukunda kız çocuğu, erkek kardeşinin yarısı kadar alır (Nisa 11).
Tanrısal adalet, burada kadına yarım pay biçer.
Şahitlik konusunda kadınların söz hakkı da yarıya düşer:
“İki kadının şahitliği bir erkeğinkine denktir. Eğer biri unutursa, diğeri hatırlatır.” (Bakara 282).
Kadınlara "unutkan" etiketi yapıştırılır.
Oysa çağdaş nörobilim, hafıza konusunda cinsiyet ayrımı yapmaz. Bu iddia, günümüz verilerine göre bilim dışıdır.
Çocuğu olmayan İbrahim ve Zekeriya peygamber, Allahtan erkek evlat isterler. İkisine de erkek evlatlar verilir (Hicr 53, Meyem 7).
Tanrıdan kız evlat isteyen bir tek peygamber yoktur.
Tüm peygamberler erkektir.
Kadın peygamber yoktur.
Kadına tebliğ, liderlik, toplum önderliği görevleri layık görülmez.
Kur’an, kadın-erkek ilişkilerinde yönetimi erkeğe verir:
“Allah, bir kısmını diğerine üstün kıldığı için, erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler.”
Onun için, iyi kadın, itaat edendir.
İtaat etmezse önce öğüt verin, sonra yatakta yalnız bırakın, olmazsa dövün. (Nisa 34)
Yani kadını döverek "islah" edebilirsiniz.
Ancak problem erkekten kaynaklanıyorsa, o zaman uzlaşma ve fedakârlık tavsiye edilir. Öğüdün, cinsel boykotun, dayağın adı geçmez.
İmran'ın karısı (adını bilmiyoruz) karnındaki çocuğu Allah'a adar. Erkek çocuk beklemektedir. Doğan çocuk kız olunca, Allah'tan özür dilercesine:
"Rabbim, ben bir kız çocuğu doğurdum. Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim" der. (Ali İmran 36)
Ayette geçen "Erkek, kız gibi değildir" ifadesi, kız çocukların mabette hizmet etmek üzere adamaya uygun olmadığını anlatıyor.
Kadın örtünmek zorundadır (Nur 31).
Erkek için böyle bir zorunluluk getirilmez.
Boşama, erkeğin hakkıdır (Bakara 228-229).
Kadın boşanmak isterse, yetkili mercilere başvurur.
Yetkililer uygun görürse boşanır.
Kendiliğinden “boş ol” deme yetkisi yoktur.
Kadın sadece bir eşle evlenebilir.
Erkek ise dört kadınla evlenebilir (Nisa 3).
Erkek, sahip olduğu cariye ile -evliliğe gerek olmadan- cinsel ilişkiye girebilir (Müminun 5-6).
Fakat kadın, kendi kölesiyle bunu yapamaz.
Erkek, karısının kendisini aldattığını düşünüyorsa, lanetleşme yöntemiyle onu suçlayabilir (Nur 6-9).
Kadın ise kocasını aynı yöntemle suçlayamaz.
Bu hak tek yönlüdür.
Ve son olarak,
Kuran kadınlara şunu söyler:
"Allah’ın bir kısmınızı diğerlerine üstün kıldığı şeylere özenmeyin." (Nisa 32).
Yani "Kadın olduğunuzu kabul edin. Erkeklerle eşit olma hayali kurmayın."
İşte Kur’an’daki kadın…
Değersiz değildir. Ama erkek, ondan bir derece daha üstündür:
"Kadınların, yükümlülükleri oranında hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlar üzerinde bir derece (üstünlüğe) sahiptirler." (Bakara 228)”


Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 00:36
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4340

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Bugün Saat 01:37
Krallık ve saltanat.. AİLE'den gelir. Aile KUTSALDIR üç dinde.. âdem aleyhisselam. Aile toplumun birimi.. insanın bilimi ve islamın bilincidir. İsa aleyhisselam gelmeden önce yahudi denilenler müslümandı.. Peygamberimiz gelmeden önce Hristiyan denilenler müslümandı.. yani krallık sadece dil ve soy konusu değil.. aynı zamanda din ve Tanrı konusuydu. Zaten insanda Halife-i Arzdır. Ayrıca Krallıklar demokrasiden daha kıymetlidir denilir.. çünkü adam mülküne sahip çıkıyor, demokrasi de ise devlet mali deniz yemeyen domuzdur felsefesi milleti kahr u perişan ediyorlar. Bununla beraber laiklik ve demokrasi paradan ve tekerden sonra BEŞERİN bulduğu en iyi icad.. krallar ve başkanlar ve cumhurreisleri de sembolik yukarıda bulunsunlar bir zararı bulunmaz. Aile bozulunca ne kadar ikincil aileler yani şirket ve parti.. tim ve set.. cemaat ve tarikat.. mahalle ve belediye.. bakanlar kurulu ve sair organizasyonların hepsi bozuluyor. Sonuçta ezbere konuşanlar hakikatler yüzeyde tartışırlar.. açıklayınca ukelalaşırlar. osmanziya yontembilim.com

IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk