Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim  
Mesaj icon Konu: aysun tolan yazdi Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4340

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: aysun tolan yazdi
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 02:34
Aysun Tolan yazdı:

BİR SİMÜLASYONDA YAŞADIĞIMIZI KANITLAYABİLİR MİYİZ?
Simülasyon teorisi, evrenimizin bir bilgisayar simülasyonu olduğunu, bizden çok daha gelişmiş zekalar tarafından düzenlendiğini ileri sürüyor.
Bu teori, bilgi fiziği adı verilen bir bilim dalı ile de destekleniyor. Bilgi fiziği, uzay-zamanın ve maddenin doğal fenomenler olmadığını öne sürüyor. Onun yerine, fiziksel gerçekliğin yapı taşlarının bilgi parçacıkları olduğunu, uzay-zaman algımızın da bu bilgi parçacıklarından doğduğunu söylüyor. Bunu açıklamak için de sıcaklığın atomların kolektif hareketinden doğduğu, aslında hiçbir atomun tek başına herhangi bir sıcaklığa sahip olmadığı örneği veriliyor. Bu da tüm evrenin gerçekte bir bilgisayar simülasyonu olabileceği gibi bir olasılığı akıllara getiriyor.
1989 yılında fizikçi John Archibald Wheeler, evrenin temelinde matematik olduğunu ve ‘bilgiden doğduğu‘ şeklinde yorumlanabileceğini öne sürmüştü. 2003 yılında Oxford Üniversitesi’nden Nick Bostrom, simülasyon hipotezini formüle etti. Buna göre bir simülasyonda yaşama olasılığımız oldukça yüksek. Bostrom’a göre yeterince ileri bir uygarlık, teknolojik açıdan gerçeklikten ayırt edilemeyecek denli gelişmiş simülasyonlar oluşturabilir ve bu simülasyondaki varlıklar da aslında bir simülasyonda yaşadığını anlamayabilir.
MIT’den fizikçi Seth Lloyd, tüm evrenin devasa bir kuantum bilgisayar olabileceğini öne sürerek simülasyon hipotezini bir adım ileri taşıdı. Konuyla ilgili en popüler çıkış ise 2016 yılında Elon Musk‘tan geldi ve ünlü girişimci verdiği bir röportajda, “Büyük ihtimalle bir simülasyonun içinde yaşıyoruz,” dedi.
İçinde yaşadığımız fiziksel gerçekliğin, gözlemciden bağımsız var olan nesnel bir dünya değil de simüle edilmiş sanal bir gerçeklik olabileceğine işaret eden bazı kanıtlar mevcut. Öncelikle herhangi bir sanal gerçeklik, bilgi işleme üzerine kurulmuş olmalıdır. Bunun anlamı ise her şeyin daha küçük parçalara bölünemez hale gelene kadar dijitize veya pikselize edilebileceğidir ve bu en küçük parçalara da ‘bit‘ adı verilir.
Bu durum, dünyamızın atomlardan ve parçacıklardan oluştuğunu öne süren kuantum teorisi ile benzeşmektedir. Bu teori, en küçük birim enerji, uzunluk ve zaman ölçütleri olduğunu söyler. Benzer şekilde evrendeki görünür maddeleri oluşturan parçacıklar da en küçük madde yapı taşlarıdır. Kısaca söylemek gerekirse, dünyamız pikselize edilmiş haldedir.
Evrende olup biten her şeye hükmeden fizik kanunları da, bir simülasyon programının yürütülmesi sırasında takip edilmesi gereken kod satırlarına benzer. Dahası matematiksel formüller, sayılar ve geometrik örüntüler her yerdedir, dünyamız tamamen matematiksel bir temele oturur. Fizikte simülasyon teorisini destekleyen bir başka tuhaflık da evrendeki maksimum hız limiti olan ışık hızıdır. Sanal gerçeklikte böylesi bir limit, simülasyonu çalıştıran işlemcinin gücüne, yani işlem kapasitesine bağlıdır. Fazla yüklenen bir işlemci, simülasyonun çalışmasını yavaşlatır. Benzer bir şekilde Albert Einstein’ın genel görelilik teorisi, zamanın bir kara deliğin etrafında yavaşladığını ortaya koymuştur.
Simülasyon hipotezini belki de en çok destekleyen kanıt kuantum mekaniğinden gelir. Bu, doğanın “gerçek olmadığını” öne sürer. Belli bir haldeki, örneğin belirli bir yerdeki parçacıklar, birisi onları gözlemlemedikçe veya ölçümlemedikçe var olmuyor gibi görünür. Onun yerine, aynı anda birden fazla halde bulunurlar.
Benzer şekilde sanal bir gerçeklik de bir şeylerin meydana gelmesi için bir gözlemciye veya bir programcıya ihtiyaç duyar. Kuantum dolanıklığı da iki parçacığın tuhaf bir şekilde birbiriyle bağlantılı olmasına izin verir, yani birine müdahale ettiğimizde, aralarındaki uzaklık ne olursa olsun diğerine de aynı anda otomatik olarak müdahale edilmiş olur. Bunun etkisi de görünürde ışık hızından daha hızlıdır, ki böylesi bir şey mümkün olmamalıdır.
Ne var ki bu durum, bir sanal gerçeklik kodundaki bütün konumların merkezi işlem biriminden aşağı yukarı aynı uzaklıkta olmaları gerçeğiyle açıklanabilir. Yani iki parçacığın birbirlerinden milyonlarca ışık yılı uzakta olduğunu düşünsek de, eğer bir simülasyonun içindeyseler aslında birbirlerinden o kadar da uzak değillerdir.
Peki, evrenin gerçekten de bir simülasyon olduğunu varsayalım. Bunu kanıtlamak için simülasyonun içinde ne gibi deneyler yapabiliriz?
Simüle edilmiş bir evrende, etrafımızda pek çok bilgi parçacığı bulunduğunu varsaymak yanlış olmaz. Bu bilgi parçacıkları kodun kendisini temsil eder. Dolayısıyla, onları tespit etmek simülasyon hipotezini kanıtlayacaktır. Yakın zamanda öne sürülen kütle-enerji-enformasyon eşitliği prensibi, kütlenin enerji veya bilgi olarak ifade edilebileceğini, bunun tam tersinin de doğru olabileceğini belirtmektedir. Yani her bir bilgi parçacığı küçük de olsa bir kütleye sahip olmalıdır. Bu, bize gözlemleyebileceğimiz bir ipucu verir.
Bilgi, aslında maddenin evrendeki beşinci halidir. Her bir parçacık başına düşen bilgi miktarı hesaplanabilir. Yakın zamanda yayımlanan araştırmalarda, bu tahminleri test etmeye yönelik deneysel bir protokol öne sürülmüştür. Deney, parçacıkları anti-parçacıklarıyla çarpıştırarak bir enerji patlaması yaratmak suretiyle içlerindeki bilgiyi silmek üzerine kurulmuştur. Bu enerji patlamaları ışık parçacıkları olan fotonlar suretinde gerçekleşir. Bilgi fiziğine dayanarak, ortaya çıkacak olan fotonların olası frekansları tam olarak tahmin edilebilir. Bu deney halihazırda var olan araçlarımızla gerçekleştirilebilmektedir.
Fizikçi John Barrow, bir simülasyon programının küçük hesaplama hataları ortaya çıkaracağını, bir programcının simülasyonu devam ettirebilmek için bu hataları düzenli olarak ayıklaması gerekeceğini söylemiştir. Bu düzeltmelerin, karşımıza çelişkili sonuçlar veren birtakım gözlemler çıkartabileceğini belirtmiştir. Dolayısıyla bu sabitleri gözlemlemek de bir başka seçenektir.

Aysun TOLAN



dedim ki:
toplu bir paylaşımdı.. teşekkür ederim https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2788 kanıtlama sınırlı ve cüz'i alanda olası.. rasat merkezimin rasat çevresi hakkında iki bilimsel ve fiziksel ve matematiksel kuramımız bulunuyor.. izafiyet ve kuantum.. fakat bunlarda Popper'in dediği gibi doğrulama ile değil yanlışlama ile olabilir. Külli ve salt alanda ise isbat değil ikna söz konusu olur.. yakinimizin bir den veya kanaatımızın yavaş yavaş artması ile zaten Yaratan'ı anlarız.. onu kabul etmiyorsak.. yalancı dünya yerine similasyon terimini kullanırız. Zaten illüzyon olduğunu safdil gerçeklikten uzaklaşan aydın bilir.. ancak aydının bilgi felsefesi konusunda temelli bulunmuyorsa ısbat ile iknayı karıştırır..

saygılarımla sağlıcakla kalınız osmanziya





Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 02:46
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk