Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Dünya | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4249 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: 11-Haziran-2025 Saat 11:31 |
KAF SURESİ 16
Arapça Metin Detaylı İnceleme Yeni وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِه۪ نَفْسُهُۚ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ Türkçe Transcript (*) Ve lekad ḣaleknâ-l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihi nefsuh(u)(s) ve nahnu akrabu ileyhi min habli-lverîd(i) Abdulbaki Gölpınarlı Meali Ve andolsun ki biz insanı yarattık ve nefsi, onu ne gibi vesveselere düşürür, biliriz ve biz, ona, şah damarından daha yakınız. Düzenleyen osmanziya - 11-Haziran-2025 Saat 12:44 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4249 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
FİRAK ve FARK
-------F R K ------ TEFRİKA ve MÜTEFERRİK FRK.. bu sesden KFR ve FARK.. her şey fark etmeyle başlar.. biz önce var olanı ve elimizde bulunanı FARK ederiz.. sonra o elimizden çıkınca olmadığında da değerini kadr ederiz.. yani kadrini ve kıymetini anlarız. Bu şuurun temel durumudur. Fakat çoğumuzu ve özellikle genç olanlarımızı yeterince yaşam deneyimi bulunmadığından bu fark ve kadrin "farkında" değildir. En'am Suresinde (5/15) da söz konusu edilen TEFRİKA konusu yani millet parça parça oldu.. ne olacak milletin hali söz konusu edilince face de KONU'ya baktım. Hucurat suresinde (49/13) Ey insanlar sizi eril ve dişilden yarattık.. kabilelere ve şubelere ayırdık.. birbirinizin arifi olasınız diye.. Allah indinde en keremliniz.. O'dan korkanınızdır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.. anlamında ayet bulunuyor. Dişil X'i eril Y'si ile bir araya gelince ortaya çıkan Z zigotu ne erile benzer ne dişile benzer.. anne ve babasından özelliklerinden ayrı bir bireydir. Anne babadan farklıdır.. baba anneden farklıdır.. çocuk hem annesinden hem babasından farklıdır. Elbette insanların dini birbirinden farklı anlayacaklardı. İşte FARKLARDAN biri DİNİ benim düşündüğüm gibi düşünecek.. benim anladığım gibi anlayacak.. dediğinde işte o zaman hepimizin yakındığı TEFRİKA başlayacaktır. Din zaten bir iman ve bağlılık işidir.. bu işe cehalet girince ve hoca da mutaassıp olunca onu dinleyenlere de bu taassub bulaşıyor. Konu da siyaset ve ideoloji ve çıkar olunca insanlar birbirlerini farklılıklarına tahammül göstermiyor. Enam Suresinin sadece 159'un okur.. ondan önce 158 okumazsan.. ondan sonra 160 okumazsan.. işine gelen FARK kavramını da kendine göre yontar anlatırsan.. milleti cahil sanan salaklığında beraber yobazlığını da sergilemiş olursun.. şimdi burada sadece fark ve tefrikadan bahsettik.. firak ve müteferrikten bahsetmedik.. ayrılık ile türlülük ve çeşitlilik söz konusu edildiğinde bizim gerçeğe ve insanı ve bilgiye saygımız bulunuyorsa.. birliği ve bütünlüğü daha derinden kavramamız yolunun açılacağını göreceğiz. Mustafa Buğuçam ![]() Şimdi bu parça parça bölünmeyin ayetenin tam fıkrasını okursanız.. yani 155 nci ayetten 165 ncı ayete kadar.. yani 19. fıkra ile 20 fıkra arasındaki surenin SON YİRMİNCİ FIKRASINI okursanız.. hele son 165.nci son ayeti okursanız.. ( O, sizi yer yüzünün halifeleri yapan, bazınızı bazınızdan derecelerle üstün kılandır. Bunun hikmeti ise, sizi size verilen şeylerde imtihan etmektir. Şüphe yok ki senin Rabbin , cezalandırması ŞİDDETLİ olandır. Şüphesiz o çok BAĞIŞLAYAN ve çok ACIYANDMIR.) YER YÜZÜNÜN HALİFESİ insanın ortaya çıkma zamanı olduğunu anlarsanız.. böylece dini parçalayıp YAHUDİLİK.. HRİSTİYANLIK.. MÜSLÜMANLIK.. diye bölük börcük olmanın anlamsızlığını ve akılsızlığını ve zararını anlarsınız.. Aziz olan Allah'ın AZAB-I ŞEDİDİNDEN bahseden âliimran suresinin dördüncü ayetini de nazara aldığınızda.. FURKAN olarak Tevrat ve Zebur ve İncil ve Kur'an olarak DÖRT kitabın birleştirilmesi zamana geldiğini anlamış olursunuz. Kafire azabı azim.. münafığa azabı elim.. Hazreti Muhammedi A.S.M. kabul etmeyene azabı mühin olduğu gibi ahir zamanda bir araya gelemeyen yahudileri ve hristiyanlara ve müslümanlara AZABI ŞEDİD olacaktır. Dilini ve dinini.. emeğini ve özgürlüğünü.. ortak İNSANI değerleri partilerine ve ideolojilerine alet eden İNSANLAR.. gafil ve cahil kimselerdir.. bizde onlara kanan salak ve aptal kişiler olduk.. Ancak biz çok az düşünüyoruz.. İNSAN olarak bir araya gelmenin çok zor olduğunu sanıyoruz. Ama değil.. bunu yıllardır.. anlatıyorum.. biraz kendinizi merak edin.. biraz insanı tanımaya çalışın.. biraz insana saygı gösterin.. sizin daha iyi bilen ve anlayanı kıskanmayın.. anladığını eleştirin ve anlamadığını sorun diyorum.. lakin siz hep hazırı arıyorsunuz.. hazır bilgi.. hazır buyruk.. hazır karar.. hazır erkek.. hazır kadın.. hazır çocuk.. ve hazır ve hazreti MEHDİ gelsin de bir işarette her şeyi DÜZELTSİN.. daha çok beklerseniz.. biz ise BEKLEYEN müslüman değil BEKLENEN insan olmaya azmettik.. belki Rabbimiz merhamet ederde bizi beklenen MÜSLÜMAN eder.. İnşaallah. ![]() Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 20:34 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4249 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Unlu bir Hoca demiş.. bir delille kırk âlimi ikna ettim.. kırk delile bir cahili inandiramadim. Bu muhatabin arayis ve anlayiş bariyerleri bulundugunu gösterir. Ustelik sas âlim olabilir ancak ilmiyle âmil degilse irfan kapılari açilmamiş demektir. Kapali dava ondan daha açik bir delil ile insani ikna eder. Konuya ilişkin bir kac delil daha eklendiginde ikna edilen konu daha açik ve secik hale getirilerek isbat edilerek dava aydinlanmiş olacaktir. Burada ilginç nokta bu açiklanacak konuyu ve aydinlacak davayi.. muhatab ariyor ve istiyor mu ? Bu husus dogrudan anlaşilmaz. Mutekellim yeri ve durumuna bakarak degerlendirmelidir.. diye duşunuyorum
Dt KENAN Güloğlu yazda Face de AYDINLANMA YOLCULARINDA PAYLAŞILDI: Devlet, Suç ve Tragedya İran-İsrail Savaşı Gücün tekeline sahip olan devlet, varlık sahnesine çıktığı ilk andan itibaren ahlaki değil stratejik bir varlıktır. Devlet, insanın içindeki merhamet, adalet ve vicdan gibi değerlere yer vermeyen, onları ancak bir "kamu düzeni" aracına dönüştürerek işlevselleştiren bir organizmadır. Bu yüzden savaş, devletin dilidir; çünkü varlık nedeni güvenliktir ve güvenlik, sınırların ötesinde potansiyel tehlikelerin sürekli bastırılmasını gerektirir. Bu bastırma eylemi ise çoğu zaman sivillerin, çocukların, yaşlıların ve masumların ölümüyle sonuçlanır. Bugün İsrail ile İran arasında giderek kızışan savaşta da bu çıplak gerçek tekrar gün yüzüne çıkıyor. İsrail'in üstün askeri teknolojisi, istihbarat gücü ve küresel bağlantıları sayesinde sahada İran'ı alt edeceği neredeyse kesindir. Ancak burada mesele, askeri zaferin kime ait olacağı değil, bu zaferin hangi bedellerle, hangi suçlar üzerinden kazanıldığıdır. İsrail geçmişte ve bugün, orantısız güç kullanarak sivilleri hedef almış, savaş hukukunu ihlal eden yöntemlere başvurmuştur. Bu bir tercihten çok, devletin çıplak güce dayalı varoluş biçiminin sonucudur. İran ise şimdilik bu ölçekte bir güce sahip değildir. Ancak tarihin karanlık aynasında defalarca gördüğümüz gibi, büyük güce ulaşan her devlet, benzer suçlara yönelme eğilimindedir. Çünkü devlet var olmak için yalnızca halkını değil, düşmanını da kontrol altında tutmak ister. Ve bu kontrol, eğer güce dönüşmüşse, merhametin değil hesapçılığın alanıdır. Devletler suç işler çünkü suç, onları var eden sistemin parçasıdır. Suç, bir istisna değil; zorunluluktur. Bu anlamda devletin suçu, bireysel sadizmin ya da cinnetin sonucu değil; ontolojik bir zorunluluktur. İşte bu noktada insanın iç sesi —vicdan— çatlamaya başlar. Ahlak, devletin diline sığmaz. Çünkü devlet hesap yapar, vicdan ise hisseder. Devlet sınır çizer, vicdan ise sınırları aşar. Devlet “gerekli kayıplar”dan söz ederken, vicdan tek bir çocuğun gözyaşını bile “gereksiz bir felaket” olarak hisseder. Peki ama çözüm nedir? İnsanlar topluca ahlaklı hale gelip ahlaklı bir devlet kurabilirler mi? Bu soruya umutla “evet” demek isteriz ama doğanın ve tarihin trajik yapısı bizi geri çeker. Doğada kaynaklar sınırlıdır, arzular sınırsız. Bu çatışma, ister bireysel düzeyde olsun ister devletler arası, bir mücadeleye, çoğu zaman savaşa dönüşür. Evet, insanlar eşit ve adil bir bölüşüm düzeni kurabilirlerdi, ama bunun için hem arzularından hem korkularından vazgeçmeleri gerekir. Ve bu, insan doğasının şu anki haline aykırı görünmektedir. Yani doğa bir cennet değil, bir sınavdır. Bu sınavda bazıları geçer, bazıları kalır. Ama topluca geçmek için, sadece sistemleri değil, insanın içini de dönüştürmek gerekir. Ahlakın sadece bireysel bir iç ses değil, toplumsal bir örgütlenme biçimi haline gelmesi gerekir. Ancak bu tür bir dönüşüm, ancak çok uzun bir kültürel evrimle, belki de yüzlerce kuşak boyunca sürecek bir merhamet eğitimiyle mümkün olabilir. İsrail ve İran savaşında vicdanı temsil eden şey, ne generallerin sözleri ne de politikacıların stratejileridir. Vicdan, savaş meydanında ölen çocukların susmuş gözlerinde, annelerin yitirdiği evlatlarında ve bu adaletsizliğe tanık olan sessiz tanıkların uykusuz gecelerindedir. Devlet bu gözyaşlarını görmez. Çünkü devlet bakmaz, hesap yapar. Belki de ilk adım, bu gözyaşlarına bakmayı öğrenmekle başlar. Devletin göremediği o yerden, yani insanın içinden, yepyeni bir varoluş biçimi doğabilir. Ve belki o zaman, bölüşüm bir savaş değil, bir paylaşım olur. Ama henüz orada değiliz. Henüz tragedyanın içindeyiz. Ama umut, tragedyanın da ötesindedir. Kenan GÜLOĞLU Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 20:39 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4249 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
ÖZGÜRLÜK güzel bir şey.. çünkü artık sertleşme problemine çarelerin reklamını yapabiliyoruz.. gerçekten sağlık dediğimde benim aklıma kaliteli uyku zemini üzerine yükselmiş iki sütun gelir.. alkali beslenme A sütunu ve fiziksel eksersiz B sütunu.. birinci dikmeden enerji alıyoruz.. ikinci dikmede enerji veriyoruz.. işte tabandaki D zemini olan KALİTELİ UYKU süresinde, bazal matabolizma sağlanıyor. Yani aldığımız enerjinin yüzde altmışının uyku ve dinlenme süresinde bedenen kendini onarma ve yenilemesi için harcanması gerçekleşiyor.
Aldığımız enerjinin yüzde otuzunu da gündüz uyanık haldeki fiziksel faaliyetler ile harcıyoruz. Parmağımızdaki kasları tuşlarda oynatsak enerji harcıyoruz. Beynimizdeki nöronlarla düşünsek enerji harcıyoruz. Şimdi sorabilirsiniz.. şu C nerede ? A Anne burada.. B Baba burada fakat C çocuk nerede ? Ya da X burada.. Y burada.. Z zigot nerede ? İşte ÖZGÜRLÜK alanın ortaya çıktığı muhteşem iş.. C cinselliği.. Cinsellik ve Seks.. en başat ve başta yasa olan ÇOĞALMA yasasının bizim hayat seviyemizde yani EŞEYLİ ÜREME katmanında cinsellik ve parite ve eşleme olarak ortaya çıkan süreç. CİNSELLİK seçme ve seçilmenin muazzam dansı.. hayatın çıkış kapısı olan DOĞUM'un başladığı yer.. özgürlük (hürriyet) ve seçim (ihtiyar) denildiğinde üçünü bir bileşen ortaya çıkıyor: İSTENÇ yani irade.. demek iş özgürlükle bitmiyor ve onun kaçınılmaz yanları olan seçim ve istençte ortaya çıkıyor.. DOĞUM'a mahkum olan her CANLI aynı şekilde ÖLÜM'ün esiridir ve kölesidir. Fakat ben doğuma olum dediğim gibi ölüme de DÜĞÜM adını veririm. Çünkü bu düğümde özgürlük ve özdeşlik iplerine ilmik atılır. Öykü uzun.. gerçek derin.. dışarısının ve sokağın yatak odasından daha çekici olduğu bir ÖZGÜRLÜK zamanında sorumluluğun ve sorunluluğun.. zorunluluğunun ve yükümlülüğün açılması ve açıklanması.. en az dil kadar dini.. bilim kadar edebiyatı.. kültür kadar uygarlığın da tartışılmasını ve eleştirilmesini istiyor. Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. Osmanziya yontembilim.com :::: YONTEMBILIM :::: YONTEMBILIM.COM :::: YONTEMBILIM :::: |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |