Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
İnsan Bilim | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4167 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: Bugün Saat 09:38 |
https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2733 AİLE toplumun birimi ve insanın bilimidir. ![]() İlhan TAVALI Kardeşim face de KARDELENİN BESTESİ yazısını paylaştı: Hintli milyarder Ratanji Tata'ya radyo sunucusu tarafından bir telefon görüşmesinde sorulduğunda: "Efendim, hayatta en mutlu olduğunuz anı ne olarak hatırlıyorsunuz?" Ratanji Tata dedi ki: "Hayatta mutluluğun dört aşamasından geçtim ve sonunda gerçek mutluluğun anlamını anladım. İlk aşama zenginlik ve kaynak biriktirmekti. Ama bu aşamada istediğim mutluluğu elde edemedim. Ardından değerli eşyaların toplanması olan ikinci aşaması geldi. Ama bunun etkisinin de geçici olduğunu ve değerli şeylerin parıltısının uzun sürmediğini fark ettim. Ardından büyük bir proje alma olan üçüncü aşaması geldi. O zaman Hindistan ve Afrika'daki dizel yataklarının %95'ine sahiptim. Ayrıca Hindistan ve Asya'daki en büyük çelik fabrikasının sahibiydim. Ama burada da hayal ettiğim mutluluğu elde edemedim. Dördüncü adım, bir arkadaşımın benden bazı engelli çocuklar için tekerlekli sandalye almamı istemesiydi. Yaklaşık 200 çocuk. Arkadaşımın tavsiyesiyle hemen tekerlekli sandalyeleri aldım. Ama arkadaşım onunla gitmem ve tekerlekli sandalyeleri çocuklara vermem konusunda ısrar etti. Bende hazırlanıp onunla gittim. Orada bu çocuklara tekerlekli sandalyeleri kendi ellerimle verdim. Bu çocukların yüzlerinde garip bir mutluluk parıltısı gördüm. Hepsini tekerlekli sandalyede otururken, dolaşırken ve eğlenirken gördüm. Kazanan bir hediyeyi paylaştıkları bir piknik yerine ulaşmış gibiydiler. Gerçek mutluluğu içimde hissettim. Ayrılmaya karar verdiğimde çocuklardan biri bacağımdan tuttu. Bacaklarımı yavaşça kurtarmaya çalıştım ama çocuk yüzüme baktı ve bacaklarımı sıkıca tuttu. Eğilip çocuğa sordum: Başka bir şeye ihtiyacın var mı? Bu çocuğun verdiği cevap beni sadece şok etmekle kalmadı, hayata bakışımı da tamamen değiştirdi. Bu çocuk dedi ki: "Yüzünü hatırlamak istiyorum ki cennette buluştuğumda seni tanıyıp bir kez daha teşekkür edebileyim!.. Alıntı ![]() dedim ki: Paylaşım için teşekkür ederim.. demek ki MUTLULUK.. elden çıkmadığı için KADR etmediğimiz yürümekmiş.. daha fark edipte ELİMİZDEN ÇIKMADIĞI için kadir ve kıymetini bilmediğimiz neler bulunuyor ? Görmek, işitmek, koklamak, tatmak, dokunmak, tevehhüm etmek.. tahayyül etmek.. tahaffuz etmek.. tasaddur etmek.. tasarruf etmek.. yani dış ve iç beş duyumuz ve bunlara bağlı yüzlercesi.. binlercesi.. her birimiz bu büyük SERVETİN üzerinde oturuyoruz. Farkında ve daha önemli kadrinde değiliz. Hep fark etmekten bahsederler fakat kadr etmeye dokunmazlar.. NASIL ? var oluştan bahsederler fakat yok oluşa dokunmazlar.. NEDEN ? sahip oluştan bahsederler fakat aid oluşa ellemezler.. NİÇİN ? üç çift çizgi çizdim.. dördüncüsü ise bir çift nokta olsun: Ben ve Sen. Dünyanın 11 zengin ailesinden biri olan bu TATA'lar olmaz üzere bunların SERVETLERİNİ söz konusu ediniriz.. bu ayrı bir konu "Zengin" ve "Aile" kavramlarından s-ail ve n-ail olan bizlere AİLE'nin ne olduğu beni ilgilendiriyor.. ve SORDURUYOR... aile nedir ? osmanziya yontembilim.com Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 12:39 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4167 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
![]() 16.05.2025 günü çalışmamızda AİLE'yi konu edindik ![]() |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4167 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
aklaşık 45 dakika süren bu çalışmayı.. burada dört beş aşamalı tablo ile göstereceğim..
![]() Ev deyince aklımıza müstakil ve bahçeli bir bina gelir ve bu hanemiz bizim ocağımız ve yuvamızdır. Ancak biz bu çalışmamızda Latif Hocamızda BEYT'in bir çadır olduğunu öğrendik.. kara donlu BEYTULLAH dahi bir çadır ve beyt ve hane'dir.. Ancak biz onun Bez ve Keçe'den yapılma ÇADIR'ın kapısının DİKEY bir YARIK.. bu yarığın iki tarafındaki BEZ PARÇALARININ.. "mısra" olduğunu öğrendik.. bu ne kadar sırlı ve mısır.. sır mı sır.. olduğunu bilmiyorduk. Biz bu DİKEY çizgide tuvalet ve mutfak orasında bir BORU olan evin iki önemli ODA'sını da gösterdik tabloda.. ve sonunda bizler arabaları garaja konulanlar olarak bir biri içinde evler ve ağaçlar ve borular ve aileler olduğumuzu.. SAĞLAM ve SAĞLIKLI ailenin tapılası karılar ve kulluk edilesi kocalarla kurulduğunu anlayınca kadar belki bin yıllar ve yüz yıllar geçmese de on yıllar geçeceği muhakkak.. falan ya da filan şeyhe ya da hocaya ya da falan ya da filan parti başkanına bağlı KÖLELER olup onlar etrafından birbirine kapalı CEMAATLER ve PARTİLER halinde yek diğerimize düşman kesildiğimizi ve bu halde kendimizi ve ülkemizi kurtardığımızı ve kurtaracağımızı sanıyoruz. Konuyu dağıtmayayım.. biz önce kendimizde ve zihnimizde insanı inşa edeceğiz.. bu inşa ettiğimiz insan üzerinde islamı yerleştireceğiz.. başkalarının bize anlattığı insan ve islam değil.. kendimizin inşa ettiği İNSAN.. kendimizin bina ettiği ISLAM.. aksi halde krallara köle olmaktan başka bir çözümümüz olmayacak. Etrafa sağdan ve soldan ettiğimiz BİLGİLERİ ve DEĞERLERİ aktararak bu işler başarılsaydı.. ülkemizin ve dünyanın anlı ve şanlı yazarları ve hocaları başarırdı.. oysa bu gün ülkede ve dünyada hepimiz nerede ise iki yılı bulan bir katliamı seyrediyor.. ve farkında olmadan yapay zekanın kucağına atılıyoruz.. her şeye sıfırdan başlıyoruz.. çünkü artık DÜŞÜNME'ye cüret ve KONUŞMAYA cesaret ediyoruz.. çok şükür bunu 15 haftadır sürdürdük.. ![]() Bu derste öğrendiğimiz yeni kavramlardan biri de KÖŞE kelimesi oldu.. şu köye yaz köşesi.. bu köşe kış köşesi.. ortadaki soğuk su şişesi.. tekerlemesinde sözcügü tablomuzun dört "köşe"sine yerleştirdik.. Dikey YARIK ve yatay BORU'dan sonra bu kuşe'ler bizim dünyamızı RÜKN'lerini açtı.. Korner'den GOL gönderirken biraz daha dikkatli olacağız.. biz buna 35 yıldır dikkat ediyoruz.. nefis ve akıl ile kalb ve ruh köşelerimize.. Rükn-ü Yemani.. sanırım Hacerülesved'in bulunduğu köşe.. bizde ülkemizden bunun aksi istikametteki köşesine bakıyoruz.. Rabbimiz nasib etti.. iki kez gittik Hacca.. EV'imizi maddi ve manevi unsurları ile inşa etmeyi diğer tablolarla sürdürüyoruz.. ![]() Evet KÖŞE'de nefis yerleşmiş.. KUŞE'de ruh konumlanmış.. RÜKN'de akıl konuklanmış.. KORNER'de kalb.. oturmuş ve konutlanmış.. konum.. konuk.. konut.. dil en az dinin yarısı kadar aydınlatıcıdır.. dilimize düşmanlık ya da dinimize düşmanlık.. bu ikisinin birbirine düşmanlığı.. yüz yılların ve bin yılların yapılandırıp bu güne getirdiği bir fitne.. günlük dilin düz yazısı ile hocaların ve yazarların HAZIR açık ve seçik SEHİL.. yani ANLAŞILIR anlatımları bir yöne doğru KANITLANMIŞ.. ve kanıt ve tanıtlarla YOĞUNLAŞMIŞ bir kadar İDEOLOJİNİN dünyaya cehenneme çevirdiği.. çevireceği bir geleceğe doğru gidiyor görünüyoruz.. oysa bir ve tek DİN olur ve fakat insanlar sayısınca YOL olur.. fakat bizi yolumuzu.. ideolojimizi.. cemaatimizi.. partimizi.. sıratımızı.. hizbimizi.. mesleğimizi.. meşrebimizi.. izm'i mizi DİN haline getirince ve üstelik bir de DİL'i unutunca.. şimdi birbirimiz ANLAMAZ hale geldik.. belki meramımı AÇIK ve SEÇİK anlatamıyorum.. amma size "açık" ve "seçik" ne olduğunu merak etmenizi istiyorum.. kimseyi ANLAMAZLIKLA da suçlamak istemem.. çünkü ANLAM.. anlama.. ANLATIM dünyanın en zor üç işi.. anlamın seçik ve anlatımın açık olması için.. ANLAMA'dan önce DÜŞÜNME ve anlamadan sonra İNANMA konusunda çağdaş kültür ve uygarlıklarımız oldukça ilerledi.. öyle ki makinelere bile ÖĞRENMEYİ öğretiyoruz.. ANCAK insan öğrenmeden ibaret değil.. çeşit çeşit tatması.. türlü türlü sevmesi.. bitmez ve tükenmez istemesi.. olan POTANSİYEL ![]() Sol üst KÖŞE'de BAHÇE'nin üstüne Pencere oturttuk.. altına Komşu yerleştirdik. Sağ alt RÜKN'de SOKAK'ın üstüne Kapı.. altına Huzur yerleştirdik. Sol alt KORNER'de MAHALLE'nin üstüne Oda'yı oturttuk.. altına Mahremiyet yerleştirdik. Sağ üst KUŞE'de ŞEHİR'in üstene Oba'yı oturttuk.. altına Saadet yerleştirdik. Yani üstteki ZAHİR tarafına Ev'in maddesini oturttuk.. alttaki BATIN tarafına Ev'in mânâsını yerleştirdik.. ![]() Biz memleketimiz Niğde'de 1969-1970 öğretim döneminde Lise'yi bitirip Ankara da Hukuk Fakültesine girdiğimiz zamana kadar.. ilk, orta ve lise döneminde.. kışın şehirde kalır yazın Tepe bağlarında elma bahçemize göçerdik.. evimiz bahçeli ev değildi.. tepe bağları dediğimiz mevkide BAHÇELER içinde bir evdi.. tek katlı ve müstakil bir bina idi.. bu hanemiz ot, ağaç, kuş, böcek.. kısa DOĞA içinde her ayın faaliyeti ayrı tatlı bir meşgale ve uğraş içinde ilk baharı ve son baharı ile günleri yaşar yılların tadını çıkarırdık.. Rahmetli babamın bisikleti ile yaklaşık üç beş kilometre ötede düz ayak.. büyük iniş ve çıkışları ile yokuşları olmayan.. şehire gidip gelirdik.. ya perşembe pazarı ya da bazen.. liseli olunca.. sinemaya gider gelirdik. Sinema da ise dışarda ikinci el tommiks ve teksas dergileri alır.. ya da ellerimizdeki ile değiştirir.. şehirden getirilecek malzemeler arasında bunları getirir.. keyifle okurduk.. Teksas ve Tommiksi ile ekibi.. suzi.. konyakçı.. rodi.. profesör.. doktor.. bizim dünyamızın kahramanları idi.. bu elma bahçesinden başka bir de üzüm bağımız vardır.. ayrıca Niğde'nin Tepe Bağlar'ında başka KAYARDI bağları buluyordu.. burada ise Rahmetli Mehmet Dede'min elma bahçesie bulunuyordu.. çocukluğumda burada geçti.. ve bizim çocuklarımız buraları görmeden APARTMAN dairesi içinde BETONLARDA büyüdüler.. sade benim çocuklarım değil bir nesil BETONLAR arasında yaşadı ve yaşıyorlar.. gelecek nesil bundan da MAHRUM.. telefonlar ve bilgisayarlar içinde yaşıyorlar.. konuya dönersem.. Bu gün artık ŞEHİR içindeki bir MAHALLE de bulanan bir SOKAK içinde "müstakil" bir evi B A H Ç E L İ olarak.. değil satın almak.. bulmak.. bile giderek azalan bir şans. Şu da var ki her hangi birimiz bir BİNA ve meskende KONUT'un sahibi olabiliriz.. ancak aslında bir HANE'de konuk ve misafir olarak bulunuyoruz. Yıllardır böyle DOĞAL olmayan yerlerde yaşaya yaşaya durumumuzu NORMAL hale geldik.. getirdik.. ne halde olduğumuz gösteren bir filim yapmışlar SAMSARA.. lütfen seyretmedi iseniz.. seyr edin.. sadede gelirsek: ŞECERE ve ağaç ile âl ve FAMİLYA.. kısaca AİLE.. altında temeli olan TABANI ile üstünde çatısı olan TAVANI arasında DAR bir yerde yaşıyor.. bu KARA DONLU BEYTULLAH'dır.. konut dokunulmazlığı ve mesken ellenilmezliği olan evler.. şimdi bu eller Gazze'de ateş içinde.. yani harekete geçmemiz için BEYTULLAH'ın ateş verilmesi gerekiyor.. peki geçmişte.. iki milyar olması gereken.. YAHUDİLER'in bir evi.. bir vatanı.. bir ülkesi.. bulunuyor mu ? VATAN.. ev.. beyt.. aile.. dünya yöneten zengin 22 aile.. yani bu öyle bir krallık ve kölelik düzeni ki SARAY'lar.. beyaz saraydan Kremlin'e kadar.. bunlar nasıl ortaya çıktı.. bence tapılası karılar ve kulluk edilesi kocalar mantalitesi taşımayan.. birbirine kullanılacak eşya ve yararlanılacak nesne olarak sahib olan.. kadınlar ve erkeklerin kurdukları yuvalar ve ocaklarla.. bunlar çocuklarına da malik oldukları kimse olarak bakarlar.. bu zihniyeti kaldırabilir misin ? HAYIR.. işte bunu yıkmak ve onarmak ve sağlam ve sağlıklısını kurmak için DİN'ler.. indirilen kitaplar ve gönderilen nebiler.. ile geldiler.. ancak bu işinde bir süresi ve süreci bulunur.. dinler altı yüz yıl yaşar.. diller.. bunun iki katı ben yıl yaşar.. dil ve dinden kurulan kültürler iki bin yıl yaşar.. ama bu arada dilden ve dinden ve kültürden AİLE çıkar ve aileden de İNSAN çıkar.. insanı fabrikadan imal edemezsiniz. insanı tarladan hasad edemezsiniz.. İNSANI ANCAK AİLEDE YETİŞTİRİRSİNİZ.. ancak gelecekte fabrikadan ya da tarladan çıkaracak görünüyorlar.. THE Matrix filmi bunun mesajını iki binde verdi.. web sayfamda 1999 yılında seyrettiğim bu dizinin ilk filmine 70 sayfalık yorumum.. acemi ve ham bir anlatımla.. bulunuyor.. demiştim ki insanların giderek hayvanlaştığı ve makinelerin giderek insanlaştığı gelecekte.. en büyük tehlike MAKİNELER olacaktır.. bu bir kehanet değil filmin verdiği mesajdı.. KÜLTÜR'ün olmazsa olmaz bileşeni olan dil ve dinin 6 bir yıllık YAZILI birlikteliğinin ardında 60 bin yıllık sesli birlikteliği olması gerekiyor.. son iki bin.. son bir beş yıl.. son üç yüz yılda.. muazzam bir birikim ve eklemlenme.. değişim ve gelişim ve geri-gidim ve evrim.. ile ortaya çıkan BU GÜN.. yarın İNSAN'ın makineleri yapılacak.. YBA ile onbinlerce tablo ve binlerce düz yazı ile İNSAN'ın ve İSLAMIN makinelerini de yaptım.. şimdi sizler anlamıyor olabilirsiniz.. ancak yarın YBA öğrenme ve kullanma ve yararlanma ile dil ve din.. bilim ve hukuk.. arasında ORTAK platform oluştuğunda.. anlaşılacak ki İNSAN olmadan islam olmaz.. İSLAM olmadan insan kurtulmaz. Bizim sıkıntımız bu işin tersini yapmaya çalışıyorlar.. yani insansız islam.. islamsız insan.. inşa ve bina etmeye uğraşıyorlar.. bu sadece birbirine giderek artan düşmanlık oluşturuyor insanlar ve islamlar arasında.. şu da var ki insan bulunmak kolay değildir.. islam olmak ise bundan daha zordur.. ben kendimi İNSAN bile saymıyorum.. ancak YBA insan olmanın yolunu kolaylaştırmaya çalışıyorum.. nasıl ? YBA ile DÜŞÜNMEYİ kolaylaştırarak.. saygılarımla sağlıcakla kalınız. Osmanziya 17.05.2025 üçyol izmir 12:29 |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |