Kadin ve erkek
Kadın ve erkek yoktur dişil ve eril ile bireysel ve toplumsal yanları olan AİLE vardır.. bu yoktur vardır sözcüklerini her zaman kullanmam. Kesin olduğuna inandığım tümcelerimde ve yargılarımda kullanırım. Kanıtını da burada verdim:

https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1843&PN=1

Talip TEVKUR demiş:
Kur-an Neden? Muhammedin islamiyet öncesi Musa“nin dini üzere veya Isa“nin dini üzera yasayan bir Mümindi demiyorda,
Ibrahimin yolunda bir Mümindi demiştir?
Oysa ibrahime bir Kitap inmemişti, inananlarin din anlayişina göre ortada bir din-de yoktu.
Ortada olan tek gercek akliyla sorgulayan ibrahim, putlarin Tanri olmayicagi ve Tanri“nin tek ve eşsiz olacagi gerçegini idrak etmesi ve kendisinin yumuşak huylu ahlakli bir insan oldugu gerçegiydi.
Kur-anda bahsedilen ibrahimin dini dedigi gerçegin tamami,
Tanri eşsiz ve tekdir, gerçege ulaşmak istiyen insanoglu akliyla sorgulamali ve ahlakli olmaliydi, işte hepsi bu kadar.
Ama inanalarin din algisi ve anlayişi, insani zaaflardan ötürü putpereslige kaydigindan, bu yüzden ayni kaderi paylaşan Musa“nin dini üzere veya Isa“nin dini üzere bir Mümindi misali verilemezdi.
Yoksa onlarin yolu Tanrusal, Evrensel ve Hakk olmadigi için degil.

Sibel ATASOY demiş:
Tüm çarpıtmalar, çarpıtanlar tarafından düzeltilmelidir!
Yaratıcının tüm yarattıklarına saygı gösterildiği gibi elementlere rehberlik eden insanın yarattıklarına da saygı gösteririz. Bu süreçte #elementler de ebediyen daha yüksek bir hizmet standardına yükselebilmek için, her gün daha iyi hizmet etmeye istekli olurlar!
#uzaygemilerinde
Dedim ki:
DOM sahibi İsmet Gedik hoca de elementleri bize örnek gösterir.. Fakat evren bir bütündür.. insan bir bütündür.. elbette buna doğa döne olur.. döne doğa olur.. demekte lazım.. ancak bunların hepsi dilin öyküsü ve dinin oyunu.. bizler nesneleri konuşturur.. kimseleri de konuşturur.. ancak kendi konuşmamızı nedense izlemeyiz.. izlemeye çalışan zerrelerden fazla duygulara nasıl şef olacaksın.. Gurduijief dördüncü yolun bir başarı olsaydı bu gün hepimiz duyardık.. demek yollar.. sen'in ve ben'in biz'im olmasıyla toplanıyor ve dağılyor.. ben sen o.. biz siz onlar.. bu, şu o.. böyle.. şöyle.. öyle.. sonuçta bir trinity var ama bu nasıl teslis bilemiyorsun.. ben üçlemeyi değil dörtlemeye tercih ettim.. ancak şimdi üçleme de yapabiliyorum.. sonunda 4+3=7 yedi ÇOKLUK demektir.. çiftlik ve teklik içeren çokluk.. eskiden çokluğun birimini çiftlik görürdüm.. şimda bak böylede oluyormuş.. belki sonunda bırakacağım dünyayı nasıl ördüğümü başkalarına göstermeyi.. acaba ölüm dilimi susturmadan kendim susabilir miyim ? Wittgenstein susamadı.. ama ben susabilir miyim ? Saygılarımla, sağlıcakla kalınız.

Birinci tekil şahsı konuşturmuşum.. bundan kaçınılmamış.. çünkü üçüncü tekil şahıs.. başta bir birinci tekil olan ben ve ikinci tekil şahis şahıs (sen) ile ortaya çıkıyor.. amma tersi de olabilir: x.. y.. z.. zerro.. zigot.. zenit.. âlem'im zmn ve nmz yatayı ile mzn ve nzm dikeyinin canlı olmasıyla diri oluyorsa.. zâlem'dan kaçınılmaz.. hedef onun ziyasından nur çıkarmak.. ayı güneşten çıkardığımız gibi.. ve yazıda denildiği gibi önce YANLIŞLAR bulunuyor.. yanlışları küçümsemek yanlış.. yalnız amacın DOĞRULAR olduğunu unutmadan.. hatta doğru bile yalnız gerçek olmadan doğrunun fazla bir değeri bulunmaz. Bir nesne hem doğru hem gerçek ve sonuçta SAĞLAM bilgi dersem.. bu bile yalnız.. sağlıklı hem iyi hem güzel bir DEĞER olmadan bilgi yarım kalıyor. işte bu dördünün geniş anlamına GERÇEK derim.. fakat bir de SALT "gerçek" var.. var.. var.. çünkü yoksa bu dördünü nasıl BİRLEŞTİRİR.. BİREŞTİRİR.. bir arada tutabiliriz ki.. sonuçta bir oyun aynanıyorsa.. oynanıyor ve aynalanıyorsa.. öylemede olmasa bile oylamada bir DİSİPLİN bulunmalı.. sırasız öyleme ve sıralı oylama ile DÜŞ sağlam ve sağlıklı işler.. yani zeka ve hafıza olmadan akıl.. ilim ve irade olmadan şuur.. bireşmez ve bileşmez.. bağışlayın TASHİH yapamadım.. sıhhatlı olmayabilir.. yanlışın aşkına beni bağışlayın...
[ofzo] 16.06.2022

Necmettin Şahiner:

Kadın neden başkaları için yaşar?

Cemil Meriç:

Yalnız kadın mı? Dişi hayvanlarda bitkiler de başkası için yaşar. Çiçekler taç yapraklarını feda ederler aşka.Dişi kendini feda etmese hayat bir hamlede sona ererdi.Kadının bu fedakarlığı daha derin bir içgüdüden meydana geliyor.Erkekte de kadında da hep aynı içgüdü. Büsbütün ölmemek kaygısı. Ölünceye kadar bunun için didinmiyor muyuz? Bir gönülde, bir kitapta, bir mermerde yaşamak.Allah bu kubbede hoş bir sada bırakmamız için yaratmış aşkı.Aşkı ve ihtirası. İstikbale taşımak, adımızı bizden sonra yaşatmak. Bir vücutta yeniden gençleşmek.

Ebedileşmek için ölmek. Anne çocuğu için her fedakarlığa katlanır, erkek eseri için. Batan gemiden çocuklarını kurtaran kadın gülerek can verir. Sanatkar heykelini, kitabını, bestesini kurtarmak için meydan okur kainata. İhtiras, yani bir eserde gerçekleşmek, bir eserde yaşamak arzusu hem erkeği kanatlandırabilir hem kadını. Ama aşkı ebedileşmek yalnız kadının imtiyazı. Ancak anne ölümsüzlüğünü bütün genişliği ile duyabilir. Varlığından bir parça gelişecek, istikbali fethedecek, yaşayacaktır. Ağaç meyve vermiştir artık.Kadın bunun için aşka susuzdur. Kendini sevgiye ve sevgiliye adayışı bundandır.
Başka biri için yaşaması onu sezmek, anlamak ihtiyacındandır.

Kadın bunun için daha çok sezgiye daha çok duyguya sahiptir. Hayatı yeniden oluşturmak yani başkasında yaşamak. Onu yarınlara götürecek olan:Çocuğu..
Çocukları olacak geceleri uykularını feda edecek ömür boyu kahrılarını çekecek. Bunda ne çıkarı var kadının? Çocuk yapınca daha mı sıhhatli olacak? Şöhreti mi artacak, itibarı mı? Genç kız baba ocağının sevgilisi, gözbebeğidir çok defa. Dilediği gibi yaşar, dilediği gibi harcar. Hürriyetini, rahatını, içtimai mevkiini hatta bazen şöhretini bırakıp bir erkeğin peşine düşmek. Hem de çok defa feda ettiklerine karşılık kendisini ızdıraptan başka hiçbir şey vermeyecek olan bir erkeğin peşine. Bu mu menfaat?

Hastalarla uğraşacak dertlileri avutacak evini çiçeklerle kuşlarla donatacak.Neden?Ne işine yarayacak bunlar. Çocuğuna en çok ihtiyacı olduğu yıllarda onu evlendirecek. Ayrılacak ciğerparesinden doğrusu bu büyük menfaat. Ama çocuğu olan kadın kendisini bekleyen bütün acılara rağmen bahtiyardır içinde kaynaşan o bütün müfe arzular bir hedefe ulaşmıştır artık anne olmadıktan sonra bütün o çırpınışların manası ne? Hazlarıyla çıkarlarını ayırmak ne kadar zor şey? Hangi terazide tartacağız bunları? Kadının hayatındaki bütün güçlükler bu trajediden doğuyor. Bazen bir vehme kapılıyor kadın, bazen yıllarca, bazen birkaç nesil unutuyor rolünü. Ne olmaktan aile ocağının kandili olmaktan, aşkın ve fedakarlığın gönüllü kurbanı olmaktan vazgeçiyor, sevmek ve sevilmek için yaratıldığını unutuyor birden. Maddi ve manevi servetini arttırmak, daha uygun bir kişilik kazanmak sevdasıyla politikaya atılıyor, içtimayı hayata karışıyor, ilme edebiyata veriyor kendini.

Bugün de öyle oluyor. Yeni nesil, acıyan bir gözle bakıyor ablalarına."Evet, eskiden kadın sevgiye atıyordu kendini, başkaları için yaşıyordu.Bugün de çekinerek başkaları için yaşayanlar var. Ahmakça bir soya çekiş, alışkanlık, bu gerici yönelişleri ayaklar altına alacağız, biz yeni kuşakları baştan başa değiştireceğiz" diyorlar.

İhtiyar tarih ilk defa duymuyor bu lakırdıları. Maziyi yıkmak isteyen ilk nesil siz değilsiniz Ama dostlarım kadın oldukça bir zaman güya çıkarıp peşinde koştuktan bağımsızlığına kavuştuktan, şöhret, servet kazandıktan sonra sahneden çekildi, bir de baktı ki bir hayale kaptırmış kendini. Dimyatağa pirince giderken.......İkbal avutamamış onu, alkış doyuramamış, gerçek sevinci feragatta bulmuş kadın, annelikte bulmuş, kendisini çevresindekilere adamakta bulmuş. Menfaatleri ile gönlü arasında sallanmış durmuş kadın, raks eder gibi..
Menfaatlerini feminizm bayraklaştırmış gönlünü annelik doyurmuş. Kendini bir ara güdülerine bırakmış kadın ama yine hayal kırıklığına uğramış etrafındakilerin nankörlüğü kahretmiş onu. Yine akla koşmuş, yine menfaatlerinin sesine kulak kabartmış.Çok geçmeden boşlukta bulmuş kendini ve tekrar aşka dönmüş.
Erkeğin tanımadığı bir acı bu. İstediği iradesine tabi onun menfaatleri çok defa arzularıyla ahenk halinde..
Bitmedi.. Kadın ya arzularını feda edecek ya menfaatlerini. Üstelik arzuları da birbiriyle çatışmakta. Çocukları,babası, kocası, sevdiklerinin her biri bir kutup. Her birinin arzuları başka. Kadın sevgisini nasıl ahenkleştirecek? Her birine karşı duyduğu ilgi ötekinden farklı. Anne çocuklarına karşı beslediği sevgiyi nasıl düzenleyecek? Kucağından ayrıldığı kimselerle yeni ailesini uzlaştırabilecek mi? Gelenek, baba ocağından kopacaksın diyor ona.Evin burası artık.Hislerini değerlendireceksin..

Çocuk annesinin bir dakika yanından ayrılmasını istemez. Her an bakım bekler. Teselli bekler. Yıllar geçer çocuk delikanlı olur, annesinin kendisini rahat bırakmasını ister. Öğütleri, tecrübeleri öfkelendirir onu. Kendi başına buyruk yaşamak ister. Kendisi tecrübe edecek hayatı. Başkasının tecrübesi işine yaramaz ki. Ama anne buna nasıl katlansın? Ömür boyu başlıca vazifesinin çocuğuna yardım etmek,onunla ilgilenmek olduğuna inanmış,bu alışkanlıktan vazgeçebilir mi bir anda?İşte yeni çatışmalar, yeni trajediler.

Erkek bütün bunların dışındadır. Onun sevgilileri zamanla değişmez, birbirleriyle çatışmazlar. Erkek zafere ve şöhrete erişmek için boyuna yolunu değiştirmek zorunda değildir. Hatta, hep aynı yönde ilerlediği ölçüde başarıya ulaşır. İster bütün ihtiraslarını, ister bir kadını tatmin eder. Yoluna devam etse de olur vazgeçse de.Bütün bunlar kendi bileceği şey. Saadeti başkalarına bağlı değil. Bugün şunu,yarın bunu isteyen ve arzuları birbiriyle çatışan başkalarına..

Demek ki kadının kurbanı olduğu trajedilerin kaynağı ne aksi tesadüfler, ne beşeri kanunlar ne erkeklerin kötü oluşudur.

Bu facianın kaynağı kadının misyonu.Başkalarına ihtiyacı oluşu, başkalarını sevmesi başkaları tarafından sevilmek isteyişi.. Kanuni durumunu düzeltmişiz mesut olacak değil ki. Kadını mesut etmek için erkeği terbiye etmek lazım. Erkek kadını daha iyi anlamalı, ona daha iyi yardım edebilmeli ki acıları dinsin kadının.

Kızının ruhunu tanıyan baba onun istikbalinden niçin endişe eder? Yeteri derecede siyasi haklara sahip olamayacağı için mi? Yoksa erkeğin hakimiyetine karşı kanunların kızını koruyamayacağından mı? Hayır nasıl bir facia içinde yuvarlandığını bildiği için tasalanır, insanları tanıdığı için tasarlanır, kızının onlar hakkında ne büyük hayallere kapıldığını bildiği için tasarlanır.Tasalanır, çünkü genç kadının kendine güvenini kibir, çırpınışlarını bencillik, hassasiyetini budalalık, idealizmini yapmacık sanacaklardır. Kızı da insanları onun kadar tanısaydı, yahut insanlar kızını kendi tanıyabildiği gibi tanıyabilselerdi ne kadar, ne kadar rahat olurdu.

Aslına bakarsınız toplumun durumu da babanınkinden farksız. Kadının arzularını tanımadan onu nasıl mutluluğa eriştirebiliriz? Onu veya onunla birlikte erkeği, yani cemiyeti. Bunun için hem erkeği hem kadını aydınlatmak, ikisini faydasız anlaşmazlıklardan kurtarmak lazım..

Hocam bunların hepsini Cemil Meriç mi söylemiş.. sizin görüşünüz nereden başlamış.. nerede bitmiş anlamadım ? dinnur yaşar

"Kimsenin umudunu kırmayın.
Belki de sahip olduğu tek şey odur."
Jean Christophe

Sözü (ve resmi bir araya getirme müthiş bir anlatım olmuş.. zaten muazzam.. yazı da ondan aşağı kalmıyor.. ikisi birleşince şoke oldum.. Bu müthiş sözü duymuştum.. ancak onun Jean Christophe.. ait olduğunu bilmek ayrı bir kazanç.. teşekkür ederim.. resim asfaltün üzerine uçak resmi çizilmiş.. yanlara bulutlar konulmuş.. üstünde dört abla.. küçük erkek kardeşlerini de pilot yapmışlar..