Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: mi'rac Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2699

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: mi'rac
    Gönderim Zamanı: 18-Şubat-2023 Saat 15:34


Mİ’RAC

Mi’raç konusu Peygamberimizin VELAYETİNİN öyküsüdür.. RİSALETİNİN öyküsü ise Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan’dır. Şimdi yazarlara “story tell” diyorlar ani öykü anlatıcı.. STORY öykü anlamını gelir. Bu depo.. magara.. agora.. mağaza.. envanter.. stok anlamında bir birikimi ifade eder. Sesin kökeni ise USTURE’dir.. Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan’da o zamanda Kur’an Muhliflerinin Kitabımız hakkında “esatürilevvelin” yani eskilerin hikayeleri dediği bir anlatım eskilerin masalları anlamına geliyor.. Dinin hikayelerini biz Yahudi ve Hristiyanlardan da dinliyorduk.. bunlarda onlardandır demek istiyorlardı.. Şimdiki muhalifler bu itirazı iki üç bin sene önceye değil daha evveline Sümerlerin Tabletlerine kadar götürüyorlar.

KÜLTÜRÜN olmazsa olmaz bileşinleri olan dilin ve dinin kökeni hakkında fazla bilgimiz bulunmuyor. Beşerin “yapısı” diyebileceğimiz bu var oluş.. 6 bin senelik YAZILI bir geçmişi bulunuyorsa.. bunun 60 bin senelik SESLİ bir geçmişinin bulunması gerektiğini düşünüyorum. Kadim bilgiler Âdem Aleyhisselama ben bin senelik bir geçmiş bilgi verir.. oysa çağdaş belgelerin insanın yer yüzünde göründüğü tarihi 200 bin sene veriyorlar. Birisi nakli bilgi birisi akli ve tecrübi bilgi.. sonuçta ikisi de “bilgi”.. öykü ve düşünce arasında kalan gözlem verili “belge”ye dayanan bir YORUM.. bu yorumun belli bir bilgi disiplini arasında az çok kabul görmüş olanlarını da KURAM adı verilir. Kuram ise insanın vehmi- hazır ve hayal-i hatır tarlasında üretilen bir “düşünce” ve düşüncelerin belli bir gurupta kabul ve onama görmüş şekli olan “görüş” ve belli bir soruna işe yarar bir çare getiren bir “çözüm” olarak bilinir. Oysa KUR’AN (okunan) bir beşer sözü ve düşüncesi ve bilgisi olarak TANRI SÖZÜ olarak inanılır. Ancak her ikisi de DİL’i kullandığından verdiği bilgilerin ve düşüncelerin.. bizim düşüncelerimizle.. var sayımlarımızla ve yok sanımlarımızla.. değerlendirilmesi birbirinde çok farklı olacaktır.

X x x x x x x

Miracı anlatıyordum.. bu gün Diyanetin MİRAC programında.. TRT de SAKLI MİRAC MİRACİYE (2017) filminden birazı izledim. Biz mirac olarak bilmem kaç yıldır MEVLİD dinleye dinleye diğerler hem güftelerden hem bestelerden hiç haberiz olmamış. Haberimizi olsa da zaten pili bitmiş bu lambalar da ışık vermez olmuş.. ancak MİRAC öylesine yüksek bir öykü ki dünyaca ünlü Dante’nın İLAHİ KOMEDYASI’sın bir kopyesi olduğun öğrendim. Buna benzer başka çağdaş ve antik öykülerde ve destanlar ve efsanelerde bulunur. Harry POTER.. Yüzüklerin Efendisi.. Mantıkıtayr (Simurg) ve sair bilmediklerim.

Şu kadar var ki “Mi’rac” hakkında en bilimsel ve en rasyonel yaklaşım İmamı Nursî’nin Risale-i Nur Külliyat’ndaki SÖZLER Mecmuasının 31.SÖZ’üdür. Burada Mir’ac öyküsünden ziyada Mi’racın sırrı luzumu.. hakikatı.. hikmeti ve meyvesi dört başlıkta altında Mi’rac “olayı”nın nedeni, gerçeği, gerekçesi ve sonuçları “anlatılmaya” çalışılmıştır. Buradan namaz mü’minin miracıdır, gizemi de açılmaktadır.

Ancak işki sadece öykü ve masal olarak kalmaz.. insanın KÖKLÜ korku ve TEMELLİ umutlarını dillendiren dinler ve ideolojiler yabana atılamaz. Homo Sapiens’i okuduktan sonra Homo DEUS’un okumayı sürdürüyorum HARİRİ’nin bu günlerde.. size bir şey söyleyeyim ki halka hikaye anlatan YAZARLAR en tutulanlarındır..


XXXXXXX


Örneğin ORHAN PAMUK.. işte bunları bilgisi YÜZEYSEL olanların başında gelirler.. şu da var ki bilginin yüzeyselliği ile genişliğini ve derinliğini birbirinden ayırmak gerekiyor. Bir kimsenin bilgisi birikimine göre bir ya da birden fazla alanda çok ve çeşitli olabilir.. edebi anlatımı güçlü olabilir.. ancak derinliği konusu söz konusu olduğunda dil ve bilgi katmanları devreye girer. Diğer taraftan bu yüzeysel.. çok.. ve çeşitli bilgi ve yorum ve düşünceler DİYALEKTİK bir örgü içinde sunulduğunda işin rengi değişiyor.. bu yüzden PAMUK ile HARIRİ arasında fark bulunuyor. “Bu farkı ise siz İNSANI biliyorsanız ayırt ediyorsunuz.. bilmiyorsanız” örneğin bu tümce de “fark” etme ile “ayırt etme” aynı anlamda yana anlamdaş iki sözcüktür. Bunu biliyorsanız sözü yutmazsınız.. bilmiyorsanız yutarsınız.. nasıl mi ? Şöyle bu iki tümceyi yan yana yazayım hemen göreceksiniz:

“Bu farkı ise siz İNSANI biliyorsanız ayırt ediyorsunuz.. bilmiyorsanız”
“Bu ayırt etme ise siz İNSANI biliyorsanız ayırt ediyorsunuz.. bilmiyorsanız”
İlk tümce sizi gayet anlamlı gelir.. fakat ikinci foyası açığa çıkan bir saçmalıktır.

İşte bunun için bu gibi oyunlara düşmemek için YBA tablolarında de bir sözcük ikinci kez kullanılmaz.


XXXXXXX


YBA tablo ve metinlerinde söze bir öykü anlatmadığım için hoşuna gitmiyor. Çünkü orada size ördüğüm bir gerçeği göstermeye çalışıyorum. Peki “gerçek” nedir.. bunu dünyada kimse tam yanıtını verememiş.. fakat görülmese ve gösterilmese de biz ona dair bir örgüyü yine görmeyi kullanarak “anlatmaya” çalışıyorum.. fakat ne az merak ediyorsunuz.. Evet.. ışık eşyayı aydınlatır.. fakat insan insana gerçekleri anlatır. Başak bir anlatımla “ışık nesneleri aydınlatır fakat kimse kimseye gerçekleri anlatır.”

Öykü hakkında çocukluğumda kafama yerleşmiş bir anekdotu söyleyerek konuşmayı bitireceğim:

Damdan düştü bir kurbağa.. bunu gören iki asker.. aldılar götürdüler bir mezara gömdüler.. mezarının başına şu yazıyı yazdılar.. “Damdan düştü bir kurbağa.. bunu gören iki asker.. aldılar götürdüler bir mezara gömdüler.. mezarının başına şu yazıyı yazdılar” Damdan düştü bir kurbağa.. bunu gören iki asker.. aldılar götürdüler bir mezara gömdüler.. mezarının başına şu yazıyı yazdılar” “Damdan düştü bir kurbağa.. bunu gören iki asker.. aldılar götürdüler bir mezara gömdüler.. mezarının başına şu yazıyı yazdılar”

Sadece ilk tümceyi yazdım diğerlerini hiç yorulmadan kopyala yapıştırlar ile devam ettim; sürdürdün..yineledim.. döngüledim.. kopyaladım.. yapıştırdım.. genelde öyküler hep böyledir.. LOVE STORY çocukluğumu bitirip gençliğe başladım dönemlerde rast gelen acıklı bir öyküydü.. aşk ve öykü bir araya gelirse iki tatlıyı birlikte alıyorsunuz demektir.. eğer buna birazcık ayrılık ve ölüm katarsanız.. daha da tatlı olur.. yapıştırma zordur.. kopyala biraz daha zor.. döngülemek iyi bir mantık ister.. yinelemek ustalık ister.. sürdürmek ise hem yazan hem okuyanda sabır ister.. işte bu sabırdan birazcık gösterebilirseniz.. YBA dilini edinerek, öğrenerek, kullanarak ve yararlanarak gelecekte KUR’AN ve KURAM çatışmasında yerinizi alacaksınız.. seçim Sizin. Osmanziya 18.02.2023 Üçkuyular 00:22       


Not: Miraca münasebetiyle interneten edindiğim bir öyküyü resimli olarak gönderiyorum.. yazarı ya da ressamı altına imzasınını atmamış ne yazık ki..




Düzenleyen osmanziya - 19-Şubat-2023 Saat 01:12
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk