Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: yumurta ve sema Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2635

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: yumurta ve sema
    Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2024 Saat 09:28

Yumurta ve Sema kardeştir.. çünkü:
Yumurta mı tavuktan çıktı yoksa tavuk mu yumurtadan..
Sema mı arzdan çıktı yoksa arz mı semadan..
Sonuçta geliriz Tanrı mı insanı yarattı insan mı Tanrı yı ?

Bir zamanlar İMRAN ÖKTEM (Eski Yargıtay Başkanı) bu sözü söylemişti de yer yerinden yıkılmıştı.. ancak şimdi ortalık deistler ve ateistlerden geçilmiyor ve söyledikleri de yukarıda üç tümcede öte ve ileri ve aşarı ve abartılı saçma sapan sözlerle çenelerini yormaktalar ve onlar yorulurken yorulmayanlar 7 ekimden beri insanlık katliama yaparken sonunda 121 gün sonra UAD ULUSLAR ARASI ADALET DİVANI insanlığın ve uygarlığın bir HUKUK ve ADALETİ olduğunu söyledi.. zaten insanlığın VİCDANI o günden bir yer küresinin her yerinde miting ve nümayişlerle katliamı haykırıyordu..

Bu gün şu durumdayız:

Kuvveti olanların elinde HAKK bulunmuyor.
Haklı olanların elinde de KUVVET bulunmuyor.
Çünkü elinde kuvvet olanlar Hakkı küçümsüyor.
elinde Hakk olanlarda kuvveti küçümsüyor.

Çünkü cehaletimiz diz boyu için kendimizi her şeyi biliyor sanıyoruz. Zira hakkı ya da kuvveti hiçlerken ya da heplerken.. bunun nereden kaynaklandığını anlamıyoruz. Sözlük neden hiçlerken derken altını çizmedi de heplerken'in altını çizdi.. çünkü hiçlemek çok konuşulurken heplemek "hiç" konuşulmamış.

Çünkü bu kelimeyi ben icad ettim.. ya da uydurdum.. ya da bu sözcüğün hem değişkenini hem değerini kendin attım ve atadım. Belki bir süre sonra bu sözcüğün attığım değişkeni TERİM ve atadığım değerinin KAVRAM haline geleceği günler olacak lakin ben onu büyük bir olasılıkla görmeyeceğim.

Bu çok ve az BECERİSİ .. var sayma ve yok sanma YETİSİ .. hiç yok ve hep var deme YETİSİ üzerine çok yazılar yazdım.. lâkin hazır açık ve seçik anlaşılır yazıları okumaya alışmış okuyucular ve öğrenciler.. canlı öğrenme ve diri düşünme işine yabancı olduklarından.. yazdıklarım okunmuyor ve okunmayınca düşünülmüyor ve düşünülmeyince anlaşılmıyor. Tembellik o aşamada ki kas gücümüzü MAKİNELERE yüklediğimiz gibi zeka gücümüzü de MAKİNELERE yükleyerek belgesayarları bilgisayar haline getirmeye çalışıyoruz. Hayvanlardan sonra işlerimizi yüklediğimiz makineler bize nerede götürecek bundan kimsenin haberi bulunmuyor.

Amma biz KESİN YANITLAR veren DİN'e bakarak insanın TAHAR bulduktan sonra RAHAT olacağını.. SALAH olduktan sonra HALAS olacağını.. bundan dolayı FELAK ta FELAH'a giden yolun SALATTAN geçtiğini.. bunun için NASR'ın FETH'e uluşması için ASR'ın HUSR'undan geçmek lazım geldiğin.. bunun için ahseni amelden ahseni takvime giden yolda İKİ KEZ usr-yusr çemberinden geçilmesini icab ettiğini.. öğrendik.

Öğrenmekle iş bitmiyor.. düşünmek gerekiyor.. ta ki anlayalım. aksi halde samimi ve ciddi bir icraat ve safi ve halis bir infaz olmaz.

Saygılarımla. Osmanziya 29.01.2024 Üçyol İzmir
Yumurta ve Sema üzerine bir de DOZ yerleştirdik.

Koz.. doz.. poz..

Yapının kozu..
Bileşenlerin dozu..
İşin poz'izyonu..

Hepsine birden de KOZ denebilir.

Koz'un kullanarak insanlar galip gelebiliyor.
Bu da onların dikkatli ve itinalı olmasını gerektiriyor.
Aykılı ve özenli olmayanların galip gelmeyeceğini söyleyebiliriz ancak bu dikkat ve özenin hangi konuda olacağı konusun somut ve belirli bir söz söyleyemeyiz.

Dilimiz şiir'e yatkın.. fonetik bir ahenki olun bir lisandır.


SOZ kalem kelimesini karşılamak için attığım değişken (terim)
Toz
Töz
KOZ Kozmik Evren
Ten
Tin
ROZ
Ben
Can
DOZ Közmik İnsan
Us
Uz
POZ
Gez
Bez
SÖZ kelam sözcüğü için yıllardır kullanılır, ne zamandır bilmiyorum.

Soz, koz, roz, doz, poz ve söz... Osman Ziya Oğlu kendi OZO olarak kısaca yazar.. amma yazar değildir.

Benim yazılarımı öğrenmek için okur tâlibler ve öğreniciler.. onlara teşekkür ediyorum. Ancak seslerini duymuyorum.

Saygılarımla

OZO 29.01.2024 Üçyol İzmir 11:29








AİLE TERBİYESİ

Irade.. bilgilerin yontemle eğitildigi ve degerlerin inançla yonetildigi BILGI toplumu ve HUKUK devletinde sağlam ve sağlikli bir şekilde biçimlenebilir.

Böyle bir toplum ve devlet ise toplumun birimi ve insanin bilimi olan ailenin salih ve sahih yapiyi kazanmasiyle mumkundur.

Böyle bir aileden çikan bireylerin.. başarili şirket.. parti.. cemaat.. takim.. hukumet gibi üst organizasyonlari kurmasiyla bilgi ve degerler.. samimi ve safi ilmin terbiyesini ve safi ve halis istencin idaresini saglayanilir.

Bu da bir rab programini yuruten ve hur ruh projesinin surduren kadıni tapilasi karı yapan ocakta.. erkegj kulluk edilesi koca eden yuvada yani AILE ile başlsyacaktir.

Osmanziya 29.01.2024

Değerli bir Arkadaşım dedi : Gençlere güzel ve iyi konuşmayı hiçbir şey öğretemediler Dedimki:

Belki ondan öncekiler de onlara hiç bir şey öğretemediler.. bu böyle zincirleme sürüp gidiyordur. Ancak geçmişimizi inceleyen tarihçiler ve bilim adamları ilk insanların mağaralarda yaşayan.. meyve toplayıp hayvan avlayarak yaşayan yumurta için kimseler olduklarını.. yaklaşık yetmiş bin yıl önce bilişim devrimi ile insanların SESLİ düşünmeye ve konuşmaya başladıklarını sonra yaklaşık on bin yıl önce bitki yetiştirip hayvan besleyerek tarıma geçtiklerini.. son altı bin yıl içinde YAZIYA geçip olmazsa olmaz bileşenleri dil ve din olan KÜLTÜRÜ inşa ettiklerini ve böylece ortaya çıkan kentleşme ile devletlerin ve imapratorlukların uygarlığın temellerinin atıldığını son bir beş yüz içinde günlük dilin içinden bilimsel bilginin çıktığını ve son üç yüz yıl içinde sanayi ve teknolojinin başladığını söylüyorlar. Yani insanlar artık okullarda ve üniversitelerde yani MEKTEPLERDE bir şeyler öğreniyorlar ve işbirliği ve iş bölümü ile kültürel ve sosyal ve ekonomik ve politik yaşantımızı sürdürüp götürüyoruz. Şimdilik her bir insana mükemmel bir geçim ve seçim olanakları sunulamıyor.

Bununla beraber geçmiş İYİLEŞTİRMELERİMİZE bakarsak gelecekte bunun daha da ileri ve genişlemiş ve gelişmiş olacağını bekliyoruz. Diye bize bir masal anlatıyorlar. Bu öykünün özeti maymunlar cehenneminden yapay zeka cennetine doğru ilerliyoruz. Sonuçta GÜZEL düşünme ve İYİ KONUŞMA hedefimizdir. Bu gün için bunu YARARLI ve YETKİN bir şekilde yapamamış olsak bile gelecekte bu daha ileri gidecektir şeklinde İYİMSER bir görüşü taşıyanlar bulunuyor.

Bazıları da bunun insanları uyutan iyi bir NİNNİ olduklarını söylüyorlar ve diyorlar ki.. ölümü öldürmedikçe bütün bu yaptıklarınız boşuna. Geçmiştekiler gibi gelecektekiler de ölecek. Bütün bu kültüre ve medeniyete sahip oluşunuzu aid oluşa çevirmediğiniz sürece elde ettiğiniz var oluş.. var ölüşle tükenip gidecektir. Bu bitip yok olmanın ÖNÜNE ancak sonsuz ve kutsal bir TANRI'ya aid oluşla GEÇEBİLİRSİNİZ. Öyle ise bizim önümüzde şöyle bir "var oluş VE sahib oluş İLE aid oluş VE yok ölüş" denklem çıkıyor. Denklemi sadeleştirirsek "VAR ve OL ile ÖL ve YOK" çerçevesinin çarpan ve bölenleri olan SAHİB ve AİD fonksiyonları çıkıyor.

Artık burada seçim bize kalıyor; ya sahibe ya da aide birlikte ya da tek başına MALİK olmaya çalışacağız. Özetle her birimiz seçimimizle baş başayız.. başka kendimize sahip çıkacağız.. sonra ana babamıza sahip çıkacağız.. sonra çocuklarımıza sahib çıkacağız.. sonra başkalarına sahip çıkacağız amma en baştaki KENDİMİZE SAHİP ÇIKMAYI hiç bırakmayacağız ve bu arada AİD olmanın ne olduğunu anlamaya çalışacağız.

Bunu yaparken yani kendimizi terbiye ederken de çocuklarımızı idare edeceğiz. İşte bu eğitim ve yönetim bize bir şeyler öğretirken uygarlığı da ileri götürecektir. Sanırım bana ve size bir şey öğrettiler.. hiç bir şey öğretmediler, demek haksızlık olur.
Saygılarımla.
Osmanziya 29.01.2024 Üçyol-İzmir



Bu çalışmada SEMA dizininde 24 tablo ve YUMURTA dizininde 21 tablo için çocuklarıma bir şey öğretmeye çalışıyorum.. lakin onlar anlamadıkları için ben de onlara HİÇ BİR ŞEY öğretmemiş oluyorum. Hatta Bilgi Kaynakları başlıkla uygarlığa bir şey öğretmeye çalıştığım halde kimse anlamadığı için ona hiç bir şey öğretmemiş oluyorum. Bu durumda bende hiç bir şey öğrenmemiş olmuyor mu yum ?

işte tablolar burada.. bir de siz bakın ve karar verin:

20240129_091933_29_OCAK_24.zip

Burada kırka yakın TABLO'yu indirip yalından karmaşığa versiyon sırasıyla incelediğinizde ki bunu büyük bir olasılıkla yapmayacak ve belki de yapamayacaksınız.. çünkü BİRİKİM gerekiyor.. bir alanda bir tür uzmanlık KAZANMAK gerekiyor. Bunu yapmazsanız.. muhasebci.. mühendis.. mimar.. tabib.. avukat.. insanların sorunlarını çözecek yararlı bir bilgi ve karar veremezsiniz.

Bilgi kaynakları olarak makulat ve mahsusat ile mekşufat ve menkulat dörtlüsü sundum lakin MEKSUBAT'ın teraküm ve telahuku olmadan yani birikim ve eklemlenme ile bir KAZANIM bulunmadan o konuyu anlamanız ve anlatmanız olası değil. Ancak olanaksız da değil.. olanaklar ve olasılıklar arasında gidip gelirken merak ve meramdan ibaret ışkınız bu işi çözmeye ahd ve azm ederse.. bir da bakmışsınız ki YBA dilini çözüvermişsiniz.. bu paylaşımdaki kırk dosya size dört yüz dosyaya o da dört bin dosyaya gönderdiğinde de bu iş bitmiş demektir. Amma bunu yapacak ilgi ve bilgi ve sevgi.. James Clear'in ATOMİK ALIŞKANLIKLAR kitabında anlatıldığı gibi doğacaktır.

Biz yıllardır bu işi yaparken 2023 yılının sonunda şu abloya geldik:



Tablonun tarihi atarken 27.01.2024 yazacak iken 27.01.2023 yazıvermişim.. yani yılların başı ve sonu birbirine karışıvermiş.. bir işaret hatası kocamın bir delalet yanlışına dönüvermiş.. işaret ve gösterge ile delalet ve görüngü arasındaki farkı öğrenmedikçe dili öğrenmiş ve dili öğrenmedikçe de dini tanımış olmazsınız. Kültürün olmazsa olmaz bileşenleri olan dili ve dini tanımak böylesine önemli. Çağdaş uygarlık ve kültür DİLİ TANIMA konusunda çok çaba sarfediyor.. bu konunun uzmanlarında biri de Noam Chomosky'dir onun DİL ve ZİHİN kitabını bu seni iki kere okudum ve şu andak okuduğum DİLİN MİMARİSİ kitabı.. elbette bu kitaplar türkçe çeviri.. eğer ingilizce edinmiş olsaydım daha keyifli olacaktı.. ancak bu kültürü ve dili ve dini TANIMA kolay değildir.. bir kere bunları DÜNYA'dan ayırmak zordur. Buna rağmen biz varlığı kainat ve insan olarak ayırdığımız gibi kainatı da tabiat ve tarih olarak ayırdık.. insanı da akıl ve kalb olarak ayırdık.. elbette fark eder ve ayırt ederiz.. yani AYIRIRIZ.. çünkü bizim görevimiz önce var olanı ayırt etmek sonra elde olmayanın da değerini ve kıymetini ve kadrini bilmek. Şimdi size bu çalışmamdan bir parça GÖSTEREYİM:



Düzenleyen osmanziya - 29-Ocak-2024 Saat 11:32
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2635

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2024 Saat 09:56
Aslında biz bu çalışmaları iki binli yılların başından beri yapıyoruz.



gerek bu gibi yalın tablolarla..
ve gerekse böyle yazılarla:


Pozun "doz"u ile Tozun "doz"u bir birinden ayri olmali.. TOZ'unkine hayatın NUVESİ.. diyorum. POZ'unkine şuurun UKDESİ..
29.01.2017
göz, tende ; söz tinde; töz usda; köz uzda(dır) diye dört tane tümce kuruyor ve dört köşeye yerleştiriyorum.. sanırım buradaki sözcüklerin çevirileri ve adların anlamları biliniyordur.. burada benim içinde sorunlu bir sözcük var KÖZ... toz tamam hücre ya da onları oluşturan atom.. öz; özdeşlik ilkesi mantığı temelini oluşturan idenditiy ilkesi.. ten; beden tin; ruh doz belli, doz belli, poz (posizyon) belli.. belli olmayan terimi "atıl"mış ve fakat değeri "atanmamış".. tamamen uyduruk bir sözcük gibi görünen "koz" gibi ses kafiyesinden başka bir nesne değilmiş gibi görünen "köz". Biz kelam için söz sesi yerleştirdiğimiz gibi kalem için "soz" yerleşinceye kadar kimbilir kaç yıl geçer.. şimdi bu "koz" ve "köz" sesleri ve değişkenleri için hangi nesne.. hangi imge.. hangi kavram.. hangi "değer" beliyor atanmak için..
Osmanziyaoğlu

vicadan(uz) da olan KÖZ nedir ? Bu duygu ateşinin ve hissiyat hararetinin ne olduğunu bilmiyoruz.. ROZE.. gül.. roz.. güzel ve gül arasında hiç bağlantı kurunuz mu? uz ve us birlikteliğine gönül adı verdik.. roz.. koz.. köz.. acaba gönlün kalemi koz ve kelamı köz olabilir mi ? gönlün ipek böceğinin kozasından çıkan "köz" sürekli yanan aşk alevi ve "yerak" ateşi'nin ışığı olmaz mı "köz" ? Baştaki göz ve basar gibi yürekte "göz" basiret.. olamaz mı ? Evet, hepsi soru, hepsi muglak ve kapalı.. hepsi meşkuk ve kuşkulu.. çünkü biz İNSANBİLİM'i inşa ediyoruz ve Mustafa Buğuçam ın işine el atıveriyoruz..

Geçmiş yıllardaki bu çalışmayı DÜZELTMEDEN olduğu gibi aldım.


Sonuçta bu yazıda bahsettiğimiz birikim ve eklenlenme ile belli bir kazanım bulunmadığı sürece bir konunun içine girip konuşmak olası değil.

Şimdi yukarıdaki tabloyu düzelterek şu resmi elde ettim:




Sonuçta MEKSUBAT denilen bir SÖZLÜK ve makulat ve mahsusat ile mekşufat ve menkulatı barındıran bir GÖZLÜK gerekiyor ve biz bu sözlüğü ve gözlüğü inceliyenceye kadar da AT'ı alan üsküdarı geçiyor. Buna rağmen bir yetmiş yılımızı bu Atın taşığıdı AR yükünü ve AD yolcusunu tanımak için verdik.. Bizler âdem atamızın kopyesi olarak benzerliği ve olanak olarak benzemezliği barındıran nesne ve kimse yük bir ÖZNE iken sağ da ve solda yıllardır ÖZ dava edenlerin hışmına uğradık.. bununla beraber zaten "özne" sözcüğü [ ÖZ NE ?] deyip soruyor.. özü kim bilebilir ki.. öz diye dava edenler bilsin.. sonuçta Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'dan öğrendiklerini bile İHLAS suresi ile silip süprülüyor ve iman ile başladığın Kitabı islam ile giriyorson.. islam ile başlatığın kitabı MUTTAKİ olarak girebildiğin de kitap sana sırlarını açıyor.. oysa biz kitaba İNSAN ile bile geremedik ki iman.. islam.. muttaki olarak girebilelim. YBA davamıza kimse yanıt vermedi ki İNSANBİLİM yazdıklarımızı insan olarak yapalım.. insanbilim davamıza bir sahib bulamadık ki insanbilim yazdıklarımı yapabilelim.. ve sonuçta İNSAN olmayınca ortada İSLAM da bulunmayacaktır. Buna rağmen biz yine kör ve sağır olarak solgörü ve sağduyu ları sol görüş ve sağ duyuş haline getirip sonra culku çıkmiş bir SOLCULUK ve cılkı çıkmış bir SAĞCILIK aramında gidip gele bir ÖNCÜLÜK yolu bile açmaya ve bu işin ÖNCÜSÜ olmaya yeltenelim. Geriye de bizden sonra YAZDIKLARIMIZ kalacak.. kimsenin ANLAMADIĞI.. daha doğrusu canlı öğrenme ve diri düşünme ile okumaya girişmediği.. okuma olmayınca yazmanın bulunmadığı emellerimizin ve amellerimizin ELEMLERİ ile baş başa kaldık..

Sağlıcakla kalınız.

Saygılarımla

Osmanziya 29.01.2024 Üçyol İzmir

Düzenleyen osmanziya - 29-Ocak-2024 Saat 10:30
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2635

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2024 Saat 10:31

Yumurta ve Sema üzerine bir de DOZ yerleştirdik.

Koz.. doz.. poz..

Yapının kozu..
Bileşenlerin dozu..
İşin poz'izyonu..

Hepsine birden de KOZ denebilir.

Koz'un kullanarak insanlar galip gelebiliyor.
Bu da onların dikkatli ve itinalı olmasını gerektiriyor.
Aykılı ve özenli olmayanların galip gelmeyeceğini söyleyebiliriz ancak bu dikkat ve özenin hangi konuda olacağı konusun somut ve belirli bir söz söyleyemeyiz.

Dilimiz şiir'e yatkın.. fonetik bir ahenki olun bir lisandır.


SOZ kalem kelimesini karşılamak için attığım değişken (terim)
Toz
Töz
KOZ Kozmik Evren
Ten
Tin
ROZ
Ben
Can
DOZ Közmik İnsan
Us
Uz
POZ
Gez
Bez
SÖZ kelam sözcüğü için yıllardır kullanılır, ne zamandır bilmiyorum.

Soz, koz, roz, doz, poz ve söz... Osman Ziya Oğlu kendi OZO olarak kısaca yazar.. amma yazar değildir.

Benim yazılarımı öğrenmek için okur tâlibler ve öğreniciler.. onlara teşekkür ediyorum. Ancak seslerini duymuyorum.

Saygılarımla

OZO 29.01.2024 Üçyol İzmir 11:29



https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2204&PID=3410#3410

https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2204&PN=1



Teşekkür ederim.. açık ve seçik anlatmışsınız. İslamiyetin içinde insaniyet.. insaniyetin içinde medeniyeti.. medeniyetin içinde beşeriyete ve beşeriyetin içinde hayvaniyeti bulmak ve Cennet için betimlenen.. orada taşlar hayvanlar gibidir.. tanımı bize bitkilerin ve otların ve ağaçların insanlar gibi olacağını.. cennetin hayvanlarının olağan üstü yani üst insan olacağını söyler.. peki insan ne olacaktır.. islam ne olacaktır ?

Cennet ve cehennem dini bir ütüpya ve distopyadır. Bu gün yaşam 3.0 ve İnsan 2.0 olarak öngördüğümüz hayat ve şuur.. ütopyasının.. 1984 ve Cesur Yeni Dünya distopyasından daha vahim bir cehenneme dönüşebileceğini biliyoruz.

Beşeriyetin yapısından çıkan medeniyetin inşa etmeye çalıştığı İNSANİYET kulesinin aslında bir Hür-ruH projesi olduğunu kavradıktan.. sonra yeşil ve mavi totaliter sistemlerin geçerliği kalmayacak ve kırmızı ve kızıl otoriter rejimlerin yürürlüğü bitecektir.

Ancak bu bir iyimser FELSEFİ bir kehanet olmadığı gibi güzel DİNİ bir inayette değildir. Beklenen bir umut.. akılla öngörülen bir proje.. amacı yönelen bir istençtir.

Osmanziya 29.01.2024


An Lem
Friedrich Nietzsche, felsefesinde nihilizmi aşmanın ve insanlara yeni bir yaşam sanatı sunmanın peşindedir. Ünlü eseri "Böyle Buyurdu Zerdüşt", dört bölümden oluşan felsefi bir şiir olarak, dağlarda geçirdiği on yılın ardından iç görülerini paylaşmak üzere insanların arasına dönen bilge bir münzevi olan Zerdüşt'ün hikâyesini anlatır. Eser, Nietzsche'nin temel kavramları üzerinden nihilizmi insanlığın en büyük tehlikesi, fırsatı, meydan okuması ve umudu olarak ele alır.
Tanrı öldü (Gott ist tot), Nietzsche’nin en ünlü ve yanlış anlaşılmış sözlerinden biridir. Tanrı’nın gerçekten öldüğünü değil, Tanrı’nın insanlar için bir anlam ve ve değer kaynağı olmaktan çıktığını söylemek istemiştir. Nietzsche'ye göre, Tanrı'nın ölümü, insanların kendi değerlerini ve anlamlarını yeniden keşfetmeleri için bir fırsattır.
"Tanrı öldü! Tanrı ölü kalacak! Ve biz onu öldürdük! Tüm katillerin katili olarak kendimizi nasıl avutabiliriz? Dünyanın sahip olduğu en kutsal ve en güçlü şey bıçaklarımızın altında kan kaybından öldü - üzerimizdeki bu kanı kim silecek? […] Bu dünyayı güneşinden koparmakla biz ne yaptık? Dünya şimdi nereye gidiyor? Biz nereye gidiyoruz? Bütün güneşlerden uzağa mı? Sürekli düşmüyor muyuz? Ve geriye, yana, ileriye, her tarafa? Hâlâ bir yukarısı ve bir aşağısı var mı? Sonsuz bir hiçliğin içinde dolaşmıyor muyuz?”
Nietzsche'nin felsefesini merkezinde yer alan “üstinsan” kavramı, geleneksel normlardan ve değerlerden bağımsız olarak kendi değerlerini yaratan, özgür düşünen ve yaşayan bir insan idealini simgeler.
“Sizlere Üstinsan'ı öğretiyorum. İnsan, aşılması gereken bir şeydir. Onun aşmak için ne yaptınız? [...] İnsan için maymun nedir? Gülünesi ya da acınası bir utanç nesnesi. Ve insan da üstinsan için aynı olmalıdır: Gülünesi ya da acınası bir utanç nesnesi."
Nietzsche'nin felsefesinin temelini oluşturan “güç istenci” kavramı, insanların içlerinde yatan potansiyeli gerçekleştirme ve hayatlarını en üst seviyede yaşama isteğini ifade eder.
"Her şey bana eşittir, her şey bana eşit olmak zorundadır. İşte üstinsanın gerçek aşkı böyle der. [...] Komşunuz olmak istemem, kardeşiniz de olmak istemem. Yol arkadaşınız ve dostunuz olmak isterim. Sizlere ya da kendime değil, bize bağlı kalmak isterim."
Nietzsche'nin felsefesinin en zor ve tartışmalı kavramlarından “bengi dönüş”, ona göre varlığın ve zamanın sonsuz bir döngü içinde olduğu ve her şeyin aynen tekrar edeceği kozmolojik ve etik bir doktrindir.
"Her şey gider, her şey geri gelir; varlığın çarkı sonsuza dek döner. Her şey ölür, her şey yeniden çiçek açar, varlığın yılı sonsuza dek sürer. [...] Her şey kırılır, her şey yeniden bir araya getirilir; varlığın aynı evi sonsuza dek inşa edilir. Her şey ayrılır, her şey birbirini yeniden selamlar; varlığın yüzüğü sonsuza dek bağlı kalır."
Nietzsche'nin düşünceleri, insanların hayatlarını anlamlı, değerli ve heyecan verici kılmaya yönelik bir rehber niteliğindedir. Onun felsefesi, nihilizmi olumlamaz, tersine bir meydan okuma olarak görür ve insanları en yüksek potansiyellerine ulaşmaya teşvik eder.





Leman TOYKAN

AİLE TERBİYESİ

Irade.. bilgilerin yontemle eğitildigi ve degerlerin inançla yonetildigi BILGI toplumu ve HUKUK devletinde sağlam ve sağlikli bir şekilde biçimlenebilir.

Böyle bir toplum ve devlet ise toplumun birimi ve insanin bilimi olan ailenin salih ve sahih yapiyi kazanmasiyle mumkundur.

Böyle bir aileden çikan bireylerin.. başarili şirket.. parti.. cemaat.. takim.. hukumet gibi üst organizasyonlari kurmasiyla bilgi ve degerler.. samimi ve safi ilmin terbiyesini ve safi ve halis istencin idaresini saglayanilir.

Bu da bir rab programini yuruten ve hur ruh projesinin surduren kadıni tapilasi karı yapan ocakta.. erkegj kulluk edilesi koca eden yuvada yani AILE ile başlsyacaktir.

Osmanziya 29.01.2024

Değerli bir Arkadaşım dedi : Gençlere güzel ve iyi konuşmayı hiçbir şey öğretemediler Dedimki:

Belki ondan öncekiler de onlara hiç bir şey öğretemediler.. bu böyle zincirleme sürüp gidiyordur. Ancak geçmişimizi inceleyen tarihçiler ve bilim adamları ilk insanların mağaralarda yaşayan.. meyve toplayıp hayvan avlayarak yaşayan yumurta için kimseler olduklarını.. yaklaşık yetmiş bin yıl önce bilişim devrimi ile insanların SESLİ düşünmeye ve konuşmaya başladıklarını sonra yaklaşık on bin yıl önce bitki yetiştirip hayvan besleyerek tarıma geçtiklerini.. son altı bin yıl içinde YAZIYA geçip olmazsa olmaz bileşenleri dil ve din olan KÜLTÜRÜ inşa ettiklerini ve böylece ortaya çıkan kentleşme ile devletlerin ve imapratorlukların uygarlığın temellerinin atıldığını son bir beş yüz içinde günlük dilin içinden bilimsel bilginin çıktığını ve son üç yüz yıl içinde sanayi ve teknolojinin başladığını söylüyorlar. Yani insanlar artık okullarda ve üniversitelerde yani MEKTEPLERDE bir şeyler öğreniyorlar ve işbirliği ve iş bölümü ile kültürel ve sosyal ve ekonomik ve politik yaşantımızı sürdürüp götürüyoruz. Şimdilik her bir insana mükemmel bir geçim ve seçim olanakları sunulamıyor.

Bununla beraber geçmiş İYİLEŞTİRMELERİMİZE bakarsak gelecekte bunun daha da ileri ve genişlemiş ve gelişmiş olacağını bekliyoruz. Diye bize bir masal anlatıyorlar. Bu öykünün özeti maymunlar cehenneminden yapay zeka cennetine doğru ilerliyoruz. Sonuçta GÜZEL düşünme ve İYİ KONUŞMA hedefimizdir. Bu gün için bunu YARARLI ve YETKİN bir şekilde yapamamış olsak bile gelecekte bu daha ileri gidecektir şeklinde İYİMSER bir görüşü taşıyanlar bulunuyor.

Bazıları da bunun insanları uyutan iyi bir NİNNİ olduklarını söylüyorlar ve diyorlar ki.. ölümü öldürmedikçe bütün bu yaptıklarınız boşuna. Geçmiştekiler gibi gelecektekiler de ölecek. Bütün bu kültüre ve medeniyete sahip oluşunuzu aid oluşa çevirmediğiniz sürece elde ettiğiniz var oluş.. var ölüşle tükenip gidecektir. Bu bitip yok olmanın ÖNÜNE ancak sonsuz ve kutsal bir TANRI'ya aid oluşla GEÇEBİLİRSİNİZ. Öyle ise bizim önümüzde şöyle bir "var oluş VE sahib oluş İLE aid oluş VE yok ölüş" denklem çıkıyor. Denklemi sadeleştirirsek "VAR ve OL ile ÖL ve YOK" çerçevesinin çarpan ve bölenleri olan SAHİB ve AİD fonksiyonları çıkıyor.

Artık burada seçim bize kalıyor; ya sahibe ya da aide birlikte ya da tek başına MALİK olmaya çalışacağız. Özetle her birimiz seçimimizle baş başayız.. başka kendimize sahip çıkacağız.. sonra ana babamıza sahip çıkacağız.. sonra çocuklarımıza sahib çıkacağız.. sonra başkalarına sahip çıkacağız amma en baştaki KENDİMİZE SAHİP ÇIKMAYI hiç bırakmayacağız ve bu arada AİD olmanın ne olduğunu anlamaya çalışacağız.

Bunu yaparken yani kendimizi terbiye ederken de çocuklarımızı idare edeceğiz. İşte bu eğitim ve yönetim bize bir şeyler öğretirken uygarlığı da ileri götürecektir. Sanırım bana ve size bir şey öğrettiler.. hiç bir şey öğretmediler, demek haksızlık olur.
Saygılarımla.
Osmanziya 29.01.2024 Üçyol-İzmir



Düzenleyen osmanziya - 29-Ocak-2024 Saat 11:33
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk