Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: ideoloji Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2636

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: ideoloji
    Gönderim Zamanı: 11-Nisan-2024 Saat 01:49

İDEOLOJİ


Biz de bir İDEO-LOJİ yazdık.. fakat tam değil.. ilkel bir şekilde çalakalem yazı bu.. ciddi bir çalışma değil. o

Burada insanları CESUR YENİ DÜNYA benzeri dört ayrı kategoride sıralanıyor.

Eşitlik yatayda var ve fakat dikeyde bulunmuyor. Kişiciler.. olaycılar.. olgular.. adcılar.. bir biri üstünde sıralanıyor.

Ancak Özne olarak bütün beşer ve cin ve zîşuur EŞİTLER.. ancak kendini inşa ederken özgür istençlerinin seçimlerinin sürecinin sonuçlarına katlanıyorlar ve bu yüzden bir KAT içinde bulunuyorlar.

Fakat bu hindistan KAST sistemleri gibi değil..

çünkü orası gibi SONSUZ varsayılan bir dünya da gerçekleşmiyor..

sonlu ve geçici bu dünyada işler yürütülüyor.



Dindeki dört yasadan sonra felsefede de dört kat ortaya çıkardım. fakat bu ikisini birbirine yedirdim. Malum ben bu bu dörtlemelere epeydir düşkünüm ancak bunlar kafamdan uydurduğum bir senaryo değil.. Sadece iyi para kötü parayı kovar.. iyi polis kötü polisi kovar.. iyi ideoloji de kötü ideoloji etkisiz bırakır mı ?diye İYİ BİR İDEOLOJİ çalıştım.

Hadi başlayalım:

Günlük dil
Bilimsel bilgi
Felsefi dil
Dini bilgi

Kendi katlarının insanları ortaya çıkarabilir mi ?

Bunu denedim.

Aslında bu dillerin hepsi her birimizde bulunuyor. Çünkü hepsi aynı an-akara dan ayrılıyorlar. Nasıl her birimizin zerreleri.. canlı cansız fark etmez m14 milyar yıl önce birlikte yaratılmışsa.. her birimizin kimseleri de.. inanç-lı ya da inanç-sız.. olsun ya da olmasın ortak bir tanınç (şuur) temelinden yükseliyor. Fakat SORULAR'a yaklaşım bakımından ayrılıyor.

Bazıları NASIL sorusu ilgilendiriyor..
Bazılarını NEDEN sorusu bilgilendiriyor..
Bazılarını NİÇİN sorusu belgelendiriyor..
Bazılarını KİM ve NE sorusu bulgulandırıyor.

Dediklerimi yazımı okumadan anlayamazsınız.. okusanız belki onu da büyük bir olasılıkla anlamayacaksınız.. dedim ya.. yazar ya da hoca değilim.. sadece meraklandırarak sizlere IŞKA çekmeye çalışıyorum.

Saygılarımla
osmanziya 11.04.2027 02:14






İdeoloji

[02:15, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: Kişilerle konuşanlar..
Bunlar genellikle bilimci ya da dincidirler ve her halukarda bir kimseyi öne alan liderleri bulunur.. bu kimsenin diri ya da ölü olmasinin fazla önemi bulunmaz. En belirgin ornegi dinlerde gorunur. Insanlik üç ataya bağlidir. Âdem ve Nuh ve Ibrahim Aleyhisselamlar.

Bu KİŞİCİLER ister bilimci olsun ister dinci muhakkakATALARI olur. Kimse olan bir INSAN olmadan olmaz. Dinciler Âdem öyküduc bilimciler Homo Sapiene ile masali başlatirlar.

Bunlar mala ve mulke ve kadina ve soya ve aileye ve cennete düşkundurler.

Ikinci tabaka OLAYCILAR.. kişiciler KIMSE'yi baz aldiklari gibi olaycilar NESNE'yi baz alirlar. Rasyoneldirler.. realisttirler.. bu yuzden mala ve mulke değil eğitime ve sağlıga onem verirler. Kişiciler kutluluga ve ahireye deger verirken olaycilar mutluluga yonelerek dunyanin YUKSELEN degerini izlerler. Kişiciler sonsuzluga donukken bunlar donsuzlugu yeğler ve özgurlugu üstelerler.

Yani kişiciler olmayan sonsuzlugun ve olaycilar bulunmaya özgurlugun peşinde koşmasi TESADUF degildir.. kimse sonsuz ve nesne özgur olmadan BENLIK yapilanmaz.. çunku öznel deneyim gerçekleştirilmez.

Sanki insanin bir yonu disil ve yonu eril oldugu gibi bir yanı toplumcu sonsuzluk ve yinelemecilik ve gelenekçilik oldugu gibi bir yanıda özgurluk ve yenilikçilik ve değişimcilik.. bu nesne ve kimse yapilanmasi aile ve toplumda başlar.. ulusal ve kuresele kadar ilerler.

Üçuncu tabaka OLGUCULAR..

Bu üç katman..
[02:15, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: OLGUCULAR.. nesne ve kimseyi ÖZNE de toplayabilen ve taakkul (entelektuel de vital aktivite ve mental virtualiteyi birleştirebilmiş identiteler ve idealitelerdir.

Bunlara ruhçu ya da spritaulist demek yerine material ve realite ile bağlarinin koparmiş kurgular ve kuramcilardir. Dil bu kadar genişler ve gelişirse olacagi budur. Dusunce saraylari inşa etmek rezidans bina etmek kadar keyiflidir. Bunlar birer saray olan IDEOLIJI inşa etmemişlerse izleyenleri bu mirastan yararlanma firsatini ihmal etmezler.
[02:47, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: Kişiciler ve kimseciler sonsuzcu..
Olaycılar ve nesneciler özgurlukçü..


Olgucular ise kimsenin BULUNMAYAN sonsuzlugu ile nesnenin OLAMAYAN özgurlügu ile inşa ettikleri ÖZNE binasinin öznel deneyiminin temeli olan vital id ve mental ego'yu super hale getiren FRONTAL KORTEKSİ sapolsky nin DAVRANIŞ kitabindan yeni okumaya başladim. Omrum olurda kitabi okumayi bitirebilirsem.. özne'nin AT'in binen nesnenin AR yüku ve kimsenin AD yolcusu hakkinda daha yeni ve özgun örgüler kurabilecegim..

ancak şimdiden AD.. "kelime"si ve sesi ile LOGOS'un nomos ve sophos.. hatasina.. isim ve ilim.. falsosuna.. akil ve kalb yanlişina   düştüm..

Burada bir TON siralamayacagim dualite ve parite ile totalite yapmayacagin uniteye ulaşmak için.. bir MON anti ve kontra uyuşturarak çeşitliligi eşitlige duşmeyeceğim.. aksi halde mısırın amon ve aton catışmasina doneriz.

Bu yuzden kişi ve olay ve olgu katmanlarinin hepsini saglam bir saglam bir surette AR (kabuk.. zarf.. zar.. harf) altinda toplayip saglikli bir AD (hayal.. mazruf.. lüb.. isim) kurabilir.. kitabi mubin ve imami mubin ortsya çıkarabilirsek.. bu bizim şansimiz olacaktir.
[03:11, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: Kişiciler ATA'
Olaycılar yaşami amaç ederek penisi vajinaya bindiriyorlar.. sonsuz ve özgurce..

Olgucular ÖZNE'ye yükleniyor..
Adcilar AT'a biniyor..
Yani adin anlama yüklendigi.. anlamin anlatima bindiği gibi ikamet ediyor.. oturuyor ve yerleşiyorlar.

Böýlece savas ve bariş içinde çoğalma ve beslenme yasalari işliyor.. KALUTELI mal ve hizmetler sunuluyor.. geçimle sorunluluk çözüluyor.. bu bilimle gereksinimizin ve hacatimizin karşilanması.. ahseni takvimden ahseni amele giden yolculugumuzun SALAHA kavuşmasıdir


Sınav ve yariş ile seslenme ve sevinme yasaklari işletiliyor.. KARAKTERLI erdem ve yetkinlik seriliyor..seçimle sorumluluk çözumleniyor.. bu hukukla arayişimizin ve esmai husnadan ismi a'zama ilerleyen harratimizin arinişi ve HALASIMIZIN yakinlaşmasidir..

Diye düşunuyorum. Dogrusunu Allah bilir.
[03:47, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: Kişiciler kulturun olmazsa olmaz bileşeni olan bindirilen dilin ve indirilen dinin taşiyicisi.. resmi filoloji ve teolojinin yüklenicisidirler.

Olaycilar ticaret ve siyasetin yuklenicisi.. bilim ve hukukun taşicisi.. funun ve fikih ile bilimsel bilginin kurucusudurlar. Bunu da kişicilerin gunluk dilinin mantıgindan çikardiklari bilimin dili olan matematikle yaparlar. Bu çalişmalarin ve sanayinin ve endustrinin bu gun geldigi TEKNOLOJİ.. insani giderek doğaya YABANCILAŞTIRIYOR.

Resmi filoloji ve teolojinin sivil filozofi ve teozofi ilişkisini ortaya koyan bir açiklama yapmaya IDEOLOJI dersek bunu sağlayaninda OLGUCULAR oldugunu daha once söylémistik. Oýle ise totol ve otoriter yeşil ve mavi ile kirmizi ve kizil sistem ve rejimlerin bu gun SIYAH faşizme donuşup.. giderek insani insandan.. en son olarakta kadini erkekten UZAKLAŞTIRDIGINI anlamak zor olmasa gerek..

Işte bu yabancılaşma ve uzaklaştirma dışinda bir sorun goremiyorum.

Bu sorunun çozumunu de YBA de buluyorum.
[06:54, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: https://youtu.be/f5Lmd5y3imA?si=ctefyCRQPuk8I4dp
[07:39, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: Kişiciler kulturun olmazsa olmaz bileşeni olan bindirilen dilin ve indirilen dinin taşiyicisi.. resmi filoloji ve teolojinin yüklenicisidirler.

Olaycilar ticaret ve siyasetin yuklenicisi.. bilim ve hukukun taşicisi.. funun ve fikih ile bilimsel bilginin kurucusudurlar. Bunu da kişicilerin gunluk dilinin mantıgindan çikardiklari bilimin dili olan matematikle yaparlar. Bu çalişmalarin ve sanayinin ve endustrinin bu gun geldigi TEKNOLOJİ.. insani giderek doğaya YABANCILAŞTIRIYOR.

Resmi filoloji ve teolojinin sivil filozofi ve teozofi ilişkisini ortaya koyan bir açiklama yapmaya IDEOLOJI dersek bunu sağlayaninda OLGUCULAR oldugunu daha once söylémistik. Oýle ise totol ve otoriter yeşil ve mavi ile kirmizi ve kizil sistem ve rejimlerin bu gun SIYAH faşizme donuşup.. giderek insani insandan.. en son olarakta kadini erkekten UZAKLAŞTIRDIGINI anlamak zor olmasa gerek..

Işte bu yabancılaşma ve uzaklaştirma dışinda bir sorun goremiyorum.

Bu sorunun çozumunu de YBA de buluyorum.
[10:22, 07.04.2024] Mustafa BUGUCAM: Kişi (iç beş duygu ve nazarin mubsirasi).. olay (dış bes duyu ve basarin manzarası) .. olgu (fikir ve delaletin tevili) .. ad (zikir ve işaretin tercumesi) hepimizde ve her birimizde bulunur. Ancak bunlarla insanligimizin binasi ve islamligimizin inşasi farklidir. Bu şu demektir mutlu ve kutlu olma yolunda inşa ettigimiz gıda ve rızik peşinde yuruyen yaşanç (hayat) değisik bir surette işletilir.. gaye ve riziko peşinde yol alan taninç (şuur).. farkli şekilde çaliştirilir.

Örneğin yaşam amaç olarakta kullanilir ya da başka bir amacin aracida yapilabilir. Örnegin gereksinim ve erekle amaç edinerek şehvetle bir insanin inşasi için kullanildigi gibi şekatla yeni dogan bebeğin terbiye ve yetiştirilmesi içinde yani araç edinerek yaşamdan yararlanilabilir. Bu durumda yaşam'i am'aç edinmeyi dort gurubtan ilk ikisine tahsis etmek yanilticidir. Yaşam amaç yapilabilindigi gibi araçta da yapilabilir. Yarım olan yarak ve yariktan atildiktan.. yani YARATAN tarafin FITRAT halk edildikten sonra emredildiği ifrat ve tefritten ari hatti vasat ile YARADAN'a adanabilir. Yani yaşam amac ve araç oldugu gibi Adaç dahi olabilir.

Bu durumda nesne ve kimse binasi bulunan ya da AT'ı olan kendisine bir AD verilen özne AR ve HARF halinde bir OLANAKTAN başkasi olmaz.

Bu durumda dunyayi belirleyen ve dini tanimlayan D I L lafzi hakiki veya mecazi kullanarak ve ma'nadan ismi veya harfi yararlanarak.. anlam ve anlatimlariyala yaşami TANRI'ya yakari ve yalvarılariyla dunya yaşamini AD-AÇ haline getirir boylece gururlandiran ve aldatan Dunya ve Din Metaı DIL'in amacı (kultur) ve aracı (teknoloji) ve ağaci (ideoloji)   olmadan başka bu dorduncu aşamada ad-aç (imam-kitab) haline gelir.. diye düşunüyorum.

Doğrusun Allah Bilir
Osmanziya










Müslümanların.. masonların ve marksistlerin totoliter ve otoriter sistemleri ve rejimleri, birbirlerini mümin, kafir ve münafık olarak görmelerine sebeb oluyor.




Müslümanlar deyince 1445 senelik müslümanlığı değil kalü beladan gelen MÜSLÜMÜNLIĞI kabul edince tarih enince ilerleyen ve coğrafya boyunca yürüyen ve kişi BOYUNCU yükselen islamiyet dışında başka bir müslümanlık tanımamak lazım ki konuşmacı arkadaşımız bunu Hz. Ebubekirden Abdülhamid'e kadar daraltıyor ve kasıltıyor. Böylece Yahudileri ve hrisitiyanları ve Müslümanları birbirine SONSUZU kadar düşman gösteren zihniyete yardım ediyor.

Bunun farkına varırsınız ya da varamazsanız ancak masonluğu Hz. Süleyman zamanında HİRAM ustaya bağlarlar. Ve gerekte san'at ve ustalık dünün birinci gücü olduğunu çağımızdaki TEKNOLOJİ gösterdi.. ancak yeşil ve mavi.. kızıl ve kırmızı İDEOLOJİLER bundan aşağı kalmazlar.

En yeni ideoloji olan Marksizme gelince bu ideoloji masonluktan önce islamı kafir ve masonları da münafık sayar. Sonuçta ideoloji haline getirilen DİNLER.. din haline getirilen FELSEFELER ve ideolojiler insanları birbirinden uzaklaştırmadan başka bir işe yaramıyor.

Şurası açık ki beşeriyetin yapısından ve kültüründen çıkan medeniyetin inşa ettiği en yüksek kule İNSANİYETTİR.. insaniyet olmuş ve bitmiş bir sonuç değil devam bir süreçtir. Bu süreç beşer öncesi cin medeniyetinde söz konusu olduğu gibi bizim uygarlığımız için de geçerlidir

Özetlersem İNSAN olmadan islam olmaz.. lakin insan da İSLAM olmadan kurtulmaz.

Saygılarımla.
Osmanziya 07.04.2024





Recep akil paylaşımı
Libya’lı İslam Tarihi Profesörü Ali Muhammed Sallabî’nin bir televizyon konuşmasından alınan bir bölümün tercümesi.
---------
"Tarih tekerrür ediyor, ders alın ey akıl sahipleri:
Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı Arap Yarımadası şimdi bir Portekiz ya da İspanya sömürgesi olurdu.
Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı, Kuzey Afrika şimdi bir Hıristiyan toprağı olurdu.
Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti ve onun şerefli, mücahid, yüce sultanları olmasaydı, Araplar şu anda ya Hıristiyan ya da Şii olurlardı.
Bu geniş Arap toprakları muhtemelen Portekiz, İspanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İtalya’ya bağlı silme Hıristiyan bölgeler ve eyaletler olurdu. Diğer bazı bölgeleri de İran’a bağlı vilayetler olurdu.
Şunu bilelim ki, Osmanlı’nın, 1517 ile 1917 yılları arasında Portekiz, Hollanda ve İngiltere işgallerine karşı Yemen’i, Haremeyn’i (Mekke ve Medine) savunurken verdiği kayıplar ve şehitler onun Avrupa fetihlerine karşı verdiği şehitlerden ve kayıplardan çok daha fazladır.
Sonra da kalkıp 'Osmanlı Devletini haksızca ve iftira ederek Arap ülkelerini işgal etti, zenginliklerini sömürdü (o zaman petrol
yoktu/bilinmiyordu), Arapları köleleştirdi ve cahil bıraktı,' diye itham ediyorlar. Oysa bu doğru değildir.
Şimdi şöyle bir soru soralım: Bunlar Osmanlı Devletini bu yalanlarla kim adına suçluyorlar? Osmanlı Devleti yıkılalı bir asır oldu, Araplar bu uzun süre içerisinde neyi başardılar?
Hiçbir şey başaramadılar, sadece bu uzun süre boyunca Batının sömürgesi(Osmanlı'nın engellediği) oldular.
Sonuçta Arap halklarını onlar fakirleştirdiler, cahil bıraktılar, sömürdüler, onları birbirleriyle boğazlaşan, birbirlerini öldüren, gruplara ve kabilelere ayırdılar. Oysa onlar Osmanlı Devleti sayesinde tek millet, tek toprak ve tek yürek idiler.
Yapmayın! Osmanlı’nın cihatla, İslam bayrağını dalgalandırmakla geçen 500 yılını son 50 yıldan ibaret görmek haksızlık değil midir?
Yapmayın! Yüz milyondan fazla insanın onlar sebebiyle İslam’ı seçmiş olmasını görmezden gelmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! Şia mezhebinin Arap ülkelerindeki yayılmasına karşılık Osmanlı’nın rolünü görmezden gelmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! Endülüs’ü savunan yegâne devlet olan ve kovulan pek çok Endülüslüyü kurtaran, Tunus ve Cezayir gibi ülkeleri İspanya işgalinden kurtaran Osmanlı’ya sövmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! İslam Dünyasına karşı düzenlenen yirmi beşten fazla Haçlı Seferine tek başına karşı koyan, onları geri püskürten ve nihayet Tunus gibi Cezayir gibi ülkeleri İspanya işgalinden kurtaran Osmanlı’ya sövmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! En son Sultanı Filistin’in korunmasının bedeli olarak tahtını veren ve onu Yahudilere bırakmayan Osmanlı’ya sövmemiz haksızlık olmaz mı?
Yapmayın! Arap eğitim programlarının Bayezid’i, Selim’i, Abdülhamid’i, Kanuni’yi zikretmemeleri, üstüne üstlük, öğrencilerimizin Osmanlıyı sömürgeci olarak bilmeleri haksızlık olmaz mı
Yapmayın! Programlarımızda çocuklarımıza Fransa’nın ve İngiltere’nin faziletlerini öğretirken, Osmanlı’nın olumsuzluklarını anlatmamız haksızlık olmaz mı?
Allah Abdülhamid’e rahmet eylesin, ne demişti?
Arap ülkelerini kast ederek: 'Eğer biz bu topraklardan çekilirsek, oralar gelecek yüz yıl boyunca İslam’ı da, istikrarı da tanıyamazlar.'
Dediği gibi olmadı mı?
Allah ümmetin izzetini ve dinini koruyan Sultan Abdülhamit Han’a ve diğer İslam önderlerine rahmet eylesin.
Biz kesin olarak inanıyoruz ki, Osmanlı Hilafeti İslam Hilafetinin bir devamıdır. Bazılarında görülen hatalar bireysel tasarruflardır ve bunlar asla ümmeti de, Hz. Ebubekir’den Sultan Abdülhamit’e herhangi bir İslam Hilafetini de lekelemez."
PROF ALİ MUHAMMED SALLABİ







Düzenleyen osmanziya - 11-Nisan-2024 Saat 02:25
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk