Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Dünya | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4315 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: 05-Temmuz-2025 Saat 16:37 |
Rahmetlinin Yazar bir arkadaşi A.Yağmur Tunalı yazmış: NİHAT GENÇ DE GİTTİ Yenilecek adam değildi. Derdine yenildi. Derdi olan adamdı. Dağ kadar derdi olan değil, memleket kadar derdi olan. Memleket kadar derde dert demeyen. Dünya kadar derdi olan. Çünkü Türk'tü. Türklük etmek önünde sonunda dünyayı dert edinmektir. O dünyalara sığmaz adam bir derdin koynunda ömürler sürdü. O duygudan ibaret gördüğünüz adam bilirdi. Tarih bilirdi, sanat bilirdi. Edebiyatı ne derece bildiğini bilen pek azdır. İyi okumuş, iyi hazmetmiş bir insandı. Her büyük adam kendini doğurur. Nihat gibi büyük heyecan adamları doğurmakla kalmaz. Yaşatır. Yaşatır ve öldürür. Adı bulacağınız bütün sıfatları aşacak adamdı. Adını etmeniz yeter. Adında bir dünyayı, dünyaları taşıyan adamdı. Yalnız kendisi olan adamdı. Adamdı. Uymuyorsa kafa tutmayacağı kimse yoktu. Olay yoktur, durum yoktur. Nef'î'den Eşref'e hicivcilerin devamcısıydı Duygusuna yeter olmazdı. Öfkesi de sevgisi de çağlardı. Vatan duygusunda Namık Kemal'di. Susmaz, susturulamazdı. Kanser illeti işte böyle bir yiğidi yere düşürdü. Konduramadım. İki defa telefonda kısaca konuşabildik. Her zamanki şikayet bilmez güvenli haliyle "Halledeceğiz.." dedi. Dedi ama ikimizin de sesi titriyordu. Benim sadece sesim titremedi, kalemim de titredi. Yazamadım. Bilen bilmeyen yazarken ve şifa dileğini söylerken ben yazamadım. "Nihat ağır hastalığa düştü" diyemedim. Konduramadım. Yenilmiş değildi, yenilebileceği duygusunu da reddeder bir iç âlem karşı çıkışıyla içime ağladım. Evet o büyük bir yazardır. O bir yüksek karakterdir. Bunlardan fazladır. Daha birçok sıfat ekleyebilirsiniz. Yine anlatmış olmazsınız. Anlatamazsınız. Nihat, benim için koca bir gençliktir. Kavgadır, şiirdir, sanattır, vazgeçilmez yazma sevdasıdır. Şimdi Nihat gibi, "Siz o kavga günlerini nereden bileceksiniz?" diyebilirim. "Siz Nihat'ı nereden bileceksiniz?" de diyebilirim. Diyebilirim. Nihat bilinecek adamdı. Sevilecek adamdı. Bu sevgiyi hissedecek adamdı. Daha yapacak çok işimiz var diyen adamdı. Adamdı. Yenilecek adam değildi. Derdini yendi. Derdine yenildi. Sevgili Nihat'ın koca rûhu şâd olsun! demiş.. Rabbimiz gani gani rahmet ede.. Amin. Mustafa BUGUCAM Sevilen bir yazarmış.. kimi INSAN Türktür türkü sever, vatanını ve coğrafyasını sever.. Kim İNSAN Kürttür kürtü sever, vatanını elinden alınmış görür.. kimi INSAN Müslümandır.. müslümanı sever.. tarihi sever asrı saadette yaşar... Kim INSAN yahudidir.. yahudiden başkasını sevmez.. Kimi INSAN hristiyandır.. isadan başkasını sevemez.. Ancak İNSAN hakkında HUMANIZM dışında ciddi bir ses bulunmaz. İNSAN Muslumana göre Tanrı'ya inanmiyorsa kafirdir, bırak cehennemin dibine gitsin. İNSAN Yahudiye göre goimdir, uşaktır, hayvandır. INSAN Marksiste görev kendini tutmuyorsa geri zekalıdır... INSAN Masona göre zengin veya şöhretli ve sonuçta etkili degilse sıradan bir zavallıdir. Şimdi İnsan Düşmanı HARİRİ diyor ki en uzun süren din HÜMANIZM idi.. 300 yıl sürdü. Ve diger Transhumanizmciler için INSAN sadece uzerine basilip geçilecek bir paravana ve paratonerden başka bir nesne ve kimse degildir. Şimdi kalkmış insan düşmanı küresel efendilerin ülkeyi bastırmasına karşı bütün suçu baştaki adama yüklüyorsunuz.. dışarı görmüyorsunuz.. tarihi bilmiyorsunuz.. dünya beşten büyüktür ve direnen yukarıda saydığım nedenlerden dolayı DÜŞMAN görüyorsunuz.. çünkü siz halife-yi arz olan İNSAN değilsiniz.. belki de türk ve muslumanda degilsiniz.. ANADOLUDA yaşamakta sadece ÇIKARINIZ var. Bu yakilan IZMIR'in ardinda ki GIZLI dünya DEVLETINDEN ve ŞEYTANIN kölesi KURESEL organisazyondan haberiniz bulunmuyor olabilir. Fakat ülkeye.. ulusa.. Anadoluya.. Atatürke ve siyasal iktidara kisaca DEVLETE karşi olmakla küresel efendilerin ekmeğine YAĞ sürüyorsunuz.. ya da onlara YAĞ çekiyorsunuz.. ağlarinin bir parçasi olarak sizden de fazla bir şey beklenemez. Saygilarimla Sağlicakla kaliniz HAOZO Halifeyiarz Osmanziyaoğlu 05.07.2025 üçyol izmir 08:51 ![]() Düzenleyen osmanziya - 05-Temmuz-2025 Saat 16:57 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4315 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Size haber mi vereyim hkayemi anlatayim.. Hakikatten mi bahsedeyim hayal mi kurayım.. Hakikati hikaye etmek kolay olmadigi gibi hayalin haberini vermekte zordur. Hakikat GERÇEK Haber DUYUM Hikaye ÖYKÜ Hayal IMGE Isterseniz kamunun ve Devlet'in GUVENLIGI ile kişinin ve Bahceli'ni GIZLILIGI arasindaki GURUB GİZEMI'ni zumre sırrıni ve insan bilinmezini anlatayım. Hadi gene şansiyiz.. odamiza böcek buyuklugünde insansiz bir hava araci girip mahremimizi dinlemiyor ve çekmiyor.. kuş buyuklugunde başka bir IHA odamiza bomba taşımiyor.. ama gelecekte bu dronelerin her türlüsu olacak. Daha tabloya bakip manzarayı çakma aşamasina gelmediginiz için resmin solundaki ÇIKMA'nin ne oldugunu göstereyim. HAOZO Resmi çekerken sag taraftaki çikmayi fark etmemişim.. sonra bu çıkmyi çevirince "çigdem cekirdeginin kabugu" oldugu anlaşıldı.. Şimdi size bu "ç.. ç.. kabugu" uzerine bir kitab yazilabilirim. Hatta Scalett'in KABUKTAKİ HAYALET filmini de önerebilirim. Ancak KABUK ve kışır ile lüb ve İÇ ilişkisi anlatmam için ÇİGDEM çekirdeginden daha gizemli ve bilinmez olan KELIME'nin terim ve kavrami arasimdaki ilişkiyi gosteren bir tablo paylasacagim. Biz bu çiğdem çekirdeğinden çikacak AYCICEK bitkisinin genetik yapisini biliyoruz ve internetten ve uzmanlarinda daha fazla bilgi alabiliriz. Fakat HAKIKAT kelimesi kabugu altindaki REALITE hakkinda açik bir duşuncemiz olmadiği gibi GERÇEK hususunda seçik bir görüsümuźde bulunmayabilir. osmanziya Saygideger okuyucularim... dicem ama YAZAR degilim.. Sevgideger öğrencilerim demek isterim ama HOCA değilim.. YBA ogrenmeye girişen ve kullanmaya başlayan ve onun hizli anlam surucusu ve kolsy anlatim aygitintan yararlanmayi saglayan ve benim gibi ÖGRENICI olan bir arkadaş bulunmadigindan beni IZLEYEN ama dusunmeye curet edip konuşmaya cesaret edemeyen üç beş kisiye bu tabloyu sunmakla yetinecegim. Sonra bu tablonun renklerine gececegim osmanziya Gerçekleri ve hakikatleri koltuklara yaslanarak telefon ve televizyondan aldiğiniz haber ve duyumlardan ögrenemezsiniz ve ogrenemem. Ancak hayali hazir olan imgelerin mahiyeti hususunda ve neligi hakkinda kısa bir ARAŞTIRMA yaptiginizda konunun öykulerini yazan ve skrunun hikayelerini anlatan o kadar çok bilimsel varsayimlar ve felsefi kuramlar ve dini inançlar bulacaksiniz ki bu alanda TAHARRIYE girdiginize pişman olursunuz. Gazeteci degilseniz.. hem okuyan hen yazan araştirmaci gazeteci olmamişsaniz.. verilere erisememis ve kaynaklar aşina degilseniz HABER bir kulağinizdan girer DUYUM öbur kulaginizdan çıkar. Bundan dolayi koltuga yaslanip HABER saatinde hangi yandaş ya da kardaş kanali izliyorsak ve buna da alişmişsak sadece sectigimiz ve benimsedigimiz MEDYANIN ezbercisi ya da çogaltan borazancizi oluruz. Oysa bu RENKLI tablo.. ben soylemeden.. kelimelerin yeri ve renkleri size bir iki şey anlatmiştir. haberin (duyumun) ve hakikatin (gercegin) "kardeş" oldugunu yani ayni renkleri taşıdigini.. hayalin (imgenin) önce geldigini ve hikayenin (öykünun) altta sakli oldugunu.. televizyonda haberleri dinleyebilirsiniz.. gazatelerde yorumlarini da..okuyabilirsiniz.. buna ragmen yine de hikayenin aslina erişemezsiniz. ERIL ya da DIŞIL algida seciciliginiz.. SOLA ya da SAGA yandaşliginiz.. TAHSIS kaliteniz KABILIYET kapasiteniz.. ISTIKBALDEKI karakteriniz.. IHTISAS kariyeriniz.. DOGUDA YA DA BATIDA YER ALAN kulturunuz.. FAALIYETINIZI BELIRLEYEN zihniyetiniz.. DIN HALINE ideolojiniz.. ÇIKARINIZIN ÇAKIŞTIGI siyasi seçimiz buna engel olur. Saygilarimla Saglicakla kaliniz osmanziya H A O Z O Halifei Arz Osman Ziya Oglu Enam 155-165 05.07.2025 uçyol izmir 15:25 Düzenleyen osmanziya - 05-Temmuz-2025 Saat 16:45 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4315 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Halil DALMAN yazdı:
NİHAT GENÇ’E FARKLI BİR BAKIŞ Nihat Genç öldü. Allah rahmet etsin mekanı cennet olsun inşallah. O rol yapmayan, gerçekten inandığını korkmadan çekinmeden dünyaya haykıran yiğit bir gazeteci ve fikir adamıydı. Bu kadar övgüden sonra yazacaklarım belki sizleri de hayrete düşürecek. Ben bu tip adamların dik duruşunu takdir etsem de söyledikleri bana hamasi nutuklardan öte bir anlam ifade etmez. Nihat Genç bu alanda yalnız değildir. Onun gibi vatan, millet, sakarya nutukları atan bir çok kişi var. Onlara göre Türkiyenin varlığını ve birliğini savunan bir avuç vatansever var. Gerisi, yahudi dönmesi, kurtuluş savaşında babaları Yunan tarafını tutan vatan hainlerinin torunları, Amerika uşakları, Avrupa hayranları. Sadece onlar vatansever gerisinin alayı vatan haini. Böyle bir kafa; dünyanın en meşhur yazarı, şairi, fikir adamı ve hatibi olsa bile bana göre kıymeti harbiyesi yoktur. Onlar bana, sırf evde rakı içiliyor, ailece anıtkabiri arada bir tavaf ediyorlar ve modern kıyafetler giyiyorlar diye kendilerini ilerici aydın zanneden ilk okul mezunu ailelerden farksız görünüyor. Kendileri okumuş veya okumamış bile olsalar onlar, aydın, Atatürkçü ve ilerici, Atatürke hafif eleştirel bakanlar, hele bir de muhafazakar tarz giyimliyseler, profesör bile olsalar, gerici, yobaz ve Atatürk düşmanı. Evet Nihat Genç abimiz benim gibi Karadenizli. İnsani yönü ağır bassa da tez öfkelenen, samimi haykırışları olan birisiydi. Karşı çıktığım ve çoğu kişinin fark edemediği şu. Para karşılığı başka bir devlet için kendini satan casuslar dışında hiç bir devlet vatandaşı vatan haini olmaz. Olamaz. Bu ayrımlar siyasidir. Herkes vatanını milletini sever, ancak sırf siyasi görüşü ayrı diye ötekiler sözde vatan haini ilan edilirler. 28 şubatın eşkiya paşalarına göre Necmettin Erbakan PKK dan daha tehlikeli vatan hainiydi. Türkeş bir dönem vatan haini ilan edilip tabutluklara kondu. Gün geldi bunlar iktidara geldiler, öbür taraf vatan haini gibi görünmeye başladı. Diyeceğim, ülke için kim ne hizmet ediyor ona bakalım. Siyaset gereği atılan vatan millet Sakarya nutuklarına kanıp, Nihat Genç gibi heyecanlı hatiplere aldanıp komşumuzu, arkadaşımızı, vatandaşımızı vatan haini yerine koymayalımki, onlar da bizi vatan haini yerine koymasınlar. Kendini menfaat uğruna parayla satan bir avuç casus-vatan haini dışında, biz hepimiz, 82 milyon vatandaşımız, bu ülke uğruna canımızı bile seve seve verecek vatanseverleriz. Partilerimiz vatanseverlik ölçüsü değildir. Bu böyle biline. Halil Dalman 05.07.2025 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4315 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
gönül şenturk yazdı:
Sevgili okurlarım, Leman isimli mizah dergisinde birkaç gün önce bir karikatür yayınlandı... Ve iktidar kesimi kıyameti kopardı. İş ‘din elden gidiyor’a geldi. İktidar kesimi hadiseyi yörüngesinden saptırdı, tam kadro ‘peygamberimize hakaret edildi’ diye çığlıklar attı. Oysa saçma sapan, anlamsız, herhangi bir mizah anlayışı olmayan, esprisi de olmayan bir karikatürdü. İktidar kesimi işte bu aşamada olanca gücüyle devreye girdi ve hadiseyi büyüttü. Polis, derginin İstanbul’daki merkezini bastı. Oysa basılan dergi bürosunda teröristler falan yoktu. Yere yatırıldılar, hepsine ters kelepçe takıldı, sürüklenerek gözaltına alındılar. İçişleri Bakanı bütün görüntüleri bizzat kendisi medyaya servis etti. Dahası var, yayaların bile o bölgeye girmesi yasaklanmışken, dergi binasının önünde binlerce kişi toplanıp dinci sloganlar attı. Ellerinde, üzeri Arapça harflerle donatılmış yeşil bayraklar vardı. Polis müdahale etmedi. Tahmin ediyorum derginin yazarları, çizerleri ve yöneticileri bu aşamadan sonra tam kadro tutuklanacaktır. ★★★ Başta iktidarın borazanı TRT olmak üzere bütün yandaş medya olanca hızıyla devreye sokuldu. “Saray” da öyle. Devletin TRT’si bu konuda yayınlarına hemen başladı! Halkın sokağa dökülmesinden bile söz ediliyordu. İşin ilginç yanı, bu saçma sapan karikatür Meclis konuşmalarında dile getirildi. Yangına benzinle gittiler, olayı büyütmeye çalıştılar. ★★★ Peki ama iktidar kesimi bu saçma sapan karikatür olayını niçin böylesine büyüttü?.. Çünkü ellerinde kendilerini savunacak malzeme kalmamıştı... Ve onlara yeni bir malzeme gerekiyordu! Bula bula bunu buldular, peygamberimize hakaret edildiği iddiasını piyasaya sürdüler. İşin şu boyutunu hiç düşünmediler, düşünmüş olsalar bile umursamadılar: Bizim peygamberimiz Hazreti Muhammed büyük insandır, kutsalımızdır. Onun büyüklüğü böyle saçma sapan, anlamsız, mizah değeri olmayan, espriden yoksun bir karikatürle yok edilir mi? Bunu düşünmek bile peygamberimize saygısızlık değil midir? Peygamberimize asıl saygısızlığı, onu kendi siyasi çıkarları ve oy hesapları doğrultusunda kullanmaya kalkışanlar yaptı. Yanıt bekleyen sorular! Sevgili okurlarım, ciğerimizi kavuran orman yangınları olanca hızıyla devam etti, ortalığı kasıp kavurdu. Bunu her yaz mevsiminde yaşarız. Yani olanlar bir sürpriz değildir. Önümüzdeki günlerde ve haftalarda daha nice orman yangınları çıkacak, hazırlıklı olsunlar. İki gün önceki yazımda bizi yönetenlere birkaç soru sormuştum. Aynen şöyle demiştim: “Şimdi, memlekette uçan kuşlar dahil her şeyi bilen ve her konuda tek başına karar veren Recep Tayyip’e burada birkaç soru sorayım: -”Türkiye’de şu anda, bu yaz mevsiminde orman yangınları için görevli olan kaç adet yangın söndürme uçağı ve kaç adet helikopter var? -Bunların kaçında gece görüş cihazı var, kaçında yok? -Bir cihazın maliyeti ne kadardır? -Mahvettiğiniz Türk Hava Kurumu’nun uçakları ne oldu? -Kaç uçak ve helikopter bizim malımız, kaçı yurt dışından kiralık getiriliyor? -Bunların kira bedeli olarak her yıl içeriye ve dışarıya kaç milyon dolar ödüyoruz? -Pilotların sayısı kaçtır, bunlar Türk mü, yabancı uyruklu mu? Hangi gerekçeyle yabancı pilotları tercih ediyorsunuz? -Yangın mevsiminde Türk pilotlar kaç para alıyor, yabancı pilotlar kaç para? Bunlar çok basit sorular. Peki yanıt verirler mi? Tövbeler olsun, Allah affetsin, işlerine gelmeyince veremezler.” ★★★ Dediklerim aynen çıktı... Yanıt veremediler! Memleketin gerçeklerini kimden saklıyorlar, niçin saklıyorlar? Oysa bu basit sorulara yanıt vermek onların sadece birkaç dakikasını alır. Bir memleket düşünün, yangınlar hızla devam ederken, hava kararmaya başlayınca bütün yangın söndürme uçakları ve helikopterler alandan çekilip sabahı, havanın aydınlanmasını beklemek zorunda. Niçin, çünkü gece görüş cihazları yok. Bizde ise bu sorduğum soruların yanıtı sanki bir devlet sırrı saklıyormuş gibi gizli tutuluyor. İşlerine gelince bol kepçe konuşurlar, bülbüller gibi şakırlar, gelmeyince ise büyük bir sessizliğe gömülmek zorunda kalırlar. Ormanlarımız işte bu kafalara emanet! Gönül ŞENTURK |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4315 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
face de umut umut YAZDI:
Etki tepkiyi doğurdu... Ama adalet doğmadı. Bir zamanlar bu ülkede bir başörtüsü, bir sakal suç gibiydi. İnanç, kamusal alanda istenmeyen bir şeydi. “Çağdaşlık” adına başörtülü kadınlar dışlandı, hor görüldü. Kamuya alınmadılar, üniversitelerde sürüldüler. Sırf inandığı gibi yaşamak istediği için ömründen çalınan insanlar oldu. Ve tüm bunları yapanlar kendini “özgürlükçü” diye tanıttı. Atatürk’ün arkasına sığınıp, halkın değerlerine savaş açtı. Sol görünümlü bir kibir, yıllarca ülkenin üstünde dolaştı. Sonra o baskıların içinde büyüyen bir nesil geldi. İçinde öfke vardı, burukluk vardı, hafızasında acı vardı. Ve bir gün, iktidar değişti. Muhafazakâr bir dalga geldi. Başörtüsü özgürleşti, camiler değer gördü. Diyanet kürsülere döndü, inançlı insanlar nefes aldı. Hep birlikte “tamam” dedik. Artık başı açık da kapalı da eşittir. Sakallı da sakalsız da sadece işine göre değer görsün istedik. Ama sonra… Gücü eline alanlar geldiği yeri unuttu. Dün ezilen, bugün ezmeye başladı. Sessiz kalmadılar, zalim oldular. Kapalı açık olana, açık kapalıya yeniden düşman kesildi. Aynı ötekileştirme, sadece taraf değiştirerek sürdü. Ve bu söylediklerimiz teori değil, hayal değil. Çevremizde yaşıyoruz, her gün görüyoruz. Ekonomi batmış. Emekli 14 bin liraya mahkûm. Geçim derdiyle ezilen halk, yine de gidip solu tercih etmiyor. Çünkü sol da değişmedi. Ne tepesi, ne tabanı… Hâlâ aynı kibir, hâlâ aynı halktan uzak söylem. Sol, dönmeyi reddetti. Sağ, dönüştüğü hâliyle yozlaştı. Ve arada kalanlar… Biraz düşünenler… Sıkıştı. Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal. Bir tarafta yolsuzluk, israf, şatafat… Diğer tarafta elitist bir küçümseme, halktan kopukluk… İkisi de sahte. İkisi de vicdandan, adaletten uzak. Ama bitti mi? Hayır. Çıkış var. Çıkış yolu: Ahlak. Ne sağdan, ne soldan… Ne camiden, ne heykelden… Bu ülkenin ihtiyacı olan şey: Ahlak, vicdan, samimiyet... Zulme kim yaparsa yapsın karşı duran bir ahlak. İsrafı, torpili, kibri reddeden bir vicdan. Kimden gelirse gelsin, haklının yanında duran bir duruş. Bu topraklar çok şey gördü. Ama hâlâ içinde umudu taşıyan insanlar var. Sorgulayan, ezber bozan, körü körüne biat etmeyen bir nesil geliyor. Onlar bu ülkenin gerçek umudu. İdeolojilerin değil, hakikatin peşinden gidenler… Yeni bir yol kurmak gerekiyor. Sessiz kalmayan ama zalim de olmayan bir yol. İnancı olan ama kimseye dayatmayan, Adaleti savunan ama kimseden intikam almayan bir yol. İnsan olan herkesin baş tacı edildiği, Yoksulun unutulmadığı, kibrin ezildiği bir yol… O yolun adı neyse, önemli değil Ama yönü belli: Hak, vicdan, adalet. UMUT UMUT |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |