Fenomen görünün şuhud ya da gözlenen âlem olarak bilinmez de olaylar dünyası olarak anlaşılır.

Noumenon ise görünmeyen gayb ya da gizlenen âmâ olarak düşünülebilir..

Bununla birlikte gözleyen kimseler ya da görünen nesneler göz önünde bulunduğunda bu konuda yaptığımız görüşler ve kuramlar değişiyor.

Bu paylaşımda buna ilişkin bir tablo çalışması yapılmadı

Saygılarımla

osmanziya 23.06.2025 02:22



Yavuz TELLİOĞLU paylaşımı:

Kabalistik Yaşam Ağacı (Tree of Life) ve mistik gerçeklik katmanları üzerinden evrenin doğasına dair derin bir spiritüel öğretidir. Şimdi içeriği anlamlı şekilde özetleyip, yorumlayarak açıklayayım:
🌀 Metnin Ana Teması: Gerçeklik Perdesi ve Işığa Uyanış
🔸 Yüzde 1 Yanılsama — Beş Duyunun Evreni
• Yaşadığımız fiziksel dünya (yeryüzü ve evren), Yüzde 1’lik bir yanılsama olarak tanımlanıyor.
• Bu yanılsama, bizim beş duyumuzla algılayabildiğimiz sınırlı gerçekliktir.
• Görme, işitme, dokunma, tatma, koklama gibi duyular bu dünyayı algılar ama mutlak gerçeği değil, sadece onun yüzeyini yansıtır.
🔸 Perde — Duyuların Sınırı
• “Perde”, bu fiziksel dünya ile daha yüksek boyutlar arasında yer alan bir engeldir.
• Bu perde, maddi duyu sınırlarımızla inşa edilmiştir ve asıl gerçekliğe ulaşmamızı engeller.
🔸 Yüzde 99 Gerçeklik — Görünmeyen Boyutlar
• Geriye kalan %99’luk gerçeklik, yani “ışık boyutu”, çok daha geniş ve görünmeyen bir evrensel varoluş alanıdır.
• Bu alan; enerji, bilinç, ruh ve saf varoluşun alanıdır. Ruhani pratiklerle, bu boyuta bağlanmak mümkündür.
🔸 Işığa Bağlanmak — Bilinçsel Uyanış
• Perde kalktığında, yani kişi duyuların ötesine geçtiğinde bu boyutlara bağlanır: “Işığa bağlanmak” denir buna.
• Işık burada sadece fiziksel ışık değil, bilinç, ilahi bilgi, saf sevgi ve gerçek varlık hali olarak simgelenir.
• Işık farklı yoğunluklarda gelir: Tıpkı bir ampul gibi, her bilinç seviyesi farklı bir ışık yoğunluğu yayar.
• “Yedinci Cennet” bu ışıklar içinde en yoğun ve saf olanıdır; en yüksek bilinç ve aşk düzeyidir.
🔯 Spiritüel Yorumu:
Bu öğreti, hem Kabala’ya hem de doğu mistisizmine (tantrik, sufî, Vedantik) paralel bir anlayış sunar:
• Tantrik bir bakışla, orgazm veya meditasyon anında duyular ötesine geçmek ve saf ışıkla birleşmek, perdeyi aralamaktır.
• Kabala’da bu ışık, “Ein Sof” yani “sonsuz” olan Tanrı’nın tezahürüdür. İnsan, sefirotlar aracılığıyla bu ışığa yaklaşır.
• Sufilikte, dünya bir “perde”dir (hicab), ve hakikate ulaşmak, perdelerin bir bir kalkmasıyla olur.
🌟 Kısaca:
Bizim gerçek sandığımız dünya sadece bir “yansıma”dır. Gerçekliğin %99’u gözle görünmeyen, duyularla algılanamayan, ama kalple, bilinçle ve ruhla hissedilen bir alandır. Bu alan “ışık”, “hakikat”, “sevgi” ve “birlik” alanıdır.
🌀 Tantrik ve mistik öğretilerde:
Evet, bazı kadim öğretilere göre orgazm bir “ilahi birleşme” anıdır. Özellikle Tantra felsefesinde, cinsel birleşme sadece bedensel bir haz değil, bilinci yükselten ve bireyi mutlak olanla birleştiren bir araçtır.
• Orgazm anı, zihnin sustuğu, ego sınırlarının çözüldüğü, zamanın durduğu bir andır.
• Bu anda kişi “ben” duygusunu kaybedip evrensel bir varoluş hissine ulaşabilir. Bu da mistik deneyimlerde “tanrıyla birleşme” olarak yorumlanır.
🌬️ Sufizm ve diğer mistik geleneklerde:
Cinsellik doğrudan konu edilmez ama vecd hâli (coşku ve kendinden geçme hâli) Tanrı’ya yakınlaşma yollarından biridir. Bu hâl, bazen aşkta ya da yoğun bedensel deneyimlerde ortaya çıkabilir.
• “Tanrı’ya ulaşmak” mecaz ya da metafizik anlamda yorumlandığında, her tür yoğunlukla yaşanan kendilik kaybı, ilahi olanın deneyimlenmesi sayılabilir.
🧠 Modern psikoloji ve nörobilim açısından:
Orgazm, beyinde yoğun bir dopamin, serotonin, oksitosin ve endorfin salınımına neden olur. Bu da geçici bir “kendilik sınırlarının silinmesi” hali yaratır. Kimi bilim insanları bu hâli:
• Meditasyon,
• Derin trans halleri,
• Psikedelik deneyimlerle benzer nörolojik tabanda yorumlamaktadır.
🔮 Özetle:
Orgazm bir kapı olabilir. Ama nereye açılacağı, niyetine, farkındalığına ve ruhsal açıklığına bağlıdır.
Kimi için sadece bedensel bir boşalmadır, kimi için ise birliğe dönüş, tanrıya dokunuş, varlığın özüyle temastır.





Artik gizleni ve gorunmeyeni.. dinin GAYB felsefenin NOUMENON dedigini herkes biliyor.. her birimiz 40 yaşina gelinceye kadar bio-psik olarak perde perde açıldigimizi fark ediyoruz.
Başta AILE olarak şirket ve parti halinde gunluk dille ekonomik ve politik ilişkiler kurabiliyoruz.. universitelerimizds matematik tabanli FKB evren ilimleri ve mantik tabanli PSL insan ilimleri yapilabiliyor.. çağimizin barış ortaminin izin verdigi kadar bilim ve hukuk ile san'at ve hikmet etkinlikleri surduruluyor.. internetle sağlanan imkanlarla ve akilli yardimcilar olan telefon ve tablet ile diz ustu ve masaustu cihazlarla sosyal medyada ETKILEŞIM yapabiliyor ve " iletişim " kurabiliyoruz.. fakat ne kadar BILIŞIM edebiliyor ve BILDIRIŞİM kılabiliyoruz.
Bunlari yaparken.. YAPAY ZEKA faktorunu de göz onunde bulundurursak.. bu karmaşik ilişkiler ağinda ne kadar KENDIMIZ olabiliyoruz ?
Kafamiza örtulmuş dil sepeti ile kendi bilinmezimize.. ne kadar ulasaniliyor.. başima örulmüs düş çorabi ile kendi gorunmezimize ne derece erisebiliyor.. HAZIR açik ve secik SEHIL yani ANLASILIR yazilanilen gunluk dilin düz yazisi ile kendi gizlenenimize ne kadar inebiliyoruz... osmanziya yontembilim.com




Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 02:24

Zaten şeytanın işi bu iyiyi gösterip yanlışı .. güzeli gösterip yalanı.. yutturmak.. dilin kötü ve kötüye kullanılması.. bir ömür boyu doğru bildiklerimizin yanlış.. yanlış bildiklerimizin doğru olduğunu öğreniyoruz.. diyoruz amma ne kadar "doğru" diyoruz ?

Sözün taşıdığı bilgi ve değerin sağlam ve sağlıklı olmasına DUYARLIK göstermek sloganıyla açtığımız çalışmaya bu güne kadar bir kişinin bile KATILMAMASI gösteriyor ki işimiz doğrularımızı satmak.. gerçekleri aramak değil.

YBA dediğim çalışmayı yontembilim.com sayfamda 2001 de başlattığım ve onun FORUM kısmında tartışmaya açtığım 2003 yılından beri ne şeytan ne de şeytan olmayan bir kimse günlük dilin düz yazısının hazır açık ve seçik sehil yani ANLAŞILIR yazılarının ötesine geçmeyi deneyemedi.. üstelik 2009 dan beri face yontembilim YAPTıĞIM .. insanbilim.. islambilim.. YAZDIĞIM halde insanların iltifat etmemesi HAZIRA alışık ve KOLAYA aşık olmaladır.

YBA in verdiği temel MESAJ şu idi; Sağlam BİLGİ hem gerçek hem doğru olmalıdır.. sağlam DEĞER hem güzel hem iyi olmalıdır.. bu gerekçeleri karşılamak için de doğru ve gerçek ile iyi ve güzel tanımlama yolunda bir çalışma yapılmalıdır.. ki iş deyince kaçan aş deyince koşanlarla da bu iş yürütülmüyor.

Böyle görünürde şeytan licifer ve gibi tanımlanlanmış sözcüklerin iyi tanımlarını olduğunu söylemekle sade kendimizi kandırmış oluruz.

Başımıza örtülen dil sepetinden ve başımızı örülen düş çorabından kurtulamayız.. örtülerle ve örgülerle oluşturulan perdelerden kurtulmakta öyle sırtımızı koltuğa yaslanıp telefonun ve televizyonun ve bilgisayarın erkanını seyretmekle kurtulamayız. Arama ve adanma olmadan hakikatın peşinde koşup hakka ulaşılmaz..

osmanziya 22.06.2025 23:03