Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Yöntembilim | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4208 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: 26-Mayıs-2025 Saat 00:01 |
kırk yıl önce felsefeye AYNİYET kapısı ile girmiştim..
Bizim aynamız ANALİTİK DÜZLEM.. AYNI zamanda da HAPİSHANEMİZ.. Demek bir girmişiz.. hâlâ çıkamıyoruz. Rabbimiz yâr ve yardımcımız ola. Amin. Insan bulunmadan İSLAM olmaz. INSAN islam olmadan kurtulmaz. osmanziya yontembilim.com dedim.. dedi.. daha pek çok dedi dedim.. en sonuncusunu buraya yazıyorum: Bu cevabı benim sorduğum sorunun altına yazmamışsınız ama neyse verdiğiniz cevap da zaten cevap değil, yazdıklarımı haklı çıkartırcasına kaçış gibi olmuş... Bence gerekçeniz ne olursa olsun insanları suçlamayı bırakın hatayı, kusuru, sorunu öncelikle kendinizde arayın. Türkiye de bizim sol kesim de halk bizi anlamıyor diye önceden halka kızıyorlardı ama zamanla sorunun kendilerinde olduğu anlayıp halka yönelince halkla belli oranda birleşmeyi bütünleşmeyi başardılar ve sol siyasi partiler epey güçlendi yani başkalarını suçlamak yerine kendimizi bakmanın çok daha faydalı olacağını düşünüyorum. Neyse sorduğum sorular ve yazdığınız cevap bağlantısı kopmasın diye sorumu buraya kopyalıyorum. .... Burada paylaştığınız web sayfanızı çok derin bir inceleme olmasa da biraz inceledim. İlk izlenimlerime göre öncelikle kullandığınız dil eski Türkçe olduğu için bu tek başına bile anlamayı zorlaştırıyor. Sayfanızdan anladığım kadarıyla Yöntem Bilimsel Analiz (YBA) dediğiniz bir yapı var yani benim yorumlarımda yazdığım kadar bütün kavramlar birbirlerinden kopuk değil ama açıkçası güçlü bir bağlantı ilişkide kuramadım, belki de bunun nedeni üste yazdığın kullandığınız dilin eski olmasıdır. Anladığım kadarıyla çalışmalarınız analitik felsefe ile ilgili görünüyor ama diğer taraftan Viyana çevresine karşısınız. Kur’an da alıntılar yapıyorsunuz ama dine ya da dinin büyük bölümüne karşı gibisiniz, Felsefe yapıyoruz diyorsunuz ama daha çok Din Felsefesi ( ya da Kelam) yapıyor gibisiniz. Yüzeysel bir okuma olduğu için uzatmayım. Soru olarak soruyum. Sizden iki ricam olacak. Öncelikle “Tanrı” kavramı tanımınız nedir? Yani nasıl bir Tanrı tasavvurunuz, bilginiz, inancınız var. İkincisi de aşağıda sitenizden alıntı yaptığım kısmı günümüz Türkçesini çevirebilir misininiz? Metafizik gibi felsefi kavramları çevirmenize gerek yok, tabi birebir çeviri olmayabilir ama olduğu kadarıyla … Bir de aynı yazınızda geçen “özdeşlik (sonsuzluk)” bu özdeşlikle – sonsuzluk ne alaka ? bunu da açıklar mısınız? Sitenizden alıntı yaptığım bölüm. AYN'nın GAYR olurken gözlerimizde TERS AKS ettiğinin ve zihnimizde DÜZ HADS ettiğinde gösterilmesi gerekiyordu. Yani şuhudda düz ve gaybde ters olarak yansıyan ve ansıyan AYN'ların ne olduğunu kimse bilmez. Kadim bilgiler nasıl ki KÖKTE bir NUCUM-U SABİTE (Değişmez yıldız takımları) zannetmişlerde aynı şekilde ZİHİNDE bir AYAN-I SABİT (Değişmez zihin yapıları) zehabına kapılmışlar. Evet zihnimizde nedensellik (sebeb ve netice) ve amaçlılık (gaye ve vasıta) ile özdeşlik (sonsuzluk) ve özgürlük (serbestlik) bunları ve daha başkalarını da saptayan Viyana Çevresi Filozofları bu gibi olgusal karşılığı bulunmayan zihin nesnelerini METAFİZİK hatta ANLAMDIŞI sayarak hem kendilerini hem diğer insanları kuşkuculuğun, anlamsızlığın, gayesizliğin. tanrı tanımazlığın atmaya çalışmışlar. Lakin yaşamın bu savaş ve barışının altında bir sınavın ve yarışın bulunduğundan gözlerini kapatmışlar.. tanrı tanırlarla körü körü bir dincilik yaparak ve hürafeciliğin ağzını açar halkı sömürmüşler... F.U ![]() dedim ki: Değerli Hocam alakanız, haklı eleştiriniz ve yerinde uyarınız için teşekkür ederim. YBA hakkında 2020 Tarihinde Bandırma Üniversitesinin düzenlediğ II. Uluslar arası Filoloji Kongresini sunduğum ve Kongrenin tam metin kitabında yayımlanan çalışmamı hem Word dökümanı hem PPT sunusu halinde gmail emalinizi bildirirseniz gönderebilirim. Burada YBA kuramsal anlatımı bulunuyor ve bir örnekle sunuluyor. İnsanbilime ve islambilime ilişkin içerikler de bu kuramsal Yöntem Bilimsel Analiz çalışmasının reklam (tanıtımları) ve propagandaları (beğendirimleri) oluyor. Web sayfamda da binlerce düz yazı ve onbinlerce tablo yer alıyor inceleme ve örnekleme konusu olarak. Sorularınıza gelince Tanrı anlayışımın durağan değil değişen ve gelişen bir resim olduğunu öncelikle belirtmeliyim. Karen Armstrong’un Tanrının Tarihi ve Tanrının Savunusu kitaplarını okuyarak Dinler Tarihi konusunda bilgisizliğimizi giderirken onun Tanrı konusunda görüşünü burada yazarak kendiminkine de ilişkin bilgi vermiş olacağım. Yazar diyor ki Filozoflar Tanrı hakkında soyut, salt ve yaklaşılmaz, kavramlar vermişler.. mistikler ise somut görünümler ve deneyimler yaşamışlar ve konuşulan öyküler anlatmışlar. Bu durumda bir yönden YARATAN “mutlak” (salt, absolit) Tanrı bulunuyor başka bir yönden de kendisine kişilerle bağlanılan, olaylarla güvenilen, olgularla inanılan ve adlarla adanılan “izafi” YARADAN oluyor. Elbette ayrıntılı anlatmak istemediğim dini deneyimlerim ve felsefi içeriklerim bulunuyor ve buna göre bir TANRI “haritam” olacaktır. Dikkat ederseniz var ya da yok demiyorum. Dersem bile bu benim ya da başkasının var sayımları ve yok sanımları oluyor. Dikkat ederseniz var-dır ya da yok-tur demiyorum. Dersem bile bu benim var sayımların ve yok sanımlarım oluyor. Ancak hepimizin bu var sayım ve yok sanım yetimizden başka bir de HİÇ YOK (yani hiçleme..lâ ) veya HEP VAR (yani hepleme.. illâ ) deme yetkimiz bulunuyor ki işte asıl TANRI fikri bu intim sferde yatıyor. Bir kısmımız var sayılanları hiçleyebilir.. ya da tersini yapabilir.. bir kısmımız da yok sanılanları hiçleyebilir ya da tersini yapabilir.. bu bizim istencimizin (irademizin) seçim (ihtiyar) gürlüğüne (hürriyetine) ilişkin bir durumdur. Her birimizin de bu seçime ilişkin gereksenimleri bulunur ve gerekçeleri ve gerçekleri olur. Yani bu sadece BİLGİ işi değildir.. değerlendirmeler ve istekler ve özlemler ve korkularda söz konusu olur. Yani TANRI tanırlık ya da tanıklık; bir savdan ya da çağrıdan öte.. isbat ya da ikna olunan bir konu olmaktan beri.. bir YAŞAM ve DENEYİM’dir. Tanrı haritam daha doğru Tanrı Hakkında Göstergem ise deneyimlerimin samimiyeti ve ciddiyeti.. safiyet ve halisiyeti ölçüsünde değişecek ve gelişecektir. Belki size en sonra haritamı gönderebilirim ve fakat büyük bir olasılıkla sizin için anlaşılır olamayacaktır. Değerli Hocam.. yazılarım büyük bir çoğunlukla gazete makaleleri ya da sosyal medyada herkesi hitap eden mesajlar değil.. yazıma ve konusu önem ve değer verende onu anlamak için ya geniş vokabüleri olacak ya sözlüğü başvurmak durumunda kalacaktır. Kaldı ki günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matematiği üstündeki kainat.. insan.. dil.. din.. kültür.. hikmet.. Tanrı.. hayat.. şuur gibi çok yönlü ve yanlı kavramlara ve konulara alanlar ve katmanlar hakkında bir arayış ve sorgulama olacaksa elbette bunun zaman yitirme ve çaba harcama gibi bir maliyeti olacaktır. Bu bakımdan genel olarak yazımın bütünü için ANLAMADIM diyenler çok oluyor.. onlar haklıdırlar.. çünkü anlam.. anlama ve anlatım dünyanın en zor üç işidir.. ancak yazım içinde paragraf.. cümle.. kelimeleri anlayanlardan eleştiri anlamayanlardan soru beklemekten başka seçeneğimde kalmıyor. Kaldı ki bu yazılar bir tanıtım ve begendirimdir.. maksadımda yazıya ekli onlarca tablonun versiyon sırasıyla yalından karmaşığa doğru incelenmesini.. izlenmesini.. imgelenmesini ve irdelenmesidir. Metnini aldığınız ve çevirimini istediğiniz yazı pek çok sentaks ve semantik hatası içeriyor.. hem onu tashih edelim.. hem de birkaç tablo haline getirerek hem anlaşılmasını kolaylaştıralım hem de YBA çalışmasına somut bir örnek vermiş olalım: Çevirimini istediğiniz yazı şu: AYN'nın GAYR olurken gözlerimizde ters AKS ettiğinin ve zihnimizde düz HADS ettiğinde gösterilmesi gerekiyordu. Yani şuhudda TERS yansıyan ve gayb da DÜZ olarak ansıyan AYN'ların ne olduğunu web sayfamdaki tablo da açıkladım. Kadim bilgiler nasıl ki GÖKTE (“kökte” yazılmış yanlışlıkla) bir NUCUM-U SABİTE (değişmez yıldız takımları) zannetmişlerdi.. aynı şekilde ZİHİNDE bir AYAN-I SABİT (değişmez zihin yapıları) zehabına kapılmışlar. Evet zihnimizde nedensellik (sebeb ve netice) ve amaçlılık (gaye ve vasıta) ile özdeşlik (ayniyet) ve özgürlük (hürriyet) bulunuyor. İşte bunları ve daha başkalarını da saptayan Viyana Çevresi Filozofları bu gibi olgusal karşılığı bulunmayan zihin nesnelerini METAFİZİK hatta ANLAMDIŞI sayarak hem kendilerini hem diğer insanları kuşkuculuğun, anlamsızlığın, gayesizliğin.. tanrı tanımazlığın.. karanlığına atmaya çalışmışlar. Lakin yaşamın bu savaş ve barışının altında bir sınavın ve yarışın bulunduğundan gözlerini kapatmışlar. Tanrı tanırlar ise körü körü bir dincilik yaparak ve hürafeciliğin ağzını açarak halkı sömürmüşler... ÇEVRİ BİTTİ.. Birde haklı olarak özdeşlikten nasıl sonsuzluğa geçiliyor diye sormuşsunuz.. oradaki hatayı bu yazı ile düzelttim. Metafizik bir konu olarak enaniyete yani benliğe verilen iki EMANET bulunuyor.. bunlarda biri dili ve bilimi kuran ÖZDEŞLİK (ayniyet, identity) diğeri dini ve hukuku kuran ÖZGÜRLÜK (hürriyet, liberty). Bu iki kavram emanet olduğu için bunlara bulunmayan özdeşlik ve olmayan özgürlük diyorum. Hürriyeti ve gürlüğü ÖZ-gürlük olarak çevirmişler.. gür nü öz ? yoksa özün mü gür.. diye sorarlar adama.. aslında hiç birimizde ÖZ diye bir nesne ya da kimse bulunmaz.. bizler nesne ve kimse bileşeni olan özneyiz.. yani kainat ve insan.. felsefeciler ya insanı kainata ya da kainatı insana indirgeyerek diğer yok sanır ya da sayarlar.. ya da gölge olay olarak düşünürler.. ya da biri yapıdır diğeri onun işlevidir.. bir ussal çok çözümler çıkarılabilir. Burada özdeşliğin.. hiç değişmeden hep aynı kalan nesne ya da kimse varsayımından bir SONSUZLUK çıkarıldığını düşünüyorum. Bu özdeşlik FELSEFEYE çeken bir giriş kapım oldu. Nasıl özdeşlikten sonsuzluk çıkarılmışsa özgürlükten de ser-bestlik yani başı iyilik.. başı boşluk.. başı hoşluk.. çıkartılmış. Şimdi bu hepimizin bestesi ve güftesi olan bu şarkıyı seslendirmek bizi mest ediyor olabilir.. ancak gençlik bitip de yaşlılık başlayınca insan biraz biraz uyanmaya başlıyor.. dünyadan bir iki tane yakın ve tanıdık duraktan inmeye başlayınca.. bulunmayan özgürlüğün ve olmayan özdeşliğini EMANET olduğunu anlamaya başlıyor. Olmayan özgürlüğün ve bulunmayan özdeşliğin.. var oluşun.. var ölüşün.. yok oluşun.. yok ölüşün.. sahib oluşun.. aid oluşun.. dile getirilişi ve düşe götürülüşü.. türlü türlü eksiztansiyellerin.. çeşit çeşit transandantallerin.. bir bir türlü icad edilen bir "öz"lerin.. dillendirilişi ve düşündürülüşü.. özetle anlamdan bıkan ve anlatımdan usananların KESRET boğulmamak için VAHDETE atlamalarını da çok görmemek gerekiyor. Bırakalım.. insanlar neye inanacaklarsa ona inansınlar. elbette bununla mala ve cana ve namusa ve onura saldıracaklar için.. VİCDANLAR yetersiz kalıyorsa de hukuk ve bilim ve devlet ve medeniyet karşılarına dikilecektir. Yeter ki bizler bilinecek.. düşünülecek.. anlaşılacak.. inanılacakları birbirinden ayırt etmeyi öğrenelim Bunun için diyorum ki: Insan bulunmadan İSLAM olmaz. INSAN islam olmadan kurtulmaz. osmanziya yontembilim.com Saygılarımla osmanziya 26.05.2025 00:01 ![]() Burada "AYN" dediğimiz sadece "ayniyet" değil. AYNİYET ve özdeşlik ve identity denilen nesne SOL ALT KÖŞEDE bulunuyor. HÜRRİYET ve özgürlük ve liberty denilen nesne onun üstünde SOL üst KÖŞE'de ENANİYETİN iki kanadından biri olarak duruyor. Bu bakımdan AYN terimi; denklik, eşitlik, özdeşlik Kavramlarını kapsıyor. GYR terimi ise; karşıtlık, çeşitlik, uyumsuzluk Kavramlarını kapsıyor. ![]() Düzenleyen osmanziya - 26-Mayıs-2025 Saat 06:33 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4208 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
İmamı Nursi'nin değerli bir tanımı bulunuyor:
Ne aynı ne de gayr olan nesneye MİSİL denilir, diyor. Örneğin her bir elma ne birbirinin aynısıdır yani birbirinin benzeridir.. ne de birbirinin gayrısıdır yani birbirinin başkasıdır. Hem aynın hem gayrın.. hem benzerliğin hem başkalığın birlikte bulunması durum ortaya çıkıyor ki bu TEŞBİHİN, bir tarafına NİDD diğer tarafına ZIDD derim. ![]() Burada metafizik iki konu bulunuyor: Enaniyet ve Emniyet Benlik ve güvenilirlik Güvenilir benlikler.. Benliğin güvenilirliği.. Dağılmaması için EGO.. ENE.. BEN.. denilen GİZEM.. ayn gayr olurken hayat tarafında AKS eder.. yansır.. şuur tarafında ise HADS eder.. ansır. Bu hads değişkenine "ansıma" değerini atadım.. yani hads terimine.. ansıma değerini ve kavramını verdim. Ve bunu da aks terimin yani yansıma kavramının simetriği olarak yaptım. Tabloları böyle uzun uzun açıklamam.. çünkü açıklama yapmaya hem gerek duymuyorum hem vaktim bulunmuyor. Biz sadece bu siber uzaya çalışmaları yükleyerek geleceğe gönderiyoruz. Fakat konu ile ciddi bir şekilde üzerinde durduğu için F.U. arkadaşımızın hatırına yapıyoruz. ![]() Yöntem Bilimsel Analiz'in mutfağı olan Analitik Düzlem TABLOSUNUN dört köşe taşı bulunuyor. Buraya DÖRT temel KAVRAM yerleştirdim.. SOL alt köşeye AYNİYET.. sol üst köşeye HÜRRİYET.. SAĞ üst köşeye HAKİMİYET sağ alt köşeye de İSTİKLALİYET... Bununla ENANİYETİN iki kanadı ayniyet ve hürriyet bulundu.. EMANETİN iki kanadı da hakimiyet ve istiklaliyet oldu.. Düzenleyen osmanziya - 26-Mayıs-2025 Saat 06:51 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4208 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Bu tabloda yeni olan iki ŞEKİL bulunuyor:
Sebeb ve Netice ile İLLET (nedensellik) Gaye ve Vasıta ile AKİBET (Amaçsallık) Bu iki şekil nedensellik ve amaçsallık birbirinin tersidir. Sebeb önce gelir.. netice sonra ortaya çıkar. Gaye önce gelir.. vasıta sonra ortaya çıkar. Bu iki farklı çizgi ilk defa çağdaş bilgi kuramının sahibi EMANUEL KANT tarafından ortaya çıkartılmıştır. Kant’tan sonra Einstein'in izafiyet kuramı ile Newton kuramı sarsılınca.. zaman ve mekan kavramları değişince.. Newton Kuramına dayanan Kant'ın zaman ve mekan hadsleri sarsıldı.. onlar sarsılınca nedensellik ve amaçsallık ilkeleri de sarsıldı.. daha doğrusu sarsıldı göründü.. bu sarsılma Kant ile sınırlı kalmadı Aristo'nun METAFİZİK dört sebeb kuramı da sarsıldı.. sonuçta kaynaşık bilim ve hukuk birbirinden ayrıştı.. bu doğal ve normal bir durum değildi.. bunun sonuçlarını bu gün hepimiz yaşıyoruz. Amma böyle sarsılmalar da olacak ki bilimdeki paradigmalar ve dindeki dogmaların esaretinden kurtulacağız.. nitekim bilgimizin kaynaklarından birisi de bu sarsılmalarla yaşanan deneme ve yanılmalardır.. deneme ve yanılma.. eskime ve tazelenme.. yineleme ve yenileme.. bilgimizin gelişmesinin makinesidir ve bilginin evriminin tohumudur. Yaratan iyiliklerden kötülükler ve kötülüklerden iyilikler çıkardığını Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'da anlatır. ve duruma Enbiya 35 de özetler. ![]() Burada "sebeb ve netice ile vasıta ve gaye" dörtlüsüne yeni bir şekil verdik.. tabloda YERLERİNİ değiştirdik.. Tablo da böyle durmadan değiştirmeler ve yenilemeler yaparız.. elbette YBA ilkeleri ve kuralları ile.. gelişi güzel değildir.. ancak günlük dilin MANTIĞI ve bilimsel dilin MATEMATİĞİ kadar da ilkeli ve kurallı ve düzenli olmaz bu.. lakin bu dillere alışanlar ve bunlarla çalışanlar çalışmalarımızı anlamazlar. Atıyorum.. günlük dilin diyelim 1000 kuralı olsa.. matematiğinde 100 temelli kuralı bulunsa.. YBA inde 10 tane kuralı olacaktır.. ben dört tanesini saptadım.. benden sonra gelenler de taş çatlasa 6 tanesini daha çıkarırlar.. günlük dilin MANTIĞINDAN bilimsel dilin matematiğe geçince.. bu ikisinden sonra FELSEFİ dilin HİKMETİNE geçince yani felsefe içerikten soyutlanıp biçim halini alınca bu hikmetle PRAMİT tamamlanır ve dördüncü katman dini dil ve bilgiye geçilince hiç bir kural kalmaz.. usta nasıl çaba istemezse hoca da yasa istemez.. çünkü günlük dilin kişisinden.. bilimsel dilin olayından.. felsefi dilin olgusundan.. geçilmiş dini dilin "AD"ına intikal edilmiştir. İlk üçü da "AR" haline gelmiştir.. elbette bu konuştuklarım fizik ve psik arasında bio ve lojik ve sosyolojik DEĞİL.. META fizik ve PARA psiktir ![]() Sebeb ve netice GİBİ kaynak (source) ve hedef (target) de bulunuyor.. gaye ve vasıta GİBİ kader (yazgı) ve kaza (Yargı) da oluyor. Bu tablo benim Tanrı'ın temel sıfatları ve isimleri hakkında düşüncem, anlayışım, inanışım, HARİTAM. Yaratan ve Yaradan Halık ve Ma'bud TANRI'nın tapınılmaya ve kulluk edilmeye layık önadları ve adlarının analitik düzlem üzerinde gösterilmesidir. Bu bu güne kadar yaptığım binlerce tablonun sonuncusudur. Ancak bitmişi ve tükenmişi değil.. çünkü insan DİLİ ile mahkumdur. Dilinin ötesindeki dünyasını öğrenişi ve dinine yolculuğu SONSUZCA sürecektir. Ancak bu geçici dünyada edindiğimiz bilgi, birikim, deneyim ve uzmanlık kadar bu işe bir başlangıcımız bulunacaktır. Biz bilgimiz.. deneyimimiz, düşüncemiz, anlayışımız ve inancımız düzeyinde bu yolda ilerleyeceğiz. İnsan olacağız.. inanan olacağız.. islam olacağız.. İnşaallah. Saygılarımla Sağlıcakla kalınız Osmanziya 26.05.2025 üçyol izmir 07:31 ![]() Düzenleyen osmanziya - 26-Mayıs-2025 Saat 07:36 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4208 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Eskiden duyduğunun hiç birine gördüğünün yarısına inanma derlerdi.. şimdi duyduğumuzun ve gördüğümüzün hiç birine itibar etmiyoruz. Fakat insanların çoğu somut hikaye sever ve müşahhas tarihten hoşlanır. Aynen FİLM seyretme makenizması gibi.. yapay oyun ve sanal öykü olduğunu bildiğimiz halde doğru ve gerçekmiş gibi izleriz.. fakat iş soyuttan somuta.. tikelden tümele gidildiğinde işler zorlaşır.. bu durumda tribünlere seslenemezsiniz.. bu yüzden bana değil tribünlere sesleniyorsunuz.. oyalanıyorsunuz.. fakat sizden akıllı politikalar oy olarak malı götürüyorlar.. oyununuzla kalın boyunuzun ölçüsünü alacaksınız.. artık hangi boyuta kadar çıkabilecekseniz.. Osmanziya Osmanziyaoğlu
![]() Osmanziya Adını yazıyorum.. çünkü onunla yontembilim.com a çağırıyorum.. https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2739 dünya aslında bir BİLGİ piyasası ve DEĞER pazarıdır. Alıcılar ve satıcılar arasında olan TALEP ve ARZ arasındaki soru ve yanıt adımları bizim bilinenlerden bilinmeyenlere giden yolculuğumuzda başat adımlardır. Bilinenlerden bilinmeyen yani SORU çıkartılmadan.. bilinmeyenlerdeki bilinen yani YANIT elde edilmeden.. kuru tez ve anti tez ve sentez.. adımlarıyla yürüyemeyiz.. bu bakımdan kolay işler olmayan soru ve yanıt türetme ve üretme bizi kolaylığın cennetin ve olayın rahmetine götürecek.. fakat biz tembellikle nazlanıyoruz. Saygılarımla 26.05.2026 üçyol izmir 15:41 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4208 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Eskiden duyduğunun hiç birine gördüğünün yarısına inanma derlerdi.. şimdi duyduğumuzun ve gördüğümüzün hiç birine itibar etmiyoruz. Fakat insanların çoğu somut hikaye sever ve müşahhas tarihten hoşlanır. Aynen FİLM seyretme makenizması gibi.. yapay oyun ve sanal öykü olduğunu bildiğimiz halde doğru ve gerçekmiş gibi izleriz.. fakat iş soyuttan somuta.. tikelden tümele gidildiğinde işler zorlaşır.. bu durumda tribünlere seslenemezsiniz.. bu yüzden bana değil tribünlere sesleniyorsunuz.. oyalanıyorsunuz.. fakat sizden akıllı politikalar oy olarak malı götürüyorlar.. oyununuzla kalın boyunuzun ölçüsünü alacaksınız.. artık hangi boyuta kadar çıkabilecekseniz.. Osmanziya Osmanziyaoğlu
Osmanziya Adını yazıyorum.. çünkü onunla yontembilim.com a çağırıyorum.. https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2739 dünya aslında bir BİLGİ piyasası ve DEĞER pazarıdır. Alıcılar ve satıcılar arasında olan TALEP ve ARZ arasındaki soru ve yanıt adımları bizim bilinenlerden bilinmeyenlere giden yolculuğumuzda başat adımlardır. Bilinenlerden bilinmeyen yani SORU çıkartılmadan.. bilinmeyenlerdeki bilinen yani YANIT elde edilmeden.. kuru tez ve anti tez ve sentez.. adımlarıyla yürüyemeyiz.. bu bakımdan kolay işler olmayan soru ve yanıt türetme ve üretme bizi kolaylığın cennetin ve olayın rahmetine götürecek.. fakat biz tembellikle nazlanıyoruz. Saygılarımla 26.05.2026 üçyol izmir 15:41 Burası dünya.. buraya herkes gelecek.. enini gösterecek.. hararet ve hareketi içinde sıkleti belli olacak.. boyunu gösterecek.. hamd ve duasi içinde hasbiyeti ayan olacak.. yüksekliğini gösterecek.. hüviyet ve sahsiyeti içinde ferdiyeti beyan olacak.. işte bunu sağlayan HÜRRİYETTİR.. cennet ve cehennemden önce yaratılan İNSANİYET. 26.05.2025 22:07 dinnur Yaşar |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |