Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din  
Mesaj icon Konu: felsefesiz ilahiyet mumkun mu ? Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2612

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: felsefesiz ilahiyet mumkun mu ?
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 03:23
Felsefesiz İLAHİYAT mümkün mü diye soruldu.. dedim ki:

Günlük bilginin mantığı ve bilimsel dilin matematiğinden sonra felsefi dilin "MATEMATİĞİ" ve dini dilin "MANTIĞI" bulunursa.. olabilir.. ancak önce bizim mantık ve matematik ilişkisini anlamamız gerekiyor.. örneğin NİSBİ matematik.. KUTBÎ mantığın bir uzantısı mı ? İSTATİSTİK özgün bir matematik sayılabilir mi ? Mutlak TANRI'yı teorik akıllı filozoflar gibi pratik akıllı mistikler gibi anlamanın bileşkesini nasıl bulacağız ? Bilimde birlik tecellisi uzay (makro) alanda geçerli rölativite ile teklik cilvesi atom altı (mikro) alanda yürürlü kuantum'u birleştirme aday SİCİM KURAMLARI.. nakli sahih ile nasıl açıklarız ? "gibi" benzer soruları GDDY ile çözebilir miyiz ? Sonuçta bizim sadece nazar ile değil niyetle de bir sorunumuz bulunuyor.. keza sadece basar ile değil sem' ile de bir problemimiz oluyor.. Sonuçta bu iş BALIKÇIL'ların sorunu değilse.. BİLGİ ile çözülecekse birincil ve ikincil bilgiler sorunu şerh edecek ve birincil ve ikincil bilgilerin ilişkisini kuracak sıfırıncıl ya da üçüncül bilgiler konusun masaya yatırmamız gerekiyor.. diye düşünüyorum. Saygılarımla.

dedim..

Ancak işin aslını sorarsanız bu işi eski USULUDDİN üleması çözmüş bu konuda kaide-i mukarere olan şu kuralı getirmişler:

Akıl ile nakil tearruz ettikte akıl asıl itibar olunur nakil tevil olunur. Lakin akıl âkıl olsa gerektir." Şimdi burada problemin düğüm noktası AKL'ın tanımı gibi görünüyor. Ancak teorik tanımda yetmiyor onu pratiğe dökecek öğretim.. eğitim ve uygulama gerekiyor ki bu kolay ve hemen olmuyor. Aydınların çoğu BİÇİMİ elde etmeden hemen İÇERİĞE girip sorunu çözmeye kalkınca.. resmi filoloj ve teoloji ile sivil filozofi ve teozoji'nin arası açılıyor.. tribunler yapılan retorik ve diyalektik ile de işi çözmüş sanıyorlar.

Aslında FİLOZOFİ de fazla bir sorun bulunmuyor. Hatta onların çalışmayı ile 300 yıldır kuramları ve kurumları ile NUR topu gibi BİLİMSEL BİLGİ doğurduk ve ondanda herkesi MEMNUN eden TEKNOLOJİ çıkardık. SORUN teozofide.. tarikatlarla.. dini tarikatlarda.. özellik felsefi tarikatlarda (masonlarda) fakat ne yapalım bu köklü bir bela.. gücü ele geçiren kendini haklı sanıyor. ve dünya da iş hakkla.. kuralla.. değil kuvetle ve hakimiyetler çözülüyor ve yapacak fazla bir çare de kalmıyor. Hakk ve Kuvvet bir araya gelmez zaten.. Hakikat (filoloji) ve Hürriyet (filozofi) bir derece işbölümünü götürüyorlar da.. Hakk (teoloji) ve Kuvvet (teozofi) bir arada fazla bulanamıyorlar. Hasılı hakimiyet ve istiklaliyet her alanda bir problem olacak bulunur. Burada da böyle oluyor.

Saygılarımla
Osmanziya



not: Felsefe içerikten vaz geçerse.. din de biçimden vaz geçerse.. meydan günlük dile ve bilimsel bilgiye kalırsa sorun belki daha uygun bir kıvama dönüşebilir. "Akıl ile nakil tearruz ettikte akıl asıl itibar olunur nakil tevil olunur. Lakin akıl âkıl olsa gerektir." Bu KURALI öğrendiğim Çağdaş İSLAM BİLGESİ'sin ismini vermeyeceğim.. Karen ARMSTRONG Tanrının Tarihi ve Tanrının Savunusu kitablarında yerel ve küresell hatta ulusal din tarihine etkileri olmuş isimleri saydığı halde bir onun ADINI zikretmemiş.. zikretse belki kitapları yayımlanmayacaktı.. ülkemizde dünya çapında bir olay olan feto ve reto çarpışmasının ardında olan bu BİLGE zamanında İmamı Gazali'min MÜSLÜMANLARCA anlaşılmadığı gibi anlaşılmadı.. ancak suçlamayalım.. ANLAMAK kolay bir olay değil.. özellikle İŞİMİZE gelmiyorsa.. dili kötü ve kötüye kullanmak illetinden kurtulamamışsak.. bu ulusal.. yerel... küresel bir toplumsal ve bireysel bir sorun olarak hep kalacaktır.

Kadın ve erkek
toplum ve birey
kalb ve akıl
dünya ve ahiret
sermaye ve emek
iktidar ve muhalefet

ilişkileri ve dengesi ve uyumu her zaman sorun olur.
Çünkü KAVİ ve ZAYIF "ilişkisi" sorunu bizim iyice kavramamız gereken TEMEL sorundur.

Saygılarımla.

Osmanziya 19.04.2024 üçyol izmir 03.23    
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2612

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Bugün Saat 16:00
Değerli Cuma Özüsün Hocam, "1-Tanrı inancı kabli (apriori) ve fıtridir. Yani doğuştan olup sonradan edinilmemiştir. Eğitim ve öğretim demirin taşa sürtülmesinden kıvılcımların hâsıl olması gibi ancak içte mevcut olan bir şeyi ortaya çıkarır. İnsanda olmasa dışarıdan edinilemez.
2-Dolayısıyla Tanrının ispatı için ileri sürülen akli, ilmi, felsefi deliller de fazla bir değer taşımaz bahanelerdir. İnsan bilinçli veya bilinçsiz Tanrısız olamaz, Tanrısız yaşayamaz. "Tanrı fikri olmadan matematik bile yapılamaz" demişti bir düşünür (Descartes).
3-Ne var ki kimisi bu inancın köklerinin farkında değil. Tanrıyı inkâr edenler bile Tanrı fikrinden kurtulamıyor. Vicdanı rahat etmiyor. Sürekli onunla bununla tartışarak, karşı çıkarak kendini kandırmaya çalışıyor. Eğer olmadığından emin olsaydı ona ilgisiz kalırdı. Freud bile "bilinçli inkâr, bilinçsiz imandır" demişsiniz. Paylaşım için teşekkür ederim. Tanrı inancı kabli (a priori.. önsel) değildir ancak O'nun emaneti olan ÖZDEŞLİK (identity.. ayniyet) ilkesi önseldir.. keza Ene'ye verilen diğer emanet ÖZGÜRLÜK (liberty.. hürriyet) ilkesi de önseldir. ilkiyle bilim ve ikincisiyle hukuk yaparız. Ene'deki sahibine verebildik mi işler kolaylaşıyor ki bu hidayeti gerektirir. Sen Tanrı'yı tanımaya çalışıyorsun da fakat bakalım Tanrı sena kendisini tanıtmak istiyor mu ? O da en az senin kadar tanıma ve tanıtmada özgür değil mi ? Bu bir ikincisi Tanrı inancıyla bilim yapılmaz. İmamı Nursî'nin dediği gibi mana-yı harfi ve mana-yı ismî birbirinden ayrıdır. İlkiyle din.. ikincisiyle bilim yapılabilir. Dini ve ilmi birlikte götürebilmek günlük bilginin mantığı ile bilimsel dilin matematiği üstünde ve ötesinde bir "MANTIK" ve "matematik" gerektirir. Üçüncüsü EPİSTEMOLOJİK konular böyle bir kaç cümlelik söylemlerle yapılmaz. Bununla beraber yine şu söylemle yazımı noktalıyorum: Tanrı tanırlık ve Tanrı tanımazlık ile yapılan dincilik ve bilimcilik ile bir yere ve sonuca ve yarara varılmaz. Tanırlıktan Tanrı TANIKLIĞA.. geçmedikçe insan islam olamaz. Tanrı Tanımazlıktan insanbilim ve evrenbilime geçmedikçe.. her hangi bir bilimi bilerek inkar geçerli ve cari.. Küfür yürür ve meri hale getirilemez. Bu halde bile inkarın irfan.. küfrün şükür yanında izafi ve itibari olmaktan fazla bir değeri bulunmaz.. diye düşünüyorum. Doğrusunu Allah Bilir.    
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk