Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din  
Mesaj icon Konu: yavuz tellioglu Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4327

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: yavuz tellioglu
    Gönderim Zamanı: 07-Temmuz-2025 Saat 16:21




Kadîm bilgiler ister RESMİ filolojide ve teolojide olsun.. ister SIVIL filozofi ve teoloji de olsun elbette önemi inkar edilemeyecek kadar degerli bilgilerdir ve bunlarin süzelerek degerbilir bir zihin ve bence guvenilir bir şuur tarafinda bizlere sunulması gerçekten yadsinmaz bir şanstir. Bu bakimdan Yavuz Beye minnettariz.


Burada sunulan bilgiler her ne kadar teorik bir malumat gorunse bile bunlarin binlerce yildir pratik ve uygulamasi yapilan rituel ve semboller oldugunda gercekten anlaşilmasi onlarin yaşanmasi ve deneyimine bağli bir aktarim oldugundan arz edilen kurama ilişkin başka kaynaklardaku tarihsel bilgilerden ve kişisel bilgi birikimimden şu dört aşamayi ortaya çikardim:
Birincisi şu yalan ya similasyon olan dunyanin bir ILLUZYON oldugunun anlaşilmasi ve buna inanilmasidir. Buna dini olursa hidayet.. felsefi olursa uyanma adini veriyorum.


Ikincisi.. bilim bu illuzyon ve similasyon savini kabul etmez. Son bin beşyuz ozellikle son uçyuz icinde kuram ve kurumlarini ortaya çikardigimiz bilim ve teknoloji.. hipotetik deduksiyon denilen ve ay ustu ve atom alti matematiksel olarak orulen bir resim ve ILLUSTRASYON meydana getirmiştir ki dunya bu ortaya çikarilan ve meydana getirilen NEWTON matemstigine.. EINSTEIN fizigine.. KUANTUM mekanigine gore egitilmekte ve yonetilmektedir.


Bu bakimdan bu illuzyon savinin şu illustrasyon tezini alt etmesi şimdilik mumkun gorülmuyor.
Üçuncusu.. bazen olabilir ki yalan dunya inancini ve gerçek fizik bilgisini telif edecek ve bunu da sürdurebilecek bazi çözumler ortaya çikarilabilir. Bu konuda örnek vermek kolay.. BILGI felsefesinin önculeri Aristo.. Descartes.. Kant.. Tanrı'dan vazgeçmeden kuramlariyla yalan ve gerçegin telifini yaparak AYDINI illumine etmişler yani aydinlatmişlardir. Keza yeşil ve mavi. kizil ve kirmizi ideolojiler de total sistemleri ve otoriter rejimleri HALKI aydinlatmişlardir. Aydinin NURU tahkiken ve halkin TENEVVURU takliden olabilir fakat fikir zikir haline geldikten sonra bunun SIRRI perdelemesi konusunda ayni sonucu dogurmasi.. illiuzyon.. illustrasyon.. ILLUMINASYON .. aşamalarini yetersiz hale getirmektedir.


Bilginin nuru.. inancin sırri yanindaki durumunu Mevlana şoyle ifade etmiş.. aşki bulduktan sonra ilmi kıl u kale yani dedi koduya benzetmiştir. Bununla beraber ilmin ustunde ve otesinde bulunan inanç ve sevgi.. bizden işin en başinda bulunan ve en sonunda da yer alan dörduncu evre INISINASYONU isteyecektir.


Hatta bu marifet ve muhabbetten ote hayret inceligi ve mahviyet derinligi.. beşeriyetin kultur yapisindan çikan medeniyetin inşa ettiği INSANIYETVkulesinin yapilmasina belki bir yardim ve etkisi olmuş olabilir fakat yıkilmasina da bir yardiminin bulunmadigini goruyoruz. Fırına goturulen yahudileler Tanri nerede diyorlar Ateş altina alinan filistinlileri seyredenler de Tanri nerede diyorlar.


Demek ki illuzyon.. illustrasyon.. illuminasyondan sonra gelen inisinayonda.. inisinasyonun istedigi inanç.. bağlilik ve güvende bir SORUN bulunuyor.
Bunun nedenini INSANI tanimamak.. bilmemek.. anlamamak ve sevmemek olarak goruyorum.
İnsan bilinmeden ISLAM bilinebilir mi ?
İNSANI anlamadan dunya.. dil.. din anlaşilabilir mi ?
İNSAN sayilmadan ve sevilmeden Tanri sayilabilir ve sevilebilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu 07.07.2025 04:00




Yavuz Tellioğlu Paylaştı:


Tasavvufî kozmogramı kat kat Yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya gideceğiz — çünkü bu, insanın nefsin derinliklerinden başlayıp Allah’a doğru yükselişinin (seyr-i sülûk) sembolik yoludur:

1. Katman – Cehennem Katları ve Nefsî Mertebeler
Bu bölümde iki yanda kırmızı basamaklı yapılar var. Ortada bir ağaç (muhtemelen Zakkum ya da Tuba), cehennem ve dünya arasında yer alan varoluş ağacıdır.

Soldaki ve sağdaki yedi katlı yapılar, cehennemin yedi derecesini temsil eder. Bunlar:

Cehennem

Lazâ

Sair

Sakr

Hutame

Cahîm

Hâviye

Her biri, insan nefsinin bir düzeyine karşılık gelir. Örneğin:

Hâviye: En aşağı derecede, tam cehalet ve inkâr hali.

Hutame: Öfke, kibir, kin gibi yıkıcı duygular.

Bu katlar, Nefs-i Emmare (emreden, bencil nefs) düzeyini temsil eder.

Ortadaki ağaç, hayatın kökü ve nefsin merkezi olabilir. Bu, dünyevî arzuların ve egonun sembolüdür.

2. Katman – Dünya ve Kat Kat Semalar (Miraç Yolu)
Ortada yükselen merdivenli yapı ve onun içinde Kâbe yer alıyor. Bu, insanın kalbini Kâbe’ye çevirmesiyle başlayan içsel yolculuğu anlatır.

Bu bölümde:

Yedi kat sema gösterilir: Her biri bir peygambere atfedilir (Miraç’taki sıralamaya göre):

Adem (1. kat sema)

İsa & Yahya

Yusuf

İdris

Harun

Musa

İbrahim

Bu gökler, nefsin yedi mertebesine denk gelir:

Nefs-i Emmare (emreden, nefsin en aşağı hali)

Nefs-i Levvame (pişmanlık duyan)

Nefs-i Mülhime (ilham alan)

Nefs-i Mutmainne (tatmin olmuş)

Nefs-i Râziye (Rıza makamı)

Nefs-i Mardiyye (Allah’ın razı olduğu nefs)

Nefs-i Sâfiye (arınmış, saf nefs – fenâ ve bekâ)

Yani, bu mertebeleri geçen derviş, kalp yolculuğuyla semalara yükselir.

3. Katman – Cennet Katları ve Arş-ı A’lâ
En üstteki piramit benzeri yapıda:

Renkli katlar, marifet ve cennet dereceleridir. Her kat bir manevî makamı temsil eder.

En üstte yazılı olan:
“Arş-ı A’lâ”, “Sidretü’l-Müntehâ”, “Levh-i Mahfuz”, “Kürsî”, “Kalem” gibi kavramlardır.

Bu katlar şu şekilde okunabilir:

Sidretü’l-Müntehâ: Bilginin sınır noktası, meleğin bile ötesine geçemediği yer.

Levh-i Mahfûz: Her şeyin yazılı olduğu ezelî bilgi levhası.

Kürsî: İlahi irade ve hüküm.

Kalem: İlk yaratılan şey – yazgıyı yazan kudret.

Arş: Allah’ın kudret tahtı, varoluşun üst sınırı.

Bu, artık beşerî bilinçten çıkıp ilahî tecelliye yaklaşma halidir. Tasavvufta buna fenâfillah (Allah’ta yok olma) ve bekâbillah (Allah’ta var olma) denir.

Genel Yorumu:
Bu harita, İnsân-ı Kâmil’in yolunu, yani insanın varlık basamaklarını aşarak kendi hakikatine, dolayısıyla Tanrı’ya ulaşmasını anlatır.

Aşağıdan yukarıya: Nefs → Kalp → Ruh → Sır → Hafî → Ahfâ → Hakikat

Bu yolculukta her kat, hem bir gök, hem bir ruhsal hal, hem de bir içsel "ayna"dı



IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4327

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 07-Temmuz-2025 Saat 16:33
Kadîm bilgiler ister RESMİ filolojide ve teolojide olsun.. ister SIVIL filozofi ve teoloji de olsun elbette önemi inkar edilemeyecek kadar degerli bilgilerdir ve bunlarin süzelerek degerbilir bir zihin ve bence guvenilir bir şuur tarafinda bizlere sunulması gerçekten yadsinmaz bir şanstir.

Bu sunulan bilgiler her ne kadar teorik bir malumat gorunse bile bunlarin binlerce yildir pratik ve uygulamasi yapilan rituel ve semboller oldugunda gercekten anlaşilmasi onlarin yaşanmasi ve deneyimine bağli bir aktarim oldugundan.. arz edilen kuramlar başka kaynaklardaki tarihsel bilgilere dayanarak ve kişisel bilgi birikimimden de yararlanarak şu dört aşamayi ortaya çikardim:


BİRİNCİSİ şu yalan ya da similasyon olan dunyanin bir ILLUZYON oldugunun anlaşilmasi ve buna inanilmasidir.

Buna dini olursa hidayet.. felsefi olursa uyanma adini veriyorum.


İKİNİCİSİ bilim bu illuzyon ve similasyon savini kabul etmez. Son bin beşyuz ozellikle son uçyuz icinde kuram ve kurumlarini ortaya çikardigimiz bilim ve teknoloji.. hipotetik deduksiyon denilen ve ay ustu ve atom alti matematiksel olarak örulen bir resim ve ILLUSTRASYON meydana getirmiştir ki dunya yüzündeki devletler bu ortaya çikarilan ve meydana getirilen NEWTON matemstigine.. EINSTEIN fizigine.. KUANTUM mekanigine gore egitilmekte ve yonetilmektedir.


Bu bakimdan bu illuzyon savinin şu illustrasyon tezini alt etmesi şimdilik mumkun gorülmuyor.

ÜÇÜNCÜSÜ bazen olabilir ki yalan dunya inancini ve gerçek fizik bilgisini telif edecek ve bunu da sürdurebilecek bazi çözumler ortaya çıkarılabilir. Bu konuda örnek vermek kolay.. BILGI felsefesinin önculeri Aristo.. Descartes.. Kant.. Tanrı'dan vazgeçmeden kuramlariyla yalan ve gerçegin telifini yaparak AYDINI illumine etmişler yani aydinlatmişlardir.

Keza yeşil ve mavi. kizil ve kirmizi ideolojiler de total sistemleri ve otoriter rejimlerde bunlara dayanarak HALKI aydinlatmişlardir.

Aydinin NURU tahkiken ve halkin TENEVVURU takliden olabilir fakat fikir zikir haline geldikten sonra bunun SIRRI perdelemesi kaçınılmaz. Belki de tam tersi zikir ile sır açığa çıkmadan kurtulunmaz.

Bu anlamıyoruz ve şunu da bilmiyoruz. Aydının fikrinin zikir haline gelmesi zikrin halkta fikir haline gelmesinin gizemli ve belirsiz ayni sonucu dogurmasi; illiuzyon.. illustrasyon.. ILLUMINASYON .. aşamalarini yetersiz hale getirmektedir.


Bilginin nuru.. inancin sırri yanindaki durumunu Mevlana şoyle ifade etmiş.. aşki bulduktan sonra ilmi kıl u kale yani dedi koduya benzetmiştir. Bununla beraber ilmin ustunde ve otesinde bulunan inanç ve sevgi.. bizden işin en başinda bulunan ve en sonunda da yer alan dörduncu evreye yani INISINASYONU isteyecektir.


Hatta bu marifet ve muhabbetten ote hayret inceligi ve mahviyet derinligi.. beşeriyetin kultur yapisindan çikan medeniyetin inşa ettiği INSANIYET kulesinin yapilmasina belki bir yardim ve etkisi olmuş olabilir fakat yıkilmasina da bir yardiminin bulunmadigini goruyoruz.

Fırına goturulen yahudileler Tanri nerede dedikleri gibi ateş altina alinan filistinlileri seyredenler de.. ayni sözü.. Tanri nerede diyorlar.


Demek ki illuzyon.. illustrasyon.. illuminasyondan sonra gelen inisinayonda.. inisinasyonun istedigi inanç.. bağlilik ve güvende bir SORUN bulunuyor.

Bunun nedenini INSANI tanimamak.. bilmemek.. anlamamak ve sevmemek olarak goruyorum.

İnsan bilinmeden ISLAM bilinebilir mi ?

İNSANI anlamadan dunya.. dil.. din anlaşilabilir mi ?

İNSAN sayilmadan ve sevilmeden Tanri sayilabilir ve sevilebilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu 07.07.2025 04:00


Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 14:18
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4327

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Bugün Saat 14:18
DÜZELTİLMİŞ VE YAYINLANMIŞ:

Teşekkür ederim.. şimdi horozumuzu gönderebilirim: Kadîm bilgiler ister RESMİ filolojide ve teolojide olsun.. ister SIVIL filozofi ve teoloji de olsun elbette önemi inkar edilemeyecek kadar degerli bilgilerdir ve bunlarin süzülerek degerbilir bir zihin ve bence guvenilir bir şuur tarafinda bizlere sunulması gerçekten yadsinmaz bir şanstir.

Bu sunulan bilgiler her ne kadar teorik bir malumat gorunse bile bunlarin binlerce yildir pratik ve uygulamasi yapilan rituel ve semboller oldugunda gercekten anlaşilmasi onlarin bireysel olarak yaşanmasi ve kişinin   deneyimine bağli bir AKTARIM oldugundan.. arz edilen kuramı başka kaynaklardaki tarihsel ve edebi bilgilere dayanarak ve kişisel bilgi birikimimden de yararlanarak şu dört aşamayi ortaya çikardim:

BİRİNCİSİ şu yalan ya da similasyon olan dunyanin bir ILLUZYON oldugunun anlaşilmasi ve buna inanilmasidir.

Buna dini olursa hidayet.. felsefi olursa uyanma adini veriyorum.

İKİNİCİSİ bilim bu illuzyon ve similasyon savini kabul etmez. Son bin beşyuz ozellikle son uçyuz yıl icinde kuram ve kurumlarini ortaya çikardigimiz bilim ve teknoloji.. hipotetik deduksiyon denilen ve ay ustu izafiyet ve atom alti kuantumu olarak görülen ve matematiksel olarak örulen bir resim ve ILLUSTRASYON meydana getirmiştir. İşte bunun dayanağı olan kültür ve dunya yüzündeki devletler bu ortaya çikarilan ve meydana getirilen NEWTON matematiğine.. EINSTEIN fizigine.. KUANTUM mekaniğine gore egitmekte ve yonetmektedir.

Bu bakimdan bu birinci illuzyon savinin şu ikinci illustrasyon tezini alt etmesi şimdilik mumkun gorülmuyor.

ÜÇÜNCÜSÜ bazen olabilir ki yalan dunya inancini ve gerçek fizik bilgisini telif edecek ve bunu da sürdürebilecek bazi çözumler ortaya çıkarılabilir. Bu konuda örnek vermek kolay.. BILGI felsefesinin önculeri Aristo.. Descartes.. Kant.. Tanrı'dan vazgeçmeden kuramlariyla yalan ve gerçegin telifini yaparak AYDINI illumine etmişler yani tenevvür edip aydinlatmişlardir.

Keza yeşil ve mavi. kizil ve kirmizi ideolojiler de total sistemleri ve otoriter rejimlerde bunlara dayanarak HALKI aydinlatmişlardir.

Aydinin NURU tahkiken ve halkin TENEVVURU takliden olabilir fakat fikir zikir haline geldikten sonra bunun SIRRI perdelemesi kaçınılmaz. Kim bilir belki de tam tersi zikir ile sır açığa çıkmadan kurtulunmaz. Bu bizim olağan ve olağanüstü tanımlamamıza bağlıdır.

Bu illüstrasyonu anlamıyoruz ve şu illüminasyonu da bilmiyoruz. Aydının fikrinin zikir haline gelmesi.. bir perde ve zikrin halkta fikir haline gelmesi.. bir örtü.. perdenin gizemli ve örtünün belirsiz olmasının ayni sonucu dogurmasi; illiuzyon.. illustrasyon.. ILLUMINASYON .. aşamalarini yetersiz hale getirmektedir.

Bilginin nuru.. inancin sırri yanindaki durumunu Mevlana şoyle ifade etmiş.. aşki bulduktan sonra ilmi kıl u kale yani dedi koduya benzetmiştir. Bununla beraber ilmin ustunde ve otesinde bulunan inanç ve sevgi.. bizden işin en başinda bulunan ve en sonunda da yer alan dörduncu evreye yani INISINASYONU isteyecektir.

Hatta bu marifet ve muhabbetten ote hayret inceligi ve mahviyet derinligi.. yani DİN, beşeriyetin kultur yapisindan çikan medeniyetin inşa ettiği INSANIYET kulesinin yapilmasina belki bir yardim ve etkisi olmuş olabilir fakat bu gün yıkilmasina da bir yardiminin bulunmadigini hatta tam tersine yıkılmasına yardım ettiğini goruyoruz.

Fırına goturulen yahudileler Tanri nerede dedikleri gibi ateş altina alinan filistinlileri seyredenler de.. ayni sözü.. Tanri nerede diyorlar.

Demek ki illuzyon.. illustrasyon.. illuminasyondan sonra gelen inisinayonda.. inisinasyonun istedigi inanç.. yani müslümanların ve masonların ve marksistlerin istediği bağlilik ve güvende bir SORUN bulunuyor.

Bunun nedenini INSANI tanimamak.. bilmemek.. anlamamak ve sevmemek olarak goruyorum.

İnsan bilinmeden ISLAM bilinebilir mi ?

İNSANI anlamadan dunya.. dil.. din anlaşilabilir mi ?

İNSAN sayilmadan ve sevilmeden Tanri sayilabilir ve sevilebilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu 07.07.2025 04:00 dğş: 09.07.2025 14:47 https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2782
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk