NAKİL

Toptan kabul ve toptan redd.. hiç kimseye yarar sağlamamıştır.. böyle yapmakla bütünlük bozulur, parçalanır.. birlik bozulur, ayrılır. Bu yüzden geçmişte sünni ve şii ayrımından bir fayda görmediğimiz gibi gelecekte Kur'an ve hadis bölünmesinden bir yarar sağlamayacağımız açıktır.

En büyük hadis ve en güçlü nakil Kur'andır.. her ikisi de tarihseldir.. Öyle ise biz metin yerine manayı esas alalım.. müteşabih yerine muhkemi güçlendirelim.. nakil yerine nakl-i sahihi esas kılalım.. Mü'min ve müslüman ise böyle olmalıdır diye düşünüyorum.

Ancak sonuçta nakil ya da nakl-i sahih TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR. Görülüyor ki nakil tek başına kaldığında hak ve hürafe birbirine karışıyor.. hakikat ve hikaye birbirine girişiyor.. bilim donuyor ve hukuk doruyor. Din gelişen ve değişen çağa.. topluma ve kültüre uyum sağlayamıyor.

Öyle ise nakl-i sahih yanında AKL-I SALİH.. kalb-i selim yanında LİSAN-I SALİM.. yani diri ve canlı bilim ve hukuk gerekmektedir.


KÜLTÜRLER
Kültürler artık birbiri içine girişmiştir. Günümüzün kültüründe her ulus.. her uygarlık.. her bölge.. her çağ.. birbiriye yardımlaşarak ve kaynaşarak çağdaş kültürü oluşturmuştur.

Bu yüzden uygarlığımı meydana getiren bilim ve hukuk evrenselleşmiştir. Ulaşım... iletişim.. etkileşim.. üretim ve tüketim küreselleşmiştir.

Bu durumda artık KÜLTÜRLERDEN herhangi birinin daha eski ve daha yaşlı olmasının güncel değeri kalmamıştır. Sadece kişisel.. ulusal ve yerel aşağılık gurura veya yüksek bir onura hizmet etmekten başka ekonomik ve politik bir bir işlevi yoktur.

Örneğin "sıfır"ı hindliler bulmuş.. oradan araplara geçmiş.. oradan müslümanlara ulaşmış.. oradan endülüse geçmiş.. oradan avrupaya atlamış ve sonunda kafasında "sıfır ve bir" başka bir rakam bilmeyen MAKİNALARA yerleşmiştir.

Fakat kafalarını makina kadar çalıştırmayan bazı insanlar böyle TÜRKLÜK GURURU çıkarmaya çalışmaktadırlar ki bunun fazla bir yararı olacağını sanmıyorum.

Böyle insanların yüzlercesi kadar Güzel TÜRKÇE’me önem vermiş ve yüce dini kadar yüksek soyunun da DİL’ine hizmet etmiş biri olarak çekinmeden söyleyebilirim ki.. bizler insan olarak doğduk sonra kendimizi ANA’mızın dilinde bulduk.. türk ya da kürt.. İngiliz ya da arap olduk.. fakat insaniyet-i Kübra olan İSLAMİYET bütün ırk ve millet ve kültürleri kökenimiz olan İNSANLIĞA’ çağırdığını öğrendikten sonra artık etnik ve etik değerlerin.. milli ve dini davaların.. insanları birbirine düşürmekten başka bir değeri kalmamıştır.

Milli davalar ve dini davetler.. ortak insani güzellikleri ve ahlaki iyilikleri ve itikadı gerçekleri ifade ve ibare eden bilgiler ve buyruklar iken KÖTÜYE KULLANILMAK SURETİYLE Ekonomik ve politik çıkarların.. küresel pastaların.. ulusal koltukların elde edilmesinin işine yaramaktan başka bir işlevi kalmamıştır.

Bundan sonda dil ve dinin etnik ve etik değerler olmaktan ve bu değerlerin emek ve hürriyet gibi ortak insanı gereksinimler bulunmaktan ve bunların partilerin ve ideolojilerin paravanası ve paratoneri olmaktan öte geleneksel çözümler olarak geleceğimizi karartan en birinci sorun haline gelmeye başlamıştır.    

NAMUS VE NİKAH

Bu olay artık TERÖR sorunu olmaktan çıkmış ERROR sorunu olmuştur.. DEHŞET değil HATA yapılmaktadır. Hatamız artık bize DEHŞET olarak yanıt vermektedir.. Dehşet bir sebeb değil bir sonuçtur. Peki sebeb nedir ?

Dili ve dini ya de emeği ve hürriyeti bir partiye.. bir ideolojiye.. bir millete.. bir devlete.. bir medeniyete AİT görmek ve göstermektir. Bence böyle durumlar kişisel ya da gurupsal yanlışlıklar değil.. yanlış süreçlerin ve önlemsiz olayların ve yanıltıcı önlemlerin.. geleneksel söylemlerin YETERSİZ kalmasıdır. Bu yüzden bu gibi olaylar ulusal ve yerel bazda değil küresel bazda düşünülerek bilim ve hukuka dayalı çözümlerin ve gerekçelerinin akılcı ve gerçekçi sunulmasıdır.
Artık belli oldu ve anlaşıldı ki ki ben türküm dersen biri kürtüm diyecek.. ben müslüman dersen biri hrisiyanım diyecek.. ben ermeniyim dersen birisi ben rumum diyecek.. ben dindarım dersen birisi laikim diyecek.. biri ben particiyim dersen biri ben cemaatciyim diyecek.. ELBETTE DESİNLER.. bunun bir zararı yok.. amma lütfen tuttuğunuz dini ve etnik değerleri SPOR TAKIMI gibi tutun.. SAVAŞ ve ÇEKİŞME konusu haline getirmeyin.

Siyasetin seksten farkı olmadığını ve bu yüzden gönülleri kapattığını öğrenelim ve gözleri kör ettiğini bilelim. Din ve milletin ancak namus ve nikah ile korunacağını ve sözde sahiplenmekle kendimizi kandırdığımızı anlayalım.

SURİYELİLER

Değişen dünyada çözümler elbette geleneksel olmayacak.. Suriye sorununun ÇEKİÇ güçle başladığını yaşı altmışın üstünde olanlar bilir.. Suriye irak iran mısır ve Arabistan sınırının doğal sınarlar olmadığını tarih kitaplarından öğrenebilirsiniz.

Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasından sonra kalan dini ve etnik ve milli unsurların çil yavrusu gibi GEREK HARİCİ KOŞULLAR ve GEREKSE DAHİLİ NEDENLER ile dağıldığını ve son kalan parçanın TÜRKLÜK ile toparlandığını da OKULLLARDA okuduğunuz kitaplarla bilirsiniz.

Ancak sadece okulda kitapları okumakla ve gazetelerdeki haberleri yazarlarım yorumlarıyla okuyarak GERÇEKLERİ ve GEREKÇELERİ bilemezsiniz.

Eğer bunları bilseydiniz.. bizim Türkiye olduğumuz kadar Suriyeli.. Suriyeli olduğumuz kadar Türkiyeli olduğumuzu.. GÖRÜRDÜNÜZ.. Anadolulu olduğumuz kadar Avrupalı.. Avrupalı olduğumuz kadar Anadolulu olduğumuz BİLİRDİNİZ..

Çünkü artık EKONOMİ ve POLİTİKA kişisel ve ulusal yürümüyor.. BİLİM ve HUKUK yeren ve bölgesel ilerlemiyor.. TEKNOLOJİ ve İDELOJİ küresel ve evrensel gelişmiyor.. Sonuçta sorun KÜRESEL ile çözüm BİREYSELDİR…

Artık Avrupalı.. Anadolulu.. Türkiye ve Suriyeli yoktur.. BİREY vardır.. FERD olarak çevrendeki ekonomik ve politik sorunları nasıl bir katkın var.. ULUS olarak bilimsel ve hukuksal çözümleri nasıl çözüyorsun.. YEREL olarak uygarlığın teknolojisine ve ideolojisine nasıl eleştiriyor ve geliştiriyorsun.. önce buna bakacaksın.. sonra çevrende 1990’dan beri 25 yıldır dolaşan SAVAŞ’ın için 25 senede ne gibi bir kültürel ve sosyal önlem aldın buna bakacaksın.

Ben düşündüm.. önlemlerimi de aldım.. katkımı da yaptım.. sorunu inceledim.. çözümü de buldum.. 10 senedir de söylüyorum.. fakat bu sure içinde anlamadığını soran ve anladğını eleştiren (TABLOLARIMI SÖZ KONUSU ETMİYOR.. DÜZ YAZI İLE DUYURDUM FİKİRLERDEN BAHSETDİYORUM) bir kişi bile çıkmadı.. ne yazık ki ya benim dilim LAL ya da muhatablarımın düşüncesi DAL.. ister oradan al ister budan al.. düşünmedikçe.. düşünmeyi üşenmedikçe.. sorunları.. soruları.. yanıtları.. çözümleri eşinmedikçe birbirimize eş olamayacağız aziz kari..