Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: tanırlık ve tanıklık Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2601

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: tanırlık ve tanıklık
    Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2020 Saat 21:56
UYGARLIK yol dönemecinde.. İNSANLIK yeni bir yön seçiminde.. 6000 yıllık YAZILI dil ve din birlikteliği bilim ve hukuktan sonra.. nereye gidecek ? Çağdaş teknoloji ve ideoloji doğru istikamet mi ?



Bitmeyen TANIRLIK ve Tükenmeyen TANIKLIK.


Başkasının kitapları..
Başkalarının filmleri..
Başkalarının dizileri..
Diğerlerinin gündemi ve günceli ile olmaz..
Kendi kendimize giden yol artık herkese açılıyor.

DÜZELTİLMİŞ: 26 OCAK 2020 PAZAR günü benim için yeni bir başlangıç olmasını diliyorum.. sade benim için değil.. ülkem için.. bölgem için.. kürem içinde hepimiz için istiyorum.

Savaşlar ve depremlerle üzücü ve acıklı olayların başladığı bu günlerde geleceğe dair umutlarımı sürdürüyorum.. beşerin yapısından çıkan medeniyetin İNSANİYET kulesini inşasına dair ümitlerimi koruyorum.. TEKNOLOJİNİN bizi doğadan uzaklaştırma sürecinin durdurulmasını istiyorum.. İDEOLOJİNİN insanı insandan uzaklaştıran vesilelerinin dondurulmasını diliyorum.

Bu dilek ve istekler bu gün bir hayal ve ütopya gibi görülse de.. hiçbir zaman imkansız değil.


Zamanın ve tarihin ve olayların dalgalı aktığını unutmazsak.. bu gecenin bir sabahı.. bu yazın bir kışı olduğunu düşünürsek bu kış ve gece mevsim ve ikliminin   de bir gün biteceği belli.. iklimler tarihtir tabiatı değiştirir, geliştirir ve iyileştirir.


İnsaniyette hür ruh projesinin ileri götürülmesi için sağlam ve sağlıklı adımlar.. kainatın evrimi ve insanın açılımı için samimi ve ciddi yaklaşımlar.. düşünülmeli.. konuşulmalı.. tartışılmalı.. eleştirilmeli.. ve bunun içinde İNSAN artık kendini kendi ARAMALI.. artık bu işleri bilimcilere ve dincilere bırakmayacak kadar bilimi ve dini öğrenmeli.. bilgisini ve sevgisini dengelemeli.. iştah ve iştiyak ayaklarıyla yürürken merak ve aşk kanatlarını da çalıştırmalı..


Bu gereklilik.. bu melilik ve malılık dünyası aslında bütün mallarımızı ve emellerimizi süsler.. bu mükemmellik emeline, bu yetkinlik istemine ve bu perfect ideale felsefede TANRININ ONTOLOJİK KANITI verilir.. bu lüzum ve icabda çıkan MÜKEMMELLİK nereden geliyor ?


Var olan her nesne ve kimsede MÜKEMMELİK görünürde var.. ya da tem tersine bu EKSİKLİK görünürde var.. gerçeği ise hepimiz ayrı ayrı örüyoruz.. Bu nedenle bazımız EVRİME bakarız.. bu nedenle bazımız YARATILIŞA bakarız.. bu bakışların kuşkusuz inanç haline gelmesinden doğan Tanrı TANIRLIK ve Tanrı TANIMAZLIK mücadelesi nereye kadar gidecek ?


Bu çatışma ve çarpışma; insanın olmazsa olmazı olan.. dil ve din birlikteliği olan kültürden ve günlük dilden sonra bilimsel bilgiyi ve felsefi dil ortaya çıkardı. Günlük dilin mantığı ve bilimsel bilginin matematiği ile buraya kadar geldik.. ya bundan sonra.. bundan sonra halka yapılan retorik ve aydına edilen diyalektik ile sorusallarımızı ve sorunsallarımızı daha iyi mi çözeceğiz ?


Günlük dilin düz yazısıyla yapılan felsefi edebiyat ve dini vaz yoluyla Ortak değerlerimiz olan insanın dilini ve dinini partilere süs.. insanın emeğini ve özgürlüğünü ideolojilerime yem.. ederek BARIŞ içinde bir dünyayı inşa etmek artık mümkün mü ?


Her bir insan diline ve dinine.. kültürüne.. emeğine ve özgürlüğüne medeniyetine ve devletine.. sahip çıkar ve korur.. birilerinin onu korumak ve kollamak için artık bundan sonra parti kurmasına veya “kendi” ideolojisini yol ve devlet kurmasına gerek kalmayacak.. çünkü artık her bir birey, yolunu ve izmini kurmak ve kılmak hak ve yetkisini kazanmıştır. Anca bu şimdi böyle değilse de pek uzun olmayan gelecekte ortak dil ve müşterek din ortaya çıktığında BİLİM ve HUKUK yolunu bulacak.. savaşlar arasındaki BARIŞ daha uzun sürecektir. Ancak o zaman kadar, biz insanlar.. şunu yapabiliriz:


Tanrı Tanır olarak TANRI TANIKLIĞA çıkalım.. Tanrı Tanımaz olarak İNSANI TANIRLIĞA yürüyelim.. eğer bunu yaparsanız ya zaten insanı da tanıyacaksınız.. ya da zaten Tanrıyı tanık olacaksınız.
Ancak ne olur birbirimizi Tanrı Tanır ya da Tanrı Tanımaz olmaya “zorlamayalım.” Bu insanların birbirine SAHİP olmaya çalışması anlamına geliyor. Kendine emrettiğini başkasına da emretmesi ve üstelik bunu Tanrı’nım emri olarak görmesi ve sonuçta kendini Tanrı yerine koyması demek olur. Bu çıkarımın inceliğini görmemesi için çok kalın bir bencillik örtüsüyle kapanması anlamına gelir.

Eğer bunun farkında olarak Tanrı Tanıklığa veya insan Tanırlığa yönelseler.. hatta hep birlikte “TANIRLIK” GÜNEŞİNİ izlerlerse böyle bir kısım insanların TANRILIK iddiasından.. bir kısım insanların kullara KULLUK yapmasından kurtulacaklar.. aksi halde Tanrı Tanırlık ve Tanrı Tanımazlıkta birbirlerini “zorlasalar” ikisi de bize ve kendilerine zarardır.


İşte bu yaklaşım, her bir insan için, Tanrı Tanırlık gölgesi altında kula kulluktan veya Tanrı Tanımazlık perdesi ardında Tanrılık Savından kurtarır.. bu tefrit ve ifrattan ari orta, kısa ve kolay yoldur. İşte bu yol, çağımızın getirdiği istikametdir.

30.01.2020 Üçyol İZMİR                                                     [OZA]



İnsanların duygularıyla oynayan diziler.. insanların düşünceleriyle oynayan tartışmalar.. reklamları gölgesinde.. ne vermek istiyorlar ? San'at mı yoksa ilim mi ? Bu dizi ve tartışmalar ile bir gerçeğe mi yönlendirecek ya da bir yaratının yolunu mu açacaklar ?


İnsanların başkalarının KURGULANMIŞ duygu ve düşünceleriyle dokunmuş öykülerle bir "toplumsal gerçeklik" mi yansıtıyorlar yoksa insanın kendi kendisini aramasına mı fırsat vermek istemiyorlar.

Tamam filimleri ve belgeselleri anladık.. ya akşamları yemekten sonraki 18.00-24.00 gevşeme diliminde koltuğa yaslanıp hazır diziler ve biçimlendirilmiş tartışmalarla.. duygu ve düşünce körlüğü mü yaratmak istiyorlar.. dilimizi tatlı ve tuzluya alıştırdıkları gibi zihnimizi sağcılık veya solculukla boyamak istiyorlar.

Bunların yaptıklarını görünce hazır açık ve seçik bilgi ve karar sunan hocalara rahmet okumak gerekir


KİMLİK VE KİŞİLİK


Kimlik ve kişilik ile bireysellik ve başatlik riyaset ve başkanlığını buluncaya kadar sürdürür.. yani delilik ve dahilik ile velilik ve nebilik teşekkül edinceye kadar süreç ilerler.. kapasite ve karakter kariyer ve karizmasini buluncaya kadar bu tasfiye ve istifa ileçler ve vesilelerle yurur ve bu velayet ve kurbiyet sonunda ortaya seçilenlerden bir RISALET silsilesi çıkar ki bu Hazret Muhammed Mustafa Sallallahü aleyhi vesellem ile sonlandirilmiştir.

Fakat velayet ve futuvvet ve riyaset ve dirayet devam etmektedir. Bu bir imami mubin ve kitabı mubin sırridir ki bunu yukari da tablo da anlamaya ve açıklamaya çalıştık. Bunu da öyle ilham ve keşif ile değil Yaratan’ın verdiği imkan ve ni’metlerle kırk yılda kırk binden fazla YBA ile nokta nokta uğraşarak.

6 bin yıllik Tarih bize bize bu dahilerin ve nebilerin silsilesini kayitli olarak gösterir. Nübüvette İbrahim, isa, musa ve Muhammed Aleyhimüssalatü vesselam. Velayette doğu kanadında İmamı Gazali, Mevlana Celaleleddin, İmamı Rabbanî ve İmamı Nursî.. Fizikte dehalar Aristo, Galile, Max Planc ve Einstein.. Felsefede Aristo, Descartes, Kant ve Wittgenstein (bilgi kuramımı varlık ve değer kuramının merkezi gördüğümden dolayı bu isimleri sıraladım). Şimdi başkaları başka isimler seçebilir Nebiler dışında.. ki bu nebiler aynı zamanda Kitapları olan RASULLERDİR. Nebiler dışında diğer isimler doğunun ve batının öncüleridirler. Bunların sağcısı ve solcusu olmaz. Bedeni, beyni, aklı ve kalbi tam kapasite ile, toplumsal evrimin ve bireysel inkişafın açılımı kadar. kullanırlar.

Fakat deliler ve veliler belli degildir.. sen mi velesin ben mi deliyim bunu bilemeyiz. Fakat bazi deliler nebiligini ilàn edebilir.. bazi şarlatanlar da kendini dahi sayar ve sandirir.. DOGRUSUNU ALLAH BILIR.
29.01.2020 [OZO]

İNSANIN İKİ YÜZÜ

İnsanın
kimlik ve kişilik olarak
iki yüzü vardır


BİRİNCİSİ, senin kişiliğindir, burada yapıp ettiklerinin Paşasısın..
çünkü bunda mevhum rububiyetinir resmiyeti olur.


Makam-ı Teslim-İ İSLAMİYET; beyan
Mal ve hizmet SUNUM ve arzı (MHS)
Sorunlulukla GEÇİM yükünden doğar.


İKİNCİSİ, senin kimliğindir burada ise duyup düşündüklerinin gedasısın..
çünkü burada hakiki ubudiyetinin sivilliği bulunur.
Sorumluluğun SEÇİMİ ile çıkar.
Kişilik ve Kimlik SERİM ve teşhiri
Maksad-ı Tevekkül-ü TESLİMİYET; maan


29.01.2020 [OZO]







YEDİ


Elimiz neden 5 + 5 on parmak..
Gozumüz ve kulağımız 1 + 1 iki tane veya neden iki bobregimiz var..
Genel olarak 1 den 10 kadar gereksinime gore bir yapilanma var..
Bu on el ve ayak parmağı aynı zamanda decimal matematiğimizin de temelidir.

Bu ikiliğe Amme suresinde “ve halaknâküm ezvaca” ve Yasin Suresinde “Sübhanellezi halakalezvaca külleha min ma tünbitularzı ve min enfüsihum ve ve min ma la ya’lemun” ayetlerinde bu HAYAT parite ve antisine ve ŞUUR kontra ve dualitesine işaret ediliyor.

Dikkat ederseniz 7 üç cift 1 tek bileşeni olan sayi.. [ (2+2)+3] =7
siz burada buna dikkat eder düşünurseniz
lem yelid (kadin) ve lem yuled (erkek) olmayan
Yaratanin tek bir eşsiz ve EHAD bir Tanri oldugunu
ve bu anti ve kontra ikiliklerle BIRligini gosterdigini anlar ve belki inanirsiniz.

Ozetle imamı Nursi'nin yedi gök izahatın sonunda dediği gibi
"yedi" ( el anlamına da gelir ) SAYISI çokuk ve kesretin birimi ÇİFT'tir. SAYI da TEK ve çifttir ve (7) sayısı genel ortak bir kombinezondur [ (2+2)+3] =7 ve vahdeti gostergeler ve işaret eder.

Kesret ve Kıllet asıldır.. biz bu ikisinden VAHDET'i çıkartırız.
Yani kesret ve çokluk, birliğin ve tekliğin azlığını gösterir. Birlik kuramı rölativite ve teklik kuramı kuantumdur.

YBA analiz analitik düzlemin çiftliğinden ve dualetisinden dolayı 4 sayısı üzerine yapılanarak gerçekleri ÖRME yolunda hızlı bir anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıtıdır.

Yukarıda anlatımda cennet ve cehennem 7 söylenmiş oysa cehennem 7 cennet 8 tanedir. Yaratan rahmetim gadabımı geçti diyor. Alemlere rahmet olarak Hazreti Peygamberimizi gönderiyor.

Aslında BİLİMSEL bir saptama olarak (doğal değil) 7 birim var:
1.Yedi Ayet (Fatiha-i Şerife)
2.Yedi Renk (dalga)
3.Yed Ses (nota)
4.Yedi Gök (katman)
5.Yedi Yer (daha saptanmamış)
6.Yedi Gün
7.Yedi Asit ve Baz derecesi
Bir de bunlardan başka 8.ci bir saptamayı YBA ile yaptım.
Dilin nukta (nokta) dan nutka giden YEDİ katmanı var:
NUKTA, hatt, harf, KELİME, cümle, kıyas ve NUTKA
YBA “hatt” düzeyinde anlatım yapan yeni bir dildir.


Matematik tarihi ve felsefesine ilişkin kitap sormuş.. bilim tarihi ve felsefesinin çekirdeğidir.. günlük dil, bilimsel bilgi, felsefi dil ve dini bilgi.. MİT denilen bir ara karadan çıktı.. vehim ve hayal bulutlarının imgelemesinden ve irdelemesinin yeşillenen bu platformda önce ar (harfler) ve adlar (isimler) doğdu sonra sonra bu anlatım ve anlamların zikir ve fikri başladı.. yani YAZILI 6000 yıllık din ve din birlikteliğinin en az otuz en çok altmışbin yıllık bir SESLİ evrimi olmalı.. ve özellikle saatin mucidi ve terziliğin piri İDRİS aleyhisselama verilen lojiko-matematik veriler.. ki kendisi İsa A.S. gibi “gök”te yaşadığına inanılmaktadır.

Kısaca işaret doğası (tabiatı) ve delalet dönesi (tarihi) bizim basar ve nazarımızdan sonra giderek, evrilerek gelişmektedir.

İlk yolu ŞEYTAN açtı.. bu açılan yoldan uygarlık yola çıktı.. NEBİLER ve veliler.. DAHİLER ve deliler.. bu yürüyüşü götüren arayan ve bulanlardır.. diye kuruyor.. kurguluyor ve düşünüyorum. Kuşkusuz bu konuda çok kitap yazılmıştır.. hatta Prof. Cemal Yıldırım'ın matematik felsfesine ilişkin kitabı vardır. Aslında matematik felsefesinden ziyade BİLİMSEL DÜŞÜNCE daha doğru bir tanımla MATEMATİKSEL DÜŞÜNME vardır.

Günlük dilin nasıl mantığı bulunursa bilimsel bilginin mantığı olana BİLİMSEL DÜŞÜNME söz konusudur ki bu YÖNTEMBİLİM olarak koşulları.. kuralları.. kurumları.. yani NASIL'ı ile belirlenmiş ve tanımlanmıştır. Ancak yukarıda bahsettiğim dört katmanlı yapı içinde çok yanlı ve yönlü felsefi bilgi ve dini dile ilişkin ortak bir dil ve mantık ve matematik ve bilim henüz ortaya çıkmamıştır.. ancak gelecekte bir derece gerçekleşeceğinden umutluyum.

Bu gün için en güvenilir bilgi SALİH AKLIN ve SALİM LİSAN ile ortaya çıkaracağı sahih nakil ve selim ilimdir. Sahih Nakil olarak elimizde en son mesaja olan KUR'AN vardır.. ancak bu GÜNEŞ bu gün ekonomik ve politik çıkar ve milli ve dini yararların kavga ve çatışmalarının boğduğu dil bulutu ve kültür ortamı içinde IŞIĞINI ve AYDINLATMASINI göstermiyor... 28.01.2019

Abidin BALCI: Bu ziya'nın günümüzü ve geleceğimizi aydınlatması ümidiyle
OSMANZİYA :İnşallah.. nezir-i kainat burada.. 37 derecenin altında ve üstündeki hararetlerle dışarıda kendini gösteriyor.. beşir-i ins burada.. hayra düşkün hüsne mübtela arayışıyla içimizde duruyor.. nuzul-i kitab ise en son sahih kitab Kur'an muhakematıyla dile indirilmiş.. şimdi dünya burada.. insan burada.. dil de işte bu ara da.. peki bizim rusul-u nebi arayışımız nerede ? Malum bir nesne ya da kimse aranmazsa bulunmaz...


KÖPRÜ'LER

Yazılı dil ve din 6000 yıl önce birlikte başlıyor.. elimizde 3 teolojik metin var.. Tevrat.. İncil ve Kur'an.. bir de Zebur'un adı geçiyor.. bunun dışındaki metinler, örneğin sümer tabletleri ve daha başkaları, içinde Tanrı ve Din temaları bulunsa da filolojik metinler.. bizim bilgimiz ise iki doğrudan ve iki dolaylı kaynağa sahip..
DOĞRUDAN bilgiler, görüntüler (manzara).. göstertüler (mubsıra).
DOLAYLI bilgiler, göstergeler (işaretler) ve görüngüler (delaletler).
İşaretlerin tercüme (çevirisi) ve delaletlerin tevili (evirisi) İLE elde ettiğimiz bilgiler de lisanın nakil vasıtası var ve aklın delil vesilesi bulunuyor. Yani biz NAKİL ve DELİL köprüsü ile hakikate erişiyoruz. Bu yüzden tercüme ve tevil birincil ve doğrudan bilgi değil.. ikincil ve dolaylı bir bilgidir.
Şimdi bazı insanlar DİRAYETLERİNE göre bu DOLAYLI bilgilerle.. işaretlerle.. tercümelerle.. tasrihlerle.. tercümelerle.. delaletlerle.. teşrihlerle.. tevillerle hakikatleri hikaye ediyorlar.. diğerleri de onlardan RİVAYET ediyorlar. Sonuçta herkes işaret belgelerine ve delalet bilgilerine dayalı HİKAYELER'in köprüleriyle hakikata ulaşmaya ve gerçeğe gitmeye çalışıyorlar.. elbette bu öykülerin ve hikayelerin hepsi birbirinden ayrı değiller.. ortak hikayeler var.
Bu ortak hikayeleri dörde ayırabiliriz;
dilden kaynaklanan filo-loji ve filo-zofi..
dinden kaynaklanan teo-loji ve teo-zofi..
yani logos ve sophos var..
amma bunlardan önce de
kozmos (kainat) ve homos (insan) insan bulunuyor.
ve bizler hikaye.. roman.. senaryo.. yazmakta oldukça mahir hale geldik.
Ancak bana şu hikaye (Müslüman olarak değil İnsan olarak) daha makul geliyor:
6 bin yıllık YAZILI dil ve din birlikteliğinden önce 60 bin yıllık SESLİ dil ve din birlikteliğinin de bulunması gerekiyor.. yani dilin (filoloji-filozofi) ve dinin (teoloji-teozofi) evrimi.. bunun sesli belgelerine de erişmemiz gerekiyor.. cinlerin uygarlığının belirtilerine.. zamanda geri giderek.. ulaşmamız gerekiyory. Bilgilerimize dayanak olacak belgeleri.. geçmişten bunların kanıtı olan sesleri ve diğer MATERYALLERİ aramamız ve bulmamız gerekiyor.
Fenni bilgilerin, tarihi bilgilerin.. sosyal bilgilerin .. dini bilgilerin.. ÇOĞU'nun yalan, yarım, yanlı ve yanlış olduğu zamanla belli oluyor ve biz bu olumsuz sonuçları zaman içinde azaltıyoruz.. değiştiriyoruz.. düzeltiyoruz.. araştırıyoruz ve geliştiriyoruz.
Geçmişte melek, ruh ve cin öyküleri dinlerdik şimdi de reptilian’lar.. Annunaki’ler.. Lyran’lar.. hikayeleri dinliyoruz.. elbete bu öyküleri ve rivayetleri anlatanların deneyimleri de olacaktır.. koskoca evren sadece yer yüzündekilerin gözlemi ve bilimi için yaratılmadı elbette.. ve elbette geçmişte ve gelecekte başka GÖZ’ler ve GÖNÜLLER’de bulunacak. Yaşama sahip DÜNYA DIŞI zihinler ve şuurlar olacaktır.. Melekler, ruhaniler, cinniler, şeytanlar, reptilianlar, annunakiler, lyran’lar, tiranlar bulunacaktır. Ancak bunlara ilişkin verilerin ve yorumların, belgelerin ve bilgilerin; salih olan akıllar.. sahih olan nakiller.. salim olan lisanlar.. gözlüğüyle okunması ve selim olan kalbler.. çerçevesinde işlenmesi gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa çağdaş sinema ve anlatım teknikleri ile çok hikaye ve senaryoları "gerçek" sanmaya başlayacağız
İş Lisanın NAKLİ ve aklın KALBİ ile bitiyor.
Lisan ve akıl İNSAN birincil ise
nakil ve kalb yine İNSAN ikincilidir.
Her birinin ayrı koşulları ve kuralları vardır.. Bunların sağlam ve sağlıklı.. güvenli ve esenli işletilmesinin kuramları ve kuramları vardır. Bunlarda zamanla yerli yerine oturacaktır. Biz aklımıza ve lisanımıza sahip çıkmaya bakalım. Yeter ki bu yer küredeki kaos ve insandaki patos azalsın. Zamanlı nakillerin ve delillerin kalitesi ve kantitesi artacaktır. Dünyamız daha da aydınlık olacaktır.
29.01.2018 Osmanziya



Düzenleyen osmanziya - 30-Ocak-2020 Saat 21:56
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk