Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: gercegi arayanlar Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2711

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: gercegi arayanlar
    Gönderim Zamanı: 14-Ocak-2024 Saat 16:19


Siz Senem ile tanıştırayım.. bu söylediklerimi güzelce dinledi lakin bir şey demedi.. [bu sarı noktaya dönük sarı pardesulü bayan Senem DOKUNULMAZ.. onun için demişim ki:]2017 de böyle demişiz: Aslına kumralmış sarışın değil.. sarı ile kara arasında bir renktir KUMRAL. yeşilin kırmızısı varsa, sarının da karası vardır.. Bu renkli dünyadan başka bir de siyah ve beyaz dünya var.. bunun da grisi düşünülebilir. Sonuçta üç buradan dört oradan "yedi" rengi ortaya çıkardık.. yerseniz 🙂 Erkeği kadın.. kadını da erkek ilgilendirir fıtratı bozulmamışsa insanın.. hilkat ile fıtrat arasında ne fark bulunuyor.. ben fıtratı hilkattan daha özel görüyorum.. HİLKAT kainat ve insanın yaratılması.. fıtrat ise insanın bu yaratılış içindeki özel yapılanması ve biçimlenmesi ve tasarımlanmasıdır. Hatta fıtrat bir tür strat gözüyle bakarım.. strateji özel bir motivasyondur. İstihdaf etme.. istimal ve istihdam ederken yani nesneleri kullanırken ve insanları çalıştırırken güttüğünüz bir hedef bulunur. Bu hem sizin hem onlar için bir gereksinim ve ihtiyaçtır. Ancak strateji sizin vizyonunuza göre belirlediğiniz bir amaç ve gayedir.. saptadığınız bir fıtrat ve strattır. Yeşilin devri bitti.. mavinin devri bitti.. kızılın devri bitti.. bunların hepsi tükendi gitti.. ancak SARI bir renk geliyor şimdi.. güneşimiz rengi.. elbette bir gün kıyamet kopmazsa.. güneşimizin rengi giderek kızaracak ve kırmızı dev olacak ve ondan sonra buuum.. bir süper nova ile patlayacak.. ancak daha önce mavi idi.. evrenin rengi de öyle aşamalar geçirdi.. rengarenk olduktan sonra şimdi simsiyah oldu.. peki biz şimdi suretlerin televvünü ve renklenmesini biliyor ve sayıyoruz elektromanyetik spektrumun dalgalarını.. siz hiç ZİHNİN tesabbuğ ve boyanmasını biliyor musunuz ? dedim amma Senem'den de bir ses duymadım.. Konuya dönersem:

Gerçeği arayanları nasıl saptarız ?
Kendini arayanları nasıl tespit ederiz ?
Ekonomik çıkar ve politik yarar bekleyenler zaten belli:
işçiler ve patronlar..
memurlar ve emekliler..
kadınlar ve erkekler..
karılar ve kocalar..
Gerçeği arayanlar elbette kimseyi yük olmamak için ekonomik çıkar ve politik yarar peşinde de koşabilir ve koşullarla uğraşabilirler.. ancak onlar hiç bir zaman gereksinim ve hedeflerini gerçeğin ya da kendinin önüne almazlar.

Gerçeğin önünde PERDELİ bir pencere bulunur SARI NOKTA:

Kendi sarı noktamızı unutmadan şunu söyleyebilirim:

GERÇEK hakkında o kadar çok dirayet ve rivayet var ki.. rivayetleri aşıp dirayetlere geldiğimizde onun dört noktada toplandığını görüyoruz:

Teistler.. Kitablı ve nebili Tanrı Tanırlar
Ateistler.. Tanrı Tanımazlar
Deistler.. Kitabı ve nebiyi tanımaz Tanrı tanırlar.
Bu TEOLOJİYE göre yapılan ayırım..

Bir de FİLOLOJİYE göre yapılanları bulunuyor
Reailistler.. BİLGİCİ Bilimciler
Empristler.. Eksiztansiyalistler.. var oluşçular..
İdealistler.. Transandantalciler.. aşkıncılar..
Emperatifler.. BUYRUKÇU Dinciler

TEKNOLOJİYE göre yapılan ayırım:
Yaşam 3.0 cılar
İnsanlık 2.0 cılar

İDEOLOJİYE göre yapılan ayırım:
Nasyonalistler
Kapitalistler
Sosyalistler
Siyonistler

FİLOZOFİYE göre yapılan ayırım
Ontolojistler
Epistemolojistler
Aksiyomatikçiler

TEOZOFİYE göre yapılan ayırım
Her şey O'durcular (Panteistler) Vahdeti Vucudcular
Her şey O'nadırcılar (Panenteistler) Vahdeti Şuhudcular

osmanziya 14.01.2024 16:35 Üçyol İzmir Dedim.. bu arada Senem dedi ki -Gerçeği arayanlar benim sesimi duymaz.. kendini arayanlar duyabilir Osmanziya.. -Şimdi anladım SENEM.. kendimi aradığımda karşıma Sen çıkıyor ve Benem Senem oluyor. Teşekkür ederim.

Düzenleyen osmanziya - 14-Ocak-2024 Saat 16:48
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2711

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 14-Ocak-2024 Saat 16:53
Gerçeği arayanlar biri somut diğeri soyut iki yönde birbirine ters giderlerse de bir de içkin var oluşçular (Eksiztanssiyelciler) ve aşkıncılar (Transandandalciler) bulunuyor.. bunlara da kendini arayanlar diyebiliriz.. Tabloyu da buna göre düzeltebiliriz.

GERÇEĞİ ARMAYANLARIN iki yönü, somut gerçek BİLGİ (belge) soyut gerçek DEĞER (buyruk).. bilgi ile değer arasında ortada da VARLIK bulunuyor ki bu felsefe sistematiği işaretliyor.

KENDİ ARAYANLARIN iki yönü, aşkın "gerçek" transandantal yani müteal hakikat olan ÜLKÜLERİ bulurlar.. sanırım bunlar VAZİFE ahlakını temellendirirler ki bu da bize Emanuel KANT'ın teorik ve pratik aklı ele aldığı çözümü akla getiriyor.

Kendini arayanların içkin "gerçek" yani eksiztansiyel yani mündemiç hakikat olan UCBE'leri söz konusu edebiliriz. Bu acaib ve garib dünyanın türlülüğün ve çeşitliğinin şettası ve tenüvvüü o kadar çoktur ki bunlardan biri her birimizin kendi âlemidir.. diye düşünüyorum.

Kendini arayanlar içinde "gerçek" sözcüğünü kullandım.. ama TIRNAK içinde kullandım. Bir de PARANTEZ (gerçek) içindeki gerçek bulunuyor ki bunları dar, orta ve geniş anlamda olmak üzere uç türünü YBA Yöntem Bilimsel Analiz kitabımda açıkladım

Tırnak içinde "gerçek"e salt gerçek diyebiliriz. ancak bu SALT ve MUTLAK sözü yanıltıcıdır.. çünkü bu salt sözüğünü MECAZİ ANLAMDA kullandım.. tırnak içinde kullandığım "gerçek" "doğru" "iyi" "güzel" "yetkin" "yararlı" gibi sözcükler "sevgi" "saygı" "öfke" "korku" gibi kelimelerde hakiki anlamlarının ötesinde bize sadece yaşanmamış sesleri ve DEĞİŞKENLERİ işaretler ve duyguları ve duyumları.. tanınmamış kavramları ve DEĞERLERİ göstergeler.

Dediklerimi anlatabilmem ve sizin anlayabilmeniz için içerikli bilgilerimi.. yani birincil bilgiler ve ikincil bilgiler hakkındaki görüşümü sistemli bir şekilde sunmam gerekiyor du ki bunu YBA için hep ikincil plana attım.. bunları sunmaya da hala fırsat bulabilmiş değilim.. çünkü YBA misyonunu tamamlamadım. YBA dilini edinen ve kullanan ve yararlanan arayanlar mechul kalmayacak gelecekte..

Sonuçta gerçeği aramak ve kendini aramak.. ilk ayırabileceğim iki yön.. halka ve hakka dönmek gibi.. Harun Sönmez ne der bilmem ancak YBA e dönmediği ORTA anlamda bir gerçek..

Saygılarımla

Osmanziya 14.01.2024 18:23

Düzenleyen osmanziya - 14-Ocak-2024 Saat 18:24
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2711

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 14-Ocak-2024 Saat 17:01
Gurdiciyef'in dediğin bakılırsa içimizde onlarca ve belki de yüzlerce SENEM bulunuyor.. yani binlerce BEN taşıyabiliriz.. işte bunlarda biri Hâkim Ben oluyor ve diğerlerini yönlendiriyor.. bu bir kimsenin evladlık.. karılık ya da kocalık.. annelik ya da babalık.. dedelik ve ninelik.. patronluk ya da işçiler.. amirlik ve memurluk.. hocalık veya talebelik gibi KİMLİKLERİNİ ya da KİŞİLİKLERİNİ işaretliyor olabilir.. yani kimlik ve kişilik konusunda daha net bir tanımımız bulunmuyor. Yine Gurciyief.. bu hakim benin arkasında gözleyen ben bulunuyor.. bunan ardında da salt ben bulunuyor.. Bu tanımlar aslında TEOZOFİ (Tarikatta) bulunun benzer tanımlamala BENZEYEN tanımlamalar.. İslam litarünede nefis, akıl, kalb, ruh, sır, hafa ve ihfa gibi YEDİ katmana kadar çıkartılabilir. Biz YBA çalışmalarımızda sadece beş tanesini var sayıyoruz: Sırrın istihaleleri olan nefis ve akıl ve kalb ve ruh LATİFELERİNİ söz konusu ediyoruz. Ancak bunları bir felsefi edebiyat ve dini vaaz konusu olarak değilde biraz daha bilime yakın olan tablolarla gösterilebilen analizler yapıyoruz.
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2711

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 14-Ocak-2024 Saat 17:59
Dış hassasiyet ile iç hissiyatımız gösterdikleri yani duyarlığımıza (hassasiyetimize) gelen UYARILAR ile uyarlığımıza (hissiyatımıza) seslenen DUYURULAR.. arasında fark öteden beri ayırt edilmiş ve farklı felsefi ve dini meslek ve meşreblere yol açmıştır.. bunun geniş ölçekte ayırımını nebiler ve velilerin uçtıkları yol ile dahilerin ve delilerin yürüdükleri yol olarak düşünebilir. Açılan bu KALBİN uçmaları ve AKLIN yürümeler birbirinden oldukça farklıdır.. Gençliğimde ibrahim Hasenekoğlu.. bir yazısında diyordu ki kainatı yöneten yasalar ile insanı eğiten yasaklar.. kökeninde bir olduktan sonra neden çatışsın ki.. Evet mantıksal olarak düşünürsek öyle.. ancak yasaları ve yasakları belirleyen fenni ve hukuki kuram ve kurumlarımız arasında çatışma ve çarpışma halen öylesine bir biri içine girdi bu gün içine düştüğümüz 7 ekim KATLİAMI çatışması ulusal ve yerel bir sorun olmaktan çıktı küresel bir boyut kazandı.. uygarlığımızı ve insanlığımızı tehdit ediyor. Gerçi böyle katliamlar 80 yıl önce de bulunuyordu 800 yıl önce hatta 8000 yıl önce de oluyordu.. ancak bu gün herkesin göz önünde ve kuresel çapta gerçekleşiyor. Duyarlığa gelen duyum ve dile getirilen dilekler kompleksini tadarken.. uyarlığa yöneltilen duygular ve dillendirilen düşüncelerin karmaşasını yaşarken.. uyuyor muyuz yoksa uyanık mıyız.. sorunsalını bir başka şekilde gündeme getiriyoruz ve THE MATRIX senaryosunu hatırlatıyor.. Dünya Ekonomik Formunun 2030 yılına kadar programı işletmek için düğmeye basılmışı benziyor.. yani sorun şu ya da bu ülkenin çözeği sorun olmaktan çoktan çıktı.. dünyayı 200 ulusal partilerin yönettiği devletler değil 200 uluslar arası şirketlerin eğittiği üç yüz adam yönetiyor.. bunu anladığınızda sorun ulusal ve yörel olmaktan çıkar küresel boyutu yükselir.. işte bunun için yirmi yıl önce demiştim: Sorun küreselse çözüm bireyseldir.. sorun ile çözüm arasındma DEĞİŞİM.. küre ile birey arasında TOPLUM durduğuna göre.. toplumsal değişimini bilgi toplumu ve hukuk devleti ülkülerine göre gerçekleştirenler kazanacaktır.. bu da bize İNSAN'ın kökenin atıldığı zemini yani AİLE'yi aratacaktır. Tapılası karı ve kulluk edilesi koca ile ortaya çıkan YUVA.. ancak sahte nebilere.. söz tanrılara.. karşı koyabilir. Bu ocaklar açılmadan ve saçilmadan.. çoğalmadan ve yayılmadan.. ulusal.. yerel çözümler.. palyatif olacak, bölgesel ve küresel çareler.. pansuman kalacak.. diye düşünüyorum. Osmanziya   
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2711

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 15-Ocak-2024 Saat 08:41
Derim ki: Din bir oyun ama bir doğrusu bulunur.. dünya bir öykü ama bir gerçeği bulunur.. yoksa onun görüsü olmayan boş bir kavram.. kavramı bulunmayan kör bir görü olduğunu daha önce saptamışlardı.. öyleyse iyiliğin kapısını erkekten.. güzelliğin penceresini kadından.. başka arama.. evin bir kapısı dört penceresi bulunur. Yuva da başka türlü olmaz. Ocağın ateşini taşırırsan ev yanar. Sonuçta aile toplumun birimi ve insanın bilimidir. Saygılarımla. Osmanziya www.yontembilim.com
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2711

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 15-Ocak-2024 Saat 17:59
"Bütün insanlar ölümlüdür.. sokratta bir insandır.. o halde sokratta ölümlüdür." Biz buna biçimsel gerçek deriz. Bu soyuttur. soyut gerçek denilen aslında bir "doğru"dur. Yukarıdaka doğru çıkarıma benzer doğru bir çıkarım yapalım: "Bütün kitaplar masadır, kalemde bir kitapdır.. o halde KALEM bir masadır." Bu çıkarım önceki çıkarım gibi biçimsel olarak doğru ve fakat içerik olarak yanlıştır.. yanlış demeyelim de gerçek değildir. Demek ki biçim olarak doğru veya yanlış, içerik olarak ta gerçek veya yalandır. Diyelim. Hatta YALAN sözcüğü bile yetersiz.. gerçek değildir ya da örmedir.. kurmadır.. senaryodur, uydurmadır da diyebiliriz. Hatta yukarıda gerçek olduğunu sandığımız.. insanlar.. ölümlü.. kavramlarının olay ve olgularını imgeleyebilir ve irdeleyebiliriz. Bu bizim İNSAN ve ÖLÜM terimlerine verdiğimiz anlama göre değişecektir. Felsefeciler.. dinciler.. bilimciler.. içinde öyle zeki olanları var ki bildiğimizin tam tersine bir GERÇEK sunabilirler. Bakın daha dünyanın düz olup olmadığını bile tartışıyoruz. Dünya gerçek yer küremi yoksa bizim özel dünyamızı yansımız genel dünya mı kast ediyoruz. İnsan ve Kainat öylesine şumullü ve kapsam lı ki.. Ölüm ve Gerçek öylesine tazammun ve içlem li bunun üzerine en az bir hafta karşılıklı konuşabiliriz ve bir sonuca varmayız. Biz bu konuları burada günlük dil ve bilgi ile konuşuyor sohbet ve edebiyat yaparız. Ancak bilimsel bilgi bu konuda daha disiplinli ve uzman bilgileri gerektiriyor. 20 sene önce İNSAN ve KAİNAT başlıklı Temel Astronomi bilgileri ve Köklü hümanizma alt başlıklı yedi sekiz power point sununu barındıran 200 DVD'yi anlayabilecek insanlara dağıttım.. bir teki bile geri dönmedi.. yani bizim lafa gelince söyleyecek çok şeyimiz olur iş okumaya.. incelemeye.. izlemeye.. imgelemeye ve irdelemeye ve anladığını eleştirmeye ve anlamadığını sormaya gelince.. maalesef vaktimiz bulunmuyor. Saygılarımla. Osmanziya
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk