Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: yasaklamak ve tahrim etmek hakkında Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2635

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: yasaklamak ve tahrim etmek hakkında
    Gönderim Zamanı: 24-Şubat-2024 Saat 09:38
"Tam şu anda hayatın bence en üzücü tarafı, bilimin bilgiyi biriktirme hızının, toplumun bilgelik edinme hızından daha fazla olmasıdır."
Isaac Asimov

Bilgi.. bilgin.. bilge.. aslında hepsi ilgi ve alaka.. saygı ve sevgi ile başlıyor. Bütün bunlarda insanın kendini TANIMASI ve insanı BİLMESİ ile ilerliyor.. çağımız bu yönden de iler düzeyde.. çünkü kişisel gelişim olanakları geçmişten çok daha fazla.. iki insandan birisinin kişisel gelişimci olduğu bir zamana doğru gidiyoruz.. bir süre sonra her birimiz bir KİŞİSEL GELİŞİMCİ olduğumuzda TOPLUMSAL DEĞİŞİM de başlayacaktır. Çünkü hukuk devleti ve bilgi toplumu ülkülerinin ülkelerde birden ve hızla parlamaya başlayacağı bir döneme geldiğimizde.. içimizdeki mel’anetlerinde farkında olacağız.
BU NEDENLE yazılarımı bu gün değil GELECEĞE yolluyorum.

Saygılarımla.
Osmanziya
“Kendi yer salkımı ele verir talkını” 
24.02.2024 09:52

Mutsuzluk ve yalnızlık.. Thomas Bernhard SARSINTI'sında demiş ki "Yalnız olduğumda insan içine çıkmak istiyorum. İnsan içine çıktığımda da yalnız olmak istiyorum." Demek ki bu mutluluk ve yalnızlık mübarek yaz ve kış gibi.. hatta gece ve gündüz gibi.. fakat bazılarının şiddetli kışı ve hafif yazı oluyor.. bazen de tersine.. evrende her gibi insanda yer ve su ve hava KÜRE gibi titreşiyor ve dalgalanıyor.. salınıyor ve sallanıyor.. sarsılıyor ve yıkılıyor.. işte akıllı insanlar bu günlük ritimleri bilerek onlardan yararlanmanın yoluna bakarlar. Bu elbette kolay değildir.. İnsanın çeşitli yön ve yanları bulunur.. bazıları İNSANIN ELİNDE gelişmiş bazıları gelişmemiştir.. bunlar eskilerin genetik yenilerin kader dediği durumlardır. Keza İNSANIN İLİM ve İRADE'si kapsamında bazıları geliştirilmiş bazıları geliştirilmemiştir. İşte bizim bunları saptayarak en iyi ve becerikli olduğumuz tarafları değiştirmeye ve düzeltmeye ve geliştirmeye çalışmaktır. Sağlıcakla kalınız.

osmanziya




çki içmek.. bira içmek.. kumar oynamak.. kuram yapmak.. zina etmek.. kaçamak yapmak.. bu melanetlerden kaçınmak iyidir.. bu günahlar ve kötülüklerin ve zararların bazılarının omuzunda bir dağdır.. bazılarının ise burnunu konmak bir sinek.. nedeni.. onun inancının derecesi.. işinin mertebesi.. ancak mel'antleri yasaklamak iyi bir şey mi ? İsterseniz tabloları bir inceleyiniz.. ne karar verceksiniz..






Yalından karmaşığa doğru elliye yakın dosyada MEL'ANETLERİ ayrıntılı gösterdim.. siz günlük dilin düz yazısıyla betimlemişsiniz.. tabloda ise YBA ile OLUMSUZ yaşantı ve davranışlar hakkında kırmızı çizgiler göstergelenmiş ve işaret edilmiştir. Her iki tarz anlatımda sahiblerine malumdur.. muhatabları anlamasa da.. anladıklarında da ya bir beğeni işareti konular ya da eleştirilir. Uzun ya da ağır ya da soyut konular ile anlaşılmak ve değerlendirmek üzere siber uzaya bindirilerek geleceğe bir tohum atılmış olur. Burada 13.dosya bindirilmiştir. Bu dosyalar versiyon sırasıyla yalından karmaşığa doğru gidildikçe anlaşılır hale gelecektir. En son dosyayı bundan sonra buraya upload edeceğim









Burada HUSUMET ile başlayan ve ADAVETE kadar giden KARANLIKLAR anlatılmıştır. Dinimizde ef'al-i mükellefin adı verilen mükelleflerini sorumluluk ve yükümlüleri denilen GÜNAH ve haramlar anlatılmıştır. Şimdi bunları kabaca bilmek ile sofistike düşünmek arasında fark nedir ? Büyük bir fark olmaz ! çünkü bilmek yapmak demek değildir. Yapmak için ayrıca sevmek ve istemek gerekiyor. Hatta iyi bir işi bir kez yapmakla da iş bitmiyor. Pek çok kez yaparak onunla koşullanmak ve kurallanmak gerekiyor.. alışmak ve öğrenmek istiyor. İnsan bir ömür GÜNDE BEŞ KEZ namaz kılarak niçin belirtilmek ve yaptırılmak istenen bilgi ve buyruk ve değerlere maruz kalsın ki. Bir de namaz kılındığında okunulan ayetlerin manalarının da bilinmediğini ve hatta bildiği halde düşünülmediğini ve hatta düşünüldüğü halde anlaşılmadığını hatta yanlış anlaşıldığını düşünelim. Özetle kendimiz nasıl alıştığımızdan kendimizi kurtaramayıp yenilenemiyorsak karşımızdaki insanda aynı şekilde alıştığını bırakmakta zorlanmaktadır. Bunun için islamın teorisi kolay ve fakat pratıği zordur.. oysa teslim olmamanın.. isyan etmenin.. küfre girmenin teorisi zor ve fakat pratiği kolaydır. Sonuçta Azizim bu yazdıklarımız.. yaptıklarımızda kendimize kalır.. burada işe yaramazsa geleceğe kalacaktır. Siz ve ben ayrı ayrı yazmaya ve tablo yapmaya ve siber uzayla geleceğe göndermeye devam edelim. Hiç yoktan iyidir. Sağlıcakla kalınız. Osmanziya



Bu yazıyı yazmama vesilen olan Murat Bey'in yazısı

Murat SAYIMLAR

DEĞERİ OLAN PAYLAŞIMLAR

FİLMLERDE AĞLATAN SAHNELERİ HAYATTA BÜTÜNCÜL OLARAK YAŞAYABİLMEK İÇİN
Pekçok kişiden duydum; "kendime şaşırıyorum, film seyrederken birden kendimi ağlarken buluyorum, buna bir anlam veremiyorum..."
"Nadirattan olsa da günlük hayatta gördüğüm, duyduğum birşey karşısında ağlamaya başlıyorum; aslında o kadar önemsiz birşey ki.."
Bence bu durum hızla çok yaygın hale gelmektedir ve sebebi psikolojik bir rahatsızlık değildir. Sebep belki de şöyle izah edilebilir. Hani adam iki çocuğunu birden kaybetmiştir ve bütün aramalarına rağmen bulamamıştır. Hasret o kadar yakıcıdır ki, çocuklarını hatırlatan herhangi birşey karşısında gayri ihtiyari ağlamaya başlar.
İşte bizleri, insanları, henüz insanlıklarını tamamen kaybetmemiş olanları, kıytırık bir filmin kıytırık bir sahnesindeki bir replik gayri ihtiyari ağlatıyorsa, sebebi buna benzer birşeydir. İnsanı tatmine ulaştıran, yaşam anlamı ve sevinci veren, doğasına ilişkin şeylerin yoksunluğu, kaybedip te bulamadığımız evlat hasretine benzer duygular oluşturmaktadır. O filmlerde, o sahneleri yazan, o replikleri koyan akliyet; hayatımızın doğasını paramparça edip, insanları bu hale düşürenle aynı mekanizmanın bir parçasıdır. Birileri paramparça ederken, birileri de küçücük yamalar vermekteler. Birileri aç bırakırken, diğerleri bir lokma kuru ekmek vermekteler.
Eminim sizlerde bu hallerle karşı karşıya kalmaktasınızdır. Bir sonraki kere dikkat etmenizi tavsiye ediyorum, sizi ağlatan nedir? Hayır ruhunuzun zayıflaması, sinirlerinizin bozulması, ihtiyarlamanız filan değil, asıl neden. Dikkat edin; ya saf bir sevgi sahnesi veya sözü; ya delikanlı, adil bir duruş veya tavır; ya karşılıksız bir iyilik; ya bataklık içerisinde çamurlaşmaya karşı bir direnç; ya hesapsız bir paylaşım sahnesi; ya hayatın hakiki anlamını ifade eden bir replik; ya doğasına aykırı akışlara direnen bir tutum; ya değerli olduğunu hissettiren bir ilişki vb. Yani insana tatmin, anlam ve yaşama sevinci sağlayan, insanların orijinal doğalarına ilişkin şeyler.
Bu kadar yoksunluğun pençesinde bu hale düşmüş insanların, bu duyguları uyandıran hayata karşı tarif ve ifadeleri çokta güvenilir değildir. Zira bunu oluşturan süreçte, zaaf ve zayıflığa düştüğü her durumda, bir sigorta gibi, bu hali rasyonelleştirerek, normalize ederek sindirebildiği için, ifadeleri de bu durumun çıktısı olarak okunmalıdır.
Oysaki, büyük yoksunluğunu çekip, yalanına ceket verdiğimiz, kıytırıktan bir replik karşısında gözyaşlarına boğulduğumuz şeylerin bütüncül olarak bulunduğu bir hayatı oluşturabilmek, yani böyle bir hayatta yaşayabilmek, ne romantizm, ne de ütopyadır. Bunların tamamı, varoluştan insanlara hak olarak verilmiş olan şeylerdir.
Mesela birçok psikolojik rahatsızlığın kök nedeni olan, insanların değersizleştirilmesi, ontolojik hukukun gaspıyla ilgilidir. Bütün insanlar, değerli, mükerrem ve müşerref olarak yaratılmışlardır. İnsanların değer görmelerinin, herhangi bir şarta, sahip olacakları şeylere, statülere bağlı olduğu inançları, onlara kurulmuş; kültürel, sosyal, stratejik bir tuzaktır. Zira insanlar, ontolojik bir hal olarak bizatihi değerli olarak yaratılmışlardır. İnsanların birbirleriyle ilişkilerinde bu çerçevede, değerli bir varlık olarak tutum ve davranış görmek hakları, birbirlerine de böyle yaklaşmak mecburiyetleri vardır. İnsan doğasının bütün unsurlarına uygun davranış ve ilişkiler de, bütüncül biçimde, varoluşsal bir haktır. Bunlardan yoksun bırakıp, sonrada dilenci muamelesine tabi tutarak, sadaka niyetine verilenler, sadece zulüm davranışıdır.
Bu durum gerçekte, hayatın varlık nedenini de ifade etmektedir. Hayatın anlamı; insanların, bütün anlarında; en doğru, isabetli, hikmetli, adaletli davranışları sergilemek sınanmasına tabi tutulmasıdır. Elbette bu sınamada referans eksen, insanların doğasının bilgileri/hükümleridir. Yani insanların karar ve davranışlarının mahiyetini, insanların doğasının bilgileri belirliyorsa; o kere hiçbir film repliğine ağlamak ihtiyacımız kalmaz. Zira hayatın tamamı bu mahiyette olacağı için yoksunlukta sözkonusu olmaz.
Elimizdeki tek şey; tercihlerimiz, kararlarımız, davranışlarımız ve dualarımızdır. Bunlarla, bütüncül tatmine ulaştıracak ve yaşama sevinci verecek bir hayatı inşa edebilmek ihtimali sözkonusu


Burada bütün mel'anetler anlatılmıştır.. İnşaallah bu kötülüklerden vazgeçeriz.


Burada kuşku ve şüphe'yi anlattım.. yani sağ alt köşeyi.. diğerlerini anlatmaya fırsat bulamadım ancak bu yazı ile konuya daha geniş perspektifte göstergeledim:
[00:37, 24.02.2024] Mustafa BUGUCAM: KARANLIK
Işkın aydinlıği ve aşkın ışıği gitti..
Bilginin nuru ve sevginin ziyası kalmadı..
Marifet ve muhabbet fabrikaları mallarini uretmiyor.. mellerini türetmiyor..
Karanliğin biri kuşkudur.. gabavetten doğan şekk.. dalaletten gelen rayb.. cehaletten çıkan şübhe ile ortaya çikan tereddud ve duraksamalar.. yuzeysel ve geçici alakalar ve heveskâr merakla giderilemezler.. usul ve yöntem bilmez zihinleri imani ve izani ve ikanı geregi ve yeteri kadar çaliştiramadigindan.. turlu kuşku katmanlarınin kapali biraktığı karanliklarindan sıyrılmak kolay degildir.
[00:45, 24.02.2024] Mustafa BUGUCAM: Sol ALT köşedeki şubhe ve kuşkunun karanliğindan başka Sağ ALT köşede de HASED ve çekememezlik zulumatı yer aliyor.. bunlarda birincil ziyalari ve ikincil nurları.. tanima emeğimi ve anlamı çabasinı unutturuyor.. bakıyor.













Bu yazıda söz konusu olan elliye yakın dosya.

20240224_101826_TAHA.zip

Düzenleyen osmanziya - 24-Şubat-2024 Saat 21:44
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2635

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 24-Şubat-2024 Saat 20:58
yasaklamak ve tahrim etmek hakkında https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2229&PN=1 bir fikri yasaklamak yani karşı koymak ve ya da bir fikre yaltaklanmak.. yani yapaklamak.. örtülü savaştır.. yasaklanan bir fikir eğer destek ve örgüt ve kuvvet bulsa o da yasaklayacaktır.. hatta yasaklamak yasak desek bir yine YASAK yapmış oluruz.. Y.ASA.K demek benim ASAM var.. öttürdüğüm BORU değil anlamanı geliyor ve yine aslında Y.O.K oLAN'a OKey demek oluyor.. şimdi bana diyecekler ki KELİMELERLE OYNUYORSUN.. bu kısa yoldan kılıç savurmaktır.. sunduğum elli tablodan on onbeş tablo ilerledin mi.. bu iş bir oyun olmadığını anlarsın.. sonuçta bu körü körü inanın boşu boşuna savaşanlar.. dünya efendilerin saltanatlarını sürdürmesi yardımcı olmuş oluyorlar. Efendiler gerektiği zaman solu gerektiği zaman sağı getirirler.. nerede ise bir iktidar yirmi yılını doldurdu.. bir de şu savaş silahlarını artırırsa.. dünya atom bombasına gerek kalmadan savaşlarla dünya nufusunu azaltırlar.. bir milyar müslüman bir milyar hristiyan telef olsa.. dünyayı daha rahat idare edecekler.. kol gücüne gerek kalmayacak nüfusu ve zihin gücüne ihtiyaç olmayacak nüfusu.. bir şekilde AZALTARAK uygarlığı yürütmeyi düşünüyorlar. Böylece dünya daha da az kirleneceğini söylüyorlar.. bütün bu oyunları kaldıracak iş.. dünyayı yönetmeye kalkan bir ideoloşileşmiş dinlerin iki dinlenmiş felsefelerin (yahudilik.. hristiyanlık ve müslümanlık) (nasyonalizm.. kapitalizm.. sosyalizm).. DİN işlerinin bittiğini ancak insanları bölmek ve parçalamak için çok işi yaradığını anladığımızda işler biraz daha açık ve seçik olacak. Sağlicakla kalınız.. üstad bak daha senin fikrine yeni geldim.. sağ olasın. Saygılarımla.
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk