Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: Azrail'in Güzelliği | |
Yazar | Mesaj |
fazilet
Üye Kayıt Tarihi: 02-Nisan-2010 Konum: Yzmir Gönderilenler: 88 Hak Puan : 0 Kidem : 5 OrtalamaHak : % 0 Irtibar :0 |
Konu: Azrail'in Güzelliği Gönderim Zamanı: 10-Nisan-2013 Saat 09:48 |
Onk. Dr. Haluk Nurbaki'den gerçek bir hatıra...
Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size ... nakletmek istiyorum. Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak: -''Doktor bey,'' dedi. ''Ben size...dargınım.'' ''Niçin?" diye sordum. -"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH 'ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?" Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. O'nu üzmemeye çalışarak: --"Doktora ulaşmak kolaydır'' dedim. ''Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..." Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala: -"Doktor bey,'' dedi. ''Ben ölürken ne söylemeliyim?" -"Senin durumun çok özel" dedim. ''Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince ''Muhammed'' (s.a.v) sana yeter." O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap'a sürekli morfin yapıyor ve O'nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek: -"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?. İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap'ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim. Ertesi gün O'na: -"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu: -"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?" -"Kızım," dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir." Salı günü Serap'ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek: -"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti: -Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de: -Doktor bey'e söyleyin, dedi. Azrail, O'nun söylediğinden de güzelmiş!.. |
|
fazilet
|
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 2699 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 10-Nisan-2013 Saat 23:48 |
Rahmetli Haluk Nurbaki Hocamı Ankara Numune Hastenesindeki vaazlarıyla tanırım..
Çoğu kitaplarını da okumuşumdur. Hans Aysberg kitaplarında onun Türkiye'nin değerli bir kuantum Yorumcusu olduğunu söyler. Anlattığı hadisede insanın bilgiye ve bilgi ile gerçeğe ve gerçek ile aydınlığa ulaşması için ona ihtiyaç duyması ve içten bir şekilde istemesi gerektiği ortaya çıkıyor. Bazları bilgiyi sorununu çözmek için arıyor. Bazıları bilgiyi geçimini sağlamakla buluyor. Bazıları bilgiyi başkalarına görünmek için takıyor. Bilgi nesnesi ile değer nesnesi arasındaki fark.. bilgi nesnesinde ona muhtaç değiliz istersek arar, bulur ve takarız. Fakat ihtiyaç ve değer nesnesi olarak bilgiye aşk ve merak kanatlarıyla tutkunuz. Öylesine ki diğer ihtiyaç ve gereksinimlerimizi dahi onu elde etmek için araç haline getiririz. İşte bu akıllı olana yakışan bir yönelim. Herkesin Allah'ı araması ve bulması için muhtaç ve çaresiz olması şart değil. İhtiyaç zamanında yapılan dua ve arayış belki güçlü olabilir fakat muhtaç olmadan geçim dışındaki seçimlerimize açıklık, ışık ve aydınlık getirmek için içimizdeki insan ile dışımızdaki kainatı okuren aynı zamanda Kur'anı okumanın yolunu da bulmlıyız. Bu belki önceleri bize zor gelebilir.. fakat unutmayalım bütün kolaylıklara zorluk kapıları ÇAKILIRKEN bütün zorluklara da kolaylık kapıları TAKILMIŞ. Dikkat, takılanı açmak bize kolay gelmesin ? Osmanziya Düzenleyen osmanziya - 10-Nisan-2013 Saat 23:53 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |