Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: bilgi kuramı Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya01
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 29-Ekim-2009
Konum: İzmir
Gönderilenler: 381

Hak Puan : 10
Kidem : 7
OrtalamaHak : % 100
Irtibar :2

Alıntı osmanziya01 Cevaplabullet Konu: bilgi kuramı
    Gönderim Zamanı: 13-Mayıs-2015 Saat 23:22
BİLGİ KURAMI

20150513_231954_BILGI_KURAMI.rar


Bu gün bilgi kuramı ile ilgili konuşma, tartışma ve yazılar yazdık.. tablo ve yazılar incelendiğinde bilgi ve buyruklarla içeriklendirilen SÖZLER'e erişecektir düşünce.. teraküm ve telahuk edilen sözlere.. meksubat ve mekşufat olan tümcelere.. bu MENKUL söz ve TAŞINAN tümceler makulat-ı suret ve mahsusat-ı suret ile inşa edilmişlerdir.. sonuçta onlar muhakeme ya da ilham yoluyla dahi olsan insanın ESERİDİR.. birde insanın eseri olamayan MÜNZEL söz İNDİRİLEN menkuller var ki biz bu sözlere ayet diyoruz.. Allah kelamı olan vahiyler. Böylece bilgi kaynağı olarak dört kapı buluyoruz.. makulat.. mahsuta.. meksubat ve MENKULAT.. bu menkulattan birisi nakl-i sahih olan İNZAL edilmiş ve indirilmiş ilahi kitaplardır ki bu bilgi konusu ve bilgi kuramı dışında ama diğer üç kaynakla işletilen ve yararlanılan en SON SÖZLERDİR.. müslümanlar için. Bu nedenle diğer üç kaynak için gösterilen özen ve dikkatin çok daha fazlası bu kaynak için gösterilmelidir. Oysa bu gün zaman gazetesinde “İslam âlimleri yanlışa yanlış demeli” başlıklı haberde Eski Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU’nun dediği gibi;
“Günümüz ilahiyatçı din adamları, kendi görüşleriyle Allah’ın hükümlerini ayırma zahmetine bile katlanmıyorlar. Adeta biraz dikkatsizseniz, hepsini Allah söylemiş zannediyorsunuz. Biz ehl-i kavil geleneğini koruyamadık”.

Bazı bilgiler vardır.. gerçektir.. somuttur.. tikeldir.. elle tutulur.. gözle görülür.. veri halinde ölçülür.. saptanır.. saklanır.. deneyime uygun olarak düzenlenebilir.. test edilebilir. Bunların yanlışı olmaz yalanı ya da uydurması olabilir. Yani varlığı gösterilerek kanıtlanmazsa uydurulmuş bir öyküden öte değeri yoktur. Hatta romanlar ve filimlerde bir ön uyarı olarak bunun “gerçek” kişi ve olaylarla ilgisi bulunmadığı uyarısı yapılabilir. Yani yaşanmayan bir öykü ve kurgulanan senaryo bir tür yalandır. Amma öyle meraklı ve gizemli dizilir ki çoğumuz bu “dizi”lerden kurtulamıyor ve bu gibi GÖRSEL VE İŞİTSEL “söz dizim”lerini zevkle izliyoruz. Ancak bu kurgu ve öykü ve senaryoların işaret ettiği öyle olaylar ve olgular da olabilir ki bu görüş ve düşünceler, sanal filimlerden ve yapay gösterimlerden farklıdır. Ticaretin reklamı ve siyasetin propagandası gibi sunular ise uydurma öykülerden ve kurgulanan senaryolardan bir derece ileridir. Fakat böyle olmasa bile “gerçek” adına ölçülen duyumsal tikel veri.. görsel ve işitsel somut gözlem..
KÖR bir GÖRÜ’den başka bir şey değildir.

Kurgu ve öykü olmayan bu olguların ve gerçeklerin verilerinin ve gözlemlerinin YASA olarak benimsenmesi.. inovasyon ile ekonomik değer ve toplumsal yarar elde edilerek kullanılması.. hatta kuramsal olarak anlaşılması ve hatta din ve ideoloji olarak inanılması.. olayların ve olguların duyum eşiklerinin öte ve berisine “kör”lüğümüzü ortadan kaldırmaz. Onları sonsuz güç ya da kuralsız ilke ya da salt tanrı olarak benimsememizin, felsefi ya da dini bir değer olması dışında, ilmi bir değeri yoktur. Sadece somut ve tikel “gerçek”tir, o kadar.

Şimdi bir de bazı bilgiler vardır.. doğrudur.. soyuttur.. tümeldir.. sadece zihinde vardır ve akılla bilinir. İlke olarak bilinir.. önsel olarak bulunur.. deneyime girmez.. ölçümü yapılmaz. Bunların yalanı olmaz tutarsızlığı.. karşıtlığı ve çelişkisi bulunabilir ve bu nedenle yanlışı.. çiftliği.. çatışkısı olabilir. Böyle özdeşlik ve orantı gibi kutbu ve nisbi mantıksal ve matematiksel bilgiler “gerçek” olarak değil DOĞRU’luk değeri adı altında tanımlanır. Ancak bunların olgularla doğrudan bir ilişki ve bağı bulunmadığından BOŞ bilgiler olarak tanınırlar felsefede. A priori yani doğuştan ve yaratılıştan gelen önsel / kalbi bilgiler olarak tasnif edilir. Sanırım B. RUSSEL ve viyana çevresi filozofları bunları lojiko-matematik gerçekler olarak niteler. Wittgenstein ise bunları mantıksal şekil ve kategorileri bir OYUN olarak kabullenmiştir. Özdeşlik ilkesi.. nedensellik ilkesi.. hatta özgürlük ülküsü ve amaçsallık ilkesi, günlük bilgi düzeyinden olanlar için kabul edilmez görünse bile, boş tasarımlar, önsel bilgiler ve mantıksal doğrulardır.

Nasıl ki gerçekler SÖZLER vasıtasıyla dile getirilir.. ve bunlarla kurgular ve öyküler ve senaryolar yapılırsa ilkelerle de var sayımlar.. var sanılar.. kurgular.. kuramlar ve yorumlar yapılır. Bu kuramlar ve yorumların gerçeklikle ilgileri olduğu halde kemaliyle ve tamamiyle gerçek olmadığının kanıtı ve örneği evren tasvirlerimiz. Bir zaman merkez kabul ettiğimiz yer küresinin güneşin bir uydusu olduğunun anlaşıldıktan sonra YER MERKEZLİ kainat telakkisinin son bulması.. GÜNEŞ MERKEZLİ evrenin ise galaksilerin keşfinden sonra geçerliliğini yitirmesi.. ve son olarak mutlak zaman ve mekana dayalı Newton Fiziğinin bu değerleri izafi kılan EINSTEIN fiziğine yerini bırakması. Demek boş ve kullanılan ve yararlı olan akıl ilkelerine göre verilerin yorumlanması ve karşılaştırılması ile yapılan tez ve kuramlar tarih içinde değiştirilerek ve düzeltilerek ilerletilmeye ve geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu da bilgide, verileri, gözlemleri, ilkeleri, yorumları, kuramları, doğruları ve gerçekleri ayırt etmemiz gerektiğini göstermektedir.

İşte BİLGİ dediğimiz bilgi ve bilen ilişkisi.. evrendeki veri ve gözlemlerle insandaki ilke ve yorumlarla oluşturulur. Bilginin konusu gibi buyruk komutu olan sözler de ülkü ve bulgularla doldurulur ve karmaşık yapı teşkil ederler dilimizde.. imdi her bir bilgi ve buyruk içeren sözlerde bu “suret” dediğim gerçeklerle (güzellikler) yer alar, “şekil” dediğim doğrular (iyilikler) bulunur.. ancak sözün içerdiği suret ve şeklin derecesi ve dozu değişiktir. Günlük bilgide somut ve gözlenebilir suret oranı yüksek ise bilimsel bilgide iki tarafta eşit sayılabilir.. felsefi bilgide ise soyut ve yorumlanabilir şekil oranı yüksektir. Günlük bilgi.. bilimsel bilgi.. felsefi bilgi üstündeki DİNİ alanda ise suret ve şekiller.. kıssa ve kaideler.. sureler ve fezlekeler.. beyan ve esma.. müteşabih ve muhkem.. bilim ve hukuk iç içe geçmiştir. Ve en önemli söz.. beşeri değildir, ilahidir. Ya da öyle varsayılır. Örneğin muharref kitaplar müntesiblerince ilahidir, bize göre beşer sözü karışmıştır. Ya da ateistlerce ya da deistlerce ilahi ve semavi söz sayılmaz.
Yöntembilimsel bir taban ve birikim ile özel bir anlam sürücü ve anlatım aygıtı yani yeni bir dil ortaya konulmadıkça bu tür bilgi sorunları buyruk alanları.. hızlı ve köklü çareler ve çözümler yerine felsefenin kutsallaştırılan edebiyatıyla ve dinin dünyevileşen vaaziyle.. yalanı ve yanlışı bol olan türetim ve üretimleri olan ideolojilerle beşerin yarasını pansuman etmeyi sürdürecektir.


Her ne ise burada benim meramım bu gibi içerikleri tartışmak değil.. bu gibi içeriklerle bilimsel bir yaklaşımın önünü açmaktır. Yoksa ben bu bozuk ve yılların geçmesiyle bilimi donmuş ve hukuku durmuş islamiyetten müştekiyim ve sadece teslimiyeti kalmış Çağdaş Müslümanlardan da çoktan vazgeçtim ve islam alemi diye bir “GerçeK”in bulunmadığını.. Yahudi dünyası.. Hristiyan dünyası gibi İslam Dünyasının manüple edilebilir bir kitle olmaktan öte bir değerleri bulunmadığına hükmettim.. bundan dolayı hesabımı da şimdiye değil elli sene sonraki beklenen Müslümanların önünü açmak için bekleyen Müslüman değil BEKLENEN MÜSLÜMAN olmak için azmettim.. onun için alışılagelmiş düşünce ve yaklaşımlarınızı şaşırtmaya devam edeceğim.. buna da cinsellikten başladım her halde.. uyarmak için.. çünkü burada önce yazdığım yazıda da bahsettiğim gibi programlandığımız en birinci yasa çoğalma (tekasür) üreme (tenasül), soy (tenasüb) ve seks (cinsellik) tir. Bunlar bozuk olduğumuzdan ticaret ve siyasetimizin bozulduğunu hep birlikte görüyoruz.

OSMANZİYA







Düzenleyen osmanziya01 - 13-Mayıs-2015 Saat 23:23
BEYAN dogru olmali ve MAAN hakikati bulmalidir
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2699

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 28-Mayıs-2015 Saat 07:23
BİLGİ

BILGI   dizini içindeki dosyalar


20150528_072321_BILGI.rar



Bilgi öylesine bir ilgi.. ilim öylesine bir alaka…
Eşya-yı malumat, eşhas-ı marifet, haber-i muhabbet, hayret-i nebe,
hükm-ü mahviyet hakikat-ı halk ve hakk-ı HAK uzar gider.
ilgi öylesine bir sevgi ve saygı veren güzellik ve iyilik.. ki
bilgi ve buyruk halinde SÖZ ile ifade ve ibare edilebiliyor.
Ve sonunda risalete mizanla İMAN ve velayete izanla YAKİN olur.

Böylesine çok yönle ve yanlı var oluşu günlük dilin düz yazısıyla..
bilen ve bilinen arasındaki bu ilişkiyi bilimsel bilginin matematiğiyle
dillendirmek ve dile getirmek artık yeterli gelmiyor.

Mevcut olan dillendirmeler sadece evrenden ve insandan
yararlanacak kadar işe yarıyor, reklam, propaganda, edebiyat ve vaaz gibi
sözün büyülerini kullanıyor. Günlük dilin mantığını ve bilimsel dilin matematiğini
Bende yöntembilimsel analizin tanıtımını yapmak için kullanıyorum.

bu iletinin dizini içindeki tabloları versiyon sirasiyle gozden gecirdiklerinde

Tabloyu oluşturan kabloları yani çizgileri
Gözüyle “Simetrik ve paralel” olarak izleyen’ler
Hayaliyle “Mütenazır ve muvazi” olarak imgeleyen’ler
Vehmiyle “Bakışık ve koşut” olarak irdeleyen’ler

Böyle bu iki terimi üç dilde söylemekten başka
Anlam ve anlatımlar elde edeceklerdir.

Bu -- -- | | + X çizgelerin ve kabloların uçlarını birleştirdiğinde
Ortaya çıkan ilgi, bağlam, ilişki yani ANLAM yani ışık, aydınlık ve açıklık çıkaracaktır.
Sonra bu kabloları.. çizgileri.. bağlamları.. anlamları birleştirdiklerinde
Ortaya çıkacak olan tablo, ANLATIM, çerçevenin kendilerine verdiği resim
KAVRAMSAL TASARIM.. mefhumi şekil.. günlük dilin anlatımından
daha açık ve seçik olduğunu, örerek, görecektir.
Düz yazıyla sana verebileceğim örgü.. örtü ve gölge ancak bu kadar…

Ancak ne yazık ki bu gölgenin ilerisine geçen kişiler, yirmi yıl içinde iki üç kişiden fazla, olmadı..
Onlarda zaman içinde yitip gittiler.. öğrenmeye merak eden yirmi otuz kişi tecessüsü dışında bir süreklilikleri olmadı.. onlarda meraklı ve gizemli düz yazı reklamlarımdan öteye geçemediler
merak ve tecessüsleri aşk ve meşk olacak arzu ve talebe dönüşemedi.
Ben onları suçlamıyorum.. kolay değil.. çünkü ihtiyaç “zorunluluğu” yoksa bir talep sürmez.

Ancak bu “gereksinim” zarureti bir kişinin kendini ifade aleti haline gelirse.. bu da yazgının bir oyunu olursa.. bu da gücün bir öyküsü bulunursa.. bu da öğreniciliğin kapısını açarsa.. ARAYICILIĞIN uyanıklığını doğurursa.. şekiller ve suretler birbirinden ayrılmaya başlar.. suret-i teşekkül ile şekl-i tasavvur birbirine girişim yapar.. ve o zaman bir Descartes ============ olur. Ya da bir SPINOZA ………….. olur. Ya da HUSSERL ( ) olur. Ve Dünyanın tekeri onları öyle bir seker ve meker içine alır ki onlar bu şekerin tat ve tuzağı ile kendilerini yitirirler… uyandıkları sanıp ikinci bir uyku katmanına çıkarlar. Amma bu arada da yapıtları uygarlığın yollarının taşlarını döşer.

Peki bizim UYGARLIĞA katkımız ve KÜLTÜRÜMÜZE yapıtımız nedir ?
Ancak daha önceden benim ve senim katılım ve kalıtımın nedir ?
Ancaaaak daha önceden sen neredesin ?
Belki ben ve sen aynı yerde ve yılda değiliz..
Belki ben “Den” halindeyim ve sen de “E” halindesin..
Ben nefes verildiği sürece “De” halideyim
sen de “De” halinde nefes alıyor isen
benim ve senin yaptığın DE ve İŞ yani deLiş’im
Önce deYişime sonra deĞişime yol açacak..

Yeter ki ya ben sesimi duyurayım ya da sen sesimi duyasın..
Sen neredesin Ziya Osman ?
Ben Osman Ziya buradayım !

Sağlıcakla kalın.

OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim

.

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım sistemde
cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok…

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr



http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim



Düzenleyen osmanziya - 28-Mayıs-2015 Saat 07:33
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk