Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: ilke Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2751

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: ilke
    Gönderim Zamanı: 01-Temmuz-2015 Saat 04:00
          
     

İLKE

MÜLK dizini içindeki dosyalar

ÜLKE ve İLKE ile MİLLET ve MEMLEKET sözcüklerini karıştırırsak bu çorbadan şu taneleri çıkarırız: ÜLKE ve ULUS.
Bu şu demektir nesneler topluluğu ÜLKE ile kimseler topluluğu olan ULUS sanki zaman ve mekanın yapısının doğa ve dönenin kapısı gibidir.. eğer yapı ve kapı denizinin dibine kadar inmeyip de üstünden bakarsan ulus kimseleri ile ülke nesneleri US’un içine girmiş bu SU gibi kaynayıp duruyor.. uslu uslu oturmuyorlar.. çünkü melek ve ruhani değiller.. kadın erkek demeyip birbirini yakalayıp içlerini su dökmektan başka dertleri de yok gibi görünüyorlar.. temel program olan ÇOĞALMA’nın köleleri sanki.. oysa çoğalma programından başka beslenme.. seslenme ve sevinme programları da var. Fakat bunu nazara almadan hak emir ve hakikat-ı halk düşünmeden nara TEMAS ve seyri TAMAŞANIN esiri gibiler.. her ne ise bu kanlı ve göz yaşlı kaynamanın dibine inersen yukarıdaki çorbada erittiğimiz “İLKE” kalır.

İLK’e nedir ya da e-İLK nedir ? Eski yunan felsefeciler bu ilk üzerinde çok durdular.. evet.. köken ve kaynak soruları metafizik ve parapisiktir. Bilgi olarak çözülmez buyruk olarak her nesne ve kimseyi kendini kuyruk yapar.

Mal ve mel ile cerir ve murur olan bu nesneler ve kimseler aslında MÜLK ve MELEKUT denilen gözlenen ve gizlenen alemin uzantıları gibidir. Mülk aleminde sanki nesneler.. melekut aleminde de kimseler asıl gibidir. Mülk aleminin kabuğunda kimseler hiç kalmaz.. melekut aleminin özünde ise nesneler hiç kalmaz gibidir. Bazıları ise ne nesneler ne de kimselerin bulunmadığı bir alemin BEYAZ kapısını aralayıp geçiyorlar…

Bunları GÖRDÜM de mi söylüyorum ?
Hayır ördüm de söylüyorum !

Bu iletinin dizini içindeki 44 dosya sürecinde de MÜLK’ü ördüm.
İçinde ne melekler vardı ne de ruhaniler.
Ne cinler vardı ne de ifritler.
Bu cinleri ve ruhanileri ve melekleri inkar ettiğimden değil..
Benim onları görmeye ne merakım ne de cesaretim ne de gayretim olmadığı gibi bu konular hakında derinlemesine bir bilgim dahi bulunmadığından MELEKUT alemiyle ilgilenmiyorum ve içine de girmiyorum. Hatta kapısına da yanaşmıyorum. Ancak imanın gereği olan işin İLMELYAKİN kısmına bakıp aynel yakin ve hakkal yakin olanını kabre ve ahrete bırakıyorum.

Sadece mülk aleminde gördüklerimi anlayarak ya da anlamlandırarak AKLI görme merakıma İNSANI tanıma cesaretime ve İSLAMI öğrenme iştiyakıma dayanarak BİLİM yapma dileğim ve isteğimden kaynaklanmıştır.

Aklı, insanı ve islamı bilebilmek için de DİL’i tanımam ve anlamam gerektiğini düşünerek yazgının da çizdiği yollar içinde karar ve yargılarımı hep bu gereklilik uğruna kullandım.

Bunun Yaratan’ın inayetiyle mevcut diller içindeki dil’leri kullanmadan dili tanıma yolları bana açıldı.. Günlük bilimin düz yazı ve mantığından.. Bilimsel bilginin matematik ve hesaplamalarından.. Yazılı bilgi kaynakların okunması ve incelenmesinden.. ÇOK FAZLA YARARLANMADAN ve hatta onlara BEL BAĞLAMADAN.. belli başlı Aristo.. Dekart.. Kant.. İmamı Gazali.. İmamı Nursi..   felsefe ve din ustalarının ve öncülarinin açtığı pencerelerden yararlanarak yöntembilimsel analiz adını verdiğim analitik düzlemin matematik kullanımına benzer metodik bir kullanım yolunda yürüyerek bu patikaları bir belirli çizgi haline getirdim. Kitabını da yazdım.. lakin halka sunulacak hale gelmedi.. çünkü öğrenici olmaktan öğretici olmaya fırsat bulamadım ya da öğrenici olmam öğretici olma derecesine ulaşmadı.

Her ne ise ya da her nesne.. bir kimseye bağlanmıştır. Bu kimselerden iki tanesinin (cin ve beşer) emaneti yüklenmesindendir. Sanırım MÜKELLEF olan cin ve beşer İNSAN olmak için imtihan ve müsabaka sürecinden geçirilmiş.. MÜVEKKİL olan melek ve ruhaniler “insan” olmanın bil kuvve halidirler ve bilfiil olan cinleri ve beşerin hazırlıklarıdır. Doğrusunu Allah bilir.

Sonuçta nesneler.. gökler.. yerler.. dağlar titremiş ve korkmuş.. cahil ve zalim olan İNSAN emaneti yüklenmiştir. Bu zî-şuur olan dört tür var oluş nesne değillerdir.. nesnelerin tesbih ve ibadetine ayine..olan zâkirler vekil.. olan.. fâkirlerdir.. bu fikir ve zikir içinde külfetli olanlarını cin ve beşer yüklenmiş yani mükellef olmuşlardır.

Bu günkü dille konuşursak belki meleklere ve ruhanilere PROĞRAM yüklenmiştir oysa cin ve beşer kendi programlarını kendileri yüklüyorlar. Benim şu anda okuyucuya yazma eylemi içinde kendi zihnimi inşa ettiğim gibi. Okuma ve yazma eylemi KENDİ KENDİNE program yükleme işleminden başka bir şey değildir ve temel işlevi de iletişim kurmadır. Burada bytler ve karakterler ayrıldığında.. mantık ve matematik ayrıldığında.. program ve datalar ayrıldığında.. yazılım ve donanım ayrıldığında.. proğramlama dili ve işletim sistemi ayrıldığında.. evren ve evrim ayrıldığında.. oyun ve öykü ayrıldığında.. kavram ve görü ayrıldığında.. çözümlene çözümlene tasavvur-u ŞEKİL ve teşekkül-ü SURET’ten başka bir şey bulamıyoruz.

Bu programların bazıları geniş oluyor. Fizik ve psik kuramlar siyasi ve dini ekoller gibi.. izafiyet ve kuantum.. psikanaliz ve davranışcılık gibi.. .. monodoloji ve   fenomenolji.. doğmatizim.. septizm gibi.. Mevdudi.. Seyyid Kutup ve RNK gibi ve sair.. bunlarda okul ve mektep haline bir masa ve kürsi oluyorlar TALEBE’lerine.. Yöntembilimsel analiz ise içerikli bilgi öğrencileri aramıyor.. biçimisel bilgi TALİPLERİ ve öğrenicileri arıyor. Yani istiyor her kendi programını kendi yapsın.. başkasının progrramlarıa, ne kadar muhteşem olursa olsun, bel bağlamasın ve us (akıl) olabildiğinde gür (hür) olsun.

Bu arzi ve beşeri kainatı ve insanı okuma yolunda bu proğramlardan başka İlahi ve kitabi ve semavi programlar ile insana yol göstermiştir Yaratan. Bu halde TANRI adı verilir Yaratan’a. Sonuçta dört kitabla karşı karşıyayız: Kainat.. İnsan.. Rasul.. Kur’an.

İşte sorun bu dört kitabı okurken sağlam ve sağlıklı bilgi ve buyruğu nasıl dokuyabiliriz sözlerimize.. sözlerimizin doğru ve gerçek ile iyi ve güzel değerlerine.. nasıl daha ciddi ve halis ararız.. nasıl daha yetkin ve yararlı.. buluruz.. nasıl daha etkin ve içten.. oluruz. Böylece görmemizin.. bilmemizin… anlamamızın.. inanmamızın kalitesini yükseltiriz.

Bütün derdim bu ilke.. ermeye çalıştığım erek bu ülke..



Sağlıcakla kalın.

OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim


http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com



     
     

     


Düzenleyen osmanziya - 01-Temmuz-2015 Saat 04:47
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk