Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: savaş... Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2710

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: savaş...
    Gönderim Zamanı: 17-Eylül-2015 Saat 13:38
İLİŞKİLERDE en tepede bulanan SAVAŞ alttaki etkinliklerden ve süreçlerde sonuç alınmadığında.. devreye girer.. Genelde askeri savaşlar uluslar arası ya da uluslardan teşekkül etmiş koalisyonlar arasında olur.. fakat bazen düşük yoğunlu savaş şeklinde bir ulus içerisinde etnik ve dini ayrılıklarda gerilla savaşları da söz konusu olur. Devletler ve kaolisyonlar diplomasi ya da savaş ilişkisi kuramadıkları hasımlarını bu düşük yoğunluk savaşlarla yenmeye çalışırlar. Eğer istila veya emperyalizm ya da lider sultası söz konusu değilse bu askeri savaşa.. ekonomik ve politik YARIŞ'larda başarılı olunmadığı zaman baş vurulur. Dünyada iktisadi ve ticari üstünlük kurmak ve siyasi hakimiyet sağlamak ancak istiklali ve bağımsızlığı bulunan ülkede ancak sosyo-kültürel barış imkanı varsa gerçekleşir. Özellikle canlı bilim ve diri hukuk koşulları ve kuralları bulunuyorsa ya da bilgi toplumu ve hukuk devleti ülküleri etrafında ulus birleşmiş ise.. o ülke ve o ulus ekonomik ve politik bakından da güçlü olur. Bu diri bilimin ve canlı hukukun sosya kültürel koşulları sağlanmadan zaten uluslar arası ekonomi ve politik üstünlük ve gereğinde askeri çözümler de işe yaramaz.


Sosyol üstünlük ve kültürel başarı BARIŞ ortamında sağlanır ve bu ilerleyişte öne geçmek rastgele bir süreç te değildir. Tarihi bir arka planının bulunması gerekir.. küresel bilim ve hukuk hareketinin yörüngesini izler.. bir doğuya bir batıya geçer BİN YILDA bir.. Doğunun ve batının kesiştiği bu yerde.. geçmişin ve geleceğin kavşaklaştığı bu günlerde ülke adına çok umutlu idi.. iki sene öncesinde 17 aralık gününü kadar.. bilim ve hukuk silah yapmış bir parti olarak düşünüyordum Adalet (hukuk) ve Kalkınma (Bilim) PARTİ'sini.. ne yazık ki bilimin ve hukukun koşulları olan laiklik ve demokrasi koşulları giderek daha olumsuz hale geldi.. Şimdi soruyorum.. acaba biz bu sosyo kültürel BARIŞ'ı nasıl sağlayamadık.. ekonomik ve politik yarışı neden kazanamadık ? Şimdi nerede ise iç savaşın içine çekiliyoruz ? Neden uygarlığın başladığı yerde, orta doğuda, kan gövdeyi götürüyor ? Anadol” unun etrafında olup bitenleri nasıl açıklayacağız ?


Geliyorum tablonun sordu soruya:
Acaba sosyo külterel barışın altında hangi ( x-y) SINAV’ı var ve biz bu imtihanı nasıl kaçırıyoruz ve bu fitneyle nasıl başa çıkacağız ?


İnsanlar öldülürken oynayan solaklar.. insanlar köz olurken oynayacak salaklar..
zayıfın ve kuvvetlinin yanında olmak ayrı.. zalimin ve mağdurun yanında olmak ayrı.. 5000 sene geçmiş ortak semavi.. kitabi.. ilahi.. bir DİN'de birleşemeyen ve fakat düşmanlıkta birleşen insanları UYARMAK apayrı bir olay.. bu uyarıya her şeyden önce görmek için önce "İNSAN" olmak gerekiyor.. yoksa ilk kitap bende son kitap bende kavgası yapmak bana çok gülünç geliyor... insanlığını unutmuş bu akılsızlıkla dünyanın efendilerini oyuncak olmayı kendime zül görüyorum. Bu uyarılarla kaç kişi UY-anı-Rsa, benim için yemekten ve eylemekten.. öylemekten ve oylamaktan çok daha önemli bir oyun kuruculukdur.


Adı geçenlerin tekrarıyla, onlardan bazılar anılınca R.A. demek istiyorum, fazla bir şey yapılamaz.. Bir önceki, şimdiki çağın çözümleri hazırlayabilir.. ancak çağın çözümlerine çağdaşlar hazırlar.. çünkü çağda yaşayan onlardır.. öyle olmasaydı Yaratan ASR'a yemin etmezdi.. çözüm bulmadıkları için.. geçmişe öykündükleri ve geleceği hazırlamadıkları için zarara düşüyorlar... ezberci.. taklidçi.. gelenekçi.. her yeniliğe hasım zamanımızda yaşayanlar.. her değişime düşman çağdaş insanlar eleştirilere yanıt veremezler. Boyunlarında kravat ya da başlarında sarık dahi taşısalar kendileri ve çevrelerini ileriye götüremezler.. dünya ya da cennet bunların gözlerini kör etmiş...



Bilgilendikçe kibri çoğalanlar.. beslendiği halde hastalığı artanlara benzer. Demek bilgilerin çeşitleri var.. yapı taşı, yakı taşı ve yapış taşının mineral ve vitaminlerle dengeli bir şekilde alınması gerektiği gibi fikrin ve zikrin muvazeneli bulunması.. ilmin ve amelin muhakemeli olması… nefsin, aklın, kalbin ve ruhun gıdalarını tazelemesi gerekiyor.. Bunun için müslüman günde beş vakit farz kılınmış.



İDEO-TEKNO sınav... dünyanın ideoloji yarısında ve teknolojisi savaşında gizli nosyonu ve pozisyonu anlamamak.. beşeriyet yapısının ortaya çıkardığı medeniyet kapısının kilidi olan İNSANİYET'i açacak anahtarı bulamamak. yukarıdaki PCNA kıskacı.. bu yaşam içinden şuura ve tanınca geçen koridor olabilir mi ? ARaç'ı.. AMaç'ı.. ADaç'ı.. AĞaç'ı tanımak.. insan GENOM'unu koordine ya da insan BEYİN'ini kontrol etmek demek değildir. yAŞAM'ın sana ördüğü ağları aşamalı aşamalı geçerek varlığı olayları.. doğayı ve döneyi.. evreni ve evrimi.. görmek.. bilmek.. anlamak bizim sınavımız.


eşkiya var.. idam cezası yok.. devlet var.. gücü yok.. ya kardeşim bu memleketin yarısı EŞKİYA'mı ? Evet, parti kendisine oy vermeyenleri eşkiya görürse işimiz bitti.. hasılı hukuk öyle bozuldu ki işlemiyor ve eşkiya idam edilemiyor. Ve artık uyanalım ki kişiler değil devletler İDAM ediliyor.. bosna-hersek.. irak.. libya.. tunus.. mısır.. suriye ve sırada TÜRKİYE var.. düşman batıda ve avrupada ve amerikada değil.. kendi içimizde.. bir görebilsek kızınca içimizdeki asıp kesmeyi kuvve-i gazabiyeyi.. kuvve-i şeheviyeyi.. seks ve siyaseti tanrı etmiş bu kalabalıklara bir ceza bu... görünen bu devletler içinde uluslar yok kalabalıklar var desem bana gene.. kızacaksınız.. gene düşünmeyeceksiniz.. batılı kafirleri ve asyalı münafıkları nemrud ve tagut ve yezid edinmeye devam edeceksiniz


görme.. bilme.. anlama.. inanma bu süreçlerin hepsinde öğrenme ve düşünme ele ele gider.. yöntembilimsel analiz bu çok yönlü ve yanlı ilişikiyi okuyup yazacak şekilde tasarlanmıştır, diye reklam yapsam.. ayıp mı olur ? yapmasaydım kayıp mı olur ? Burada övme ve sövme dile getirilmedi.. çünkü duyulabilir ve düşünülebilir dünyanın ötesinde ve berisinde sevilebilir ve istenilebilir bir dünya var..



Google'da araştırma yaptım.. bu sayede iki LOREN-t-Z olduğunu öğrendim.. birisi izafiyet kuramında Einstein'e öncülük eden Hendrik Antoon LORENTZ.(1853-1928) . diğeri Edvard Norton LORENZ (1917-2008) ikisininde ünlü denklemleri var.. HAREKET bilmecesi ve FİKİR gizemi..fizik ve psik disiplinlerinin ve alt dallarının inceleme konusudur. DÜZENSİZ.. Karışık.. karma.. karmaşık.. karmakarışık.. DÜZENLİ işler ve işleyişler.. ya işlem ya da işletim suretinde olur.. ancak her aleme, zerre, hücre, ene ve zümre, gereği ve yeteri kadar işleyiş olanağı tanınmıştır.. ancak biz genelde bunu aritmetik denklem=geometrik çizgi şeklinde çözmeye çalışırız. Son yıllarda kuantum.. bulanık mantık.. fraktal.. türbülans adiyle bilinen istatistik yasaların evrensel ve kuşatıcı koşullar olduğu görüşü ağır basıyor. Tanrı zar atmaz diyor Einstein.. ve fakat Yaratan Tanrı Allah, kula meker de yapar seker de.. Zaten hesap gören olarakta yeter.
Vehim ve hayalini kontrol ve koordine edecek derecede ilim ve irade sahibi olmak ve bilgisi ve deneyimi çoğaldıkça daha karmaşıklaşan ileri etki ve geri tepkilerle daha kaliteli ilim ve irade başa çıkmak gerekiyor.. Bu konuda Tamer Dövücü'nün optimum denge modeli kitabını tavsiye ederim.



memleket hakkında alçak veya yüksek fikir beslemek ile düşük ve yüksek umut beslemek birbirinden ayrıdır.. umut besleyen çoktur ve fakat fikir seslenenler çok değildir.. bunu göstermek için paylaştım... yazıyı.. paylaşılan yerdeki yazılanları okuyunca memleketini sevmek ile onun çıkarı ve yararı için baştaki adama sevmek birbirinden o kadar farklı ki....
"Yemek yemenin amacı hücreyi beslemektir, kendimizi değil." deniliyor. Eğer tenimizi, kendimizi ve benimizi ayırt edemiyorsak tinimiz ve ruhumuzdan da haberimiz yok demektir. Bunun anlamı kendimizi, benimizi ve tinimizi de seslenme ve sevinme ile beslemek; öyleme.. oylama.. eyleme.. işleme ile işletmek gerekir. Sadece yemek.. insana has bir olay değil ve onu da bio-lojinin öğrettiği gibi yapamıyoruz.



Masa.. yasa.. kasa.. kitap.. kanun.. para.. toplamı KUVVET.. geçicidir.. geçicilere DEĞER verirsek onlar bizi yönetir.. eğer HAKK.. fazilet.. kemalat.. hesanat.. hayrat.. gibi kalıcılara ÖNEM verirsek onlar bizi yönetir.. Oysa bizim her ikisine de gereksinim ve arayışımız var.. o zaman ne yapacağız.. geçicilere önem ve kalıcılara değer vermemiz gerekiyor.. oysa bir tersini yapıyorduk.. kafa biraz karıştı değil mi ? Elbette kızmak ve sevmek yerine biraz da düşünmeye vakit ayırırsak bu karışıklık gider diye umuyorum.



Düzenleyen osmanziya - 17-Eylül-2015 Saat 13:41
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk