Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: istişare ve istihare Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
mustafa
Üye
Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 27-Nisan-2010
Gönderilenler: 81

Hak Puan : 0
Kidem : 5
OrtalamaHak : % 0
Irtibar :0

Alıntı mustafa Cevaplabullet Konu: istişare ve istihare
    Gönderim Zamanı: 28-Ocak-2013 Saat 12:30
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_istiharede-ruya-degil-namaz-onemli_2046106.html
 
Evlilik veya ortak iş kurma gibi birinin eşlik edeceği durumlarda istihareye yatılıyor ve kişi muhatabıyla bir hayat ya da iş ortaklığı yapıp yapmamaya karar veriyor.

Ancak rüyada yeşil ya da beyaz renk görülmediyse, tüm istişare ve tecrübeli nasihatlere rağmen, vazgeçebiliyor. ‘Yatmak’ fiilinden de anlaşıldığı gibi istihare, maalesef rüyayla gaipten haber alma, gelecekten haber vermeye dönüşüyor. Oysa istihare, yapılması düşünülen bir iş ve davranışın Allah (c.c.) katında hayırlı olan şekliyle gerçekleşmesini talep etme anlamına geliyor. İstiharede rüyanın değil namazın önemli olduğunu belirten İslam hukukçusu Prof. Dr. Saffet Köse, kişinin hayır getirmesi duasıyla niyetlendiği işi yapması gerektiğini söylüyor. İstihareden önce üzerine düşeni yerine getirme ve istişare etmenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Köse, “Yatıp görülen rüyaya göre hareket etmek, avam için uygun bir yol değil. Çünkü rü’ya-yı sâdıka peygamberlere mahsustur. Bunun dışında kimsenin rüyasının sadık olduğunun bir garantisi yoktur.” şeklinde konuşuyor.

Herhangi bir işe niyetlenildiğinde üzerine düşeni yerine getirmek, araştırmak ve istişare yapmak gerektiğini kaydeden Prof. Köse, “Sonra da abdest alıp iki rekât namaz kılar.” diyor. Bunun nafile bir namaz olduğunu hatırlatan İslam hukukçusu, “Kılan sevabını kazanır. Namazın peşinden de yapmayı kararlaştırdığı işini kolay kılması ve tercihinin kendisine hayır getirmesi için Allah’a dua eder. Sonra da niyetlendiği iş ne ise onu yapar. İstihare budur.” ifadelerini kullanıyor. Yatıp, gördüğü rüyaya göre yeşil veya beyaz ise hayırlı, kırmızı veya siyah ise hayır yok anlayışıyla hareket etmenin avam için uygun bir yol olmadığını kaydeden Prof. Köse, “Çünkü rü’ya-yı sâdıka peygamberlere mahsus, vahyin geliş şekillerinden birisidir. Bunun dışında kimsenin rüyasının sadık olduğunun bir garantisi yoktur.” diyor. Evleneceği kişi için gerekli istişareleri ve üzerine düşeni yapanın ayrıca rüyaya itibar etmesine gerek olmadığını dile getiren İslam hukukçusu, “Çünkü rüyalar, ihtiyaçlardan, hislerden ve arzulardan etkilenir. Rüyada gördüğüne göre bu kişide benim için hayır yok deyip bırakmak uygun olmaz. Maalesef istihare namazından daha çok rüya kısmıyla ilgileniyoruz ki bu da bazı facialara sebep oluyor. Mesela evlendikten üç ay sonra istihareye yatmak diye bir şey duyan kişi, istihareye yatıyor ve rüyasında siyah veya kırmızı görüp eşini boşuyor. İstihare bu mudur? Dinde böyle bir şeyin olduğunu iddia eden, ona haksızlık etmiş olur.” diye konuşuyor.

İstihareden önce istişare edilmeli

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Reşat Öngören de Peygamber Efendimiz (sas)’in istihareyle ilgili “Allah’ım! Şu benim işim dinim için, dünyam ve ahiretim için Senin ilminde hayır diye yer almış ise onu bana nasip et, onu kolaylaştır ve uğurlu kıl… eğer kötü diye yazılmış ise onu benden beni ondan uzaklaştır. Hayr, nerede ise onu nasip et ve gönlümü ona yönelt.” duasını hatırlatarak istihareden önce istişareyi tavsiye ediyor. Prof. Öngören, “Zira istişare emri Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir. Dolayısıyla kişi istihareden önce gerekli bütün çabayı sarf etmeli, araştırma ve istişarelerini tamamladıktan sonra hakkında hayırlısını takdir etmesi için Allah’tan yardım dilemek adına istihareye başvurmalı.” diyor. Prof. Öngören ileriye yönelik önemli bir karar alınacağı zaman istihare yoluyla Allah’ın (c.c.) kılavuzluğuna başvurarak, geleceği için O’nun yönlendirmesine boyun eğdiğini ve bu durumun insanda kadere rıza duygusunu da pekiştirdiğini kaydediyor.

IP
osmanziya01
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 29-Ekim-2009
Konum: İzmir
Gönderilenler: 381

Hak Puan : 10
Kidem : 7
OrtalamaHak : % 100
Irtibar :2

Alıntı osmanziya01 Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 28-Ocak-2013 Saat 16:08

İSTİŞARE VE İSTİHARE

 

 

Evet, maişetimiz için köklü kararlar vereceğimizde ya da köşe başına geldiğimiz dönemeçlerde hayatımızı değiştirecek bir işe başlarken sağlam ve sağlıklı seçimler yapmak gerekmektedir. Haliyle bu işi ya halka ve yakınlarımıza bakarak danışırız ya da Hakka başvurarak doğru bir yol, aydınlık bir yön gömek isteriz.

İşte bu durumda önümüze iki kapı açılıyor:

İştişare ve İstihare
 
 

HALK      işti-Ş-are      SADIK      isti-H-are      HAKK

 

Ancak burada şu incelik var.. bu iştişare ve istihareden önce aklımızla istişare ve kalbimizle istihare etmemiz gerekir. Yani iyice düşünüp taşınara bir karara varmamız ve ondan sonra bu karar hayır mı dır, şer midir diye düşünüp bir kanaata ulaşmamız gerekir Sonra bu işin akibeti yani kötü iş sonunda iyi midir; iyi iş sonunda kötü müdür diye endişe edip kararsız kalıyorsak kesin ve yeni bir karar ararız.
 
 
 

HALK          işti-Ş-are      SADIK      isti-H-are         HAKK

  
  

KALB    danışması    AKİBET   düşünmesi    AKIL
 
 
 

Aklin ilmiyle düşünmek ve kalbin iradesine danışmak suretiyle akibetin bulunması gerçekten zordur. Gerçi bu zamanda salih bir adam ve sadık bir dostta bulmak kolay değildir fakat hiç olmazsa aklımız ve kalbimiz aleyhimize çalışmaz diye düşünürüz.

Fakat onlar dahi yetersiz kalırsa, ki çoğu zaman kalır, Halk’a ve Hakk’a açılmak zorundayız.

İstihare duasını okuduğumuzda bunu anlıyoruz. Hayrı irade etmenin adıdır İHTİYAR.. bu işi genellikle ihtiyarlar yaptığımız için mi “ihtiyar” demişler yoksa bu sözcüğün kökü olan HAYR’dan dolayımı ihtiyar demişler ama İSTİHARE bu hayrı arama ve bulma işini ileri götürmektir. İstihare etsek de istihare etmesek de sonunda iş başa yani ihtiyarımıza düşecektir. Ancak bu iş son sözümüze gelmeden önce Hakk’dan sadık bir RÜYA aramak va halktan salih bir RE’Y bulmak akıllıca bir iştir.

 

 

 

HALK     re’y                SADIK              rüya     HAKK

 
 
 
KALB    danışması         AKİBET          düşünmesi    AKIL
 

 

Önce istişareden kısaca söz edelim.. danışma yapılacak ama kim ? Mesele oruç diyelim.. bu konuda kime baş vururuz ? Hocaya mı Hekime mi ? Öncelikle hekime fakat hekim müslümün olursa hem bedeni hem dini bildiği için iyi olmaz mı ? Elbette bina yaptıracaksak mühendise, hesab tutturacaksak muhasebeciye, mahkemeye dilekçe yazdıracaksak Avukata baş vururuz ve bu bir tür danışma ve tevkildir. Bu bunun en güzel örneğide damdan düşen hocadır.. hoca hekim istememiş.. damdan düşeni istemiş.. öyle ya kazada ilk önce doktor gelmez, sağlık ekibi gelir.

 

Şimdi köklü konuda ve köşe başı kararlarda İSTİŞARE ve danışma yeterli gelmeyebilir.

 

Bu nokta akıl ve kalbimiz aciz kaldığı gibi halkın salih uzmanı ve sadık adamı dahi yetersiz kalabilir. İtimad edecek Şeyhin yoksa, güvendiğin bir Amirin bulunmuyorsa ne yapabilirsin ki.. Öyle bir asır ki insanlar onun hakkında en menfeatli şeyi isteyecek ana ve babasına bile güvenemiyor. İşte bu noktada Sorulacak bir Nebi, olmadığı gibi ondan kalan bir cüz olarak SADIK RÜYA’ya başvurulur. Yani İstihare yapılır.

Ancak istihare yapmak öyle  yeşil YAZI VE kırmızı TURA atmak değildir.

 

Kitaplardan yazılan istihare  bu yazı-tura ibresi,  rüya piyangosundan ibaret  değil. Güvenilir hocalar olan sağlam Kitaplar diyor ki istihare namazını kıl sonra KALBİNE bak.. ne renge bürünmüş.. olumlu mu yoksa olumsuz mu ? Sonra bulamazsan rüyaya başvur.

 

Amma kalbe bakıp görecek göz biz de  var mı ? Yani GÖNÜL derinliğimiz bulunuyor mı ? Yok. O zaman dayan RÜYA’ya.. bir gün yat.. ikinci gün yat.. da yedinci güne kadar rüyaya yatabilir ve hakikati görmeye çalışırsın.

 

Bu neden oluyor.. Çünkü Rabbinle konuşmaya işin düştüğü zaman baş vuruyorsun.. daha önce sık sık konuşsa idin, kalbin dilini anlasa idin şıp diye oranın rengininin ne olduğunu görürdün. Amma nerede bu zamanda böye gönüller.. daha kalb nedir, fuad nedir, akıl nedir, ruh nedir.. bilmeyen ve bunları nefsinde ayırt edemeyen benim gibi insanlar böyle, istihareyi sadece rüya (öy)  kapısı olarak görüyorlar ve usulen  namaz kılıp namaz sonunda kalbinin rengini bulamadıklarından uykunun’nın tekeline düşüyorlar.. şimdi bir Molla Kasım çıkmış.. öyle yeşil-kırmızı yazı-tura zarı atmamıza itiraz ediyor.

 
 

KIRMIZI        tura          İHTİMAL            yazı      YEŞİL

 
 
 
HALK          re’y         İSTİKAMET         rüya        HAKK
 
 
 

KALB      danışması      AKİBET      düşünmesi      AKIL

 

 

Bazi filimler de var ve batı kitaplar da öneriliyor.. ZAR’a dayanan yaşam telkin ve tavsiye ediyorlark. İstatistiki seçim ve ihtimali yaşam,  hakiki bir hayat yürüyüşü değildir. Bu yazı tura bağımlılığı açıkca, aklına güvenmemek ve kalbine itiad etmemektir.. ilmini hiçe sayıp iradesini boşa çıkarmaktır. Kumarbaz yaşamını beğenen beğenir. Kimse kimsenin geçimine karışmadığı gibi seçimine de karışmaz. Ancak bir öğüt istenir ve bir tavsiye beklenirse.. derim ki kalbimize bakmayı bilmeli, gönlümüzü görmeyi öğrenmeli ve Hakk’dönmeye özenmeliyiz. Özellikle namazda ciddi bir surette yönelmeye ve Yaradanla konuşmaya başlamalıyız.

 

Nasıl mı ?

 

Hakk olan kitabı vesilesiyle.. Çünkü o kitabı Nebisi ve Rasulü değil O telif etmiş.

 

Hadi çüz’lerle bu nurlara açık kütüphaneyi, hizblerle aydınlık bu sayfaları;

iki sure ard arda, iki fıkra arka arkaya, iki ayet üst üste izleyelim.

 

Görecekseniz sorunu Fatiha Şerife ile arz edecek olursanız çözümünü zammı sure bile bulacaksınız. Sorunuzu YEDİ ÇİFTİN gergefine takarsanız, cevabın içinde akarsınız. Derdinize ummülkitaba söylerseniz çaresini FURKAN’da farkedersiniz ve böyle zor olan köşebaşı durumlarında şöyle yazı-tura atmak zorunda kalmazsınız.

 

Kızıma söylerim gelinim dinler, sana söylerim ben dinler… bana söylersem sen dinlersin.

 

Perhize uyduk şimdi asıl yemeğe gelelim…

 

Bu düz yazıdaki içerikleri düz yazı balıklarını avlamak için oltadaki yem olarak kullandım fakat ama zok’ayı yutturmak değil koz’ayı göstermektir.

Yukarıda KALIN olarak yazılan üç satırlık düz yazıyı, yöntembilimsel analiz levhasını çevireceğiz. Böylece yukarıdaki satırlan aslında kavramsal bir tasarım ortaya koyduğunu göstermiş olacağız. Bu kavramsal tasarımı, KARE şeklinde bir alanın köşelerine ve kenar otalarına yerleştirilmiş taşlar veya kutular olarak düşünebilirsiniz. Bu kutular veya taşlar, sözcükleri içerirler. Sözcükler haliyle terimleri taşıyacak. Terimlerde kavramları gösterecektir. Böylece kare tablosu anlam bağları içeren anlatım aracı, ifade yansıtısıcı ve ibare ibresi olacaktır.

 

 
KIRMIZI                illet                YEŞİL
 
 
 

halk              İSTİKAMET             hakk
 
 
 
 
KALB                   akibet                 AKIL
 
 
 
 

 

İLLET  zahirde ve dilde (dış yüzde) , BATINDA batında ve gönülde (iç yüzde)..

Sol tarafta HALK bulunur, sağ tarafta HAKK vardır.

Akibet, akıl ve kalbin birlikteliği ile iyidir..

Sadece akılda ya da sadece kalbte olsa yarı yarıyadır.

Çünkü diğer tarafl bir araya gelip orta yol olan  istikameti bula işi şansa bırakmıştır.

 

Hakka dönerse orada bulduğu namazı, halka ve  zamana getirirse HAYRI yükselir.

Hakka döndüğünde bile zamanı oraya taşıyorsa baki bir sohbette fani konular boş olduğundan ŞERRİ artar.

 

Bu tablo bize ayrıca şunlara işaret ediyor:

 

Üçüncü sınıf adamlar dilin zahir yüzüne ve şansına bakarak karar verir.

Onlar için yaşam kumarbaz hayatıdır.. ya denk gelirse.. ya düşeş olursa.. ya şansım yaver gidersedir.

 

İkinci sınıf adamlar Hem halkın hakkını vermeye, hem hakkın hukukuna riayet etmeye çalışan normal insanlardır. Ancak fifty fifty durumu yarı fırsat yarı tehlike durumudur. İllet maişetinin ne gibi akibete yol açacağını bilemez. Bunun için her namazda “ihdinassıratımüstakim” yani HÜDA duasını titreyerek okumak gerekir, HAMD davasını ürpererek anlamak lazımdır.

Birinci sınıf insan yukarıdaki halk ve hakk arasındaki “beyn-el-havf ve-reca” HAKİKATINI bilen değil yaşayan insanlardır.. çünkü aklın nasıl bir “kırmızılık” ve kalbin nasıl bir “yeşillik” gösterdiğini iyi anlarlar.

 

Acaba yeşil ne göstergeliyor, kırmızı ne göstergeliyor tahmin edebilir misiniz ?

 

Onlar için kırmızı-siyah sadece hayır ve şerr kalıbları değil hasene ve seyyie kapılardır. Bu kapıdan içeri giren kabre kadar ebediyet ağını açar, berzahta salahat ağaç olur ahiretde ise cennet hürriyet  bağlarına uçarlar.

 

Allah bizim  vesizin akibemizi GÜZEL veahiretimizi İYİ etsin.

AMİN.

 

Sağlıcakla kalın.

Osmanziya
 
 

DUYURU

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE

semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim

için düz yazıdan özür dilerim.

UYARI

Düz yazı bahane.. şemalar şahane.. yazının dizinindeki tabloları izlediğinizde imgelemiş ve irdelemişte olacaksınız isterseniz.. böylece emellerine nail olacak ilmi AÇIKCA görmüş ve hatırınıza sail olacak iradeyi SEÇİKCE örmüş bulunacaksınız.

www.yontembilim.com

www.osmanziya.com

www.insan-bilim.com

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/

http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/

http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/

http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

http://sites.google.com/site/yontembilim/

http://sites.google.com/site/insanilim

 

 



Düzenleyen osmanziya01 - 28-Ocak-2013 Saat 23:18
BEYAN dogru olmali ve MAAN hakikati bulmalidir
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk